.
REKTÖRLERİN SEÇİMİ
Şeriat düzeni olmayan hiç bir yerde hukuk düzeni yoktur. YÖK Başkanı iyi niyet ilkesini çiğnedi ve keyfi atamalar yaptı. Şekil bakımından yaptığı iş anayasaya uygundu. Cumhurbaşkanı da listeyi iade etti. Ruhi bakımdan iyiniyet ilkelerine aykırı olan bu atamaları geri çevirdi. Şeklen anayasaya aykırı idi. Erbakan’ı siyasi haklardan mahrum ederken aynı başkan şekle de ruha da aykırı tasarruflarda bulunmuştu. Savunması alınmamış, dokunulmazlığı kaldırılmamış bir milletvekilinin milletvekilliğini düşürmüştü. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu karara uymamalı idi. Şimdi YÖK Başkanının yetkisine müdahale vardır. YÖK Başkanı da üniversiteleri mahvediyor. İşte şeriat düzeninde bunlar çok basit ve kolay olarak çözülmüştür.
Devlet başkanı münferit kişilere ve olaylara müdahale edemez. Hukuk düzenini bozamaz. Ama eğer bir müessese çalışmıyorsa o müesseseyi feshedip yeniden düzenler. Eğer şeriat anayasası olsa devlet başkanı Kemal Gürüz’ün listesini iade edemez. Kemal Beyi de tek başına görevden alamaz. Ama tüm YÖK’ü tasfiye eder. Hepsinin işlerine son verir. Hukuk kuralları içinde yeniden YÖK’ü oluşturur. Yeni oluşan YÖK iki yoldan birini izler. Tüm rektörleri görevden alır. Yeniden mevzuata göre oluşturur veya tamamlanmamış atamaları yeniden seçim yaptırarak atama yaptırır. Burada önemli olan husus görevden alınan eski kurul üyeleri bir daha göreve getirilemezler. Ancak daha sonraki devrelerde yeniden usule göre seçilirler.
Şeriatı bilmeden ‘şeriat isteriz’ diyenler ile şeriatı bilmeden ‘şeriat istemeyiz’ diyenler arasında sadece renk farkı vardır. Cehlin, irticanın, küfrün ve zavallılığın birer tezahürüdür.