Kur’an, iki ayet, dünya hayatı ve üniversiteler-1
Yeni eğitim-öğretim yılı başladı…
Hayatımızın her safhasına “emek” vermek zorundayız…
Hayatın dinî-ilmî-iktisadî-idarî dört alanını tekrar hatırlamamız gerekmekte…
Dünya hayıtının başlangıcından sonuna kadar geçen merhaleleri de “ilmî” olarak tespit edildikten sonra hayat boyu süren bütün çalışmaların önce “planlanması”, daha sonra da “uygulama projelerinin hazırlanması ve uygulanması” gerekmektedir…
Bütün bunlar yapılırken de -her zaman ve her vesileyle hatırlattığımız üzere- çok önemli bir uyarıyı yapalım ve en başta temel prensibi bu vesileyle bir kere daha hatırlatalım:
Bütün bunlar yapılırken “ilim” hem kendisi hem de “din/düzen-iktisat/ekonomi-idare/siyaset” için bunu yapma yani bunlara rehber ve önder olma durumunda…
İnsanlık takriben beş bin yıl öncesinde yani ilk medeniyet kurucu peygamber Hazreti Nuh zamanında bunu ilahi görevlendirme ile yaptı ve Mezopotamya’da ilk medeniyet kuruldu. Sonra azimet sahibi (ulu’l-azm) peygamberler silsilesi (Hz. İbrahim, Hz. Musa ve Hz. Davut, Hz. İsa, Hz. Muhammed) biner yıl arayla devam etti ve Son Peygamber Muhammed aleyhisselam ve Son Kitap Kur’an ile kemale erdi. Bundan sonra yeni bir peygamber ve yeni bir kitap gönderilmeyecek ama “âlimler” yani “ilim” bu azimet sahibi peygamberlerin “vârisleri” olacak, Kur’an da kitap olarak kıyamete kadar insanların ihtiyacını karşılayacak…
Çok önemli olan bu hususu -artık yarım yüzyılı de aşan zamandan beri- yaptığımız ve hâlen de her gün yapmakta olduğumuz ilmî ve amelî yani teorik ve pratik çalışmalarımızda ayan beyan ortaya koyduk; bunlar bilinmekte ve ehli bunlara kolaylıkla ulaşabilmekte...
Bu konunun diğer detayları bugüne kadar bu konuda yazdıklarımızda…
***
Çok ama çok önemli olan bu konuyu ele almamın birçok sebebi olabilir ama bugün için sadece iki ana sebebi zikretmemiz meselenin anlaşılması açısından yeterli olacaktır.
Birincisi; yeni eğitim-öğretim yılının başlamış olması…
İkincisi; ilk-orta-lise-yüksek eğitim ve öğretimin planlanması ve uygulanması…
Kur’an ayetleri ile başlayalım…
“Ve en leyse li’l-insani illa ma sea / Ve şüphesiz insan için emeğinden başkası yoktur.” (Necm Suresi 39. Ayet)
“Ve ma halaktu’l-cinne ve’l-inse illa liya’budun / Ve Ben cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi 56. Ayet)
***
Dünyaya kul olarak geldik.
Dünyada verilen kulluk görevlerini yapacak ve ücretimizi alıp ahirete gideceğiz.
Dünyada iş verilmesi için ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı bilmemiz gerekir.
Kul olarak bize verilen işleri yapabilmemiz için bilmeye ihtiyacımız vardır.
Ayrıca ne bileceğimizi ve nasıl bileceğimizi de bilmek zorundayız.
“Usul ilmi” neyin bilinebileceğini ve nasıl bilinebileceğini öğreten ilimdir.
“İlim” ise ne yapacağımızı ve nasıl yapacağımızı öğretir.
Öyleyse “usul” ilmin ilmidir, “ilim” ise bilinenlerden bilinmeyenleri bilmektir.
Bilinenlere “delil”, bunlara dayanılarak elde edilen sonuca “hüküm” diyoruz.
Bunlar yani deliller geçmişte cereyan edip bize ulaşan izlerdir.
Hükümler de delillere dayanarak beynimizde oluşturduğumuz ve bize olacakları veya yapmamız gerekenleri bildiren bilgidir.
Geçmişte cereyan eden olayları bilebilmemiz için onları sınıflandırmamız ve aralarındaki ilişkileri kurabilmemiz gerekir; buna “mantık ilmi” diyoruz.
Bilgileri ölçülendirip proje üretmek için hesaplar yapmamıza ihtiyaç vardır; buna da “matematik ilmi” diyoruz ve bu iki ilmi kullanarak ulaşmamız gereken sonuçlara ulaşıyoruz.
(Devamı var…)