Bu yazı Fehmi Koru’nun 31.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/kilicdaroglu-erken-secime-hazir-olun-talimati-verdi-ama-virusun-azmasi-siyaseti-etkiliyor/
Batı istatistiklerde rakamları istediği gibi ayarlayabiliyor. Doların değerini (altına karşı) istediği gibi tespit edebiliyor. Ölen hastaların ne ile öldüğünü de kendisi tanımlıyor ve kendi tanımladığı kriterlerle hasta o hastalıkla ölüyor. Bundan dolayıdır ki verilen ekonomik ve sosyal rakamlara güvenmemiz mümkün değildir. Sadece şunu biliriz ki, Sermaye ne yapıyor.
Tarihte fizik, kimya gibi tabi ilimlerin rakamları kesin olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Demirin uzama kat sayısını kimse istediği gibi gösteremez. Sosyal ilimlerde ise deneme yapılamadığı için rakamları isteyen istediği gibi görebilir. Yani sosyal ilimlerde henüz Batı’da müspet ilim uygulanamamaktadır. Termometrede de durum böyledir. Sıcaklık biliniyordu ama ölçülemiyordu. Dolayısıyla termik makinalar yapılamıyordu. Termometrenin icadıyla sıcaklık ölçülmeye başlandı ve bugün termik makinalarla Mars’a gidebiliyoruz.
Adil Düzen çalışmalarında sosyal ilimlerin de müspet ilimlerle incelenebilmesi için bağımsız semt ve bucaklar önerisi yapılmıştır. Her bucak kendi içtihatlarına dayanarak sosyal uygulamaları yapacak, ilim adamları yıldızları inceledikleri gibi bucak ve semtleri de inceleyecekler. Sonunda astronomi gibi hukuk da müspet ilim olacak.
Bu amaçla Akevler korona virüs hakkında ilk önerisini yapmıştır, tabii ki duyan olmadı. Çünkü karanlıklarda insanlar kendilerini özgür sanır kimse görmediği için her işi yaparım zanneder. Oysa karanlık olduğu için hiç kimse istediğini yapamaz. Sermaye bugün karanlıkları seviyor onun için sosyal ilimlerin sosyal olayları aydınlatmasından hoşlanmıyor. Sosyal mühendislik diyerek müspet ilimlerle dalga geçiyor. Bizim önerimizi kabul edip yerel yönetimlere belediye ve özel idarelere yetki verilseydi her yerel yönetim korona virüs hakkında farklı uygulamalar yaparak sonuçlar alınsaydı ilim adamları o farklı uygulamaları inceleyerek bu tür afetlere karşı nasıl tedbir alacaklarını tespit edecek ve insanlık virüslerle mücadelede müspet ilmin verilerini görecekti.
Amerika’da veya İngiltere’de siyasi merkezler veya ekonomik merkezler bir şey söylüyorlar Türkiye ve dünya onu uyguluyor, sonuçları da kendileri tespit ediyor istedikleri yerin rakamları istedikleri şekilde ayarlanıyor. Bundan dolayıdır ki ben şahsen bu rakamların hiçbirisine kulak vermiyorum. Kur’an’ın bana öğrettiği şekilde hareket ediyorum. Aşının en sağlamı sağlamken hastalarla yakınlık kurmakla olur. Her hasta sağlam vücuda virüsü bulaştırır, sağlam vücut virüse karşı ilaç üretir ve doğal aşı olmuş olur. Maske oksijenli havanın alınmasına manidir. Dolayısıyla maske önleyici değil hasta edici bir araç olmaktadır. Çok ağır ilişkilerin olduğu örnek olarak ameliyatlarda görevliler geçici olarak maske takabilirler ama sağlam insanların normal yerlerde maske takmaları demek ciğerlere aşı yerine zehir girecek demektir. Hastalığın sebebi artmaktadır. Biz bunu Kur’an’dan istidlal ediyoruz. İlmen bunun sabit olması için bucak bağımsızlığı kabul edilmeli, kimi bucak maskeyi yasaklayabilmeli kimi bucak da isterse yatakta uyurken de maske zorunluluğu getirmelidir. Sonra virüsten ölenlerin değil yıllık olarak ölenlerin yüzdesiyle maske kullanımı değerlendirilmelidir. Çünkü hastalığın sebebini teşhis etmemiz zordur. Sermaye’nin beyanlarına güvenmek zorunda kalıyoruz.
https://youtu.be/1F2kryiJDsg