Bu yazı Fehmi Koru’nun 22.02.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/secim-erkene-alinacak-mi-sorunun-cevabi-hayati-sonuclar-doguracak-kadar-onemli/
Bütün dünyada seçim oyunları ile iktidara gelinmekte veya iktidarda kalmak için seçimler üzerinde değişik kararlar alınmaktadır. Türkiye’de de buna benzer seçimler uygun zamanda yapılmaktadır. “Kime uygun?” diye sorarsanız, cevabı basittir. Sermaye’ye uygun. Sermaye Türkiye’de istediğini iktidar edeceğini ümit ettiği zaman düğmeye basar ve seçim olur. Ne var ki bu seçimlerde Sermaye çoğu zaman istediğini elde edemez. 1960’ta müdahale yapmış, Türkiye’yi kalkındıran Menderes’in Demokrat Partisi’ni iktidardan indirmiş, kendi has adamlarına Menderes’i astırmıştı. Ne var ki ondan sonra Türk Milleti ve Türk Ordusu iş birliği yaparak Türkiye’ye daha ileri demokrasiyi getirmişti. 1961 Anayasası çok partili anayasa idi ve Türkiye’yi yeniden İslam âlemi ile buluşturmaya başladı. 1981 Anayasası resmen bir İslam anayasası olmuş demokrasideki özgürlük ve iktidar arasındaki denge tam olarak sağlanmıştı. O sayededir ki 40 senedir askeri müdahalelere gerek kalmamıştır. Bugün de askeri müdahalelere gerek kalmadan yeni anayasa yapma çabası vardır. Bu çaba 81 Anayasası’nın getirdiği imkânlar içinde olmaktadır.
Bugün erken seçim hiç kimseye yaramamaktadır. Öncelikle muhaliflerin ortak adayları yok, ortak programları yok. Seçimi kazanmaları mümkün değil. Belki Derviş benzeri Sermaye taraftarı birisini cumhurbaşkanı yapabilirler. Ancak buna ne millet ne de ordu müsaade eder. Yani böyle birisiyle seçim kazanılamaz. Kazanılsa bile ordu orada oturmasına izin vermez.
İktidar partisi için ise bu andaki seçimleri kazanma ihtimali %30’ların altındadır. O halde erken seçim iktidar cephesinin de muhalefet cephesinin de işine gelmemektedir. Böyle olmasına rağmen neden hep erken seçim yapılması istenmektedir? Ne iktidarın ne de muhalefetin başkan çıkaramayacağı bir seçimde Sermaye başkan çıkaracaktır ve Sermaye buna sürekli olarak teşvik etmektedir. Türk Ordusu bunu bildiği için erken seçime taraftar değildir. Kendisi “Ben erken seçime taraftarım.” demiyor da Bahçeli’nin ifadeleriyle ilan ediyor. Bahçeli “Seçim zamanında olacak.” diyor. Doğru söylüyor. “3 Kasım’da olacaktır” diyen kimse şimdi de “Zamanında olacaktır” diyor ve ekliyor “Aday Erdoğan’dır”.
Sezer Cumhurbaşkanı seçilirken o günkü anayasaya göre Yargıtay başkanlığından istifa etmesi gerekirdi. İstifa etmedi ve anayasaya aykırı olarak Cumhurbaşkanı oldu. Sermaye ve Ordu ses çıkarmadığı için cumhurbaşkanlığı devam etti. Sezer cumhurbaşkanlığını anayasaya aykırı olarak müddeti dolduğu halde devam ettirdi. Seçim gerçekleşemedi anayasaya göre meclis başkanının vekâlet etmesi gerekirken, kendisi devam etti. Çünkü Ordu öyle istiyordu, Sermaye öyle istiyordu.
Şimdi de günü gelince eğer o günkü Sermaye ile Ordu uzlaşırsa Erdoğan anayasaya aykırı olsa da cumhurbaşkanı olur.
Ordu ve Sermaye bu hususta anlaşma yapabilir mi? Zorunlu olarak yapar. Sermaye kendi adayını getiremediği müddetçe eski başkanın yerinde kalmasını tercih eder. Çünkü onu bilmektedir ve onun yaptıklarına karşı gerekli tedbirlerini almıştır. Kendi dediğini yaptıramazsa bile ona istediğini yaptırmama gücüne sahiptir. Nitekim Erdoğan faize karşı olduğu halde bakanı değiştirmek ve faizi arttırmak zorunda kalmıştır. Şimdilik AK Parti’ye dediklerini yaptırmaktadır. Kendi adamını getirme şartlarını oluşturuncaya kadar Erdoğan’ın orda kalmasını tercih edecektir. Benzer mantık Türk Ordusu için de vardır. Ekonomi bilgisine sahip olmayan Ordu, ekonominin korkunç tufanını düşünmeden dış siyaseti düşünmektedir ve orada da AK Parti ile uyumlu olarak siyasetini yürütmektedir ve dolayısıyla o da Erdoğan’ın cumhurbaşkanı kalmasını isteyecektir.
Sözün özü Sermaye büyük ekonomi tuzağını başarıyla kurmakta ve Türkiye’nin yıkılmasını zamana bırakmaktadır. Ordu da askeri başarılarıyla Türkiye’yi şimdilik korumakta, o da Erdoğan’ın cumhurbaşkanı kalmasına taraftar olmaktadır.
Erdoğan’ın yapacağı tek şey var. Akevler ile anlaşacak (bunu başka bilen yok) ve altın bonosunu çıkaracak, dış borçlarda:
- Dış borcu iç borca çevirecek,
- Faizli borcunu kredileşme borcuna çevirecek,
- Nakit borcunu mal borcuna çevirecek,
- Borcu iştiraka çevirecek,
- Türkiye’ye giriş ve çıkışlara, Türkiye’de yabancıların serbestçe iş yapmalarına izin verecek ve ödemeler Türk lirası ile, borçlanmalar ise altın bonosu ile yapılacak. Bu sayede Türkiye dış borçlarını iki sene içinde yani 2023 seçimleri olmadan tasfiye edecek ve ekonomi bakımından da dünyanın en büyük değil ama en sağlam devleti haline gelecektir.