Sömürüyorum; ben kapitalizm! Ve TEDAVİ-12
Bu yazılar Prof. Dr. Necmettin Erbakan HOCAMIZI anma; anmanın ötesinde O’nu anlama, O’nu anlatma ve hayatı boyunca yapmaya çalıştıklarını ve yaptıklarını O’nun bıraktığı yerden devam ettirmemiz gerektiğini hatırlatma yazılarıdır…
Mesela, 11 yazıdır yazmakta olduğum “Sömürdüm, hala sömürüyorum; ben kapitalizm!” veya “Sömürüyorum; ben kapitalizm! Ve TEDAVİ” başlıklı yazılar da O’nu anma ve anlatma yazıları olup O’nun TEŞHİS ve TEDAVİ metodu ile yazılan yazılardır…
Evet, bir ŞUBAT ayına yani Erbakan Hocamızın vefat ayına daha ulaştık…
Erbakan metodu ile TEŞHİS ve TEDAVİYE devam…
Sömüren vahşi kapitalizmin kurucusu “Derin Sermaye” dünyayı ikiye bölmekte, bunları görünürde yani sözde çatıştırarak kendi hükümranlığını sürdürmektedir. Bu durum artık bilinen bir senaryo ve uygulamadır. Bu sözde çatışmanın bugün de devam ettiği bir gerçektir.
Geçen yüzyılda Sovyetler ve Batı yani sosyalizm/komünizm ve kapitalizm olarak gösterilen sözde çatışma ile denge kurulmuşken, günümüzde durum farklıdır.
Neden farklıdır?
Türkiye’de başlayan Millî Görüş ve Adil Düzen Hareketi (ve Adil Dünya Düzeni; D-8, D-60, D-160) Sovyetlere sıçramış, SSCB Başkanı Gorbaçov, Derin Sermaye’den izin almaksızın Sovyetlerde devrim (glasnost/açıklık ve perestroyka/yeniden yapılanma) yapmıştı. Böylece Batı/ABD-Sovyetler/SSCB çatışması sona ermiş, o zamandan beri Derin Sermaye henüz dengeyi oluşturamamıştır. Şimdi ABD ile Çin’i çatışıyor gösterecek, üçüncü dünya savaşını çıkarmaya çalışacak ve yeni dünya düzenini buna göre kurmayı deneyecek.
“Faizli işçilik sistemi” ömrünü doldurduğu için Derin Sermaye bunu başaramayacak.
Neden başaramayacak?
Tam istihdam sağlandığından artık “faizli işçilik düzeni” çalışamaz olmuştur.
İnsanlık ister istemez “kredileşmeli ortaklık sistemine” geçecektir.
Bu durum insanlık tarihin durdurulmaz bir gidişidir.
Erbakan Hocamızın ifadesiyle söylersek; günümüzdeki sorun bu gidişin veya geçişin ‘kanlı mı yoksa kansız mı olacağı’ sorunudur. Yani insanlık yeni dünya düzenine kanla/savaşla mı yoksa kansız/barışla mı geçecek; dünya bunun kararını verme ve uygulama durumundadır.
Bu sorunun kansız olarak yani barışla çözülmesi için yapılması gerekenleri bu vesileyle bir kere daha hatırlatalım. Her şeyden önce Türkiye ile İran’ın beraber olması gerekir. Türkiye ile İran beraber olursa İslam dünyasında bölünme olmaz ve üçüncü dünya savaşı çıkmaz, çıkarılamaz. Türkiye ile İran’ın beraberliğini sürdürebilmesi için kendi aralarında dolarsız bir dünyayı kurmaları gerekir. Bu da ancak “DOLAR” yerine onunla yarışacak “altın bono” ile mümkündür. Altın bonosunun çıkarılabilmesi için de Kur’an’dan hükümleri öğrenmemiz gerekir. Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Adil Ekonomik Düzen” çalışmaları ile bunun öncülüğünü yapmış ve başlatmıştır; şimdi bu çalışmaların devamının yapılması gerekmektedir. Yapılıp yapılmayacağı bilinmediği için üçüncü bin yıl uygarlığına kanlı mı kansız mı geçileceği hususu henüz bilinmemektedir.
YIKICILAR DEĞİL YAPICILAR GALİP GELECEK
İnsanlık yapanlar ile frenleyenler ve yıkanlar arasında yaşamaktadır.
İnsanlık tarihi boyunca yıkanlar değil yapanlar her zaman galip gelmişlerdir.
Sömüren vahşi kapitalizmin kurucusu Derin Sermaye’nin planları yüzlerce yıldır başarıyla devam etmiş, “faizli işçilik sistemi” ile insanlık Batı uygarlaşmanın ve zulümlerinin zirvesine çıkmıştır. Çağımızdaki kara uygarlığında bu sistemle daha ileri gitme mümkün değildir. Artık “faizsiz kredileşmeli ortaklık sistemi” ile insanlık üçüncü binyıl uygarlığına doğru yol alacaktır ve almaktadır. Önümüzdeki birkaç sene içinde sözünü her vesileyle ettiğimiz “ortaklık düzenine” geçilmiş olacaktır. Dolayısıyla sömüren vahşi kapitalizmin kurucusu ve sürdürücüsü Derin Sermaye bu safer planında başarılı olamayacaktır.
Her zaman olduğu gibi en sonunda yıkıcılar değil yapıcılar galip geleceklerdir.