Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011
19388 Okunma, 9 Yorum

Cengiz Demirci’ye selamlar

 

Seçim sırasındaki olaylarda bende şöyle bir kanaat doğdu. Seçimden sonra hemen Adil Düzen Partisi’ni kurmalıyız. Önce binayı alacaktım. Sonra Saadet partisine ve Ak Parti’ye gidecektik. Adil Düzen’i kabul eder ve bizimle Erbakan gibi çalışırlarsa parti kurmayacağız yoksa parti kuracağız diyecektim.

Bunun için İzmir’dekilerle görüştük. Yönetim kurulunda karar alınmadı. Ben de alınacak daireyi anlaştım Fehmi Koru ile anlaştım 240’a veriyorlardı bize 10 lira aşağı verecekti. Ben onunla ortak edeyim dedim kabul etti. Sonra Fehmi değil kızım ve Akevler’dekiler döndüler. Akdemir de gelip benimle görüşmedi.

Parti kurma fikrinden vazgeçeyim mi dedim yoksa devam edeyim mi dedim. İstihare ettim.

Mehmet Tanış’tan 25 000 TL isteyecektim. Eğer verirse devam edeceğim vermezse devam etmeyeceğim. Önce Cengiz versin sonra ben dedi. Ben istihareyi senle yapıyorum dedim.

Giderken 10 000 TL’yi bırakmış. Eğer gerçekleşirse15 000 daha gönderecektir. Yoksa o kooperatifte başka hizmetlerde kullanılacaktır.

Ben de şöyle karar verdim:

Cengiz’e yazayım kabul edecektir dedim. O zaman Tanış’tan da 25 000 TL isteyeceğim.  İzmir’dekilerle artık parti kurmam. Sözlerinde durmayan alınan kararları keyfi olarak değiştiren bu kimselerle yola çıkılmaz. Senin cevabın geldikten sonra Lütfi Hocaoğlu da evet derse yalnız İstanbul’daki arkadaşlarla bu işe girişeceğiz.

1- Önce 25 bin lirayı verecek 10 arkadaş bulacağım. Kolayca bulacağımı sanıyorum. Ama siz ve Lütfi olmazsa buna girişmeyeceğim. Ankara’da Adil Düzen çalışmaları merkezini alacağız.

2- Ondan sonra 400 kadar tanıdığa mektup yazarak 1000’er lira ile ortak olmalarını isteyeceğim. Onlara şunu soracağım:

a) Yalnız Adil Düzen çalışmalarına katılıyorum.

b) Adil Düzen Partisi’nin kurulmasına da katılıyorum.

3- Eğer ortak bulursam O parayı Adil Düzen çalışmalarına ayıracağım bu toplanan 250 bin lira ile başka bölgede yeni bina alacağım. Böylece Türkiye’de 12 yerde Adil Düzen çalışma merkezini kuracağız.

4- Adil Düzen dergisini çıkaracağız. Bir lira ile satacağız. Türkiye’de 10 000 bucak 100 000 semt vardır. Dergiye yüz bin abone bulursam o zaman partimizi bir haftada kurarız.

Sonuç olarak sizden 25 000 TL’nin gönderilmesini istiyorum.

 

Dolap işlerine gelinirse Zübeyir’in size söylediği gibi babasının ortağı ile iş yapmayı tercih etti. Olmadığı için daha bırakmadı. Ama bu şekilde tercih yapanı Allah ancak tövbe ederse muvaffak eder. Dolap işine ancak Zübeyir tövbe eder de kendi isteğiyle girerse devam etmek istiyorum.

Onların parası vardır. Atölyeyi onların emrine veriyorum. Onlar paralarını başka yerde harcayacaklar biz onları destekleyeceğiz. Ben bunu uygun görmüyorum. Ama rüya gördüm. Mücahitle devam edeceğiz gibi.

Şunu demek istiyorum: Şimdi ben de sen de bu parayı Ankara’da binaya ayıralım. Daire alalım. 200 ortak bulursak partimiz gelmiş olur dolaba devam ederiz. Bulamazsak satarız istersek yine devam ederiz. Belki bir kaç bin lira zarar ederiz.

Selam ve dualar

Süleyman Karagülle

 

 

Cengiz Demirci’den Karagülle’ye cevap: (Parantez içleri Karagülle’nin cevaplarıdır.)

 

Birinci durum: Millî Görüşçü bir partinin Millî Görüş kural, prensip ve çalışma sistemiyle hareket ettiği sürece ADP’nin kurulmasının siyaseten küfür olduğu kanaatindeyim. (Burada yapılan hata şudur: Bir bucakta, bir ilde, bir devlette ve insanlıkta ikinci yönetim çıkarmak şirktir. Ama bucakta çok ilmî dinî siyasî ve meslekî kuruluşları kurmak farzdır. Peygamber Medine’ye gittiğinde ilk yaptığı iş siyasî grupları resmîleştirmek olmuştur. Hz Ömer divan defteri vererek bu çoklu sistemi soya bağımlı olmaktan çıkarmıştır. Mezhepler oluşmuştur. Tarikatlar oluşmuştur. Loncalar oluşmuştur. Biz izinli yönetim oluşturmuyoruz ilmî kuruluş oluşturuyoruz. Adil Düzen’i bütün partiler yarın benimseyecekler ve bunlar 10 kadar olacaklardır. Meclise beraber gireceklerdir. Orada tek başkan seçeceklerdir. Kaldı ki Millî Görüşçü partinin Millî Görüş kurallarına uyup uymadığını herkes kendisi tespit eder ona göre amel eder.) Bu takdirde yapılması gereken Saadet partisine en küçük seviyeden başlayarak katılıp prensipler doğrultusunda çalışmaktır ki Adil Düzen, Millî Görüş’ün hedefidir. İlk olarak kimseye sormadan bu çalışmalara bir ilçe teşkilatında başlanması ve çalışma imkanlarının tıkanması durumunda oradan hicret edilerek ADP’nin kurulmasına o zaman başlanması fikrindeyim. (SP iktidarda olsa siyasî partinin kurulmasına izin vermezse o zaman hicret söz konusudur. SP iktidarda değildir. İzin vermemesi de söz konusu değildir. Saadet partisinde merkezî yönetim sistemi olduğu için ilçede değil bir sandıkta bile faaliyet gösteremezsin. Ben bunların hepsini denedim. Bunlar birer mürtetten başka bir şey değildirler. Ben bunu Erbakan’ın kendisine söyledim. Ama darılmadı.) Parti hiç kimsenin malı değildir, Millî Görüş’ün prensip, hedefleri doğrultusunda yapılan tüm çalışmalara parti disiplini ve ahengini bozmadıkça imkan sağlanması gerekir. (Milli Görüş’ün hedefi yoktur araçtır. Hedef Adil Düzen’dir. Saadet partisi sadece Adil Düzen engellensin diye yaşatılıyor.)

 

İkinci durum: Bu yol size boş görünüyorsa, eğer Saadet partililer Millî Görüş’ü boş vermiş, Adil Düzen hedefinden vazgeçmiş iseler bunun kesin olarak deşifre edilip delillendirilmesi gerektir. Bunun teyidi için bir görüşme yapılmasını gerekli görüyorum: (Tekel sermayenin bir metodu vardır. Halkın sevdiği saydığı birini başa geçirir onu orada oturtur sonra yanına sekreter, yardımcı gibi kimseleri verir perde arkasından o idare eder. Sizi başkanla görüştürmezler, görüşseniz bile bir yetkisi yoktur. Ben 10 senelik başkanlığında Recai ile bir kelime bile siyaset yapmadım. Çünkü ona ne desem ya Erbakan’a götürecek veya götürmeyecek. Onun yerine ben giderdim. Şimdi de Kamalak’ın durumu budur. Ne söylesem Oğuzhan’a gitmeyecek. Gitse bile Oğuzhan derin yere götürmeyecek. Zaten göstermelik yetkililer sorunlar çözülmesin diye oluşturulur. Ben seçim esnasında Kamalak’a bunları yazdım. Kurye ile gönderdim. Derin kuyudan hala bir ses gelmedi.)

 

1. Saadet partisi Millî Görüş’ün hedef, temel prensip ve çalışma prensiplerine bağlı olarak çalışmakta mıdır? Bunun için Kamalak ile görüşmeli, YİK üyelerinden biri ile görüşmeli ve Fatih Erbakan ile görüşmelidir. Her bir görüşmede Akevler’den isteyenlerin partiye girip Millî Görüş’ün temel prensip ve çalışma prensiplerine bağlı olarak çalışmada bulunmalarına kendilerinin karşı olup olmadığı sorulmalıdır.

(40 senedir biz onlardan bir şey istemeden destekledik. Erbakan’ın metodu şu olmalıdır: Bunları partiye yaklaştırmayın zarar verirler. Uzaklaştırmayın yine zarar verirler. Arada tutun. Ben bunları bile bile kırk sene de ne içeri girdim ne de çıktım. Çünkü onların görevleri vardı onu tamamlamalıydılar. Şimdi tamamladılar. Şimdi biz harekete geçmeliyiz. Onları kapıda bekletmeyeceğiz. İsterlerse yine başkan olabilirler. Ama artık bizi kapıda bekletmelerine izin vermemeliyiz. Partiyi Oğuzhan idare ediyor. O da kendi adına değil derin yerden aldığı talimatla derinden işleri yürütüyor. Cengiz bey siz bir deneseniz. Bakalım nerde ne iş yapacaksınız.)

2. Saadet partisi Adil Düzen’i hala Türkiye’de kurulması gereken bir hedef olarak ortaya koymakta mıdır ? Partinin program, tüzük ve teamüllerinde bu konuda herhangi bir kısıtlama olup olmadığı sorulmalı, Akevler’in ilmî ve amelî birikimlerinin Millî Görüş’ün temel prensip ve çalışma prensiplerine bağlı kalmak üzere parti teşkilatlarında verilecek konferans, seminer ve toplantılarda aktarımının, bilgi alış verişinin, amelî denemelerde maddî imkanlar alıp vermenin herhangi bir sorun olup olmadığı kesin olarak sorulmalıdır.

(Parti alenen Adil Düzen’e karşıyım demiyor. Çünkü o zaman Adil Düzen Partisi kurulacak sizin gibi saflar harekete geçme arzusunu duyacaklardır. Millî Gazete’de benim adım zikredilmez. Televizyona bir defa çıktım diye yöneticisi oradan gitti. Evet deşifre ediyorum. Saadet partisi sadece Adil Düzen kurulmasın oluşmasın diye yaşatılıyor. Belki bunu Oğuzhan bile bilmiyor.)

Diğer bir konu, Süleyman Akdemir’in tavrının netleşmesidir. Akdemir’in fikrini gerekçeleri ile bilmek isterim. (Akevler’in durumu da böyledir. Akdemir de böyledir. Ümitsiz vaka onlar hizmet yaptılar. Şimdi yeni kadro oluşturma zamanı. Ben bunları söyleyeceğim. Sizler yapmayacaksınız. Benim görevim sadece söylemek. Olması gerekenleri söylemek için bu girişimlerde bulunuyorum. Bunları görme derdinde değilim.)

 

Tüm bu sürece verilecek cevabın süresi 1 ile 3 ay gibi makul bir süre ile sınırlandırılmalı, cevabın negatif olmadığı durumda Saadet’e girip çalışılmalı, negatif olması durumunda ADP’nin kurulmasına başlanması kanaatindeyim. Cevap gelmeden ADP’nin kurulmasına girişilmesi fikrine de karşıyım. Sükut, kerhen kabul anlamındadır, açıktan reddedememeleri partide Adil Düzen’in alınan kararlarda hala bir güç olduğu ve doğrudan cephe alınamadığı şeklinde algılanmalıdır. (Sükut kerhen kabuldür. Oyalama aracıdır. Sizin dediğiniz olsa peygamberler gelmemeliydi. Biz eğer Saadet partisinin veya Ak Parti’nin yapacağını yapacaksak parti kurma manasızdır. Biz 40 sene evvel oluşmuş Adil Düzen peşinde koşacaksak yine manasızdır. Biz Adil Düzen’in ileri adımını ortaya koyacağız. Bunu benimseyen parti olursa onu destekleyeceğiz. Olmazsa yeni parti kurulacaktır. Onu destekleyeceğiz. İlim siyasetin emrinde değil siyaset ilmin elinde olmalıdır. Artık tabi ilim değil metbu ilim. Erbakan alim olduğu için o günkü şartlarda onun başkanlık yapmasını kabul ettim. Şimdi Akevler alimdir. Akevler merkez olacaktır. Onlar bize tabi olsunlar. Biz neden bilmeyenlere tabi olacağız. Onların başı yok ki. Derin güçler İslamiyet’i temsil edemezler.)

 

Üçüncü durum: Tüm bu söylediklerime rağmen, Saadet ile görüşme gereği duymadan hemen ADP’nin kurulmasına girişirseniz maddi olarak desteklerim. Adil Düzen ile ilgili ilmî ve amelî çalışmalarınıza yine eskisi gibi katılırım. Ama parti çalışmalarına sizin tasarrufunuzda sadece maddî destek veririm, amelî ve fikrî olarak şimdilik katılmam. Saadet partisinin Millî Görüş ve Adil Düzen’den vazgeçtiği, ihmal ettiği, boşladığı kanaati oluşursa; Millî Görüş’ün temel prensip ve çalışma prensipleri benimsendiği takdirde ADP’yi fikrî, amelî ve siyasî olarak da desteklerim.

(Ben Mehmet Tanış’la istihare ettim. Cengiz’e havale etti. Cengiz’le istihare ettim. Lütfi’ye havale etti. Lütfi’yle istihare ettim menfi geldi. Şimdilik bu çalışmaları durdurdum. Adil Düzen Partisi’ni kuracaklara yardımcı olsun diye yayınlıyorum. Benden bu kadar.)

 

 

ADİL DÜZEN ÇALIŞMA MERKEZİ MERKEZ BİNASININ TAŞINMAZ ORTAKLIĞI

 

Kuruluş:

Madde:1  SS İstanbul Akevler Tüketim Yapı kooperatifinin genel hizmet olarak katıldığın “Adil Düzen Çalışma Merkezi Ortaklığı kurulmuştur.” Kurucu sorumlusu Süleyman Karagülle’dir. Tapusu İstanbul Konut Yapı Kooperatifi üzerinde yapılacaktır.

 

Gayesi:

İnsanlık tarım döneminden sanayi dönemine geçmektedir. Batı uygarlığı sanayide çok büyük ilerleme kaydettiği halde hukukta bin sene önce doğuda ulaşılan seviyenin çok gerisindedir. Batının Sanayi uygarlığında ulaştığı seviye ile Doğunun hukukta ulaştığı seviyeler sentez edilerek III. bin uygarlığının Adil Düzenini ortaya koyup bunları gerçekleştirecek ilmî, dinî, meslekî ve siyasî kuruluşların oluşmasında bilgi desteğini vermeden ibarettir.

 

Kurucular ve ortaklar:

Yukarıdaki gayeyi benimsemiş ve 25 000 TL’yi veren ortaklar kurucu ortaklardır.

Ortaklık payı 1000 TL’dir. Kurucu ortaklar ortak bularak 24 payını bunlara devredeceklerdir. Kendisi bulamazsa diğer kurucular bulurlar.

 

Yönetim:

Ortaklığın yönetim sorumluları kurucular olacaktır. Kurucu ortak ettiği ortakların temsilcileridir. Ortaklar temsilciler aracılığı ile ortaklıkla ilişki kurarlar. Ortaklığı ortaklık sorumlusu yönetir. Kurucular hakemlere gidip kararlarını iptal ettirebilir hatta sorumluluktan aldırabilirler. Yeni sorumlu sıralama usulü ile seçilir.

 

Kuruculuktan ayrılma:

Kuruculuktan ayrılmak isteyen ortak temsil ettiği ortakları diğer kuruculara devrederek kuruculuktan ayrılır. Ortak edemediği kısmın bedelini alıp ayrılır.

 

Ortaklıktan ayrılma:

Ortak her zaman payını başkasına devrederek ortaklıktan ayrılabilir. Yeni ortağı kuruculardan birinin ortak olarak kabul etmesi gerekir. Kimse kabul etmiyorsa ayrılan ortak binayı sattırır ve payını alır.

 

Binanın satılması:

Bina ancak kurucuların ittifakı ile satılabilir. Ortaklardan biri hakemlere giderek sebepsiz satışı durdurabilir. Ayrılmak isteyen binaya bir bedel biçer ve o payı kuruculardan ister. Kurucular vermezlerse bina o bedelle satılığa çıkarılır. Alan olursa satılır. Olmazsa bekler. Ayrılacak ortak bedeli düşürebilir. Kurucular son bedeli vererek her zaman alabilir.

 

Binanın Tapusu

Binanın tapusu İstanbul Konut Yapı Kooperatifi üzerinde olacaktır.

Binanın işletilmesi İstanbul Tüketim Kooperatifinin genel hizmetinde olacaktır.

Kooperatif Tüketim Kooperatifinin başkanı ile ortak sorumlusunun noterden göndereceği  belge ile satış yapılabilir Bina ipotek edilmez. Kooperatif yapının tapusunu emaneten almış olup bu yer ortaklara 1163 sayılı kanunun 2/2 maddesi ile ortaklara tahsislidir.

 

Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin ana sözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.(1163 Kooperatifler Kanunu 2/2)

Ortağın rızası dışında yapılacak tasarruftan yönetim Kurulu sorumludur (1163 Koop. Kanunu 63/3)

 

Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar. Bunların suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı "Devlet memurları" gibi ceza görürler.(1163 Kooperatifler Kanunu 63/3)

 

 

Madde:2

 

Taşınmazın alınışı:    

Taşınmaz, sorumlu ortak tarafından satın alınacaktır. Sorumlu ortak ortaklara bilgi verecektir. İsteyen ortak ben oraya katılmıyorum diyebilir. Onun payını orada değerlendiremez.

 

Taşınmazın tapusu emaneten Akevler Konut Yapı Kooperatifi’nin  tapusu olacaktır. Yukarıdaki şartlar içinde tasarruf etmeyi taahhüt eder. Kooperatif başka türlü tasarrufta bulunursa zararı tazmin ettikleri gibi Kooperatifler kanunu ikinci ve … maddesine göre savcılığa suç duyurusunda bulunulur.

 

Ortaklar

Sorumluluğun derci:

Ölüm, istifa, acziyet, ilgilenememe sebepleriyle sorumluluk ortaklık sırasına göre kendisinden sonra gelen kurucuya aittir. Sıra temsil ettiği ortak sayısına göre değişir. Her kurucu hakemlere giderek sorumluluğun sona erdirilmesine karar alabilir.

 

Ortaklık sayısı:

Kurucu ortakların sayısı sınırlandırılmamalıdır. Ortaklardan herhangi birisi 25 000 TL vererek kurucu ortak olur. En çok bir sene içinde 13 ortak bulursa kuruculuğu kesinleşmiş olur.

 

Sermaye:

Ortakların koyacağı biner liralık sermayelerle araştırma binaları alınacaktır:

1- Ankara

2- İstanbul Avrupa yakası

3- İstanbul Asya yakası

4- İzmir

5- Adana

6- Diyarbakır

7- Van

8- Erzurum

9- Samsun

10- Konya

11- Kayseri

12- Eskişehir’de birer yerler alınır.

Bunlardan her biri 250 ortaklı olacaktır.

 

Hükümler:

Ortaklıkta aşağıdaki hükümler uygulanır:

1- Bu sözleşme hükümleri

2- Sorumlunun yapacağı ek sözleşmeler. Kurucular hakemlere giderek iptal ettirebilirler.

3- Akevler Tüketim Kooperatifi sözleşmesi

4- Akevler Konut Yapı Kooperatifi sözleşmesi

5- 1163 sayılı Kooperatifler kanunu

6- Türk Ticaret kanunu

7- Medenî ve borçlar kanunu

8- Anayasa

 

Hakemler:

Ortaklar veya ilgililer arasında çıkacak her türlü nizalar Konut Yapı Kooperatifi hakemlerince çözülür. Hakemlerden birini bir taraf diğerini diğer taraf seçer. Başhakemi hakemler seçer.

Hakemler aşağıdaki kimseler arasından seçilebilir.

1- Konut Yapı kooperatifi kurucuları

2- Tüketim kooperatifi kurucuları

3- Bu ortaklığın kurucuları

 

 

Sayın Cengiz bey

1. Maddenize tamamen katılıyorum. Kendileri ile gerekli görüşmeler yapılmadan parti kurulmamalıdır. Yalnız kendileri ile değil, sırayla Saadet partisi, Ak Parti ve Hareket Partisi ile görüşmeler yapılmadan parti kurmak hatalıdır. Bu sebepledir ki 2. olarak gönderdiğimiz sözleşmede bina parti için değil, Adil Düzen çalışma merkezi olarak alınacaktır. Bütün partilere Adil Düzen uygulamaları için hazırlık yapılacaktır. Adil Düzen dergisi çıkartılacaktır. Mevcut olan partilerden yeteri derecede sahip çıkan olmazsa ortaklardan isteyenlerin paylarıyla kurulacak Adil Düzen Partisi desteklenecektir. Şimdilik o parti için hiç bir kararımız yoktur.

Adil Düzen İslam düzenidir. Bunun çalışması Akevler’de başlanmış, kesintisiz olarak Akevler’de devam etmektedir. Bu çalışmalarda bir başka kuruluşun ortak edilmesi söz konusu değildir. Her katılana açıktır. Millî Görüş siyasi bir kuruluştur. Biz her zaman onlara tabi oluruz. Katkımız siyasi değil ilmî olur. İlimde de onların bizi desteklemeleri gerekir. Ben yıllarca onlardan destek istemeden onları destekledim. Ama Kur’ân a’înû demiyor, te’âvenû diyor. Yani yardım edin demiyor, yardımlaşın diyor. Bizi desteklemeyenleri bizim ilmî veriler dışında destek yapmamız söz konusu değildir.

Uygarlık kuruluşları siyasi, ilmî, dinî ve ıktisadî olacaktır. İlmî kuruluşları şimdi sizinle biz kurmak istiyoruz. Siyasi kuruluş şimdilik Saadet partisidir. Dinî kuruluş Gülen cemaatidir. Meslekî kuruluşu da İzmir Akevler’dir. Akdemir de dahil, bunların hiçbirisinin Adil Düzen’e hizmet etme azmi yoktur. Bizim çalışmalarımız bunlara tebliğ edilecek. Kabul eden olursa desteklenecek. Kabul etmeyen olursa yenilerine destek verilecek.

Yazdığınız mektuba hiç bir diyeceğim yok. Sağ olun. Allah razı olsun. Şartlı destek beni tereddütte bırakıyor. Bu mektubun şartları içinde destekliyorum diyeceksin. İtirazları kurulduktan sonra beyan edeceksin.

Selam

Süleyman Karagülle

 

 

Cengiz Demirci’den Karagülle’ye cevap: (Parantez içleri Karagülle’nin cevaplarıdır.)

 

Adil Düzen Çalışma Merkezi alınması fikrine karşı değilim, geç bile kalındı. Gereken meblağ her ne ise, 1 hafta önceden bildirmek kaydıyla temin edip gönderirim. Bununla birlikte Adil Düzen laboratuar çalışma ve uygulamaları için de sürekli bir akar gelire ihtiyaç vardır, bu bir iş kurup bunun gelirini bu çalışmalara kullanmak olarak vakıf şeklinde kurulmalıdır. Buna da imkanım olursa destek veririm.

(25 000 TL’yi toplayıp Ankara’da bir ev alacaktım. Sonra 250 ortak bulup onlara devredecek 12 bölgede birer merkez oluşturmayı düşünüyordum. Bir dergi çıkararak böylece Türkiye’de en az 1 milyon sattığımızda artık halka ulaşma imkanımız olacaktır. O zaman istediğiniz işyerleri kurulur. İstihare menfi çıkmıştır. Artık siz girişimci olun.)

Parti konusu gündemde değilse herhangi bir sorun yok. Parti ile ilgili söylediklerim şartlı destek değildir. Kısmî ve şartsız bir destektir. Maddî kısmında size yardımcı olurum ama amelî, fikrî, siyasî olarak şimdilik desteklemem: Bu şartlı bir destek değil, kısmî bir destektir. Desteklediğim konu ile ilgili herhangi bir şart koşmam söz konusu değil, sadece eğer yola çıkarsanız maddî konular dışındaki diğer konularda bana güvenerek karar vermeyin demektir.

(Sizin kısmî destek Hocaoğlu’nda menfi etki yaptı, parti kurmayacaksak binayı neden Ankara’da alıyoruz. İstanbul’da alalım dedi.)

İyilikte yardımlaşın ayeti, sadece size iyilik edenlerle yardımlaşın demek değil, ayetin öncesi ile birlikte değerlendirildiğinde, "Mescid-i Harâm’a girmenizi engellediği için bir topluluğa karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevk etmesin", sebebi "prensip olarak yardımlaşmayı iyilik ve takvada yapın, düşmanlık ve kötülükte yardımlaşmayın" temeli ile destekler. Yani buradaki vurgu, size bir grubun yaptığı düşmanlık nedeniyle o gruba karşı başka bir grupla düşmanınız aleyhine kötülük prensibiyle yardımlaşmayındır. Burada BM kuruluş prensipleri yerilmekte, D8’lerin kuruluş prensipleri övülmektedir. BM düşman olsa da onların kötülüğünü yok etmek, bertaraf etmek için onları yok etmek için bir güç çıkarmayın, onların kötülüklerini bertaraf etmek için D8’lerin temel prensipleriyle uzlaşan ülkeler dünya barışını şu temel prensiplerle kursun demektir.

(Sizin verdiğiniz mana ibare ile verilen manadır. Doğrudur. Ne var ki ibare ile manaya muhalif olmamak üzere işârî mana da geçerlidir. Burada yardımlaşın emri takyit edicidir. Yani karşı taraf da size yardım ediyorsa yardımlaşın anlamındadır. Yoksa Akevler durumuna düşersiniz. Siz yardım edersiniz Anayasa ekseriyetiyle iktidar olurlar. Siz yardım edersiniz dünya okulları ile dolar. Ama takıyye ederler sizi ne televizyonda konuşturur ne de yazı yazdırırlar. Denge olmaz. Ezilip gidersiniz meydan onlara kalır. Onlar artık ism ve udvan’da at oynatırlar. Ayetleri birilerini korumak için yorumlamamalıyız.)

1. Savaş değil barış,

2. Çatışma değil diyalog

3. Çifte standart değil adalet

4. Tekebbür değil eşitlik

5. Sömürü değil işbirliği

6. Baskı ve tahakküm değil insan hakları ve demokrasi

(Bunları başkalarına uygulayanlar, Akevler’e barış ama uzak durma, çatışma değil diyalogu kesme, çifte standart değil ama hiç bir standart, tekebbür değil ama ayrılık, sömürü değil ama ortak iş yapmama. Bizim kırk senelik Millî Görüş’le olan maceramız. Biz bunlara onlar için değil Allah için sabrettik. Şimdi Allah bize başka bir şey emrediyor.)

İyilikte yardımlaşın demek budur. Dünya Barışını kurmadaki prensipleriniz bir gruba karşı düşmanlık değil iyilikte yardımlaşmaya dayansın demektir. Gücünüzü birr ve takva ile kurun, ism ve udvan ile değil demektir. (Ama birlikte eşit şartlarla kurun demektir. Bu bizim işimiz siz karışmayın oturun deme kimsenin yetkisinde değildir. Sizin de oturmanız hoşunuza gittiği için teselli içinde.)

 

 

Parti ile ilgili durumum ise şöyle: Allah’ın habline cemî’an i’tisâm edin ve teferruk etmeyin.

Eğer Millî Görüş partisinde halk ile tepe arasında içtihatların serbestçe gidiş gelişi varsa ve tıkanıklık yoksa, başka parti kurmayın demektir. (Allah’ın habli Kur’ân’dır. Biz gece gündüz Kur’ân’la meşgulüz. Onlar kaynağı Kur’ân’dır diyerek Erbakan’ın Adil Düzen broşürlerini bile dillendirmiyorlar. Onlar Kur’ân’a değil bin sene evvelki içtihatlara sarılıyorlar. O ip çoktan koptu. Şimdi siz diyorsunuz ki siz de o kopmuş ipe sarılın. Birileri onu tekrar bağlayacaklardır. Sağlam ipe gitmeyin küfür olur. Bu küfür değil de nedir. Kur’ân’dan başka iplere sarılma gelsinler çalışalım. Hatalarımız varsa düzeltelim. Onlar 40 senedir Erabakan’ı Adil Düzen’den uzak tuttular. Şimdi kendileri mi sahip çıkacaklar. Tekçi çıksalar. Onların çıkması bizim terk etmemizi gerektirmez. Bu sınırlı mal değil ki sonsuz deniz yüz yüzebildiğin kadar.)

Va’tesımû: dönüşlülük bildirir, fiilin etkisi failler üzerine döner. Ismet peygamberlerin sıfatıdır. Ma’sûm olmak, korunmak için ısmet prensiplerine uyarak korunun. (Onlar i’tisâm ediyorlar ama bizi ipe yaklaştırmıyorlar. Çünkü iplerinin çürük olduğunu biliyorlar. Kopmasın diye bize uzak durun diyorlar. Haklılar ipleri çürüktür. Kur’ân dışı her ip çürüktür.)

 

habl: kablo, elektrik akımı geçer, içtihatlar ve fikirler gidip gelir.

Allah: halk

Cemî’an: icmâ’ ve ittifâklara uyarak

la teferrakû: başka parti kurmayın. (Tam tersine partiler kurun ama Allah’ın ipine yani Kur’ân’a sarılın diyor. Burada habl marifedir. Bilinen ip Kur’ân’dır. Parti değildir. Kur’ân’a gelen, o ipe sarılmış olur. Yoksa çürük dala binilmiş olur. Bizim Akevler.org’da yayınlanan Kur’ân’ın zamanımızdaki uygulamaları var. Bizim elimizdeki imkan sizlerin verdiği üç beş kuruştan ibarettir. Onların nesi var. Reşat’ın yazdığı yazılar da olmasa beyaz kağıt olacak.)

 

Yani Millî Görüş'ün temel hedef (Adil Düzen), temel prensip ve çalışma prensipleri içinde yapılan parti çalışmalarında icma ve ittifaklar içinde içtihatların serbest olarak tepe ile en alt müntesipler arasında gidip gelebiliyorsa başka parti kurmayın demektir. (1967’de Akevler’i kurduğumuzda ekonomide Akevler, dinde Risale-i Nur şakirtleri, ilimde Süleyman Tunahan’ın talebeleri olmayınca ilahiyatçılar, siyasette de Millî Görüş olarak ele aldık. Kooperatif Adil Düzen’e göre para kazanacak, bunlar için fon koyduk. Akevler para kazanacak. Bunlar paylarını verecek. Onlar da Akevler’e ortak olacaklardır. Onlar ne yaptılar. Her biri cari sistemde milyarları kazandı. Bizim ortaklarımızı çektiler. Şimdi bu tecrübelere dayanarak daha ciddi bir kuruluşu istiyorum. Adil Düzen Araştırma Merkezlerini (ADAM)’ı kurmayı önerdim. Günü gelmemiş istihare menfi çıktı. Demek başkaları yapacaklar.)

 

 

(Dr Lütfi Hocaoğlu’nun Karagülle’nin teklifine cevabı):

Selamlar hocam,

Cengiz'le olan mesajlaşmalarınızı ve bana gönderdiğiniz istihare mektubunu okudum.

Düşündüm. Şu sonuca vardım:

Eğer Adil Düzen araştırmaları için bir yer alınacaksa o Ankara olmamalı, İstanbul olmalı. Ankara'dan yer alırsak orada kim duracak, kim çalışacak?

Ankara'dan yer almanın tek amacı olmalı: Parti kurmak.

Parti kurmaya gelince, ancak şu şartlarla kurulmalı:

1. Öncelikle Saadet partisine tebliğ yapılmalı. Yeniden Adil Düzen'e dönmeleri teklif edilmeli. Ancak bunun için tek şartımız olmalı: Akevler’in kontrolü altında Adil Düzen çalışmalarına başlamaları. Aksi halde biz Adil Düzen'i getireceğiz diyecekler ve Adil Düzen'le hiç alakası olmayan kafalarındaki bir kaç basit uygulamayı Adil Düzen diye sunmaya kalkacaklardır. Bunu kabul etmedikleri takdirde yani Akevler'in yönetimi altında Adil Düzen çalışmalarını kabul etmedikleri takdirde tebliğimiz ulaşmış ve reddetmiş olacaklardır. Çünkü onlar büyük ihtimalle Akevler’i dışlayarak Adil Düzen'in münafıklığını yapmaya kalkacaklardır. Adil Düzenciyiz deyip Adil Düzenci olmayacaklardır (şu andaki gibi).

2. Sonrasında Ak Parti’ye tebliğ yapılmalı. Orada da aynı şart olmalı: Akevler'in kontrolü altında çalışmalar yapılmalı. Onlar reddederse onlar da tebliği kabul etmemişler demektir.

3. Diğer siyasi partilerin kabul etme imkanı zaten görünmemektedir. Bu iki parti tarafından reddedilirsek parti kurma çalışmalarına başlanmalı. Bunun için dediğiniz gibi para toplanıp parti merkezi alınmalı. Ancak para vererek katılmayı kabul eden en az 50 kişi (100 kişi sınırı da olabilir) olmadan bu işe de girişilmemeli. Bunun için de bu kişilere aktif çalışmalara katılmaları ön şartı getirilmeli. Aksi halde partinin sadece adı kalacaktır. Yani para verenler eğer parti için aktif çalışmayacaklarsa para alınmamalıdır. Çünkü parayı verecekler ve kimse de çalışmadığı için neden hiç bir şey olmuyor diyeceklerdir.

- Eğer parti kurma amacı dışında Ankara'dan ev alırsak hiç bir işe yaramayacaktır. Ev orada duracaktır. Çünkü Adil Düzen çalışmalarını yapanların neredeyse tamamı İstanbul'dadır. Bunun için ayrı yer almaya hiç ihtiyacımız yoktur.

- Bunların hiç biri de olmazsa hiç sıkılmaya gerek yok. Biz çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Muhasebeyi bitirmeliyiz. Rûhu-l Kur’ân'ı tamamlamalıyız. Anayasa çalışmalarını hazırlamalıyız. Basılı dergi çıkarmak yerine Adil Düzen makaleleri hazırlamalı, Adil Düzen'i adım adım halkın anlayacağı şekillerde, dili basitleştirilmiş metinlerle ve şemalarla anlatmalıyız. Bu makaleleri birleştirip Adil Düzen kitabını basmalıyız.

- Bundan sonra Allah zaten bir yol açacaktır.

Hocam, bu sebeplerle ben sıkılmıyorum. Siz de sıkılmayın. Biz kendi çalışmalarımızı yapalım, arkasını Allah getirecektir.

 

Cengiz’e cevap size de cevaptır. Yayınlıyorum.

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
08.08.2011
05:13

1979-1980

(1972-1980)

:

12 Eylül 1980'e yaklaşıyoruz... İsmail Gürsoy MSP İzmir İl Başkanı, bendeniz de İzmir Merkez İlçe Başkanı... İsmail Gürsoy bir gün;

"Koca İzmir'de beni anlayan bir tek sen varsın!"

demez mi.. Şok oldum ve sonra düşündüm; meğer ben de kendimi aynen onun gibi yalnız hissediyordum... Özellikle Üstad yıllar öncesinde, MSP İzmir İl Başkanı (hem de kurucu başkan) olduğu dönemin ve 1973 seçiminin ardından MSP'deki fiili siyaset çalışmalarından ayrılmıştı... 1980'e kadar hep bocaladım; "Akevler ve ilim" mi, "MSP ve siyaset" mi: ikisini birlikte "dengeli" bir şekilde yürütmeye çalıştım... Ve 12 Eylül 1980 müdahalesi...

1981-1988: Arabistan yılları ve oradaki Milli Görüş temsilciliği, Akevler'e yurt dışından destek...

1997-2011

(1988-2011): Üstad'ın Kırgızistan dönüşü ve Akevler İstanbul Çalışmalarının başlaması... Öncesinde, RTE'nın Refah Partisi il başkanlığı döneminde, birkaç yıl birlikte çalıştık... ERBAKAN ile yapılan "ADİL DÜZEN Çalışmaları" bu dönemde olgunlaştı ve dünyaya duyuruldu... Yine engeller, tereddütler, sıkıntılar, ilgisizlikler vs vardı; Ankara-İstanbul-İzmir üçgeninde (Kırgızistan dönemini de eklerseniz, dörtgeninde) insicam yoktu... Kendimce bir "denge" kuruyor, kendi içtihadımla kararlar alıyor ve uyguluyordum: Refah Partisi.. Milli Gazete.. İslam Medeniyeti Vakfı.. KOBA.. Ve

AKEVLER

... İstanbul

Adil Düzen Çalışmaları

ve haftalık/günlük seminerler (ilmi çalışmalar) böyle başladı, AKEVLER İstanbul Kooperatifleri kuruldu... Ve bugünlere yani 2011 yılına kadar gelindi...

Şubat 2011

(Erbakan'ın vefatı)

ve sonrası:

Bu dönemde çok yönlü ve yoğun olarak yaşadığım çok şey var; onları yazmayacağım... Elbette, önceki dönemlere benzer şekilde yine kendi içtihatlarıma göre alınmış kararlarım ve uygulamalarım var... Gelinen bugünkü bu merhalede; Üstad, İmir'deki arkadaşlar, Cengiz Demirci, Lütfi Hocaoğlu ve diğer arkadaşlarımız arasındaki

"çok yönlü değerlendirmeleri/tartışmaları"

dikkatle takip ediyorum... Yine kendimce kurabildiğim "denge" ile Akevler İstanbul Çalışmalarında ve Milli Görüş kuruluşlarında (Milli Gazete ve Saadet Partisi) görevler/hizmetler yapmaya çalışıyorum...

Yazacak ve yaşanacak daha çok şey/ler var...

Şimdilik bu kadarla iktifa ediyorum...

Anlayanlara bu kadarı yeter...

Selam ve dua ile...

Reşad (RNE)

Süleyman Karagülle
08.08.2011
21:56

Ben parti kurmuyorum. Sizin kurmanız gerekdiğni söylüyorum. Size imkanlar hazırlıyorum. ADAMı da siz kuraksınız. Ben hayatımda tek başıma hiçbir işe başlamadım. Bu yaşda bir şeyelri yapmaya başlamak bunaklık olur. Saadet partisi hsusunda bana asıhatler yapacağına kendin denesene. Ben siayseti destekledim. Merkezinde hiçbir zman olmadım. ADP yi d edestelerim, içinde omam. ADAa gelinrse biz zaten çalışıyoruz. Genişletmek isterseniz Ankarada ev alınması gerekir. Ben sşthare ttim. Karar almadım. İstiharem dur dedi. Şartlı kabuller kabul değldir. Teklif ya kabul edilir ya rededilir. Karşı teklif de reddedileblir.

Reşat Nuri Erol
09.08.2011
16:06

KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-625/

ADİL DÜZEN DERSLERİ-455

20 Ağustos 2011

YENİ P A R T İ

1950’lerden önce Türkiye’de dine karşı CHP’nin dışında parti yoktur. 1950’lere gerdiğimizde dindar olmayan ama dine karşı da olmayan partilerin kurulmasına izin verildi. Müslümanlar onları desteklediler. 1960’larda dindar partilerin kurulması gerekiyordu. Biz Akevler olarak bunun mücadelesini verdik... Süleyman Demirel; ‘Bölüyorsunuz, parçalıyorsunuz, dini düşmanlara teslim ediyorsunuz, biz sizin dininize karışıyor muyuz?’ diyordu. Biz; ‘Bunlar yetmez. Beş vakit namaz kılan, içki içmeyenlerin de siyaset yapma hakları vardır. Parti kurmalıyız.’ dedik. O zaman yalnız parti kurmadık, Akevler’i de kurduk… Akyazılı Vakfı (F. Gülen) kurduk... Kur’an Kursları, İmam Hatipler ve İlahiyat Fakülteleri kurduk... Bugünlere kadar geldik.

*

Bugün kendimizi başarılı kabul etmiyoruz. Aslında biz başardık, istediklerimizin hepsi oldu. Eksiğimiz şudur: Müslümanlar için gerekli olan tüm müesseseleri kurduk. Anayasa ekseriyetiyle iktidar olduk. Ne var ki bütün bunları Batı düzeni içinde kurduk/yaptık. Evet, dindarların da düzende artık yerleri oldu ama onların düzeninde oldu. Kendi düzenimizde kuruluşlar yapamadık. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi; o zaman kendi düzenimizin ne olduğunu bilmiyorduk, “Adil (Ekonomik) Düzen”i bilmiyorduk; hâlâ tam olarak bilmiyoruz. “Adil Düzen”e göre nasıl müesseseler kuracaktık? Birinci sebep buydu. İkinci sebep ise; topluluk henüz “Adil Düzen”e göre müesseseler kurmaya hazır değildi, kuramazdık. Kursaydık da yaşayamazdık veya gelişemezdik. Onun için müesseselerimizi Batı düzeni içinde kurduk. Bugün ise artık “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre müesseseler kurma zamanına gelmiş bulunuyoruz. Necmeddin Erbakan bu zamanın geldiğini ilân etmişti. O’nunla olan ihtilafımız; O bu müesseselerin iktidar tarafından gerçekleştirileceğini savunuyordu, biz ise halkın gerçekleştireceğini savunuyoruz…

*

Şimdi halk olarak yeniden müesseseler kurmalıyız.

a)

Yeni partiler kurmalıyız.

Ama bunun sözleşmesi “Adil Düzen”e göre olacaktır. Artık merkezden atamalar kalkacak, grup kararları kalkacak. Hem de bir değil birkaç “Adil Düzen” partisini kurmalıyız. Çünkü çoklu sistemsiz “Adil Düzen” olmaz. Halk sistemleri seçecektir. Bir taraftan çok, öbür taraftan tek partiyle bunu seçemez. Seçse de o “Adil Düzen” olmaz, dikta rejimi olur. b)

Yeni ahlâkî kuruluşlar oluşturmalıyız.

Bunlar da çoklu olacaklar ve “Adil Düzen”e göre örgütlenecekler. Bunlar dernekler hâlinde oluşabilir. Evet, Nur cemaatleri benzeri dernekler kurmalıyız. Bunlar da çoklu olmalıdır. c)

İlmî araştırma merkezleri kurmalıyız.

Bunlar Avrupa üniversitelerinin kopyası olmamalı, “Adil Düzen”e göre kurulup ona göre eğitim ve öğretim yapmalı, beşikten mezara kadar tedris devam etmelidir. d)

Ekonomik kuruluşlar oluşturmalıyız.

Kooperatifler kurmalıyız. Kooperatifler içinde dayanışma ortaklıkları kurmalıyız. Sözleşmeler “Adil Düzen”e göre düzenlenmelidir. Bu ilmî, dinî, meslekî ve siyasî dayanışma ortaklıkları çoklu sistem içinde olmalıdır. Türkiye çapında örgütlenmeliyiz. Eski kuruluşları kendi hallerinde bırakmalıyız. İsteyenler elbette “Adil Düzen” yapısına göre yapılanabilirler.

*

Bunun dışında biz “Adil Düzen”e göre

“ocaklar”

oluşturmalıyız, yani “apartman yönetimleri” oluşturmalıyız. Kooperatif/ler kurarak bunu sağlarız. Sonra yüze yakın apartmanı birleştirip bir

“bucak”

oluşturmalıyız. Bu örgütlenme yayılmalıdır. Sonra belediyelerde uzlaşmalı olarak “Adil Düzen”e göre başkanları seçmeliyiz. Belediyeler birliği ile illeri “Adil Düzen”e göre oluşturmalıyız. Ancak bundan sonra TC Anayasasını “Adil Düzen”e getiririz…

*

İşte bu kuruluşlar çoklu değil tekli sistemdir. İşte, bir ocakta ikinci imam çıkarırsan o mescidi dırar olur. Bucakta da tek imam değil de iki imam çıkarsa mescidi dırardır. “Adil Düzen”e göre ilimizi oluşturduğumuz zaman valinin emrinde olacağız. Mesela, bugünkü İstanbul’da vali ve belediye başkanı iki başlılıktır, mescidi dırardır.

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

Reşat Nuri Erol
13.08.2011
08:08

Buradaki ve diğer yerlerdeki

"tartışmalara"

baktıkça, kırk yıllık tartışmaları hatırladıkça, eski ulemanın klasik

"fihi kavlaan"

deyişleri aklıma geldi; ehli ve erbabı ne demek istediğimi anladı...

Bu tartışmalardan -şimdilik- çıkarabildiğim sonuca baktığımda, genel olarak

en sağlam ve en sağlıklı görünen yine Üstad'ın görüşleri

görünüyor; bunu da kırk yıllık birikim ve tecrübelerime dayanarak söylüyorum/yazıyorum, "bu dediğimi aklınızın bir köşesine yazıverin" diyorum, bir müddet sonra belki lazım olduğunda hatırlarsınız...

Geçmiş 50-100 yıla baktığımda, kimi Bediüzzaman gibi üstadlar

"neler"

yapılması gerektiğini söyleyip yazmışlar ama

"NASIL"

yapılacağını söyleyememiş/yazamamışlar;

Üstadımız Süleyman Karagülle

ise o malum nelerin

NASIL yapılacağını

-anlayanlara veya anlayabilenlere-

"KUR'AN'IN FIKHİ TEFSİRİ"

çalışmalarımızla ve

"ADİL (EKONOMİK) DÜZEN III. BİN YIL MEDENİYET PROJESİ"

ile çok güzel söylüyor, anlatıyor, yazıyor ve yol gösteriyor ama ...

Yaklaşık kırk yıl öncesinde, Üstad ile çalışmaya başladığım ilk yıllarda yapabildiğim bir tesbit var:

MEKAN-İMKAN-İNSAN

... Hatta o yıllarda Akevler bülteninde, Tek Yol dergimizde ve kitaplarımızda bu başlık veya muhteva içerikli yazılmış yazılarım var...

O yıllarda "

mekan-imkan-insan

" fakiriydik

, sonra çalışıp çabaladıkça

"mekan ve imkan"

zengini olduk ama bu işleri yapacak

"inanan (mü'min) ve bilen (Adil Düzen'i bilen)

insan

ları"

bir türlü bulup birlikte çalışamadık, çalışıp yetiştiremedik!!!

Şimdiki en önemli ve en büyük eksikliğimiz budur

... Artık neyi

NASIL

yapacağımızı biliyoruz ama

KİMİNLE YAPACAĞIZ?!.

"İNSAN/lar nerede!!!???...

Kanaatimce, işte asıl mesele budur...

Ve's-SELAM mea'd-dua..

dua.. DUA...

DUA...

reşad

Reşat Nuri Erol
13.08.2011
15:34

Cengiz Kardeşim;

Tabiat olarak "tartışmaktan" çok

"çalışmayı ve Adil Düzen Çalışmaları açısından her gün bir şeyler üretmeyi"

sevmeme rağmen; bugün yazdıklarımla az da olsa

"tartışmalara katılmaya ve katkıda bulunmaya"

çalıştım

, "genel bir bakış ve görüş"

sedetmeye gayret ettim; inşaallah ne demek istediğim anlaşılmıştır...

Öncelikle

"ADİL DÜZEN ÇALIŞMALARIMIZDA ÇALIŞACAK İNSAN"

ihtiyacına vurgu yaparak hatırlatma yaptım...

"Konuşan, tartışan, tenkit eden, eksik veya yanlış gören"

çok ama

"

çalışan, çalışmalara katılan, katkıda bulunan, eksikleri tamamlayan, yanlışları düzelten

"

o kadar az ki; yoksa "yok denecek kadar az" mı demeliydim?..

Tekrar hatırlatıyorum:

"MEKAN-İMKAN-İNSAN"

...

Ve soruyorum:

"İNSAN/lar"

nerede...?!.

"MÜSLÜMANLAR"

nerede...?!.

"Din, ekonomi, siyaset"

denince var olan

İNSAN

lar/

MÜSLÜMAN

lar;

"

İLİM

"

ve elbette onun

"AMELİ"

denince neredeler...?!.

İLİMSİZ "amel" ve "din", "ekonomi", "siyaset" olur mu?!.

Neyse...

Şimdi buraya ilimle ilgili birkaç ayet ve hadis sıralayacaktım ama onları siz de zaten biliyorsunuz...

Fazladan ukalalık yapmayım; bu kdarı yeterlidir, inşaallah...

Aziz Kardeşim;

Acizane kanaatimce, özellikle "bizim" yani

"Akevler İstanbul Adil Düzen Çalışanları Ekibi"

ni oluşturanların

"tartışmaktan"

çok

"çalışmaları, üretmeleri, yapılacaklardan yani durumdan vazife çıkarıp bir şey yapmaları gerektiği"

görüşündeyim...

Kırk yıldan beri Üstad ile olan birlikteliğimizde daha ziyade bunu yapma gayretinde oldum

... Ben bu yaşıma kadar geçen hayatımda daha ziyade bu anlatmaya çalıştıklarımı prensip edindim ve öyle yapmaya çalıştım; bundan sonra da Allah'ın izniyle öyle yapmaya devam edeceğim...

Tamam...

Tartışalım, değerlendirelim...

Ama önce

"iş, amel, uygulama vs"

yapalım...

Artan vaktimiz ve enerjimiz olursa yine tartışalım, görüşelim...

selam, sevgi, irşad, davet ve dua ile...

reşad

Cüneyt Özcan
14.08.2011
05:02

ADAM'ı kurmaya çalışmak yerine hazır kurulmuş ESAM üzerinden çalışmaları kitlelere ulaştırmakla, daha fazla insanın Adil Düzen'in kurulması için çalışmasına sebep olacağı görüntüsü var Cengiz Demirci'nin yaptığı görüşmeye göre. Ancak muhatap olan insanlara Parti'nin bir araç olduğu iyi öğretilmeli ve hissettirilmeli. Adil düzen tahşidatı da diğer bütün tahşidatların önüne geçirilmeli. Yani oraya gelen insanlar ne için orda olduklarının farkında olarak, bunu bilerek ve isteyerek gelmeli. Ayrıca ESAM'a bağlı olarak Adil Düzen projelerinin de uygulama alanı bulabileceği küçük işletmeler tesis edilmeli. Adil Düzen herkesin malı olduğu için düşüncelerimi arz etme ihtiyacı hissettim.

Ahmet Yücel
05.02.2016
21:17

Sevgili Büyüklerim, Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Nefsim 49 yaşındayım, 2002'ye kadar Erbakan hocamıza oy verdim. Ne zaman ki, iki parti olduk, Ak Parti kuruldu. 2002'den bu yana Ak Partiye oy veriyorum. SP'nin görüşleri daha güzel olmakla beraber, oylar iki parti arasında eşit dağılsaydı: %34+%2=%36

SP % 18, Ak Parti %18 olsaydı 2002'de, bu sonuç Müslümanlar için daha iyi mi olurdu?

Başta namaz kılan inançlı insanlar olması için, Ak Partiye oy verdik.

Sevgili büyüklerim, iyi ki ADP'yi kurmadınız. Gönlümüz 3'e bölünmekle birlikte, yine Ak Partiye oy verecektik.

Sayın Kamalak'a, seçim öncesi gecenin 3'ünde, İTTİFAK YAPILMASI için mail gönderdim.

''BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.'' hadisi şerifini hatırlattım.

Meclis dışından yıllardır tebliğ yapılıyor, manen boşa gitmez fakat sonuca etkisi olmuyor. Meclis içinden yüz yüze tebliğ, kürsüden sesini millete duyurmak, daha güzel olmaz mıydı?

Erbakan hocamız, 1991'de İttifak yaptı, meclisteki çalışmalar neticesini verdi, 1995'de %21 oya ulaştı.

Netice itibariyle, Ak Evler'in çalışmalarını takip ediyorum, Allah sizlerden razı olsun.

Müslümanlar birlik olmalı, bir oy için birbirine düşman olmamalı, birbirine hakaret etmemeli, birbirini sevmeli. Kardeşlik budur.

''HÜDA'NINDIR CEMİ İŞLER, KULUNUN ELİNDEN İŞLER.'' Kelam-ı Kibar

Allah'a emanet olunuz. Selamün Aleyküm.

Ahmet Yücel/Kulu

Ahmet Yücel
05.02.2016
23:17

Cümlemizin yanlış anlaşılmaması amacı ile düzeltme yapmak istiyorum.

Sayın Kamalak'a, seçim öncesi gecenin 3'ünde, İTTİFAK YAPILMASI arzumuzu iletmek için mail gönderdim.


Gönlümüzün arzusu, bu yönde idi. Olmadı, bunda da bir hayır vardır, diye düşünüyorum.

Bir sonraki seçimde, ''Büyük Milli İttifak'' olmasını arzu ediyorum. 5-10 vekil de olsa Saadet mecliste temsil edilmelidir.

Ahmet Yücel
06.02.2016
17:34

Muhterem Cengiz Demirci kardeşimize. Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Saadet Partisi, çözüm bizde, memleketin sorunlarını biz çözeriz, diyor. Sorunların çözüm yeri meclis olduğu halde, Seçim ittifakı yapmadı, 5-10 vekil de olsa meclise girmedi. Madem bilgi, tecrübe ve donanıma sahip idiler, neden meclise girmediler.

Çalış, çabala, emek, zaman ve oyu israf et. Sıfır vekile razı ol. Bizim buna gönlümüz razı olmuyor. Sevgili babam İhsan Yücel (1940),

Milli Nizam'dan bu yana Milli Görüşçü olduğu ve 7 Haziran'da SP'ne oy verdiği halde, 1 Kasım'da Ak Partiye oy verdi.

SP'nin ittifak yapmasını babam da çok istiyordu. maalesef ittifak olmadı. Hayırlısı olsun.

SP tabanında bazı Müslümanlar bu ittifakı istemedikleri gibi, Ak Partiye oy veren Müslümanlara hakaretler edebiliyorlar hatta münafık dahi diyebiliyorlar. Müslümanların kardeşliğini, İslam Birliğini savunan SP, böyle seçmenlerle, ülkemizdeki Müslümanların birliğini dahi sağlayamazken, tüm dünya Müslümanlarının birliğini nasıl sağlayabilir?

Ak Partinin de elbette doğrularıyla beraber hataları da var. Hatalarında eleştirmekle birlikte, başımızda namaz kılan Müslümanlar olmalı ve CHP gibi bir koalisyon ayak bağı olmadan idare edebilmeliler.

Sayın Demirci, ''Saadet partisi Fatih Erbakan'ın tebliğini engelleyerek üstündeki ilahi teyidi kaldırmıştır. '' bu cümlenizi anlayamadım. Belki bilmediğim bazı konulardan dolayı anlayamadım. Bu cümlenizi açmanızı diliyorum. Yukarıda değindiğim konuda da makale yazma imkanınız olursa, Müslümanların Siyasi Birliği vb. konular ile ilgili yazınızı okumak isterim.

Allah yAR ve yardımcınız olsun. Allah'a emanet olunuz. Selamlar.

Ahmet Yücel/Kulu

ahmetyucel@msn.com

info@ahmetyucel.net






Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 394 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 353 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 395 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 292 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 315 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 447 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 330 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 262 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 309 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 340 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 291 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 317 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 266 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 312 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 295 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 225 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 306 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 334 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 288 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 268 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 305 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 318 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 227 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 335 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 316 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 287 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 342 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 302 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 338 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 2806 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 2812 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2239 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2037 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 1900 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 1906 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3088 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2017 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2595 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 1827 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 1787 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 1807 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 1825 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2000 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2059 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2116 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 2878 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 2733 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2211 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 2610 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 1819 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2462 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 2601 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 2633 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 2611 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 2552 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 1673 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 1594 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 1765 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 1842 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 1822 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 1931 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2311 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2007 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2097 Okunma
Süleyman Karagülle
MECRALAR
27.03.2021 1898 Okunma
Süleyman Karagülle
YALANCI LİDERLER YAZISI
25.03.2021 1989 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR FARKLARI
24.03.2021 1941 Okunma
Süleyman Karagülle
FESAT
24.03.2021 1831 Okunma
Süleyman Karagülle
MUTLU OLMAK
22.03.2021 2339 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞ VE SİYASET
21.03.2021 1959 Okunma
Süleyman Karagülle
BEYHUDE
21.03.2021 1897 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
20.03.2021 1693 Okunma
Süleyman Karagülle
NEDEN TEKERRÜR
20.03.2021 1888 Okunma
Süleyman Karagülle
KİM KARAR VERİYOR?
20.03.2021 1836 Okunma
Süleyman Karagülle
YANLIŞ HESAP
17.03.2021 2070 Okunma
Süleyman Karagülle
PALAS
17.03.2021 1845 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAM ÂLEMİ
17.03.2021 1652 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETLERİN REKLAMI
17.03.2021 1731 Okunma
Süleyman Karagülle
SAVAŞLAR
15.03.2021 1790 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
14.03.2021 1636 Okunma
Süleyman Karagülle
İNGİLTERE
13.03.2021 2127 Okunma
Süleyman Karagülle
AK PARTİ İKTİDARI
11.03.2021 1688 Okunma
Süleyman Karagülle
BARIŞIN KURALI
10.03.2021 1998 Okunma
Süleyman Karagülle
SERMAYE TAKTİĞİ
9.03.2021 2324 Okunma
Süleyman Karagülle
CİNAYETLER
8.03.2021 1969 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLAMİ HAREKETLER
7.03.2021 1915 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATA GÖRE
7.03.2021 1917 Okunma
Süleyman Karagülle
DENGE
5.03.2021 1981 Okunma
Süleyman Karagülle
YAPILANLAR, SÖYLENENLER
4.03.2021 1941 Okunma
Süleyman Karagülle
REFORMLAR
3.03.2021 2103 Okunma
Süleyman Karagülle
CEMAL KAŞIKÇI
2.03.2021 2126 Okunma
Süleyman Karagülle
GAZ ODASI
1.03.2021 1954 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’NİN YERİ
28.02.2021 2052 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
28.02.2021 2378 Okunma
1 Yorum 28.02.2021 11:03
Süleyman Karagülle
AŞI OLMAK
27.02.2021 1874 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİATIN HÜKMÜ
26.02.2021 1941 Okunma
Süleyman Karagülle
İKTİDARDA VERASET
25.02.2021 2047 Okunma
Süleyman Karagülle
ZAFER
25.02.2021 1705 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA
23.02.2021 1700 Okunma
Süleyman Karagülle
TÜRKİYE’DE SEÇİMLER
22.02.2021 1844 Okunma


© 2024 - Akevler