REFAH PARTİSİ VE REFAHYOL İKTİDARI
Süleyman Karagülle
1251 Okunma
PARTİLERİMİZİN RP DÜŞMANLIĞI

PARTİLERİMİZİN RP DÜŞMANLIĞI

CHP sadece Refah Partisi’nin önünü kesmek için beğenmediği ve kesinlikle başarısız olacağına inandığı hükümete güvenoyu verir. Yani, ben hasmımı zarara sokayım da ne olursa olsun; memleket yıkılsın (!) önemli değil!..

DSP son zamanlarda sadece RP belasında kurtulma operasyonları üzerine siyaset yapar. Tüm siyasetini RP düşmanlığı üzerine oturtur. Bunun dışında önemli bir görüşü ve projesi yoktur!...

DYP yani adı Doğru Yol olan bir parti, bir ara yolunu ve siyasetini sadece RP düşmanlığı üzerine kurar. Tansu Çiller’in bütün siyaseti RP’yi iktidara getirmemek olur. Hatta DYP sadece bu amaçla parçalanır!..

ANAP koalisyon görüşmeleri tamamlanıp bütün anlaşmaların yapıldığı bir anda, gizli mahfillerden aldığı emirle RP’den kaçar. RP’yi parti bile saymayacak olan bir anlayış sergiler. Biricik siyaseti budur!...

Kur’ân böyle düşünenlere “gayzınızla geberin” diyor.

Geliniz bu kin ve düşmanlıktan, gayzınızdan vazgeçiniz. Bu ülkeyi birlikte koruyalım ve yüceltelim.  Çünkü başka Türkiye yok.

DYP son zamanlarda  bu gerçeği anladı ve gerçekten doğru yola girdi. Direnir de bu anlayışından vazgeçmezse, gireceği ilk seçimde nasıl başarılı olacağı görülecektir. Düşmanlarının saldırıları sebebiyle RP ve DYP seçimlerde Anayasa ekseriyetini bile elde edeceklerdir.

SUYU TERSİNE AKITMAYA ÇALIŞANLAR

Suyu tersine akıtmaya çalışanlar tavsiyemiz şudur: Seçimleri askıya almayı veya tek partili dönemde olduğu gibi baskılı seçim yapmayı düşünüyorsunuz; ancak çok büyük bir yanılgı içinde bocalıyorsunuz. Sovyetler Birliği 70 yıl bu sistemi denedi ve sonunda başarısız oldu. Çavuşesku’nun ibret alınması gereken sonuna bakın.. İran’daki inkılaba ve Şah’ın ibretli sonuna bakın.. Dünyanın dört bir tarafındaki diktatörlerin sonuna bakın.. Cezayir’deki zulüm ve katliam idaresinden medet umuyorsanız, yanılıyorsunuz. Oradaki yönetim akibeti de diğer diktatörlerin akibetinden başka bir şey olmayacaktır.

İnsanlık, diktatörlük rejimlerini  arkaya atmış ve tarihe gömmüştür. Hiç kimse kendisini Mustafa Kemal ile kıyaslamasın. Mustafa Kemal başkomutan olarak Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiştir. Cumhuriyeti kurmuş ve zorunlu inkılapları yapmıştır. Bununla beraber sırtına orduya dayamamıştır. Orduya daima siyasetten uzak tutmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni kapatmak aklından bile geçmemiştir.

Mustafa Kemal’in en yakın çalışma arkadaşları olan Mareşal Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü, vakti izme gidildi, diktatörlüğe gidildi? Aksine, her müdahale sonrasında daha da gelişmiş olan din hürriyetine kavuşuldu ve demokrasiye gidildi.

Türkiye’de kaç defa partiler kapatıldı? Sonuç ne oldu? Her seferinde daha güçlü partiler ortaya çıktı. Hiç kimse halkın karşısında duramaz  ve sosyal akışı değiştiremez. Suyu yukarıya doğru tersine akıtmaya çalışanlar, sonunda kendileri o sularda boğulurlar.

TÜRKİYE’DE SİYASİ PARTİLER

CHP ateist sol bir partidir. Saygımız var. Biz saygılıyız, ama o da din düşmanlığı yapmasın ve inancımıza karşı saygılı davransın. DSP ateist olmayan sol bir partidir. Ona da saygımız var. Ama o da siyasetini sadece RP belası üzerine bina etmesin. DYP sağ merkez partisidir. Ona da saygımız var. Güçlenecek ve varlığını koruyacaktır. ANAP sol merkez partisidir. Ona da saygımız vardır. DTP renksiz bir merkez partisi oluğunu söylüyor. Biz bu parti için bir başarı şansı görmüyoruz, ama ona da saygımız vardır. BBP dindar milliyetçi bir partidir. Saygımız var. MHP laik milliyetçi bir partidir. Ona da saygımız var. RP tarikatçı dindar partidir. Ona da saygımız var.

Ülkemizde henüz şeriatçı (ilim,içtihat ve icmaya dayanan şeriat) dindar bir parti kurulmamıştır. Biz bu partinin gönüldaşıyız. Onun için gerekli olan çalışmaları yapıyoruz. Fikriyatını oluşturuyoruz. Günü gelince bu parti de kurulacaktır.

Bir de HADEP, ÖDEP, İP gibi komünist veya sosyalist partiler vardır. Biz bu partilere karşı da saygılıyız. Yeter ki, bütün bu partiler kendi rejimlerini halka silah gücü ile değil de fikir gücüyle kabul ettirsinler. Burada yeri gelmişken bir noktayı vurgulamakta yarar vardır: Sadece orduya dayanan iktidarların ihtilalci marksistlerin hiçbir farkları yoktur.

Görülüyor ki, Türkiye’de partiler fikriyata dayanmaktadır. Bundan dolayı varlıklarını korumaktadır. Demokrasi budur. Biz, bu kadar çetin şartlarda, halkının bu kadar çoklu görüşleri ile partileri yaşatan başka bir ülke ve millet bİlmîyoruz. Bu özelliğinden dolayı Türkiye dünyanın en demokratik ülkesidir.

Dünyayı korkutan da işte Türkiye’nin bu özelliğidir.

Refah Partisi’nin görevi, sabırla barış yolundaki yürüyüşüne devam etmesidir. DYP bugün gerçekleri kavramıştır. Hasımlık yerine dostluk ve barış yolunu seçmiştir. Doğru olan yol da budur. ANAP da yakında bu gerçekleri anlayacak ve o da düşmanlığı bırakacaktır. DSP ve Ecevit, başını taşa çarpacak ve sonunda aynen DYP gibi ANAP ile mi yoksa RP ile mi koalisyon yapmak daha kolaydır; görecek ve anlayacaktır. İslâmiyet mi yoksa renksizlik mi memleket

İçin hayırlıdır; idrak edecektir. CHP ise ya değişecek veya bu kin ve gayzı yok olup gidecektir. Onun da başka çıkar yolu kalmamıştır.

Burada RP’ye hasım olan tabanda yer alan azınlığın azınlığı bir küçük gruptan da kısaca söz etmemiz gerekmektedir. Mecliste ahlaksızca yapılan transferlerle ayakta duran partilere hatırlatmak isteriz ki; siz halkın temayülleri sebebiyle bugün olduğunuz yerde bulunuyorsunuz. İyi biliniz ki, size oy verenlerin binde biri bile, RP düşmanlığı yapmanız için oy vermedi. Siz bu düşmanlığı kimin adına yapıyorsunuz? Partinizin çıkarı için yapmıyorsunuz, memleketin menfatı için yapmıyorsunuz. Peki, siz bu saçma sapan siyaseti kimin için ve kimin adına yapıyorsunuz?!. Hiç tereddüt etmeden cevabını verelim: Düşmanlarımız adına ve onların çıkarı için yapıyorsunuz. Bu siyasetinizin sonu yoktur ve çok kısa zamanda hüsrana uğrayacaksınız.

Kısaca özetlemeye çalıştığımız üzere, Türkiye’deki siyasi partiler bugünlerde bu durumdadır.

SABIKALI VE SABIKASIZ PARTİLER

Burada bu vesileyle önemli bir noktayı açıklamamız gerekmektedir:

Bir devlet hukuk düzeni ile yönetilir. Ancak, bir an gelir de hukuk düzeni yeterli olmazsa, o zaman ister istemez askeri metodlara başvurulur. Hak, hukuk ve adalet bir tarafa bırakılır. Ana hedef olarak sadece devlet korunur veya kurtarılır. Günümüzde bu fazlasıyla yapılmaktadır.

Mevcut düzen iç ve dış güvenliği sağlamıyorsa, hukuk dışı davranışlar sebebiyle bu duruma gelinmiştir. Yakın geçmişte görev almış olan herkesin bu hukuk dışı davranışlarda rolü vardır. Yönetici olan herkes, mevcut olan mevzuata göre suçludur. Bu suçluluk sadece iyi niyetle görev almış olan herkesin devlet adına yapmış olduğu hukuk dışı davranışlardan ibaret değildir; daha geniş boyutludur.

Konuya kısaca açıklık getirelim:

Bu hareketler dış güçler tarafından tesbit edİlmîştir ve şimdi şantaj olarak kullanılmaktadır. Mevzuat dışı olan bu hareketler yurt içi medya tarafından öğrenİlmîş ve bir kısım basın patronları da özel olarak haberdar edİlmîştir. Böylece şantaj yapılmak suretiyle bu patronların devlet imkanlarından yararlanma imkanı ortaya çıkmıştır. Son zamanlardaki parti-medya savaşları buradan kaynaklanmaktadır.

Geçmişte iktidara katılan bütün partilerin bu olaylarda kararları ve katkıları vardır. Bu partiler, geçmişte yaptıklarından dolayı yeni partilerin devreye girmelerini istememektedirler. Bundan dolayı sabıkalı partiler ile sabıkasız partiler gruplanmaktadır. Bu gruplaşma çok kötü sonuçlar doğurabilir ki, o da maalesef şuduru: Ülkenin bölünmesi, parçalanması ve yok olması.

Tek çıkar yol ve çözüm vardır: Yeni bir adil düzen kurmak ve genel bir af çıkararak bu gidişe son vermek.

 



© 2024 - Akevler