Hedef"İslam'a karşı İslam"
1127 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Hedef: 'İslâm'a karşı İslâm' ve Sünnî omurganın çökertilmesi

18 ağustos 2013

Önce şu: Mısır'daki tezgâh ve ardından gelen katliamlar, Mısır'daki kuklaların eseri değildir: Ustalarının eseridir: Batılı haydutların.

Mısır'daki darbeyi Suudların desteklemesi, sadece görüntüyü kurtarmaktan ibarettir. Suudların ve petrodolar Arap kabile devletlerinin Mısır'daki darbeye destek vermelerinin gerisinde, Amerikalılar, Yahudiler ve İngilizler var.

Yapılmak istenen şey ne peki? Yapılmak istenen şeyi, şu soruları dikkate almadan anlayamayız:

Fransızlar, (siz bunu 'Almanlar' diye okuyun) Humeyni'nin elini kollunu sallaya sallaya İran'da devrim yapmasına neden göz yumdular sanıyorsunuz? Son çeyrek asırdan bu yana, Amerikalıların işgal ettiği, altüst ettiği Balkanlar'da, Kafkaslar'da ve Ortadoğu'da neden sadece iki ülkenin, İngiltere ile İran'ın önü açılıyor sanıyorsunuz ki?

İKİ BÜYÜK TEHLİKE

Yapılmak istenen iki şey var burada: Kissenger'ların, Bernard Lewis'lerin ta 1970'lerde teorik çerçevesini çizdikleri iki şey: Küresel seküler-kapitalist sistemin hem dize getiremediği İslâm dünyasını dize getirmek, hem de yeniden tarihe girmesini, insanlığın önünü açacak kapsamlı bir medeniyet yürüyüşüne soyunmasını önlemek için tasarlanan iki ürpertici proje bu.

Birincisi: 'İslâm'a karşı İslâm' projesi.

İkinci proje, birinci projenin kaçınılmaz sonucu: Şiî dünyasının güçlendirilmesi ve Sünnî omurganın çökertilmesi.

MISIR, NEDEN ÖNEMLİ?

Mısır İhvan'ının temsil ettiği İslâm, derin entelektüel, kültürel, sosyal ve tarihî kökleri olan Sünnî omurga'dır. Ana damar'dır.

İslâm dünyasında Sünnî omurganın iki tarih kurucu aktörü var: Biri, Türkiye, diğeri de Mısır.

Batılılar, doğrudan Suudları, dolaylı olarak da İranlıları, işte bu Sünnî omurgayı çökertmek için destekliyorlar.

O yüzden Türkiye'yi kuşatmaya, Mısır'da İhvan'ın gelişini daha doğmadan boğmaya çalışıyorlar.

Mısır'da İhvan, İslâm dünyasının da, bütün dünyanın da geleceğini belirleyebilecek esaslı bir bağımsızlık mücadelesi veriyor.

Mısır'ın tam anlamıyla bağımsızlığına kavuşmasının tek yolunun, İslâmî bir dünya, hayat ve gelecek inşası yolculuğuna çıkmasından geçtiğini çok iyi biliyor Batılılar: O yüzden -her ne sûretle olursa olsun- Mısır'ın önünü kesmek istiyorlar. Mısır'ın düşmesi, zorba Batı hegemonyasının çökmesi anlamına gelecek çünkü.

Ayrıca Mısır'ın böylesi bir geleceğe doğru yürümesi, bütün bir Arap dünyasının aynı şekilde bağımsızlığına kavuşmasını sağlayacaktır.

SÜNNÎ OMURGA ÇÖKERSE…

Suudların temsil ettiği, İslâm tarihinde karşılığı olmayan ruhsuz, sığ, fanatik İslâm anlayışının neden kışkırtıldığını, önünün niçin açıldığını sanıyorsunuz ki?

Yine İslâm tarihi boyunca marjinal olan, marjinal kalan, öyle de kalması gereken Şiîliğin Arap dünyasında bilfiil, Türk dünyasında da bilkuvve önünü açıyor Batılılar. Neden acaba?

Burada hem mezhebî bir analiz yapmaktan, hem de İran'daki ve başka yerlerdeki Müslümanları töhmet altında tutmaktan Allah'a sığınırım.

Burada İslâm dünyasını bekleyen hem hazırlıklı olmadığımız hem de farkına bile varamadığımız büyük bir tehlikeye dikkat çekiyorum: Batılılar, İslâm dünyasını tam ortadan ikiye yarmayı planlıyorlar: Bunun için İslâm'a karşı İslâm projesini uygulamaya başladılar:

Homojen bir coğrafî yapı arz eden İslâm dünyasındaki ulusal, etnik, mezhebî, kabîlevî çatışmaları kışkırtarak İslâm dünyasını yangın yerine çevirecekler. Birbirine düşürecekler.

Hedef: İslâm dünyasındaki Sünnî omurgayı çökertmek, ana damarı bitirmektir: Sünnî omurganın çökmesi, İslâm dünyasının kolay kolay belini doğrultamaması demektir. İslâm dünyasının çökmesi ise, küresel sistemin önündeki en büyük engelin ortadan kaldırılması demektir.

……………………………

Oysa dünya, İslâm'a gebe. Dünya bizi bekliyor. İnsanlığı sâhil-i selâmete çıkarak tek bir söz var. O sözü söyleyecek biziz ama biz yokuz.

Batı uygarlığı, insanlığın tepesinde tam bir heyûla gibi duruyor: 500 yılda bütün medeniyetlerini kökünü kazıdılar. Dünya tarihini durdurdular.

Yeniden bütün medeniyetlere, bütün farklılıklara, bütün renklere, bütün dillere, bütün düşüncelere -dün olduğu gibi yarın da- kendileri olabilecekleri bir dünyayı armağan edebilecek köklü kaynaklara ve zengin imkânlara biz sahibiz yalnızca.

O yüzden insanlık bizi bekliyor. O yüzden bu yaşadıklarımızı, doğum sancıları olarak görmeli; emperyalistlerin Müslüman toplumları, mezhepleri, etnisiteleri birbirine düşürme oyunlarını püskürtebilmeliyiz.

Bunun yolu, Sünnî omurganın dimdik ayakta durmasından, taze nefes alabilmesinden, esaslı bir muhasebe yapabilmesinden, geçmişle gelecek spektrumunda bütün insanlığın sorunlarına cevap üretebilecek derinlikli bir fikrî birikim ortaya koyabilmesinden geçer.

O yüzden eğer biz sorumluluğumuzu yerine getiremezsek, insanlığın eşiğinden geçtiği yokoluş sürecinin hesabı da bizden sorulur. Bunu da bir yere kaydedin lûtfen.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/hedef-isl%C3%A2ma-karsi-isl%C3%A2m-ve-sunn%C3%AE-omurganin-cokertilmesi/39104

yorum;

İslam dünyasını yeniden tesis etmek

Yokluğuna Delil,

Bugün yaşadığımız dünyada İslam Dünyasının var olduğuna inanmadığını kaydeden Prof. Dr. Hayrettin Karaman, İslam Dünyasının değil Müslümanların olduğunu söyledi. Hepsi bir Ümmeti teşkil eden, bir devleti olan Darül-İslam'dan söz eden Karaman, İslam Dünyasının o zamanşimdiki gibi bir pasaport, bir vize gerektirmediğini, sınırlarının açık olduğunu anımsattı.

Hilafetin saltanata dönüşmesinin İslam Dünyası için bir kırılma noktası olduğunu belirten Prof. Dr. Hayrettin Karaman "Osmanlı hilafetine kadar bir İslam Dünyası vardı. Sultan Abdülhamit zamanında Açe diye bir memleket vardı. Hilafet merkezinden yardım gidiyordu. TV'de bugün izledim, içim acıdı. Suriye'de bir baba çocuğu ağır yaralanmış, çocuk ölmüş ellerinde. Nerde İslam Dünyası, nerde Arap dünyası? Orada bir akrabalık bağı var. Akrabalık bağına uygunluk İslam'a uygundur. Şimdi ben cevap veriyorum; Yok öyle bir dünya!"

http://www.haber7.com/guncel/haber/1066446-hayrettin-karamandan-bomba-hac-cikisi

çözüm;

"ÜMMETİ YENİDEN TESİS ETMEMİZ LAZIM"

Prof. Dr. Hayrettin Karaman sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim bir şekilde o Ümmeti yeniden tesis etmemiz lazım. Şimdi öyle bir organizasyon yapmalıyız ki; çağdaş olacak, uluslararası antropoloğu, sosyoloğu, psikoloğu, akademisyeni, doktoru vs. akıllı insanları bir araya getirip çağdaş Ümmeti nasıl oluşturacağız, nasıl ilerleyeceğiz? Ona bakmalıyız."

İkisine yorum;

Yusuf ve hayretinin farkı;ilim sahipliği.

İkisine cevap;

Şuna kısaca”ADİL DÜZEN” biran önce kurulmalı desenize…

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 219 | Tarih: 25.08.2013
Ahmet Hakan
Bağdat’tan kareler
Acı durum
2692 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Suriye ve Mısır'daki faciaları susarak izlemek de
Kıssadan Hisse
1271 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Hedef"İslam'a karşı İslam"
İslam dünyasını yeniden tesis etmek
1127 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Hangisi araç
Haklı çıktım!
1123 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Kimler Halife ve Hilâfet İstemez
Çözüm Kuran
1001 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler