Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1154
Ankebut Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.02.2022
3551 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 24. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَقَالَ إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ (25)

Ve dedi ki “yalnızca en yakın hayatta Allah’ın aşağısından vesenleri aranızda öncelikli sevgi için edindiniz sonra kıyamet yevminde bazınız bazınızı görmezden gelecek ve bazınız bazınızı dışlayacak ve barınağınız ateştir ve sizin için hiçbir yardım eden topluluk yoktur”. (25)

 

Fiil cümlesi

Mefûlun bih

Fâil

Fiil

Ma'tûf
İsim cümlesi

Atıf
harfi

Ma'tûf
İsim cümlesi

Atıf
harfi

Ma'tûf
Fiil cümlesi

Atıf
harfi

Ma'tûf
Fiil cümlesi

Atıf
harfi

Ma'tûfun aleyh
Mensuh fiil cümlesi

مَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ

وَ

مَأْوَاكُمُ النَّارُ

وَ

يَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا

وَ

يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ

ثُمَّ

إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا

هُوَ

قَالَ

Bu ayet tek cümleden oluşmaktadır. O da kavl cümlesidir. Söylenilene kavlin mekûlu (sözün söyleneni) denir. Bu cümlede kavlin mekûlu birbirine atfedilmiş 2 cümle grubundan oluşmaktadır. İlk cümle dünya hayatındaki durumu sonraki dört cümle de kıyamet yevmindeki durumu anlatmaktadır. Yani cümleler 1+4 şeklinde gruplanmışlardır.

 

وَقَالَ

Ve dedi

وَ: Atıf harfidir. قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ فَأَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ cümlesine bu ayeti (kavl cümlesine) atfetmektedir.

قَالَ: “Söyledi” demektir. Fâili müstetir هُوَ dir. İbrahim’e racidir. Söyleyen İbrahim’dir. Bu söyleme ateşten kurtulduktan sonra mıdır, yoksa ateşten önce midir? Eğer أَنْجَاهُ اللَّهُ مِنَ النَّارِ ya atfedildiyse kurtulduktan sonradır. قَالُوا اقْتُلُوهُ أَوْ حَرِّقُوهُ ya atfedildiyse ateşten kurtulmadan önce buradaki cümleleri söylüyor demektir.

 

إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا

Yalnızca en yakın hayatta Allah’ın aşağısından vesenleri aranızda öncelikli sevgi için edindiniz.

إِنَّمَا: Kasr edatıdır. “Yalnızca” anlamındadır. İnnema cümlenin başında gelir. Maksurun aleyh cümlenin sonunda bulunur. Maksur ise İnnema edatı ile maksurun aleyh arasındadır. Bu cümlede maksurun aleyh فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا (dünya hayatında) dır. Maksur ise hazf edilmiştir ve فِي كُلِّ حَيَاةٍ (her hayatta) veya فِي كُلِّ وَقْتٍ (her vakitte) dir.

اتَّخَذْتُمْ: “Edindiniz” demektir. ءخذ kökünden iftiâl bâbından ikinci şahıs çoğuldur. İki mef’ûl alır. Birinci mef’ûl edinilendir. İkinci mef’ûl vasıftır. İkinci mef’ûlü yani vasfı birinci mef’ûlde var olarak kabul etmek demektir.

مِنْ: Harf-i cerdir. “-den” anlamındadır.

دُونِ: “Aşağısında” demektir. دَانَ - يَدُونُ fiili miktarında, hacminde, gücünde, fonksiyonunda azalma demektir. Bu fiille aynı kökten gelen دُونِ ise kendisinden sonra gelenden daha aşağıda, daha zayıf, daha düşük fonksiyonlu olan anlamındadır.

اللَّهِ: “Allah” demektir. Alemlerin rabbinin özel ismidir.

دُونِ اللَّهِ: “Allah’tan aşağıda olan” demektir.

مِنْ دُونِ اللَّهِ: “Allah’tan aşağıda olandan” demektir. “Olması gereken Allah iken Allah’tan aşağıda olandan” demektir.

أَوْثَانًا: “Çoğalma ve kuvvetlenme hedefinde olan topluluklar” demektir. Tekili وَثَن dir.

مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا: “Allah’ın aşağısında olan çoğalma ve kuvvetlenme hedefinde olan topluluklar” demektir. İttihazın ikinci mef’ûlüdür. Birinci mef’ûl hazf edilmiştir. Hazf edilme sebebi vesenin her türden topluluk olabileceğidir.

مَوَدَّةَ: “Öncelikli sevgi” demektir. “Birisini, bir şeyi öncelikle, üstün tutarak sevmek” manasındadır. ودد kökünden dördüncü bâbdan mastardır. Sonundaki kapalı te mübalağa içindir.

Vav harfi kancayı, çengeli ifade eder, Dal harfi kapıyı ifade eder. Kapının gizlilik etkisi ve kapının açılıp dışarısı tarafından görünmesi nedeniyle duyguların dışavurumunu ifade eder. Vav harfi ile birlikte bu duygunun bir şeye, birilerine bağlı olmasını ifade eder. Birisi veya birileri için bir durumun gerçekleşmesi duygusunun olması manasına gelir.

بَيْنِ: “Arası” demektir. İki anlamı birden barındırır. Hem ayrılma hem de birleşme manalarına sahiptir. Bu nedenle ara manasındadır. Aranın açılması veya birleşmesi bu nedenle bu kelime ile ifade edilir.

البَيْنُ في كلام العرب جاء على وجْهَين: يكون البَينُ الفُرْقةَ، ويكون الوَصْلَ، بانَ يَبِينُ بَيْناً وبَيْنُونةً، وهو من الأَضداد

Beyn Arap kelamında iki yön üzerine gelir: Beyn ayrılma olur ve birleşme olur. بانَ يَبِينُ بَيْناً وبَيْنُونةً. Ve o zıtlardandır. (Lisanu-l Arab)

İkinci babdan بَانَ - يَبِينُ şeklinde başkasının ayırması, fark etmesi için bir şeyin çevresinden ayrılacak ve çevresindekilerden farklılaşacak şekilde sınırlarının belli olması, anlaşılır ve açık olması manasındadır.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. İbrahim Peygamberin hitap ettiği kavmidir.

بَيْنِكُمْ: “Aranız” demektir. “Aranızdaki bağlantılar” demektir. Kuran’da topluluğun içindeki ilişkileri ifade eden bazı kelimeler vardır.

 

مِنْكُمْ

Sizden demektir. Sizin topluluğunuzdan olan birileridir.

مِنْ أَنْفُسِكُمْ

Sizin kendinizden demektir. Topluluğun içindeki belirli kişileri ifade etmektedir.

فِيكُمْ

İçinizde demektir. Topluluğun içinde bulunup o topluluğun aralarındaki ilişkilere katılan-katılmayan herkes demektir.

خِلَالَكُمْ

Aranız demektir. Kişiler arasındaki ilişkiler dışındaki durumlardır. Ayırma özelliği gösterir.

بَيْنَكُمْ

Aranız demektir. Kişiler arasındaki ilişkileri ifade eder.

مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ: “Aranızdaki öncelikli sevgi” demektir. Mastar olarak mef’ûlün lieclihtir. Yani edinmenin sebebini gösteren öğedir.

فِي: “İçinde” demektir. Harf-i cerdir.

الْحَيَاةِ: “Hayat” demektir. حيي kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan mastar olarak canlı olmak, ölü olmamak manasındadır. Bu mastar manasından canlı olunan zaman manasında حَيَاةٌ “hayat” anlamında, zarf manasında isimdir.

الدُّنْيَا: “En yakın” demektir. Dişil ism-i tafdildir. Erili الْأَدْنَى dır. الْحَيَاةِ ın sıfatı olduğu için ve الْحَيَاةِ da dişil olduğu için bu da dişil (müennes) gelmiştir. Fiil olarak birinci bâbdan دَنَا - يَدْنُو şeklinde “yaklaşmak” manasındadır. Vâv harfi ya harfine burada kural dışı olarak ibdal edilir. دُنْوَى olması gerekirken دُنْيَا şeklinde gelir.

الْحَيَاةِ الدُّنْيَا: “En yakın hayat” demektir.

فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا: “En yakın hayatta” demektir.

إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا: “Yalnızca en yakın hayatta Allah’ın aşağısından vesenleri aranızda öncelikli sevgi için edindiniz” demektir. “Allah olması gerekirken vesenleri sevgi için edindiniz” anlamındadır.

مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ ün üç ayrı kıraati vardır. Bu üç ayrı kıraat üç ayrı mana oluşturmaktadır.

Kıraat

Ravi

Kari

(مَوَدَةً بَيْنَكُمُ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وصلة ميم الجمع

قالون

نافع المدني

(مَوَدَّةً بَيْنَكُمْ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

نافع المدني

(مَوَدَّةُ بَيْنِكُمُ) بضم التاء دون تنوين وبكسر النون وصلة ميم الجمع

متفق عليه

ابن كثير المكي

(مَوَدَّةُ بَيْنِكُمْ) بضم التاء دون تنوين وكسر النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

أبو عمرو بن العلاء

(مَوَدَّةً بَيْنَكُمْ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

ابن عامر الدمشقي

(مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ) بفتح التاء دون تنوين وبكسر النون وإسكان ميم الجمع

حفص

عاصم الكوفي

(مَوَدَّةً بَيْنَكُمْ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وإسكان ميم الجمع

شعبة

عاصم الكوفي

(مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ) بفتح التاء دون تنوين وبكسر النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

حمزة الكوفي

(مَوَدَّةُ بَيْنِكُمْ) بضم التاء دون تنوين وكسر النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

الكسائي الكوفي

(مَوَدَةً بَيْنَكُمُ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وصلة ميم الجمع

متفق عليه

أبو جعفر

(مَوَدَّةُ بَيْنِكُمْ) بضم التاء دون تنوين وكسر النون وإسكان ميم الجمع

رويس

يعقوب

(مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ) بفتح التاء دون تنوين وبكسر النون وإسكان ميم الجمع

روح

يعقوب

(مَوَدَّةً بَيْنَكُمْ) بتنوين التاء بالفتح ونصب النون وإسكان ميم الجمع

متفق عليه

خلف العاشر

مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ kıraati: Bu durumda mef’ûlün lieclihtir. Vesenleri edinmenin sebebidir. Burada izafet (isim tamlaması) vardır. Hangi tür izafet olduğu belirlenmelidir.

Manevi izafet temelde üç şekilde olur:

Muzaf ile muzafun ileyh arasında لِ , مِنْ , فِي harf-i cerlerinden biri var kabul edilir.

1. İzafet-i lâmiye (الإِضَافَةُ بِمَعْنَى اللاَّمِ): Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki لِ harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir. İkiye ayrılır:

- Mülkiyet için izafet (الإِضَافَةُ لِلتَّمْلِيكِ): Muzaf, muzafun ileyhin mülkü, özelliği ya da fiilidir.

- Tahsis için izafet (الإِضَافَةُ لِلتَّخْصِيصِ): Muzaf, muzafun ileyhe bir yönüyle tahsis edilmiştir.

İzafet eğer lâmiyye olursa مَوَدَّةً لِبَيْنِكُمْ (aranız için bir sevgi) manasında olur. Mülkiyet için izafet olursa “aranıza ait olan bir sevgi” anlamına gelir. Tahsis için izafet olursa “aranıza tahsis edilmiş bir sevgi” anlamına gelir.

2. İzafeti beyâniyye (الإِضَافَةُ لِلْبَيَانِيَّةِ): Muzafun ileyh, muzafın cinsindense veya onun hangi maddeden yapıldığını belirtiyorsa veya bulunduğu topluluğu gösteriyorsa buna izafet-i beyâniyye denir. Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki مِنْ harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir.

İzafet eğer beyâniyye olursa مَوَدَّةً مِنْ بَيْنِكُمْ (aranızdan kaynaklanan bir sevgi) manasında olur.

3. İzafeti zarfiyye (الإِضَافَةُ لِلظَّرْفِيَّةِ): Muzafun ileyh, muzafın zarfını, yani muzafın yerini veya zamanını bildiriyorsa, buna izafet-i zarfiyye denir. Muzaf ile muzafun ileyhin arasında sanki فِي harf-i ceri var da hazf edilmiş kabul edilir.

Burada izafet zarfiyye olmaz. Çünkü بَيْنَ zarfının önüne فِي harf-i ceri gelmez.

Mülkiyet için izafet

Aranıza ait olan bir sevgi

Tahsis için izafet

Aranıza tahsis edilmiş bir sevgi

İzafeti beyâniyye

Aranızdan kaynaklanan bir sevgi

Bu durumda ayet üç ayrı anlamı içermektedir. Çoğunluğu ele geçirip kuvvetlenme amacında olan topluluktaki (vesendeki) insanların bu topluluğu vesen edinmelerinin amacı aralarında öncelik oluşturan bir sevgi, yalnızca kendi aralarına ait olan bir sevgi, yalnızca aralarından kaynaklanan bir sevgidir. Kendi aralarında birbirlerine öncelik tanımaktadırlar. Kendi vesenlerindekileri sevmektedirler. Sevginin kaynağı da kendi vesenleridir. Sadece kendilerine tahsis edilmiş bir sevgidir. Diğer vesenleri sevmemektedirler. Çoğalmalılar, güçlenmeliler ve çoğunluğu ele geçirmelidirler. Diğer vesenler de bu amaçta olduğu için onları sevmemektedirler. Onların da kendi aralarında sevgileri vardır.

مَوَدَّةً بَيْنَكُمْ kıraati: Bu durumda da mef’ûlün lieclihtir. “Aranızda bulunan bir sevgi” demektir. Buna göre insanların vesenleri edinmelerinin sebebi aralarındaki öncelikli sevgidir. Bu sevgi için vesenlere dahil olmaktadırlar. Bir öncelikli sevgiye ihtiyaçları vardır. O vesene dahil olunca onlara öncelik verilecektir. İş bulacaklardır, ihale kazanacaklardır, zor durumunda vesendekiler ona destek olacaklardır. Bu amaçla vesen edinmektedirler.

مَوَدَّةُ بَيْنِكُمْ kıraati: Bu durumda mübtedası hazf edilmiş haberdir ve أَوْثَانًا in sıfatı olan cümle olur. İzafetteki üç mana burada da vardır. Bu durumda vesenlerin kendileri sevgi haline gelmiş olurlar. Artık vesen sevginin kendisidir. Vesene fanatik olarak bağlanmışlardır. Vesenin kendisi öncelikli sevgidir. Vesen için yaşamaktadır. Vesenini yükseltme, yüceltme, ona çoğunluğu kazandırma sevgisi iliklerine işlemiştir.

Günümüzün en büyük sorunu vesenlerdir. Vesenlerdeki bu sevgi türleri algı operasyonlarına neden olmaktadır. Hak olan önemli değildir, çoğunluğu kazanmak için ne algılandığı önemlidir. Sürekli olarak karşıt vesenleri kötü, kendi vesenini iyi algılatmak için operasyonlar yapılır. Hakkı, doğruyu aramak, çözümler üretmek yerine algılar oluşturmakla geçer vesenlerin vakitleri. Eğer vesenlerden kurtulmuyorsanız, vesenlere kapılıyorsanız bu ayet size uyarıyı yapmaktadır. Hem de üç farklı kıraatle hiçbir anlam boşa giderilmemiştir ve hiçbir açık bırakılmamıştır. Vesenlerin her durumu anlatılmıştır. Vesenlere kapılanların, kendilerini kaptıranların bir an önce kendilerini vesenlerden kurtarmalarını rabbimden dilerim.

 

ثُمَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ

Sonra kıyamet yevminde bazınız bazınızı görmezden gelecek.

ثُمَّ: “Sonra” demektir. Atıf harfidir. Kendisinden sonraki birbirine وَ ile atfedilmiş dört cümleyi (يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ) önceki cümleye (إِنَّمَا اتَّخَذْتُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْثَانًا مَوَدَّةَ بَيْنِكُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا) atfeder.

يَوْمَ: “Dönem” demektir. الْيَوْمَ şeklinde gelirse “bugün” demektir. Ayı zamanda ahd için harf-i tarifle gelir. Belirli bir günü ifade eder. İsim tamlamasında muzaftır. Kendisinden sonra muzafun ileyhi olan kelime ya da cümle gelir. Buradaki gibi يَوْمَ şeklinde izafetle gelirse muzafun ileyhi olan kelime ya da cümlenin gerçekleştiği dönemi ifade eder.

الْقِيَامَةِ: “Kalkmak” demektir. قوم kökünden birinci bâbdan mastardır. قَوْمٌ mastarı kalkıp dik durmak manasındadır. Bu mastarın mübalağalısı قِيَامٌ mastarıdır. Kalkıp dik durmanın mübalağalısıdır. Yani kalkıp bir hedefe yönelerek dik durmak (mübalağa) manasındadır. Bu mastarın tahsisli hali قِيَامَةٌ mastarıdır. Dik durma işinin belirli bir mekâna, zamana ve amaca tahsis edilmesidir. Belirli bir mekânda ve zamanda belirli bir amaç için dik durmak manasındadır.

قِوَامَةٌ قِيَامَةٌ

Bu kelimede vav harfi ye harfine dönüşmüştür. (Fethalı vavdan önceki harf sahih ve kesreli ise vav harfi ye’ye kalp olunur.)

يَوْمَ الْقِيَامَةِ: “Kıyamet yevmi” demektir. Kıyamet dendiği zaman bizim aklımıza her şeyin yok olmasına neden olacak olan yıkıcı olay gelir. Oysa bu kelimenin manasının bununla ilgisi yoktur. Kıyamet yevmi çok genel bir kavramdır. Hesaba çekilme, azaplar, ödüllendirmeler, ihtilafların açıklanması hep bu dönemdedir. Bu dönem kıyamet dönemidir. Özel bir kıyam dönemidir. Vesenleri sevgiler nedeniyle edinme yalnızca en yakın hayata hasr edilmiştir. Şimdi kıyamet yevmine geçilmiş ve vesenlerin üyelerinin aralarındaki durumunu İbrahim Peygamber kavmine anlatmaya devam etmektedir.

يَكْفُرُ: “Görmezden gelecek” demektir. Üçüncü şahıs, eril tekil muzari fiildir. Muzari fiil geniş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zamanı ifade eder. Bu fiilin gerçekleştiği zaman kıyamet yevmi olduğundan ve söyleyen de İbrahim Peygamber olduğundan gelecek zamanı ifade etmektedir.

بَعْضُ: “Bazı” demektir. İsim tamlamasında muzaftır. بعض kökünden gelmiştir. Üçüncü bâbdan mastar olarak birilerini veya bir şeyleri sayıca farklı gruplara ayırmak manasındadır. Bu mastar manasından ayrılan gruplardan bir tanesi manasında بَعْض “bazı” anlamında isimdir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. بَعْضُ nun muzafun ileyhidir.

بَعْضُكُمْ: “Bazınız” demektir. İçinizdeki bir grup demektir.

بِ: “-e” demektir. Harf-i cerdir. Görmezden gelmenin mef’ûlü yani görmezden gelinen bu harf-i cerden sonra gelir.

بَعْضٍ: “Bazı” demektir. Tamlama olarak gelmemiştir. Bunun sebebi sonrasındaki tenvinin tamlama ifade etmesidir. Öncesindeki bazınız ifadesinden dolayı anlaşıldığından كُمْ hazf edilmiştir. Bu nedenle “bazınız” anlamındadır.

بِبَعْضٍ: “Bazınızı” demektir.

يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ: “Bazınız bazınızı görmezden gelecek” demektir.

يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ: “Kıyamet yevminde bazınız bazınızı görmezden gelecek” demektir.

Vesenlerdekilerin aralarındaki sevgi ve vesenlere duyulan öncelikli sevgi yalnızca en yakın hayattadır. Kıyamet yevminde artık bu sevgi bitmiştir. Allah rızası için çoğunluğu ele geçirip kendileri çok iyi oldukları için iyi bir yönetim sergileyerek Allah’ın rızasını kazanacaklarını düşünen vesenlerdekiler bile birbirlerini görmezden geleceklerdir. Vesen düşüncesinin yanlışlığı çok açıktır ve kıyamet yevminde yalnızca doğrular geçerlidir ve yanlışlar artık çok açık olarak ortaya dökülmüştür. Vesenlerin ne kadar iyi görünse de ne kadar kötü oldukları artık açıkça anlaşılmıştır. Bu nedenle insanların artık vesenlik ilişkisi içinde oldukları insanları görmezden gelme durumu ortaya çıkmıştır. Öyle ya, yanlış bir şeyde birleşen insanlar bu yanlışı açığa çıkartmayı isteyecek değillerdir. Bu nedenle de kendi vesenlerindekileri artık görmezden gelmektedirler.

 

وَيَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا

Ve bazınız bazınızı dışlayacak.

وَ: “Ve” demektir. يَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا i يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَكْفُرُ بَعْضُكُمْ بِبَعْضٍ e atfetmektedir.

يَلْعَنُ: “Dışlayacak” demektir. Birisine kızıp onu kovmak, kendinden uzaklaştırmak, dışlamak manasındadır. لعن kökünden üçüncü bâbdandır.

بَعْضُ: “Bazı” demektir. İsim tamlamasında muzaftır.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. بَعْضُ nun muzafun ileyhidir.

بَعْضُكُمْ: “Bazınız” demektir. İçinizdeki bir grup demektir.

بَعْضًا: “Bazı” demektir. Tamlama olarak gelmemiştir. Bunun sebebi sonrasındaki tenvinin tamlama ifade etmesidir. Öncesindeki bazınız ifadesinden dolayı anlaşıldığından كُمْ hazf edilmiştir. Bu nedenle “bazınız” anlamındadır.

يَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا: “Bazınız bazınızı dışlayacak” demektir. Bu durum da kıyamet yevminde geçmektedir. Atfedildiği önceki cümlenin zarfı bu cümle ve bundan sonraki cümleler için de geçerlidir.

Kıyamet yevminde görmezden gelme yetmeyecektir, dışlama da olacaktır. Bunun sebepleri değişik olabilir. Örneğin: kıyamet yevminde bazıları kendi vesenlerindeki diğer insanlarla konuşmak isteyecek, onun yanına gidecektir ama diğeri ona kızgındır. Vesenin ne kadar iyi bir şey olduğunu, hedeflerine bu yolla ulaşacağını ona söylemiştir ve onu vesene dahil etmiştir. Hayatını boş bir amaç uğruna harcamıştır. Kıyamet yevminde vesenin ne kadar yanlış olduğunu, Allah rızasını düşünerek yapsa bile yanlış bir şeyle meşgul olduğunu anlamış ve kendisine sebep olanı kendinden uzaklaştırmaktadır. Başka bir örnek olarak: vesenin ne kadar yanlış olduğu açıkça ortaya çıkmıştır ve kişi bir vesene dahil olduğunu kıyamet yevminde diğer insanların öğrenmesini istemeyecektir. Bu nedenle yanına gelen kendi veseninin mensuplarını kendinden uzaklaştırmakta, dışlamaktadır. Bunun gibi başka örnekler ve durumlar düşünülebilir. Önemli olan hangi sebeple olursa olsun dünya hayatında vesenler için can atanlar, vesenlerini yükseltmek isteyenler, vesenler için çalışanlar, vesen için önceliklerin peşine düşenler kıyamet yevminde kendi vesenlerindekilerden kaçacaklar, onları kovacaklar, onlar yok gibi davranacaklardır.

 

وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ

Ve barınağınız ateştir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. مَأْوَاكُمُ النَّارُ yi يَلْعَنُ بَعْضُكُمْ بَعْضًا e atfetmektedir.

مَأْوَى: “Barınak” demektir. ءوي kökünden ikinci bâbdan gelmiştir. Barınmak manasındaki fiilden “barınma yeri” manasına gelmiş ism-i mekândır.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. مَأْوَى nın muzafun ileyhidir.

مَأْوَاكُمْ: “Barınağınız” demektir. İsim tamlamasıdır.

النَّارُ: “Ateş” demektir. نور kökünden gelmiştir. Birinci bâbdan نَوْر mastarı parlamak, ışımak, ışık yaymak, ışık saçmak manasındadır. Bu mastar manasından ışık saçan manasında نَار ıstılahi olarak “ateş” anlamında isimdir.

مَأْوَاكُمُ النَّارُ: “Barınağınız ateştir” demektir. Vesenlerdekilerin aralarındaki sevgi ve vesenlere duyulan öncelikli sevgi sadece görmezden gelme ve dışlanma ile sonuçlanmamaktadır. Durum daha da kötüdür: barınağın ateş olması. Barınak nasıl ateş olmaktadır? Ateş içinde nasıl barınılmaktadır? Bunu ancak kıyamet yevminde kesin olarak bilebileceğiz. Ancak Kuran’da geçtiğine göre anlamlandırmamız gerekmektedir. Burada ateşin barınak olması durumu vardır. Mecaz anlatım düşünülmelidir. Çünkü ateşin barınak olması karine-i manidir. Yani hakiki mana vermeye engeldir. Bu durumda ateş başka bir şeyi anlatıyordur. Cehennemi ve cehimi anlatıyor olabilir. Ateşe sahip olan yeri anlatmaktadır. Buna zikri hâl irade-i mahal denmektedir.

 

وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ

Ve sizin için hiçbir yardım eden topluluk yoktur.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. مَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ i مَأْوَاكُمُ النَّارُ ye atfetmektedir.

مَا: “Değildir, yoktur” demektir. Olumsuzluk edatıdır.

لِ: “İçin” demektir. Harf-i cerdir.

كُمْ: “Siz” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir.

لَكُمْ: “Sizin için” demektir.

مِنْ: “Hiçbir” demektir. Harf-i cerdir. مِنْ harf-i ceri nefy, nehy veya istifham edatından sonra cümle içinde geliyor ve kendisinden sonra da nekre bir ifade varsa buna te’kîd min’i denir. “Hiçbir” anlamına gelir. Burada da مَا olumsuzluk edatından sonra cümle içinde gelmiştir ve kendisinden sonra gelen نَاصِرِينَ de nekredir. Bu nedenle burada da “hiçbir” anlamındadır.

نَاصِرِينَ: “Yardım edenler” demektir. “Tehlike, savaş, kavga gibi durumlarda yardım edenler” demektir. Nekre, çoğul, eril ism-i fâildir. Kurallı erkek çoğuldur. “Yardım eden topluluk” demektir.

مَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ: “Sizin için hiçbir yardım eden topluluk yoktur” demektir. Barınağınız ateştir ve sizin o ateşteki durumunuzdan dolayı size hiçbir yardım eden topluluk bulamayacaksınız demektedir İbrahim Peygamber. Aslında مَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرٍ şeklinde yardım edenin tekil gelmesi beklenirdi. O şekilde gelseydi “sizin için hiçbir yardım eden yoktur” anlamında olacaktı. Burada çoğul gelmiştir ve bunun sebebi vesenlerin topluluklar olmasıdır. Buna göre ve barınağınız ifadesinde barınağın tekil olarak gelmesi sebebiyle aynı vesendekiler aynı ateşte olacaklardır ve onlara da ancak başka topluluğun yardım etmesi beklenmektedir ama bu beklenti boşunadır. Kıyamet yevminde vesenleri meveddet edinenlere ateş olan barınaklarındayken kimse yardım etmeyecektir.

 

 

Yalova, Teşvikiye

12 Şubat 2022

M. Lütfi Hocaoğlu

 

 






Son Eklenen Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1244
Lokman Suresi Tefsiri 10. Ayet
16.03.2024 67 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1243
Lokman Suresi Tefsiri 8-9. Ayetler
9.03.2024 54 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1242
Lokman Suresi Tefsiri 7. Ayet
24.02.2024 89 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1241
Lokman Suresi Tefsiri 6. Ayet
17.02.2024 57 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1240
Lokman Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
10.02.2024 102 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1239
Rum Suresi Tefsiri 60. Ayet
27.01.2024 122 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1238
Rum Suresi Tefsiri 59. Ayet
20.01.2024 119 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1237
Rum Suresi Tefsiri 58. Ayet
6.01.2024 159 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1236
Rum Suresi Tefsiri 57. Ayet
30.12.2023 168 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1235
Rum Suresi Tefsiri 56. Ayet
16.12.2023 219 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1234
Rum Suresi Tefsiri 55. Ayet
25.11.2023 202 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1233
Rum Suresi Tefsiri 54. Ayet
11.11.2023 231 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1232
Rum Suresi Tefsiri 53. Ayet
4.11.2023 189 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1231
Rum Suresi Tefsiri 51-52. Ayetler
21.10.2023 271 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1230
Rum Suresi Tefsiri 50. Ayet
14.10.2023 219 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1229
Rum Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.09.2023 223 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1228
Rum Suresi Tefsiri 47. Ayet
16.09.2023 248 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1227
Rum Suresi Tefsiri 46. Ayet
9.09.2023 293 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1226
Rum Suresi Tefsiri 44-45. Ayetler
2.09.2023 197 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1225
Rum Suresi Tefsiri 43. Ayet
19.08.2023 207 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1224
Rum Suresi Tefsiri 42. Ayet
12.08.2023 209 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1223
Rum Suresi Tefsiri 41. Ayet
5.08.2023 250 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1222
Rum Suresi Tefsiri 40. Ayet
29.07.2023 210 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1221
Rum Suresi Tefsiri 39. Ayet
22.07.2023 203 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1220
Rum Suresi Tefsiri 38. Ayet
15.07.2023 199 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1219
Rum Suresi Tefsiri 37. Ayet
17.06.2023 188 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1218
Rum Suresi Tefsiri 36. Ayet
3.06.2023 231 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1217
Rum Suresi Tefsiri 35. Ayet
27.05.2023 225 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1216
Rum Suresi Tefsiri 33-34. Ayetler
20.05.2023 261 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1215
Rum Suresi Tefsiri 31-32. Ayetler
13.05.2023 235 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1214
Rum Suresi Tefsiri 30. Ayet
6.05.2023 315 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1213
Rum Suresi Tefsiri 29. Ayet
29.04.2023 239 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1212
Rum Suresi Tefsiri 28. Ayet
15.04.2023 274 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1211
Rum Suresi Tefsiri 27. Ayet
8.04.2023 278 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1210
Rum Suresi Tefsiri 26. Ayet
1.04.2023 256 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1209
Rum Suresi Tefsiri 25. Ayet
25.03.2023 275 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1208
Rum Suresi Tefsiri 24. Ayet
18.03.2023 386 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1207
Rum Suresi Tefsiri 23. Ayet
11.03.2023 274 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1206
Rum Suresi Tefsiri 22. Ayet
4.03.2023 392 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1205
Rum Suresi Tefsiri 21. Ayet
25.02.2023 399 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1204
Rum Suresi Tefsiri 20. Ayet
18.02.2023 448 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1203
Rum Suresi Tefsiri 19. Ayet
11.02.2023 285 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1202
Rum Suresi Tefsiri 17-18. Ayetler
4.02.2023 430 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1201
Rum Suresi Tefsiri 14-16. Ayetler
28.01.2023 310 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1200
Rum Suresi Tefsiri 12-13. Ayetler
21.01.2023 294 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1199
Rum Suresi Tefsiri 11. Ayet
14.01.2023 302 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1198
Rum Suresi Tefsiri 10. Ayet
7.01.2023 345 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 675 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1196
Rum Suresi Tefsiri 8. Ayet
17.12.2022 344 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1195
Rum Suresi Tefsiri 6-7. Ayetler
10.12.2022 442 Okunma