“Saltanat sistemi” mi “Adil Düzen” mi olsun?-2
Önceki yazıyla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’un “16 Nisan” adını verdiği kitapta da ifade ettiği gibi Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, “tek kişilik bir hükümettir.” Bu sistem, Cumhurbaşkanını siyasî kararları verme konusunda yetkili tek kişi kılmıştır. Bakanların meclis dışından atanmasının yolunu açmış; bakanlar, cumhurbaşkanlığına bağlı birer teknik eleman seviyesine indirilmiş ve TBMM’ne karşı sorumluluğunu da ortadan kaldırılmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde partili cumhurbaşkanı öylesine yetkilerle donatılmış ki vereceği karar ülkenin dış politikası şekillendirir; söyleyeceği her söz de milletin halini ve geleceğini tayin eder olmuştur.
Peki, nedir bunun siyasi literatürdeki adı; hemen söyleyeyim; “mutlak monarşi”. Yasamanın ve yürütmenin tek kişide toplandığı, devlet içerisinde tek ve en büyük otoritenin bir kişi olduğu yönetim biçimine ben sultanlık diyorum, siz varın imparatorluk, padişahlık, şahlık, emirlik, reislik ya da Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi deyin, sonuç değişmez.
Şimdi bana “TBMM, milletvekilleri, bakanları olan bir yönetim biçimine sen nasıl monarşi dersin”, diye çıkışanlar olacak. Doğru, doğru da bu da meclisi işlevsizleştirilmiş nevi şahsına münhasır bir monarşi...
Benim sultanlık dediğim bu monarşi gökten zembille mi indi? Hayır!
Bizim oylarımızla geldi. Biz, ülkemizin başına bu püsküllü belayı sardık.
Şimdi özellikle de bu yönetim biçimini isteyenlerin şikâyet etmeye hakları yok.
“Efendim, liyakatin yerini adam kayırma almış.” Alacak efendim! Bu yönetim, bürokraside görev yapan bakan yardımcıları başta olmak üzere atanmış bürokratlara birden çok maaş veriyor; “verecek efendim!” “Devletin malı yandaş birtakım kişilerce yağmalanıyor ve bu yağmalanmaya ses çıkartılmıyor.” “Yağmalanacak ve kimse de ses çıkartamayacak!”
Efendim, yargıya müdahale ediliyor.” “Edilecek, bunda gocunacak ne var!” “Efendim; fabrikalar, işletmeler, limanlar, madenler satıldı şimdi de parayla vatandaşlık satılıyor. Bastır parayı al vatandaşlığı…” Efendim, Türkiye mülteciler kampına döndü, sınır güvenliği yok, Türkiye yolgeçen hanı oldu, mültecilerin sayısı 10 milyonu buldu. Görevli bakanın açıkladığına göre Türkiye öz kaynaklarından 45 milyar dolar mültecilere harcadı. Türkiye’nin demografik yapısı…” “Söyle, söyle ne olmuş yani, bunlar bizim misafirlerimiz. Sen, Ensar olmayı kolay mı sanıyorsun?” “Efendim, hain FETÖ Terör Örgütünün kanun hükmündeki kararname ile kapatılan yurtları zatı muhteremin çocuklarının kurucusu olduğu vakıflara hibe edildi.” “Edilir, efendim, buna engel bir durum mu var?” “Efendim, dış politikada U dönüşler çoğaldı, dün katil, cani, darbeci denilen kişiler bugün baş tacı ediliyor.” Ne var bunda dün dünde kaldı, küslüğü ila nihai devam mı ettirelim istiyorsunuz? Yani insanlar arasında küslük olur da devletler arasında küslük… Sonra devlet kim? Siz beni görmüyor musunuz? “Efendim, yönetim israfın doruklarında yaşarken vatandaş açlık sınırının altında mücadele veriyor. Devletin hazinesi boşaldı. Zamlar milletin belini kırdı.” Geç onu, hem kim söylüyor bütün bunları? İlletler, zilletler… “Efendim Cumhurbaşkanlığı külliyesinin harcamaları günlük 11 milyon lira olduğu söyleniyor.” Olacak efendim! İtibardan taviz verilmez. “Türkiye’nin kamu ve özel kesim birlikte düşünüldüğünde toplam 451,2 milyar dolar dış borcu var.” Sabır, ödenir.
“Efendim! Eğitim yerlerde sürünüyor! Tarımda çakıldık. Gençlerimiz karamsar, umutsuz; yurt dışına gelecek arayanların sayıları çok fazla...” “Şunun şurasında 2053’e ne kaldı. Sıkın dişinizi, ben sizi 2053 olmazsa 2071’de kesin düzlüğe çıkaracağım.”
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası Türkiye Cumhuriyeti’nde sahnelenen “nevi şahsına münhasır bu sistem”, görüldüğü üzere Türkiye Cumhuriyeti’ni istikrarsızlaştırmış, devleti ekonomik yönden iflasın eşine getirmiş, halkı karamsarlığa sürüklemekle kalmamış, fakirleştirmiştir. Peki, bu durum 16 Nisan 2017 referandum öncesi bilinmiyor muydu? Ne demişti rahmetli Demirel; “Vaa mı başka izah tarzı?”
Hadi ÖNAL / 27 Kasım 2022 / Elazığ