Afganistan birkaç zalim işgalci güce mezar oldu - 1
Erbakan Hocamızın talimatı ile Afganistan ile ilgili olarak 2003 yılında hazırladığımız dosyadan derlediğimiz bir bölümü önceki altı yazımızda aktardık. Dosyada yazdığımız diğer geniş tarih bilgilerine Millî Gazete arşivinden ulaşılabilir. İslam Medeniyeti Vakfı’mızda bulunan Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak, Afganistan’daki son gelişmeler vesilesiyle, “Ah-figanistan” başlıklı bir çalışma yaptı. Gelecek yazılarda onları okuyalım…
Afganistan son yüzyılda hep figan ile anıldı. Hatta bazen “Afganistan” yerine “ah-figanistan” denilerek ülkenin yüzyıldır çektiği acılara vurgu yapılır. Ülke şimdi Gazneli Mahmud ve Babür'ün zengin imparatorluklarının bir parçası olduğu günlerden çok uzakta.
Afganistan birkaç işgalci güce mezar oldu. İskender'in hayallerini hüsrana çeviren topraklarda İngiliz ve Rus yayılmacılar da umduklarını bulamadı.
Büyük İskender Milattan Önce 330'larda dünyayı fetih hareketine giriştiğinde Mısır, Anadolu ve İran'dan sonra Hindukuşları aşmak için iki yıl Afganistan'da kalmıştı. Hindistan'ın içlerine girse de tümüyle ele geçirme iddiasından vazgeçerek gücünün ve ömrünün sonunu bu topraklarda tatmıştı. Ele geçirmek bir yana, bu coğrafyanın içinde erimişti.
Afganistan'ın nüfusu tahmini rakamlara göre 40 milyona yaklaşmıştır. Bunun en az dörtte biri hatta üçte biri Türk ve akraba topluluklarındandır. Bu yüzden Türkiye Afganistan'daki meselelere gözünü kapayamaz.
Afganistan'daki hassas dengeler bozulduğunda sadece bu ülkenin değil, Orta Asya'nın yani Türk dünyasının da huzuru bozulacak demektir. Afganistan'daki güvensiz ortam en çok Türk ve akraba toplulukları savunmasız ve çaresiz bırakmaktadır. Afganistan'dan gelen göç dalgası büyük ölçüde Güney Türkistan olarak adlandırılan Kuzey Afganistan'dan kaynaklanmaktadır. Göçlerle bu coğrafyanın içinin boşaltılması aşırılık yanlısı gruplar yanında İran'ın da işine gelen bir durumdur. O yüzden İran Afgan göçünü engelleyici tedbirlerden uzaktır. Zorlu coğrafyayı yürüyerek aşabilenler genellikle genç erkeklerdir. Kadınlar ve çocuklar 3 bin kilometre uzunluğundaki engebeli araziden geçebilme şansını kendilerinde görmüyorlar. Günlerce aç ve susuz kalma, vahşi hayvanlara yem olma ve insan kaçakçılarının hilelerine karşı mücadele veremeyecekleri için baştan pes etmişlerdir. Öte yandan ülkenin coğrafi ve siyasi parçalanmışlığı insan hareketliliklerini özendirmektedir. Kuzey Afganistan ovasından İran'a ulaşan nüfus düzlüklerden yürüyerek geçebilmektedir. Afganistan'ın kuzeyi dışındaki arazisi yaklaşık yüzde 75'i dağlık ve engebelidir. Ülke nüfusu genellikle Hindukuş Dağları'nın eteklerinde ve çevresinde kümelenmiştir. Doğudaki yerleşim yerlerinin nüfusu yoğun, güneyde ise daha seyrektir. Ülkenin iç vadilerinde daha küçük etnik gruplar yaşar.
Afganistan'ın 2004 anayasası 14 etnik grubu tanımaktadır. Peştun, Tacik, Hazara, Özbek, Beluci, Türkmen, Nuristani, Pamiri, Arap, Gucar, Brahui, Kızılbaş, Aymak ve Paşai. Afganistan'daki hassas durum sebebiyle istatistiksel veriler güvenilir olmadığından etnik kökenlere ilişkin verilen oranlar da doğruyu tam olarak yansıtmaz. Ülkede çok fazla iki dillilik olduğundan dil bazlı veriler de gerçeği yansıtmaktan uzaktır. Yüzde 99,7'si Müslüman olan ülkede Şiilerin oranı yüzde 10 civarındadır.
Ülkenin genellikle kuzeyinde yaşayan Türkmenler, Özbekler ve diğer Türk kökenli topluluklar Sünnidir. Tarihi olarak Güney Türkistan diye adlandırılan Amuderya Nehri'nin güneyinden Hindukuş Dağları'nın eteklerine kadar uzanan tarım ve doğal kaynaklar bakımından oldukça kıymetli arazide yaşarlar. Bu arazilerin boşalması diğer etnik grupların işine gelmektedir.
Büyük İskender Milattan Önce 330'larda dünyayı fetih hareketine giriştiğinde Mısır, Anadolu ve İran'dan sonra Hindukuşları aşmak için iki yıl Afganistan'da kalmıştı. Hindistan'ın içlerine girse de tümüyle ele geçirme iddiasından vazgeçerek gücünün ve ömrünün sonunu bu topraklarda tatmıştı. İşte onun bile ele geçirmek bir yana içinde eridiği bu coğrafya, birçok büyük güç sahibi imparator ve komutanlara mezar olma serüvenin bir mekânı olarak değerlendirilmeye böyle başladı. (Devamı var)