Afganistan’ın Afganlılar ve bölge için önemi…
Afganistan ile ilgili önceki üç yazımızın konu başlıkları neydi?
“Afganistan’da “Adil Düzen Anayasası” olmalı” (2 yazı)
“Eceli gelen büyük devletlerin saldırdığı Afganistan”
Bundan önceki yazımın girizgâhındaki gerekçemiz neydi? Erbakan Hocamın talimatıyla, 2003 yılı Ekim ayından itibaren, Millî Gazete’mizde yayımlanmak üzere İslam ülkelerini geniş olarak tanıtan dosyalar hazırlamaya başladım…
Afganistan Dosyası hazırlığı alfabetik sıraya göre en başta nasip oldu…
Kaldığımız yerden devam edelim…
Birkaç yazı ile “Afganistan’ın Afganlılar, içinde bulunduğu bölge için, Türkiye için, İslâm âlemi için ve insanlık için önemi” üzerinde duracağız…
AFGANİSTAN’IN AFGANLILAR İÇİN ÖNEMİ
Afganistan Avrupa’daki İsviçre ve Balkanlar ile Asya’daki Kafkaslar gibi dağlık bir ülkedir. Göçlerin uğrak yeridir. Çin, Tibet, Sibirya, Orta Asya halkları buradan geçerek İran’a, Hindistan’a, Ortadoğu’ya, Avrupa ve Asya’ya gitmişlerdir.
Bu sebepledir ki burada değişik diller konuşulur, değişik töreler yaşar. Tek devlet uzun zaman burada hâkimiyetini kuramaz. Aşılmaz dağlar ve derin vadiler bu ülke halkını daima bağımsız yapar. Az olan topraklar ve ormanlar küçük aile tarımıyla yaşama imkânını sağlar.
Bu özelliklerinden dolayı Afganistan’daki insanlar savaşçı ama aynı zamanda sıkı disipline gelmez halklar şeklinde oluşmuştur. Dar kapalı topraklarda yaşayan ülke sakinleri binlerce yıldır kendilerine özgü kültürler geliştirmişlerdir ve hâlâ o kültürleri yaşatmaktadırlar.
Nüfus artışı sebebiyle bu tür ülkeler hep göç verirler ama kendileri fazla göç almazlar. Kendilerini beslediği kadarı ile halk hiçbir zaman buralardan ayrılmaz. Göç edenler bile anavatanlarını asırlarca unutmazlar, yakınları ile irtibatları sürüp gider. Buralarda sanayi tarımı, hatta saban tarımı bile zor yapılır. Ova tarımına veya sanayisine alışmış halklar buralara gelip yerleşemezler, bundan dolayı da onları yönetemezler.
Bundan dolayı bu gibi dağlık ülkeler tarih boyunca her zaman bağımsızdırlar. İşgal edildikleri zaman işgalciler yani işgalci devlet kolay kolay buralara hâkim olamaz. Halk teslim olmuş görünür ama asıl varlığını yitirmez, fırsat bulunca işgalcileri def ederler.
Gerek ülkesi gerek nüfusu ile “Afganistan geleceğin dünyasında tek devlet olmak” zorundadır. Bu öngörümüz “Kafkasya” ve “Balkanlar” için de geçerlidir. Nitekim Avrupa ortasındaki İsviçre bu coğrafi yapısı sayesinde huzurlu olarak yaşamaktadır.
AFGANİSTAN’IN BÖLGE İÇİN ÖNEMİ
Yeryüzü büyük kara parçalarına ayrılmıştır. Bu ayrılma denizlerle olmakta yahut dağlarla sağlanmaktadır. Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avustralya ve Adalar denizlerle oluşmuş kara parçalarıdır. Avrupa ise büyük kıtadan Akdeniz ve Karadeniz’in yanında Kafkaslar ve Ural Dağları ile ayrılmıştır. Himalaya Dağları doğudan Çin’i, güneyden ise Hindistan’ı ayırmış ve onları bağımsız kara parçaları yapmıştır. Tarihte eski uygarlıklar buralarda kurulmuştur. Ural Dağları’nın doğusunda, Himalayalar’ın kuzeyinde kalan büyük bir kara parçası daha vardır. Tibet Yaylası, Sibirya ve Orta Asya buralarda yer alır.
Buralar tarihte göçebe devletler kurmuş ve zaman zaman hem doğuyu hem batıyı istila etmiş halkları barındıran yerlerdir. Bol madenleri, yeraltı enerji kaynakları, ormanları ve geniş arazileri olan topraklardır. İlmî sanayi doğmadan önce sadece otlaklarından yararlanılan bu topraklar şimdi teknolojinin gelişmesi ile gittikçe zenginleşmektedir.
Bağımsızlıklarına yeni yeni kavuşmakta olan bu bölgedeki ülke halkları sömürüldükleri için nüfus artmamakta ve gelişmemektedir. Ancak gelecekte buralar günümüzden belki on veya yirmi misli fazla nüfusu besleyebilecektir; yani, Çin ve Hindistan gibi milyarlara varan insanı barındıracak ülkeleri olabilecektir. Şimdilik Ruslar ve Çinliler bu bölgeyi sömürmekte, Amerikalılar (ABD) da bunlara ortak olmak istemektedir.
(Devamı var…)