‘Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır…’
Nimetullah Yurt Hocamızın vefatı vesilesiyle onun farklı tebliğ metodunu yazıyorduk.
Nimetullah Hocaefendi derdi ki; “Ben her zaman şu ayeti okurum…
Böylece kendimi kurtarıcı ve hidayet edici olarak görmem…
Rabbimin hidayete erdirici olduğunu bilirim…”
Nimetullah Hocanın sözünü ettiği ayet:
“Huvelleżî yusallî ‘aleykum ve melâiketuhu liyuḣricekum minezzulumâti ilâ’n-nûri ve kâne bi’l-mu’minîne rahîman / Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah müminlere karşı çok merhametlidir.” (Ahzab Suresi, 43).
Tekrar hatırlatıyorum…
Nimetullah Hocam ile baş başa kaldığımızda farklı şeyler konuşur, ‘İlİm ve amel’, ‘İlİm ve teblİğ’ ile çağımızın sorunlarının nasıl çözüme kavuşturulacağını müzakere ederdik. Kendisi ilmî çalışmalarımıza değer verir, devamı için dua eder, İLİM ile teblİğ çalışmalarının birbirlerinin mütemmimi yani tamamlayıcısı olduğunu ifade ederdi…
Nimetullah Hocama hürmeten, O’nun dilinden düşürmediği ayet üzerinde yaptığımız ilmî çalışmamızdan demetler sunuyor, Nimetullah Hocamıza Allah’tan rahmet diliyorum…
***
“Ve kâne bi’l-mu’minîne rahîman / Ve mü’minlere rahim bulunmaktadır.” (Ahzab Suresi; 33/43)
“Ve” harfi ile atfedilmiştir. “Hüve”ye yani “O”na yani “Allah”a atfedilmiştir. “O” salât eden kimsedir ve “O” yani “Allah” mü’minlere rahimdir.
İki isim cümlesi birbirine atfedilmiştir. Birinin mübtedası mahzuftur. Birincisinin de ikincisinin de haberleri fiil cümleleridir. Biri mazidir, diğeri muzaridir.
“El-Mü’minîn” ahd için gelmemişse bütün mü’minleri kastetmektedir. İstiğrak içindir. Cins için de olabilir. “El-Mü’min”de ahd için olabilir, istiğrak için de olabilir. Ne var ki istiğrakta kişileri ayrı ayrı içine almaz, bütün grupları ayrı ayrı içine alır.
Burada ya yukarıda geçen yani namazları kılan topluluk kastedilmektedir, o zaman ahd içindir demektir. Yahut bütün mü’min topluluklar kastedilmektedir.
“Rahimen” kelimesinin nekre yani tekil gelmesi, harfi tarifin cemaatlerin istiğrakı için geldiğini ifade eder. “Rahmet etmek” annenin oğluna yaptığı davranışları yapmaktır. Karşılık beklemeden iyilik yapma anlamına gelir. Fert ile topluluk arasındaki ilişki işte böyle bir ilişkidir. Topluluk bir kimseyi yetiştirirken verdiklerini kazanırsa alacaktır, yoksa karşılıksız vermiş olacaktır.
***
Geçen ay sonunda Rahmeti Rahmana kavuşan Nimetullah Yurt Hocamızı anma vesilesiyle çok önemli bir ayeti daha hatırlamamız gerekmekte…
Söz konusu ayetin meali: “Ud’u ilâ sebîli rabbike bi’l-hikmeti ve’l-mev’izati’l-haseneti ve câdilhum billetî hiye ahsenu inne rabbeke huve a’lemu bimen dalle ‘an sebîlihi ve huve a’lemu bi’l-muhtedîn / Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl Suresi, 125).
Girizgâhı şöyle yapalım.
Kapitalistler ve sosyalistler kendi iyiliklerini anlatmazlar, karşı tarafın kötülüklerini anlatarak kendilerini savunurlar. ‘Karşı bakkal/market/mağaza kötü mal satıyor, ondan değil benden alın’ derler. Hâlbuki ‘ben daha iyi mal satıyorum, benden alın’ demeleri gerekir; ‘karşı taraf şu kötülükleri yapıyor’ demeyecek, ‘ben şu iyilikleri yapıyorum’ diyecek.
Rabbimizin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağırmaya devam edeceğiz…
(Geçen ay sonunda Rahmeti Rahmana kavuşan Nimetullah Yurt Hocamızı bir de bu şekilde anmayı sürdürüyoruz ve bunu yaparken de O’nun ruhunu şad ediyoruz, inşallah…)