“Kadir olan O’dur” yani kadir olan yalnız Allah’tır…
Bu yazılarımızda (5 yazı) En’am Suresi 61-65’inci ayetler üzerinde yaptığımız çalışmalar esnasında derlediğim demetler sunuyordum; istifade edilmesi dua ve dileklerimle…
Bu beş yazının ilkinin başında yaptığım açıklamanın bir bölümü ile başlayalım…
KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızın 1125’inci haftasına da ulaştık, elhamdülillah…
Bütün bu haftaların bir özelliği de bunları Üstadımız Süleyman Karagülle ile yapabiliyor olmamızdı. Hafta boyunca hazırladığımız KUR’AN VE İLİM seminer notlarımızı hafta sonunda çalışma arkadaşlarımızla birlikte okuyor ve son şeklini yayın sitemiz www.akevler.org’da yayımlıyorduk; yine öyle yapmaya devam ediyoruz...
O zaman En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 11’inci haftasına da ulaşmıştık…
Bugünkü yazımızda En’am Suresi’nin ele aldığımız beş ayetinin 5’incisi üzerinde duracak ve hatırlatmalarımıza devam edeceğiz… Önce ayetin meali ile başlayalım…
“Kavl et: O size fevkinizden veya ercülünüzün tahtından bir azabı ba’s etmeye veya size şiyei lebs etmeye ve bazınızın be’sini bazınıza izaka etmeye kadirdir. Fıkhedesiniz diye ayetleri nasıl tasrif ettiğimize nazar et.” Diyanet Meali: “De ki: "O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya gücü yetendir." Bak, anlasınlar diye, ayetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz.” (En’am, 65)
Bu ayette suredeki üçüncü “Kul/Söyle” emri var.
Peki, bu üç “Kul/Söyle” emirleri sırasıyla neleri emrediyor?
-Birinci “Kul/Söyle”de soru sormuştur; sizi kim kurtardı demiştir.
-İkinci “Kul/Söyle”de ise daha önce sorduğu soruya cevap vermiştir.
-Üçüncü “Kul/Söyle”de ise soru sormadan geleceği hatırlatmaktadır.
Bundan önceki iki “Kul/Söyle”de geçmişi ve halen olanı anlatıyor. Şimdi ise gelecekte neler olabileceğini anlatıyor. Neden? Çünkü biz geçmişte olanlar sayesinde geleceğimizi biliriz.
Hemen “Kul/Söyle”den sonra gelen “Hüve/O” kime işaret ediyor?
En’am Suresi 61’inci ayetin en başındaki “Ve Hüve’l-Kahiru”daki “Vav”ın atfedildiği yere atfediliyor. O kahir olduğu gibi kadirdir de. “El-Kahiru” kelimesinden sonra O’nun koruyuculuğundan bahsetmiştir. Burada da “El-Kadir” kelimesinden sonra azap verici olmasından bahsetmektir. Kahırda rahmet vardı. Kadirde tazip vardır.
İlahi nizam/düzen/sistem böyle kurulmuştur. Uygarlaşmanın olabilmesi için batıl ile hakkın çatışması gerekmektedir. Ancak bu çatışma sonunda değişim ve gelişme olabilir. Suyu çekebilmek için kova önce suya batmalıdır. Tohum çimlenmek için önce çürümelidir.
“Kadir” ne demektir? “Kıdr” kazandır. Malzeme ölçüleri “kadr” ile, pişirme süresi ve şekli “kader” ile anlatılmaktadır. “Kadr” değer demektir. “Kader” de plan demektir. Mastar olarak kullanıldığında planlamak anlamı çıkar. “KaDeRa” kelimesindeki “K” kuvveti, “D” duvarı, “R” tekrarı ifade eder. Allah kâinatı var etmeden önce ceviz büyüklüğünde bir tohum var etmiş ve bu tohumun içine iki şey koymuş, bir çift elektron ile pozitronları yerleştirmiş, sonra da bunlara hızlanma kuvveti koymuştur. Bu kuvvet mekân içine girdiği zaman parçacıkları hızlandırır. Bunun birim hızının karesi parçacığın kitlesinin çarpımıdır. Buna “kudret” denir, Batılılar “enerji” diyorlar. Bu kudretin büyüklüğü de sabittir, artıp eksilmez. Kudret başlangıçta kuvvet*yol halinde idi, buna “potansiyel enerji” denmekledir. Bundan 13.7 milyar yıl önce büyük patlama olduğundan beri potansiyel enerji dinamik enerjiye dönüşmektedir. Kâinattaki bütün olaylar bu dönüşmeden elde edilmektedir. Bu ilahi kudrettir.
Kadir olan Allah’tır. Kâinat pile benzer, şarj olmuştur. Şimdi ışık vermekte ve aydınlatmaktadır. Bir gün şarjı bitecek ve yeniden şarj edilmesi gerekecek, Allah işte o zaman onu yeniden şarj edecek, ilkin nasıl şarj ettiyse yeniden öylece şarj edecektir. “Allah kadirdir” deniyor. Bu kudreti var eden O’dur, onu dinamik enerjiye çeviren de O’dur demektir. Kadir olan yalnız Allah’tır. Allah’ın kudreti potansiyelden dinamiğe dönüşmekte ve tüm olaylar bu sayede olmaktadır. “Kadir olan O’dur” dendiği zaman bunu ifade etmiş olur. (Devamı var)