İnsanlığın zulümden kurtulup saadete ermesi için - 1
Allah’ın yeryüzündeki halifesi insanlıktır... İnsanlığın zulümden (yani dünyaya hükmeden zalim dünya düzeninden ya da Gizli Dünya Devleti’nden) kurtulması ve saadete ermesi için cihat yapmak gerekmekte… “Adil Düzene göre İnsanlık Anayasası”nda Kur’an’ın öğrettiği ve günümüze hitap eden Allah’ın sebili gösterilmiştir.
-İnsanlık ülkelere ayrılmıştır.
-Ülkeler illere ayrılmıştır.
-İller bucaklara ayrılmıştır.
-Bucaklar ocaklara ayrılmıştır.
-İnsan ocak/aile/ev içinde yaşamaktadır.
Millet, Kavm, Şa’b, Kabile, Aşiret ve Nefs hep birlikte Beyt/Ev içinde yaşamaktadır.
ADİL DÜZEN demek, bunların şeriat/hukuk, adalet/denge, İslam/silm/barış, sosyal/hak içinde yani hakemlik sistemi/düzeni içinde yaşamlarını sağlamak demektir.
Topluluk da aşiretten yani ocak merhalesinden başlar ve tüm insanlığa kadar varır. Adil Düzen Çalışanları bütün bunların selâmeti, saadeti ve refahı için çalışırlar.
(Yıllar önce Üstad ile KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızda yoğun olarak büyük sureleri yorumlamaya başladık. Âl-i İmrân Suresi üzerinde 2004’de çalışma yaptık. O hayattayken son 22 yıldaki 1100 kusur haftalık ve günlük çalışmayı birlikte yapmıştık. Böylece Üstadımız ve Hocamız Süleyman Karagülle’yi anmaya devam ediyoruz ve bu anmayı vefatından sonra ilmî ve amelî çalışmaları devam ettirerek sürdürüyoruz…)
Âl-i İmrân Suresi 169-171’inci ayetler üzerinde 265’inci seminerimizde çalıştık…
Ayetlerin mealleri şöyle: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar Allah’tan gelen bir nimet, bir lütuf sebebiyle ve Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesi ile de sevinç içerisindedirler.”
170’inci ayet “Ferihîne / Ferahlanırlar” kelimesi ile başlıyor. “Refah, Felah, Ferah” kelimeleri benzer kelimelerdir. “Ferahlamak” rahatlamak sıkıntıdan kurtulmak demektir. “Refah”, maddî sıkıntılardan kurtulmaktır. “Felah” bedenî sıkıntılardan kurtulmak demektir. “Ferah” ise ruhi sıkıntılardan kurtulmak anlamında bir kelimedir.
Dünya sıkıntı yeridir. İnsan her an ölümle karşı karşıyadır. Ancak inanmış kimseler için dünyada rahatlık vardır, ferahlık vardır. Onlar da her zaman günah işlemek durumunda kaldıkları için sıkıntıdadırlar. Cennete giden kimseler artık bu sıkıntılardan kurtulmuşlardır. Hesap verme sıkıntısı sona ermiştir.
Öğrenci imtihana girer, ondan sonra da alacağı notu bekler. Heyecanlıdır. Sıkıntılıdır. Beklemektedir. Sınıfını geçtiğini öğrenince ferahlanır.
Allah yolunda malları ve canlarıyla cihat edip ölen şehitler de böyledir. Cihat yapmaktadırlar. Sıkıntıdadırlar. Kişi korkulu rüyadan uyanır ve bir de bakar ki, her şey yerli yerinde. Ferahlanır. İşte, öldükten sonra cennete gidenler de böyle ferahlanırlar.
Ayetin devamı şöyle: “Allah’ın kendi fadlından ita etmiş olmasından dolayı.”
Allah onlara beklemedikleri imkânları ve yerleri vermiştir. Onlara cennette bir yer tahsis etmiştir. Orada yerleşmektedirler. Oralardaki meyveliklerden yararlanmaktadırlar. Onların işlerini gören yardımcıları vardır. Onları taşıyan buraklar vardır. Onlar orada meyve yemekle meşguldürler. Onlar orada Rablerine nâzırdırlar. Artık onlar için hastalık yok, ölüm yok, işsizlik yok, açlık yok… Onların orada bu süfli işlerin dışında daha yüksek, daha büyük yapacakları işler vardır. İlmî çalışmalar yaparak, ilimlerini yükselterek daha üst derecelere çıkarlar. Daha üst hayat için hazırlık yaparlar. Bu dünyada olduğu gibi korkudan dolayı değil, daha fazla iyilik elde etmek için çalışma içindedirler. Bu çalışma onlara zevk vermektedir.
(DEVAMI VAR)