Kur’an nizamına göre üçüncü binyıl medeniyeti
KUR’AN VE İLİM seminerleri, KUR’AN İLİM VE AMEL çalışmaları, KUR’AN NİZAMI açısından beşeriyetin muhtaç olduğu üçüncü binyıl medeniyeti…
Kur’an ve İlİm çalışmalarımızın 1120’inci haftası, En’am Suresi üzerindeki çalışmamızın 6’ıncı haftasına tevafuk eden notlarımızdan derlemelerimize devam ediyoruz…
Kur’an nizamının tesisi açısından Kur’an ne kadar basit ve kolay şey söylemektedir. Kavga etmeyin. Savaş yapmayın. Barışı tesis etmek için biriniz bir hakemi seçsin, diğeriniz de diğer hakemi seçsin. Başhakemi onlar yani hakemler seçsin. Hakemler verecekleri karara uyun.
Kur’an’ın topluluk anlayışında her kişi kamunun tabii görevlisidir, görevli olduğu için de yetkilidir. Herkes kendisi içtihat yapar ve içtihadında topluluğun yetkilisi olur, Allah’ın halifesi olur. Sonra da içtihadına göre amel eder. Yetkili kendisi olduğu için sorumlu da odur.
Günümüzdeki faizli işçilik sisteminde veya bürokratik yönetimde ise merkezi yönetim yani başkaları kararları alır, işçiler ve/ya görevli bürokratlar onların dediklerini yaparlar. Görevlerin merkezileştirilmesi yetkileri de merkezileştirir, halkın sorunlarını çözmeyi merkezdeki yöneticiler kendi sırtlarına alırlar ve düzeni (yerinden yönetim düzenini) bozarlar. Bu hususu iyi anlamamız gerekir.
Kur’an/İslam düzeninde kurallar serbest sözleşmelerle tespit edilir. Kararlar ortak vekillerce istişare sonunda alınır ve bu kararlar hakemlerin denetimindedir. Buna “yasama” diyoruz. Buna göre halk işbölümü yaparak ve aralarında anlaşarak uygulama yaparlar. Bunların yorumlanması ve uygulanmasında iki yol vardır. Biri şeriat yolu, demokratik yoldur; herkes kendi içtihadına göre karar verir, kendi kendisini yönetir. Böylece ‘yerinden yönetim’ oluşur.
Merkezi yönetim sisteminde bir yönetici grup vardır, onlar herkes için karar verirler ve kararları halk uygular. Halk bir makine gibidir. Sadece merkezden söyleneni yapıp uygular.
Kapitalizmin ekseriyet sistemi ile yapılan tüm uygulamalar böyledir.
Sosyalizmin silah zoru ile gerçekleştirdiği yönetim şekli de böyledir.
Kapitalizm ve sosyalizmin uygulamalarında işçilik sistemi halk. Halk sermayeye veya devlete esir edilmiştir, halkın ne üreteceğine ve ne tüketeceğinde onlar karar verir, ne yapacağını onlar kararlaştırırlar. Fiyatlar, ücretler ve kiralar onlar tarafından belirlenir. Halk yapacağı binaların, üretimlerin ve işlerin projelerini onlara onaylatmak zorundadır. Yurt dışına çıkacaksın, onlardan izin alırsın. Evlenecek veya boşanacaksın, onlar karar verir.
Kur’an düzeninde ise proje sözleşme kurallarına göre yapılır. Mekân içinde yani yerinde yönetimle yapılır. Kimin ne zaman neyi uygulayacağına ise herkes kendisi karar verir.
Kur’an düzeninde herkes kendisi kendi içtihadına göre karar verir ve uygular. Hatalar tarafların seçtiği hakemlerin kararları ile düzeltilir, zararlar dayanışma içinde tazmin edilir.
Dünyayı kapitalizm veya sosyalizmle yöneten Sermaye bugün vizeler, çalışma yasakları, kotalar koymuştur. Devlet içinde de böyle icat edilmiş gereksiz yükümlülükler vardır. Boşanma izne tabi tutturulmuştur; boşanmalar çoğalsın, insanlar evlenmesin diye. Ormanı koruyalım diye orman köylüsüne bile yasaklar getirmişlerdir; orman tahrip edilsin diye.
Sömürü Sermayesi adına bunları yapanlar bugünkü sosyalistler, kapitalistler ve karmacılardır; bunlar işçilik sistemi ve bürokrasi ile birtakım kamu engelleri oluşturmuşlardır.
Kur’an nizamında kamu görevi kamuya hükmetmek için değildir, kamuya yani halka hizmet etmek içindir, halkın dinî, ilmî, iktisadî, idarî işlerini halletmek içindir.
İnsanlığın yapması gereken en önemli şey “faizli işçilik sistemi”nden “faizsiz ortaklık sistemi”ne geçilmesini sağlamak ve üçüncü binyıl nizamını böyle oluşturmaktır.
Duamız ve dileğimiz “sosyal tufan” olmadan bunun gerçekleşmesidir.
SONUÇ olarak kamu yararı adına insanları köleleştirmek veya özel mülkiyet adına insanları ırgat yapmak kötüdür; Batılı birçok bilim insanları da benzer teşhisler koymuştur.
Kur’an sorunların akileler yani dayanışma ortaklıkları yoluyla çözüleceğini söylüyor, teavün ve tedayünle bütün sorunların çözüleceğini söylüyor… Vesselam…
(Üstadımız Süleyman Karagülle Hocamızı bu şekilde anmaya devam ediyoruz…)