Sağlık, sistem, kanal, amiraller vs. ve TEDAVİ
“Koronavirüs” sebebiyle ilgili son gelişmeler sebebiyle…
“Sağlık” konusunda yazmaya hazırlanıyordum ki…
“Sağlık” değil de yine “sistem” konusu…
Ana gündemin konusu oluverdi...
“Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi” vesilesiyle… Bir müddet önce 126 emekli büyükelçi… Şimdi de 103 emekli amiral bildiri hazırlayıp altına imzalarını atmışlar...
“Sağlık” veya “sistem” olsun hiç fark etmez, her ikisi veya hayatın diğer bütün ana alanlarının “bağışıklık sistemleri sağlıklı olmadığı” için bunlar olağan şeyler…
Neden?
Nedenini anlamamız için bazı gerçekleri tekrar hatırlayalım…
“Sosyal Tufan” uyarımızı bu vesileyle tekrar hatırlatmam gerekecek…
Çünkü sorun bu seviyede anlaşılmadığı takdirde tarih tekerrür etmeye devam edecek…
“Sorunlar” sadece “sağlık” veya “sistem” sorunlarından ibaret değil; hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî dört alanında da var olan “tufan seviyesinde sorunlar” var…
TEŞHİS olarak söz buraya kadar geldi; genel olarak “sİstem” ve özel olarak “sağlık” alanındaki son gelişmeler ya da koronavirüs ile ilgili son uygulamalar vesilesiyle bu genel teşhisimizi hatırladık…
TEDAVİ için de tek olan genel çare ve çözümü de hatırlayalım: “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzen İnsanlık Anayasası”…
Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız da, siyasi ve sosyal mücadelesi boyunca, hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî dört alanında da var olan tufan seviyesinde sorunları önce “teşhis” olarak, daha sonra da “tedavi” olarak hep hatırlattı…
Millî Görüş ve Adil Düzen çalışanları olarak bizler de, Erbakan Hocamızın bıraktığı yerden mücadele, uyarı, uygulama ve hatırlatmalarımızı sürdürüyoruz…
Evet…
Kişi olarak kendi sağlığımız…
Devlet olarak düzen, sistem, siyaset vs. sağlığımız…
Bir bütün olarak bu alanlarda bağışıklık sistemimiz sağlıklı olmadığı için hem kişiler hem de devlet/hükümet olarak sürekli sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyoruz…
Önce sağlık konusu…
Koronavirüs bir yıl önce başladı…
Maske-mesafe-musluk-vs. ile mücadeleye başladık…
İzolasyon-karantina-kapanma-vs. şeylerle mücadeleye devam ettik…
Çeşitli aşı ve/ya aşılar da hep gündemde ve uygulamada; genel sonuçlar da ortada…
Peki, bu durumda neler yapabiliriz?
Elbette çaresiz/çözümsüz değiliz, her derdin devası var, her sorunun çözümü var.
Biyoloji ve biyostrateji temel bilgileri başta olmak üzere önce ilim sahibi olmak gerek.
Yunus Emre’nin dediği gibi; “İLİM ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektin/ Sen kendini bilmezsin/ Ya nice okumaktır” diyelim, bunu iyice idrak edip İlmî ve amelî olarak yapılması gerekenleri bilerek yapalım…
Evet…
Tek çare ve çözüm var…
İLİM olarak önce kendimizi tam tanıyacağız…
Sonra dünyada bize bahşedilen nimetleri tam olarak öğreneceğiz…
Sağlık sorunu başta olmak üzere tüm sorunların çare/çözümlerini bulacağız…
sonuç olarak da Allah’ın bize ruh, beden, çevre ve çare olarak bahşettiği bütün nimetlere ihanet etmeden en verimli şekilde değerlendirecek, bunun için de şükranı nimet olarak doğal bağışıklığımızı muhafaza edip sürekli destekleyeceğiz...
(Sağlık ve sistem konuları önemli konular; kaldığımız yerden devam edebiliriz…)