Bu yazı Fehmi Koru’nun 01.04.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/anayasa-mahkemesinin-kapatilmasi-ertelenemez-bir-hedef-olursa/
Sermaye Türkiye Devleti’ni bir tek parti yöntemiyle yönetmek istemiş Türkiye’nin demokratikleşmesine hiçbir zaman rıza göstermemişti. Oysa İnönü Türkiye’nin demokratikleşmesini istemiştir. Sermaye’nin Türkiye’de demokrasiyi istemeyişinin tek sebebi vardır. O da dini yönetimleri ortadan kaldırmak hatta halkını dinsizleştirerek yalnız Yahudilerin dindar kalmalarını sağlayarak Sermaye’nin hükümranlığında bir dünya devletini kurmaktır. Bunun en önemli engeli tek Tanrılı dinlerdir. 20. yüzyılı bunlarla savaşmakla geçirmiştir.
Dinin ortadan kalkabilmesi için şimdilik en önemli araç ırkçılıktır. Sermaye ırkçıları destekleyerek ateist devletler kuracaktır. Türkiye’de önce halk partisi ırkçılık yapmıştır. Sonra Hareket Partisi ırkçılık yapmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi İslam düşmanlığını bırakmış ırkçılık da yapmamaktadır. Şimdi Sermaye milliyetçilerin dinsizleşmesini ve ırkçılık yapmalarını istemektedir. Türk halkını ırkçı milliyetçilerden birden soğutmamak için de çeşitli oyunlar oynamaktadır. Önce başkanlık sistemini getirmiştir. Başkanlık sistemi demek Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek parti yönetimi demektir. Hem de başkan aynı zamanda parti başkanı olmuştur. Tek parti yönetiminde anayasa mahkemesi yoktu. Şimdi sırada anayasa mahkemesini kaldırma geliyor. Bahçeli’nin ısrarı ordunun da böyle istemesinden doğmaktadır. 15 Temmuz’da ordu Türkiye’yi kurtarmıştı. Ordunun içinde şimdi ırkçı milliyetçiler hâkimdir. Sermaye onları ayarlamaktadır.
Tarih bir akıştır. Bu tarihi akışı kişilerin kararlarıyla kimse değiştiremez. Tarihi akış demokrasiye doğrudur. Her dönemde insanlık demokrasiye daha çok yaklaşmaktadır. Tarihi akışın ikinci yönü de yargı üstünlüğüdür. Yargı üstünlüğü demek yargının diğer bütün kurumlara hâkim olması demektir. Anayasa mahkemesini kapatmak mümkün değildir. Anayasa mahkemesini kapatan devletler kendilerini kapatmış olurlar. Bugünkü sorun anayasa mahkemesinin siyasetin emrinde oluşmasıdır. Anayasa mahkemesi bağımsız hale gelmeli, hakemlerden oluşmalı ve kararları yine anayasa mahkemesi tarafından denetlenmelidir. Yani anayasa mahkemesi kararları yine hakemlerle durdurulabilmelidir.
Anayasa mahkemesinin bazı zamanlarda işlemesi ülke için tehlikeli olabilir. Savaş zamanlarında hukuk askıya alınır. Sıkıyönetim ve seferberlik hükümleri bunun içindir. Başkana savaş zamanlarında anayasa mahkemesi faaliyetleri durdurma yetkisi verilebilir. Bu yetki de hakemlerden oluşmuş anayasa mahkemesinin denetiminde olacaktır.
Bahçeli’nin beyanlarında büsbütün yanlışlık yoktur. Anayasa mahkemesi bağımsız hale getirilmeli, sıkıyönetim ve savaş zamanlarında anayasa mahkemesinin denetimi askıya alınmalıdır.
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası’nda bunların hepsi zikredilmektedir. AK Parti kendilerinin katıldığı Adil Düzen çözümlerini yasalaştıracağına Sermaye’nin talimatıyla bizzat AK Parti aleyhine olan, Erdoğan aleyhine olan başkanlık anayasasını kıl payı kabul ettirmiştir. Şimdi de onu beğenmiyor.
Ben Bahçeli’ye hiçbir şey tavsiye etmiyorum. Çünkü o aldığı talimatları yerine getiriyor. Talimatı veren de ordudur. Yalnız ordularımıza bir tavsiyem olacaktır. Tarihin akışına kulak verin. Demokrasi gelecek, laiklik gelecek, yargı üstünlüğü gelecek. İnsanlar dindar olacaklar ama devlet baskısıyla değil kendi özgürlükleri içinde dindar olacaklar. Bu takdiri ilahidir. Bunu kimse değiştiremez. Bunu değiştirmek isteyenler kendileri helak olup giderler. Ordu artık bir görüşün ordusu olmamalıdır. Ordu, milletin ordusu olmalıdır. Hakkın ordusu olmalıdır. Bir grubun diğer grubu devre dışı bırakması değil bütün grupların uzlaşarak barış içinde yaşamayı hedef alması olmalıdır. Irkçılık veya dincilik yapılmamalıdır. Devletimizin bekası buna bağlıdır.
https://youtu.be/1F2kryiJDsg