Türkiye, Osmanlı Devleti ve Mehmet Genç Hoca
Çarşamba günü ikindi akşam arasını Türkiye’de yükseköğrenim, özellikle de yüksek lisans ve doktora çalışması yapan Arap öğrencilerle geçirdim. Toplantımız önce iki saatlik konferans şeklinde başladı; bir saat boyunca ana konuyu anlattım, bir saat da soru-cevap şeklinde devam ettik. Daha sonra özel görüşme ve çalışmalarla birlikteliğimizi sürdürdük…
Arap öğrenciler ağırlıklı olarak Ortadoğu ülkelerinden ülkemize gelmişlerdi. Bir Balkanlı olarak, Kafkasya dâhil Türkiye’nin etrafındaki bilgeleri ve sorunları konuştuk. Bize göre sorunların çare ve çözümleri için ülkelerde “Adil Düzen”, dünyada “Adil Dünya Düzeni” olarak yapılması gerekenleri, daha doğrusu bizim yapmamız gerekenleri anlattım…
İstanbul’da bir araya gelmişken, İstanbul ile Türkiye’nin önemini anlattım ve burada birlikte yapabileceklerimizi, daha doğrusu yapılması gerekenleri dile getirmeye çalıştım…
Aynı gün AK Parti Büyük Kongresi yapıldı ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan kongrede, bizim de toplantıda üzerinde durduğumuz konuda şunları söyledi: “Afrika, Asya ve Avrupa'nın kalbinde yer alan bir ülke olarak, bizim ne doğuya ne de batıya sırtımızı dönme lüksümüz yoktur. Birbiriyle rekabet, hatta gerilim halinde olan ülkelerle aynı anda dengeli, tutarlı ve uzun vadeli iş birlikleri geliştirmenin kolay olmadığını elbette biliyoruz. Ancak Türkiye, hem coğrafi konumu hem ekonomik çıkarları hem de kuşatıcı dış politika vizyonuyla, bunu başaracak güce ve dirayete sahiptir...” Yani akıl için yol bir ama uygulama yapmak gerek.
Ülkemize akademik çalışmalar yapmaya gelen öğrencilere, yüz kusur yıl öncesine kadar yani Osmanlı Devleti zamanında hepimizin ecdadının tek bir ülkenin vatandaşları olduğumuz söyledikten sonra, şimdiki beraberliğimizin hikmetini hatırlattım…
Bu konu ile ilgili yazacaklarım bu kadar!
‘Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomİ’
Konu “ilim ve akademik çalışma” olarak buraya gelmişken, geçen hafta Türkiye’nin en önemli tarihçilerinden biri olan bir “gerçek bir ilim adamını” uğurladığımız hatırladım...
Osmanlı iktisat tarihini öğrenmek için akademik kariyerini 40 yıl beklemeye alacak kadar ilme âşık bir ilim insanıydı Mehmet Genç Hoca. Sadece tarih değil, matematik, tiyatro, müzik, felsefe ve edebiyat konusunda da derin bilgi birikimine sahipti. Çevresinde, ilmin verdiği mütevazılık ve nezaketi ile tanınırdı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde Prof. Dr. Ömer Lütfi Barkan’ın asistanı olarak akademik hayatına başlayan Mehmet Genç, “Batı Dünyasındaki Sanayi Devriminin Osmanlı Sanayine Etkisi” adlı doktora tezini hazırlamak üzere 1966 yılında araştırmalarını derinleştirmek için Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde çalışmaya başlar. 51 yıl boyunca Osmanlı arşivlerini bıkmadan usanmadan inceler ve Osmanlı ile ilgili söylenenlerin hemen hiçbirinin doğru olmadığını bizzat müşahede eder.
SONUÇ olarak şöyle aktarır arşivden elde ettiği bilgileri: “Arşivleri inceledikten sonra Osmanlılar hakkında ortada uçuşan bilgilerin pek gerçeğe tekabül etmediğini, ‘Osmanlının Avrupa’daki gelişmelerden haberi yoktu’ iddiasının doğru olmadığını gördüm. ‘Avrupalılar iktisadi başarılarını kazanmak için birtakım politikalar uyguladılar. Bunları Osmanlılar bilmiyorlar, bu yüzden biz geri kaldık’ diye düşünülüyordu. Arşivleri inceledikten sonra bunları çok iyi bildiklerini, fakat benimsemediklerini anladım. Neden benimsemediler? İslâmî hayatın gereği olan eşitliği sürdürmek için benimsemediler. Kimsenin aç ve fakir kalmaması için, kurdukları düzeni devam ettirmek istediler. Bunları bilerek yaptıkları, bürokrasinin bize bıraktıkları belgelerden açıkça anlaşılıyor; kitabımda bunları anlattım.”
Onun “Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi” adlı dev eseri bugün dünya iktisat tarihinin kaynak kitaplarından biri.
Aslında bu vesileyle “Osmanlı iktisat düzeni ve Adil Ekonomik Düzen” başlıklı bir yazı yazmaya başlamıştım. Bu yazıyı da “Osmanlı iktisat anlayışı ve Mehmet Genç Hoca” (yazarı Yaşar Süngü) başlıklı bir yazıya borçluydum; o yazı da, geçen hafta vefat eden çok değerli ve “gerçek anlamda ilim adamı” olan Mehmet Genç’in vefatı vesilesiyle yazıldı.
Merhuma Mehmet Genç Hocamıza Allah rahmet etsin, mekânı cennet olsun…