Bu yazı Fehmi Koru’nun 16.02.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/13-cani-rehin-tutulduklari-magarada-kaybetmek-teror-uzerinde-derin-dusunmeye-sevk-etmeli/
Suriye’nin Gara mevkiinde esir tutulan 13 görevli vatandaşımız şehit edilmiştir. Savaş demek ölmek ve öldürmektir. Kur’an “Katl olunurlar ve katl edilirler.” diyor. Önce Gara mevkii askeri birliklerimiz tarafından fetih edilmiştir. 50’ye yakın asi bertaraf edilmiştir. Bunun 3’te 1’i kadar bir şehidimiz olmuştur. Bu normal bir olaydır. Savaşacağız ama ölmeyeceğiz, böyle bir savaş yeryüzünde yoktur. Bu bakımdan Türk Ordusu büyük zafer kazanmış ve başarılı olmuştur. 13 şehit verdik. Öyleyse bu harekât başarısızdır demek, savaşın mantığını bilmemek veya kötü niyetli olmak demektir.
Savaşların 2 hedefi vardır. Biri taktiktir. O anda düşmanınızı yeneceksiniz. Türk Ordusu bunu yapmaktadır. Diğeri de stratejidir. Bir çatışmayı sonlandırma yerine savaşı sonlandırmak gerekir. Sömürü sermayesi savaşı sonlandırmıyor. Savaşı sürdürerek kendi sömürüsünü sürdürmektedir. Asıl sorun Sermaye’nin bu taktiğini sonlandırmaktır. Bunun için şeriat düzeninin gösterdiği yoldan hareket edilmesi gerekir.
- 100 lojmanlı semt hapishaneleri oluşturulmalıdır. Esir edilen veya teslim alınan asiler burada yerleştirilmelidir. Aileleriyle burada çalışarak yaşayacaklar. Suçları nispetinde cezalarını dolduruncaya kadar bu semtin dışına çıkmayacaklar. Dışına çıkan olursa öldürülecekler.
- Teslim olmayan veya kaçan kimselerin kanları heder olacak, onları öldürenler suçlu sayılmayacak. Öldürülenlerin malları varsa öldürenlere kalacak. Devlet bunları öldürmek için silahlı birlikler oluşturabilir. Öldürene ödül verebilir. Ancak bunları zorla hapishanede tutmaz. Hapishanenin kapısı herkese açıktır. İsteyen girer isteyen çıkar.
- Bir kimsenin şahsen öldürülmesinin serbest bırakılması ancak hakemlerin kararıyla olur. Siyasilerin “Filanlar terör örgütüdür” deyip onlara mensup olanları imha etme yetkileri yoktur. Ancak askeri birlikler belli bir sınırı çizerek orasını boşaltmalarını isteyebilir. Onları 100 lojmanlı apartmanlarda yerleştirmeli ve onlara iş vermeliler. Ayrıca onların sahip olduğu taşınmazların bedelini, tehcire zorladıkları kimselere ödemeliler.
- Oralar fethedilince artık orası ganimettir ve tecrit edilen kimselere ait değildir. Onların tekrar eski yurtlarına dönmeleri yeni siyasi politikaya bağlıdır. Tehcir edilen kimseler artık yeni yurtlarında yaşamaya devam etmeliler.
- Burada bir sorun vardır. Suriye gibi Irak gibi başka ülkelerin topraklarında barınan teröristlerin bertaraf edilmesi nasıl mümkün olacaktır? Bunun için komşu devletten benzer uygulama yapması istenir. Yani hapishane 100 lojmanlı apartmanları yapmalı ve teröristleri oraya davet etmelidir, gelmeyenlerin kanları heder olmalıdır. 100 lojmanlı hapishanelerin yapılması için Sermaye’den iştirak alınabilir.
- Komşu devlet bu yola başvurmaz da ülkesinde teröristler barınmaya ve yaşamaya devam ederlerse o devlet komşu devletlerin askeri yardımlarını kabul ederse gerekli yardımı yapar ve sonunda bu yardımdan dolayı harcadıklarını komşu devleti borçlandırarak alır ve o toprakları anlaştığı devlete teslim eder.
- Komşu devlet eğer bu yardımı kabul etmez ve teröristleri isteyerek veya istemeyerek barındırmaya devam ederse yine hakemler kurulu tarafından mahkum edilmesi halinde o devletle savaş meşru olur ve savaşın sonunda savaşa giren devlet arada anlaşmazsa ortadan kalkar ve savaşan devletler topraklarını ganimet olarak paylaşırlar.
İşte şeriatta savaşın hükümleri, terörizmin hükümleri bunlardır. Yeryüzünün teröristlerden kurtulması için şeriat hükümlerinin insanların bir kısmı tarafından benimsenmesi gerekmektedir. Akevler’de Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası hazırlanmıştır. Ayetlerle delillendirilmiştir. Halis Özdemir anayasa programları yapmaktadır. Ancak Adil Düzen İnsanlık Anayasası’ndan kimseye söz söyletmemektedir. Şeriat düzenini konuşanlar kendi düzenleriymiş gibi konuşuyorlar. Bir gün siyasilerin ve yazarların Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası’nı konuşmaya başlayacaklar inşallah, bekliyoruz.