Sömürüyorum; ben kapitalizm! Ve TEDAVİ-16
Bu yazılar Prof. Dr. Necmettin Erbakan HOCAMIZI anma; anmanın ötesinde O’nu anlama, O’nu anlatma ve hayatı boyunca yapmaya çalıştıklarını ve yaptıklarını O’nun bıraktığı yerden devam ettirmemiz gerektiğini hatırlatma yazılarıdır…
15 yazıdır yazmakta olduğumuz “Sömürüyorum; ben kapitalizm! Ve TEDAVİ” başlıklı yazılar da O’nu anma ve anlatma yazıları olup O’nun TEŞHİS ve TEDAVİ metodu ile yazılan yazılardır…
ŞUBAT ayında Erbakan Hocamızı anmaya ve anlamaya iyice odaklanalım…
Erbakan metodu ile TEŞHİS ve TEDAVİYE devam…
Kapitalizmin yani Derin Küresel Sermaye’nin ana taktiği nedir?
Kapitalist Sermaye gündemi başka şeylerle işgal ederek sömürü ile ilgili olarak yapmak istediklerini sessiz sedasız yapmaktadır. Dünya gereksiz şeylerle meşgul olunurken o planını yürütür ve sömürü. Nitekim bugün de son yıllarda başka virüslerle yaptığı gibi şimdi de dünyayı KoronaVirüs ile meşgul etmektedir. ABD’de ise başkanlık seçimiyle meşgul etmektedir. İslam ülkelerini yönetim krizleri ve iç savaşla meşgul etmektedir.
Kapitalist Derin Küresel Sermaye’nin büyük bir planı veya planları vardır. Yakında uygulayacaktır, şimdilik hazırlık içindedir. Bu durumda biz o planı bilsek de bilmesek de gelecek olan her türlü Sermaye saldırısın savuşturacak durumda olmalıyız.
Kapitalizmin yani Derin Küresel Sermaye’nin büyük bir problemi vardır.
Tam istihdam sağlandığından artık “faizli işçilik sistemi” çalışamaz durumdadır. Bu durumu defalarca anlattığımız için artık sağır sultan bile duydu. Sermaye şimdi çıkış yolu aramaktadır. Çeşitli yerlerde değişik yollar denemektedir ve hazırlık içindedir. Dikkat edilirse ülkemizde ve dünyada altın ile gümüş daha çok gündeme getirilmektedir. Derin Küresel Sermaye belki de karşılıksız dolara son verecek, “altın dolar” yahut “gümüş dolar” çıkaracaktır. Arayış içindedir. Yukarıda sözünü ettiğimiz ve birkaç örneğini verdiğimiz üzere değişik yerlerde oluşmakta olan anormal olaylar bu uygulamaların sonucudur. Bununla beraber Rusya Yahudileri ile Amerika Yahudileri arasında da çekişme ve/ya çatışma vardır. Bu olayların merkezinde değil ama akışında işte bu çekişme ve çatışmanın da rolü vardır.
İlim adamlarının Osmanlılar zamanında siyasete daima etkisi olmuştur. Şeyhülislam’ın fetvası olmadan sultan savaş bile yapamazdı. Şeyhülislam’ın fetvasıyla sultanlar tahtan indirilebiliyordu. Cumhuriyet döneminde de bu böyle olmuş, siyasi hareketler hep üniversitelerin içinde başlamıştır. Ülkemizde üniversite öğrencisi bile olmayan birileri üniversite bahçesine dolar, sınıfları işgal eder, öğretmenlere görev yaptırmaz, bunu bahane eden Ordu müdahale eder ve sonunda hedefe varılır.
Ülkemizde şimdiye kadar olan olaylarda olayları tertipleyen hep Kapitalist Küresel Dış Sömürü Sermayesi olmuştur. Ordu müdahale ederek Dış Sermaye’nin hedefe ulaşmasını kısmen önlemiştir; daha doğrusu siyasette önlemiş ama ekonomide hep başarısız olmuştur.
“1950’lerde görevli olduğum devlet kurumu (MKE) adına gerekli araştırmalar yapmıştım. 1957’de var olan hız devam etseydi ekstrapolasyon hesaplarıyla Türkiye Avrupa devletleri seviyesinde bir devlet olacaktı. O zaman Türkiye; İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya’nın çok gerisinde bir devletti.” (Yük. Müh. Süleyman Karagülle)
1960’ta DP iktidarına müdahale edilince Türkiye en az 50 sene geri kalmıştır ama Millî Görüş’ün Adil Düzen Projesi sayesinde bugün yukarıda mezkûr devletler seviyesinde bir devlet olmuştur. Ancak Ak Parti yani Recep Tayyip Erdoğan sayesinde Millî Görüş ve Adil Düzen maalesef kenara itilmiştir ve Türkiye günümüzde en kritik günleri yaşamaktadır...
Kapitalist Küresel Sömürü Sermayesi güdümündeki Dünya ve Türkiye sosyal tufandadır. Ülkemiz, Erbakan’ın teşhİs ve tedavİ metodunu uygulayarak bu süreci başarılı bir şekilde atlatabilirse; AB, ABD ve Çin gibi etkin bir devlet haline gelebilir, uygun siyaset takip etmediği takdirde 1918’ler seviyesine bile düşebilir…
Ve’s-SELAM…