KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-1099/ADİL DÜZEN DERSLERİ-915 / 16 Ocak 2021
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-4
Su hidrojen ve oksijenden oluşur. Birleşmeden önce hidrojenin ve oksijenin özellikleri vardır. Birleşince suyun ortak özelliği doğar. Görünürde oksijen ve hidrojenle bir ilgileri yokmuş gibi olursa da gerçekte bunların özelliklerinin sentezi (toplamı değil) suyun özelliğini oluşturur.
Kelimeler de harflerden oluşur. Oluşan kelimelerde harflerin ayrı ayrı manalarının kelimede mevcut olmadığı sanılır. Oysa nasıl cisimler değişik elementlerin bileşmesinden oluşursa kelimeler de harflerin bileşmesinden oluşur. Bu husus Arap gramercileri tarafından tespit edilmiş ise de Kur’an’ı tefsir ederlerken/yorumlarken bundan çok az yararlanılmıştır.
Akevler Kur’an çalışmalarında ise önce harflerin ayrı ayrı taşıdıkları manalar tespit edilmeye çalışılmış, sonra da bunların bileşmesiyle ortaya çıkan kelimenin yapısı üzerinde durulmuştur. Yorumlamada büyük ölçüde bunlar kullanılmıştır. Bir başka deyişle etimoloji bu çağda yapılan tefsirin önemli bir dayanağı haline gelmiştir. Özellikle Allah’ın Âdem’e öğrettiği kelimelerin delalet ettiği kavramlar bugünkü manalarıyla değişikliğe uğradığından tam anlamıyla bilinmemektedir. Etimoloji çalışmalarıyla daha o zamanlarda üretilen kelimelerdeki akraba harfler bulunabilmekte, daha o zaman Âdem’e söylenen kelimelerin görünür manaları bu sayede keşfedilebilmektedir.
Birçok kelime aynı manada görünür. Kur’an’da bunlar ayrı ayrı zikredilir. Ancak bugünkü yasalarda da uygulanan ve halen geçerli olan bir kural vardır. Yasalarda her kullanılan kelime farklı anlam taşır. Bu kural esasen Kur’an için konulmuş olup geçen her kelime farklı mana taşır. Hiçbir kelime aynı manada zikredilmez. Bunların arasındaki mana farkını bulabilmek için bu etimoloji ilmine ihtiyaç vardır.
Akevler seminer çalışmalarında bu kuraldan yararlanılır.
Akevler dışında yapılmış olan tefsirlerde bu yararlanma üzerinde pek durulmaz.
Geçmişi olmadığı içinde biz bunun ancak karalamasını yapmış oluruz.
Matematikte de benzer bir kural vardır, bir problemi çözemiyorsanız, herhangi bir değer verip sonucu bulursunuz. Sonuç sıfırdan farklıysa, yarıya bölersiniz onu da uygularsınız. Negatif çıkarsa aksine hareket edersiniz. Buna “Totelman usulü” denir. Biz de bunu yapıyoruz.
Harflere aklımıza gelen manaları tartışarak hatta varsayımlar da koyarak veriyoruz, ondan sonrada buna dayanarak ayetlerden hükümler çıkarmaya çalışıyoruz.
Çıkan bu hükümler kesin olarak sabit olanlara uyuyorsa demek ki harflere verdiğimiz manalar doğrudur; uymuyorsa harflere verdiğimiz manalar yanlıştır, diyor tekrar başa dönüyoruz.
Biz bunların üzerinde yeterli derecede çalışmış değiliz.
İstanbul Yenibosna’da farklı bir metotla çok ciddi etimoloji çalışmaları yapılmaktadır.
Bu etimoloji verileri uygulanarak fıkıh oluşturulmalı, icmalarla sabit olan fıkıh hükümlerine uyuyorsa varsayımlarımız doğru kabul edilmelidir.
Bu çalışmaların sonuç verebilmesi için bu konuda bir kişinin veya iki kişinin çalışması yeterli değildir. Herkes bir kelime seçmeli ve o kelime üzerinde ömrünü tamamlamalı. İki bine yakın kelime varsa, iki bin kişinin 50 senelik çalışma ömrünü buna ayırması gerekir ki sonuca varalım. Türklerde atasözü vardır, “damlaya damlaya göl olur”. İşte, siz bir damla olursunuz, örnek oluşturursunuz, sonra onlar birikerek göl haline gelir. Bunun üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Ama şimdilik hiçbir genç katılmıyor. Etimoloji derslerini devam ettireneler de sadece öğrencidirler. Bir kelime seçip onun üzerine çalışmaya başlayan kimse yok.
Bu makaleleri buna başlanması için yazıyorum.
Şimdi olmasa da ileride okuyup Kur’an’ın anlaşılması için gerekli olan çalışmaları yapmaya başlayacak insanlar çıkarsa onlara yardımcı olmuş oluruz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: Reşat N. Erol, Süleyman Akdemir