-TAKSİM ‘GEZİ PARKI’ OLAYLARI-
ABD’deki tekel sermaye ikiye ayrılmıştır.
Bush’u destekleyenler bankerlerdir ve bunlar finans ekonomisine hâkimdirler.
Obama’yı destekleyenler işyerleri olan reel ekonomi patronlarıdır.
Sermaye siyasi gücünü kaybetmiştir ama finans gücü elindedir. Bush’çular kriz çıkarıp siyasi güçlerini yeniden elde etmek istiyorlar. Obama’cılar ise ekonomilerini krize sokmak istememektedirler. Taksim’deki çatışma işte bu çatışmadır.
Sermayenin planı, Türkiye’yi dinsizleştirip Müslümanların elinden almak ve kendisini destekleyen bir halkı iskân etmekti. Bu sebepledir ki Türkiye’de yatırım yapmıyordu. Ordusu olmayan Japonya ve Almanya’ya yatırımlarını yapmışlar ve onların ekonomilerini en yüksek seviyeye çıkarmışlardır.
ABD’deki Obama’cı reel sermaye sahipleri Türkiye’yi dışlama kararından vazgeçmiş ve Türkiye’ye yatırıma başlamışlardır. Böylece coğrafi ve tarihi merkez olan Türkiye yeniden merkez olma doğrultusundadır. Osmanlı imparatorluğunu diriltme kararını almışlardır. Çünkü tarihi boyunca sermayeyi hep Osmanlı imparatorluğu korumuştur.
Taksim’deki olayları süper güçler devlet olarak desteklediler ama ABD, Rusya ve Çin desteklemediler. Tekel sömürü sermayesi yani finans sermayesi ise Taksim olaylarının tertipçisi olmuştur. Hâlâ büyük gücünün olduğu anlaşılmış ise de başarısızlığa uğramıştır.
Almanya ve Fransa’nın isyancıları desteklemeleri tamamen ekonomik çıkarları sebebiyledir. İstanbul’un dünyanın ekonomik merkez olması, Avrupa’nın tekrar eski itilmişliğin içine girmesi demektir. İşte Almanya’nın sıkıntısı buradan ileri gelmektedir, Fransa da aynı endişeleri taşıyabilir.
Devlet olarak üç dev ülke Taksim olaylarını desteklemediler.
Ülke içinde de büyük gelişme olmuştur. CHP dışında hiçbir parti Taksim eşkıyası ile bir olmamıştır. Ordu tamamen tarafsız kalmıştır. Yargı ise henüz tavrını ortaya koymamıştır. Üniversiteliler sokaklarda yürüyememişlerdir.
Son derece başarılı operasyonlar yapmışlardır.
Taksim’den polisi çekmişlerdir. CHP olaylara hâkim olduğu için herhangi kırıcı dökücü olay olmamıştır. Halk Partisi orada olmasaydı polis çekilince yıkılmadık ev kalmayabilir, kan gövdeyi götürebilirdi. Operasyon başarı ile neticelenmiştir. Yirmi güne yakın Taksim işgal edilmiş olduğu halde pek fazla tatsız olay olmamıştır.
İkinci tehlikeli girişim ise AK Parti’nin mitingi idi. Eğer toplananların sayısı on binlerde kalsaydı çok acı sonuçlarla karşılaşılabiliri. Halk birbirine girer, iç savaş ateşlenmiş olurdu. Milyonlara varan kalabalık karşısında kime ses çıkaramamış, sonuç başarılı olmuştur.
Taksim’e park işgal edilmişken gidilseydi yapılan miting manasız olurdu. Bir gün evvel Taksim eşkıyalardan temizlenmiştir. Böylece devlet gücünü göstermiş, kalabalıkla da haklılık ortaya konmuştur. Hâsılı, sonuç AK Parti’nin zaferi ile bitmiştir.
PKK ile yapılan müzakerelerde oyun şu idi: Dağdaki eşkıyayı İstanbul’a taşıyıp dağlar yerine kentlerin işgaline başlanacaktı. Taksim’de başarı elde etseydiler tüm Türkiye’ye yayılacak ve AK Parti teslim olacaktı. Durum böyle olmamış, Doğu’daki eşkıya tasfiye edilmiş ama Taksim çıkarması tutmamıştır.
Böylece AK Parti dördüncü defa da mağlup edilememiştir. Meclis’te başörtüsü resepsiyonu ilk saldırı olmuştur. Danıştay olayı ikinci saldırıdır. Partiyi kapatma operasyonu üçüncü saldırıdır. Taksim ‘Gezi Parkı’ Olayları dördüncü saldırıdır.
Türkiye’ye yatırımlar devam ediyor. Boğaz Tüneli, İstanbul Kanalı, Üçüncü Köprü, En Büyük Havaalanı projeleri Obama’yı destekleyen sermayenin attığı büyük adımlardır.
Bütün bunlar “Adil Düzen”in Türkiye’den başlayacağı hususunda yaptığımız istidlâlin bir oluş şeklidir. Her şey tamamdır. Sadece bir eksik var, “Müçtehit Yetişme ve Çalışma Merkezi”nin oluşmasında biraz yavaşlık var gibi geliyor; bunun sorumluluğu Süleyman Akdemir ve Hasan Hacıbektaşoğlu’nda görülüyor.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92