Bu yazı Fehmi Koru’nun 02.02.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/bogazici-universitesinin-kapisi-kelepceliyken-bogazici-ve-turkiye-singir-mingir-olamiyor/
Adil Düzende bir ülkede on civarında (7 den az 20 den fazla olmayacak) olmak üzere Üniversite vardır. Adil Düzende beşikten mezara kadar öğrenim olduğu için herkes her yaşta aynı zamanda talebedir. İlkokul mezunları ortaöğrenim (lise) öğrencisi olurlar. Lise mezunları üniversite öğrencisi olurlar. En az 20’de 1 lise mezununu kendisine öğrenci yapan bir profesör otomatikman rektör olur. Yani rektörü merkez atamaz, tamamen öğrenciler tarafından profesörler arasından seçilerek gelir.
Rektörler aynı zamanda Büyük Millet Meclisinin ilmi şura başkanlarıdır. Devlet Başkanlarını bunlar sıralama usulüyle seçerler. Yani Cumhurbaşkanı rektörleri atamaz, Cumhurbaşkanını ilmi şura vasfı ile ilim adamı niteliklerine dayanarak rektörler seçer. Ayrıca Cumhurbaşkanının Başkanlığı halk tarafından onaylandığı takdirde kesinleşir. Bu onaylama Ordu Komutanlarına halkın biat etmesiyle oluşur. O halde Cumhurbaşkanı rektörlerin seçmesi ve halkın Ordu Komutanlarını kabullenmesi ile oluşur.
Adil Düzen de durum böyledir. Milli Görüş gömleğini çıkarıp onun Adil Düzen ile oluşan oy potansiyeli üzerinde oturarak ve onun rantıyla iktidar olan AK Parti bunun tam tersini yapmış, Adil Düzen de ilkokul müdürü bile seçim yoluyla gelirken, şimdi AK Parti üniversiteleri ilkokula indirgemiştir. Bunun sonucu olarak seçimle gelmesi gereken rektörler atanır hale gelmiş, bu yetki Cumhurbaşkanına verilmiştir. Diğer taraftan dekanları da rektörlük atanır hale gelmiş, bütün bu işlemler YÖK merkezli hale sokulmuştur. Böylece Adil Düzen de komutanını seçme bile erlere/astlara tanındığı halde ilim şimdilerde emir komuta zinciri içine girmiştir.
İzmir fuarında bir Gürcü tarih profesörü vardı. Türkçe biliyordu. Kendisiyle sohbetlerimiz olmuştur. Bana demişti ki, “Sovyetlerde üniversiteler tam bağımsızdırlar. Hocalara her türlü imkân sağlanmıştır. Örnek olarak benim Batum’da, Tiflis’te ve Moskova’da evim vardır. İstediğim zaman oralara gidebiliyor ve evimde kalabiliyorum.
Biz üniversite mensupları istediğimizi yazarız ve okuturuz. Yönetim bize karışmaz. Sadece bizim görüşlerimizin ve yazılarımızın bizde kalmasını ister. Basına veya yayına görüşlerimizi açıklayamayız”, demişti.
İşte Sovyetler Birliği tek partili ve en dikta rejiminde bile ilme saygı göstermiştir. Osmanlılar isyan edenleri asmışlardır. Ama ilim adamlarını çoğu zaman serbest bırakmışlardır. Sermaye Türkiye’nin kalkınmasını istemediği için üniversiteleri kapatmış, yerine ilkokullara üniversite adını vermiştir.
Adil Düzen düşmanlığı da buradan gelmektedir. Bugün Türkiye Adil Düzen bağımsız çalışması sonucu dünyada etkin devleti haline gelmiştir. Gerek Millî Görüş gerek içtihada dayalı İslami düşünce Akevlerde oluşmuş, dünyaya üçüncü binyıl ilmini Adil Düzeni götürmüştür. Boğaziçi’n de cereyan eden olay Adil Düzeni reddeden Milli Görüş gömleğini çıkaran AK Partinin eseridir. Adil Düzene karşı büyüttüğünüz AK Parti sizin olsun. Şimdi şikayetlerde bulunma kimsenin hakkı değildir. Çünkü herkes inanmışlar ve inanmamışlar bir olup Adil Düzeni devre dışı etmeye çalışmışlardır. Adil Düzen düşüncesi bile eskisi kadar güçlü olarak varlığını sürdürmektedir.