Bu yazı Fehmi Koru’nun 15.01.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/bizim-burada-olmaz-deniliyordu-abdde-oldu-her-yerde-olabiliyor/
1930’larda büyük ekonomik buhran olur. Halkta para kalmadığı zaman mallar satılmaz. Mallar satılmayınca da fabrikalar çalışmaz. İşsizlik ve açlık devam eder. İnsanlar aç ama paraları yok alamıyor. Bu sefer fabrikalar zenginlerin alabileceği malları üretiyorlar ve az sayıda fabrikalar faaliyete geçiyor. Denge sağlanıyor. Keynes nakız istihdamda denge teorisini ortaya atıyor ve enflasyonist bir politika ile sorunun çözüleceğini ileri sürüyor ve sorun geçici olarak çözülüyor.
Bugün de roman ve senaryoları yazanlar kendileri yazıyor, kendileri seyrediyor ve nakız istihdamda hayat sürüyor. Halkın ise onları seyredecek vakitleri yok, olsa da seyredecekleri filmlerde ve okuyacakları romanlarda kendi hayat hikâyelerini görmemekteler. Orada anlatılanlar, gösterilenler hayatı yansıtmıyor. Orada seyredilenler ve okunanlar gerçek hayatta olanlar değil, senaryolarını yazdıkları şeyi kendilerinin hayatta da oynamalarıdır. Yazıyorlar ve oynuyorlar. Hayat başka, onların yaşadıkları hayat başkadır.
Böylece Keynes’in nakız istihdamda denge kuralını şimdi nakız hayatta denge şekline çevirebiliriz. Bugünkü en büyük sorun basın sorunudur. Karşılıksız doların ifsat ettiği medya, insanlığı zehirlemektedir. Hayattan koparıp, kendi kurgulu dünyasına hapseden bir medya var. Halkın ihtiyacı olan ve insanlığı huzura ve refaha götürecek bir medya bulamıyoruz.
Bugün okuduğum Sinan Eskicioğlu’nun konusu, otobanda namaz kılan 3 kişiyi eleştirmeden ibarettir. Sonra da kendisi insanları sevmek ve hoş görmekten bahsediyor. Önce namaz kılanlar otobanın trafiğinde değil, trafiğin durak yerinde, yani durulması için ayrılmış yerde kılmışlardır. Diyelim ki, bunlar yanlış yaptılar, bu yanlışı yapan kaç kişi? Ama herkes kapalı dünyada yaşamaktadır. Namaz kılanlar Cumhuriyet’i okumazlar, kılmayanlar da Milli Gazete’yi okumazlar.
Sorun kapalı devreleri açıp, medyayı yaşanan hayatı anlatan bir düzene getirmektir. Ocak Medya’dan beklenen budur. Ne yazık ki, her gün biraz daha hayali dünya kervanına katılmanın ötesinde bir şey yapmıyor.