Bu yazı Fehmi Koru’nun 29.12.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/turkiyenin-en-guvenilirleri-benim-dikkatimi-en-guvenilir-gazeteciler-listesinde-olmayanlar-cekti/
Bir kimsenin güvenilir olup olmamasını takdir eden kişinin bir katkısının olması lazım. Kendisini ilgilendirmeyen kişilerin “güvenilir buldum”, “güvenilir bulmadım” ifadeleri soranların isteklerine göre cevap vermeleri şeklindedir. Güvenilir olmayan birinin güvenilir hale getirilmesi taktiği herkesin gerçek güvendiği kimseleri de listeye ekleyerek, onunla halkı doğru takdir ettiklerine inandırmak ve güvenilir olmayan insanı güvenilir hale getirmek için bir operasyondur. İktidar taraftarı gazetecilerin yer almaması bu taktiğin gereğidir. Güvenilir olmayan bir veya iki veya üç gazeteciyi güvenilir hale getirebilmek için, iktidara taraf olan gerçekten güvenilir olan gazetecileri zikretmemekle tarafsız olduğunu telkin etmektedir.
Şeriat düzeninde herkese okuma hakkı tanınır ve yarısı bedelsiz sistemiyle herkese okuma payı verilir. Bunlar istedikleri yazarlara bu payı verirler ve yazarların buna göre güvenli olup olmadıkları, aldıkları payla belirlenmiş olur. Basında böyle olduğu gibi, siyasette de durum böyledir. Milletvekillerini parti başkanları tayin etmez. Halk kendi oylarıyla istediklerini milletvekili yapar. Bunun için tek seçim çevresi vardır. Kişi kendisi adaylığını koyar, Türkiye’nin her yerinden ona isteyen oy verir. Eğer kendisi milletvekili olacak kadar oy almışsa milletvekili olur. Almamışsa diğer adaylardan birisine aldığı oyu devreder, onu milletvekili yapar. Böylece mecliste halk tamamen temsil edilmiş olur. Her milletvekilinin oyu vardır. Birisi bakan mı olacak, bu oylardan yeteri kadarını toplayabilen kimse başkan veya başbakanın da kabul etmesiyle bakan olur. İşte o bakan güvenilirdir.
VAKIFLAR
Sermaye’nin bir taktiği vardır. Yasaları halkın itibar ettiği kimselere çıkarttırır. Sonra iktidarı darbeyle de olsa değiştirir, o kanunları ona uygulatır. Sonra yeniden seçim yapar, onlar gider, halkın istediği kimseler gelir, kötü kanunları gidenler uyguladıkları için, suç onların olur ama gelenler o kanunu değiştirmez. Çünkü Sermaye onu öyle istiyor. Şimdi AK Parti’ye vakıfları kapatma kanununu çıkarttırıyor bunu da yabancı vakıflar için çıkarttığını ileri sürüyor, kimse bir şey demiyor. Biraz sonra iktidar değişecek, İslam düşmanı bir iktidar gelecek, bu kanunları İslam vakıfları üzerinde uygulayacak, görevini yaptıktan sonra o iktidar gidecek, yine halkın istediği parti gelecek ve bu böyle devam edecek. Halkın istediği partiler de Sermaye’nin desteğiyle gelmiş olduklarından bu yasalara dokunamayacaklar. AK Parti laikliğe odak olmak üzere partilerin kapatılması maddesini hala değiştirmemiştir ama parlamenter yönetimin en az 200 yıllık geçmişini silmiş ve acayip bir şekilde başkanlık sistemini getirmiştir.
Şeriatı siyasiler koymaz. Şeriatı ilim adamları içtihat ve icmalarıyla koyarlar. Şeriatın uygulanmasını da tarafların seçtiği hakemlerin kararları ile denetlenmiş olur. Kötü olan hiçbir şeye müsaade edilmez. İyi olan her şey desteklenir. Vakfın ne yaptığı önemlidir. Bu vakfın kimler tarafından kurulmuş olması önemli değildir. İster İslam ister Hristiyan vakfı olsun, iyi iş yapıyorsa desteklenir, kötü iş yapıyorsa kösteklenir. Hayır, yanlış söyledim, vakıflar değil, vakıflara yanlış hareket edenler cezalandırılır. Vakıflara değil bir bakan, yasalar bile dokunamaz.
TRUMP’IN GİTMESİ
Dünyada seçimler, atamalar Sermaye tarafından yapılmaktadır. İkili oynayanlar halka iyi görünürler, Sermayenin de dediğini yaparlar ve Sermaye’nin izin verdiği kadar iktidarda kalırlar. Demokrat Parti’yi Sermaye getirmiştir, sonra Sermaye göndermiştir. AK Parti’yi Sermaye getirmiştir, şimdi de Sermaye göndermek istiyor. Sermaye ile mücadele eden, milli ordular vardır. Rusya’da, Türkiye’de, ABD’de, Çin’de bu mücadele devam etmektedir. Şimdiye kadar faizli işçilik sistemi ile Sermaye zenginliğini koruduğu için, silahlı güçler eninde sonunda Sermaye’nin emrine giriyorlardı. Şimdi ise tam istihdam sağlandığından Sermaye’nin faizli ekonomisi iflas etmektedir. Ordular da bundan yararlanarak, Sermaye’ye kafa tutmaktadırlar. Tüm dünyadaki savaş bu. Sonunda Sermaye mağlup olacaktır. Sermaye’nin baskısıyla oy alan birisini silahlı güç indirebilir, yerine başkasını koyar. Ne var ki 3 asırlık demokratikleşme çabası da boşa gitmiş olur.
Bizim yapacağımız iş, ülkemize şeriat düzenini getirmekten ibarettir. Bakınız şeriat düzeni yasalara göre yasak değildir. Meclisimizin adı teşri meclisidir. Kanunlarımızda meşru veya gayri meşru deyimler vardır ama Sermaye öyle bir hava yaratmış ki, benden başka rahatlıkla bunu kimse söyleyemiyor. Oysa ben devlet güvenlik mahkemelerinde şeriatı müdafaa ettim ve beraat ettim. Şeriat demek, demokrasi demektir. Şeriat demek, laiklik demektir. Ekseriyet sisteminde laiklik olamaz. Ekseriyete uyarsak laiklik elden gider. Laikliğe uyarsak devlet yıkılır. Ancak şeriat üzerinde laiklik uygulanabilir.