Yine, yeniden; 2021 de reformlar yılı olacak! - 1
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine “reform” dedi, yine “reformlar” dedi…
Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen gün, uzunca bir konuşmasında, “İnşallah 2021 yılı, milletimize söz verdiğimiz gibi demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır” dedi.
“Reform, yeni reformlar, yeni uygarlık ve …” genel başlıklı bir yazı serisi (19 yazı) yazdık; “Ekonomik problemler ve İslami çözümler…” yazı serimizden (8 yazı) önce…
Evet…
Biz de bu yazı serimizde “reform, yeni reformlar, yeni uygarlık…” ve “ıslahat, ıslahatlar, Tanzimat, Tanzimatlar, inkılap…” vs. dedik; bugün de demeye devam edelim…
Bir bina zamanla eskir, örnek olarak doğramaları eskir veya çürür; doğramalarını değiştirirsiniz, sıvasını, boyasını yaparsınız. Bunlara tamir, bakım diyoruz. Yaşlanan veya aşı dolan binayı yıkarsınız, yeni proje ile yeni bina yaparsınız. Bu bakım, tamir veya imar değişikliğinin sosyal hayattaki adı “ıslah”tır. Yeniden inşa etme ise “inkılap”tır.
Osmanlılar son dönemlerinde neler yaptılar?
“Islahat Fermanları” ile devletin tamir bakamını yapıp yaşattıkları ile yaşamışlardır. Aslında Osmanlılar “inkılap” yapmak istemişledir. Şeriat devletini kanun devletine geçirmeye ve adım adım Osmanlı’nın yapısını kanun devletine dönüştürmeye çalışmışlardır.
Cumhuriyet döneminde yapılanlara gelince… Osmanlılar döneminde başlanan ve adı “ıslahat” olan, ancak inkılabı hedefleyen hareketlere “devrim” adı verilmiş, yine de malum devlet sistemi oluşturulmuştur. Şimdi de cumhurbaşkanlığı sistemi ile yönetiliyoruz…
Sonuç olarak, sonunda Tanzimat’la başlayan değişim halen tamamlanamamıştır. Halk kendi yapısında direnmektedir. Yöneticiler Batılılaşma ve AB peşinde olmakta direnmektedir!
Ekonomİ İle devam edelİm…
Ve genel bir FAİZ bilgilendirmesi ile başlayalım…
Son 20 (yirmi) yılda 500 (beşyüz) MİLYAR DOLAR FAİZ ödedik; ayrıca son dönemde TCMB rezervlerinde en az 100 (yüz) MİLYAR DOLAR erimesi oldu…
Yeni(!) ekonomi kadrosu (aslında eski bir kadro yani yeni değil) geldi; faizleri fahiş miktarda artırmakla işe başladı, yetmemiş gibi geçen gün bir-iki miktar daha artırdı…
Faizlerin yükseltilmesi başlangıçta enflasyonu düşürür. Çünkü parayı piyasadan çeker. Üretim yavaşlar, bu arada eskiden üretilmiş olan ürünler satılamaz olur. Zorunlu olarak enflasyon düşer. Ne var ki vadesi geldiğinde piyasadan çekilen para tekrar halka faiziyle döner ve düşen enflasyon yine ve yeniden bu sefer birkaç katıyla geri gelir.
Neden?
Faizin artması işletme sahiplerini fiyatları artırmaya zorlar. Kâr rizikolu, faiz ise rizikosuz olduğu için artan faizin iki katı enflasyon ekonominin yapısı gereği olur. Faizin artması üretimi düşürür, asgari faiz kadar düşer, bu da faiz kadar enflasyonu zorunlu kılar.
Geçici ve kontrollü faiz artımı ekonomik sisteme yarar getirir. Yüzde 5 faiz ekonomiyi yönlendirmek için yararlıdır. Yüzde 10 zararlı değildir. Yüzde 10’dan sonra enflasyon faizle sarmala girer, ülkenin ekonomisini yüzde 100 enflasyona götürür. Yüzde 100 enflasyondan sonra devlet yaşayamaz duruma gelir ve yıkılır. Ya paylaşılır ya da yeni devlet kurulur. Bunun tarihte pek çok misalleri vardır; en son Osmanlı Devleti örneğinde yaşandığı üzere.
Ülkemizde uygulanmakta olan faizli sistemde faizi arttırma zorunludur; faizleri artırmazsan yaşayamazsın ama kanser hastalığı misali ölüme gitme de mukadderdir...
Yargıda reforma gelİnce…
Ekseriyet sisteminde reform ve laiklik olamaz, hele yargıda hiç olamaz.
Ekseriyet sisteminde yüzde 51 alan iktidar olur. Hâkimleri o atar. Bir defa iktidar olunca, adil bir yönetimse halk onu indirmez, zalim bir yönetimse kendisi gitmez.
Örnek mi? Mesela, Hitler Almanya’da demokratik bir seçimle iktidar olmuştu.
Sonunda Almanya’yı teslim etti, kendisi de intihar ederek hayatına son verdi!
Genel olarak teşhislerimiz böyle; gelecek yazıda tedavi reçetelerini de yazalım…