Ekonomik problemler ve İslami çözümler… - 7
İslam ekonomisi alanında çalışan iki akademisyenin Adİl Ekonomİk Düzen’in makro ekonomik modelini yaptıklarından söz etmeye devam ediyorduk…
Evet…
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Güran Yumuşak ve Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinden Prof. Dr. Hakan Sarıbaş “Adİl Ekonomİk Düzen: Bİr Model ve Sİmülasyonları” adlı makaleyi “International Journal of Islamic and Middle Eastern Finance and Management” dergisinde yayımladılar…
Kaldığımız yerden makalenin özünü ve özetini okumaya devam…
Adil Ekonomik Düzen’in Türkiye’deki Serencamı (makaledeki şekliyle)
Türkiye’de İslam ekonomisine ilişkin akademik çalışmaların başlaması oldukça yeni olmasına rağmen, akademisyenlerin de içinde bulunduğu ve temelini İslam iktisat prensiplerine dayandıran “Adil Düzen” söylemi oldukça eskidir. İslam ekonomisinin temel prensiplerine dayalı olarak, 1980’li yıllarda yapılan akademik ve uygulamalı çalışmalar Necmettin Erbakan’a anlatılmış ve Erbakan tarafından benimsenerek “Adil Ekonomik Düzen” adı altında Millî Görüş hareketindeki partilerinin programı haline getirilmiştir. Adİl Düzen, ekonominin yanı sıra siyasi, idari ve sosyal yapıları içinde barındıran genel bir sistem iddiasıdır. Bu sistemin iktisadi prensipleri ise “Adİl Ekonomİk Düzen” (AED) adı altında kurgulanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda kamuoyuna ilk takdimi 1990’lı yılların başında gerçekleşmiş ve bu söylem Refah Partisi’nin 1995 yılı genel seçimlerinde %22 ile birinci parti olmasında etkili olmuştur.
Necmettin Erbakan, hükümet kurma görevini ilk defa aldığında bunda başarılı olamamış ancak ikincisinde Refah-yol olarak bilinen koalisyon hükümetinin TBMM’nden güvenoyu almasını sağlamıştır. Başbakanlığın ikişer yıl dönüşümlü olarak yürütülmesi planlanan koalisyon hükümetinin ilk yılında “kamu tek hesabı” kurularak faiz oranları düşürülmüş, böylelikle faiz ödemelerinin bütçe üzerindeki baskısının azaltmıştır. Sosyal transferlerin artırılmasıyla gelirin adil dağılımı hedeflenmiştir. Ancak hükümetin ilk yılı dolmadan, 28 Şubat 1997 tarihinde "irtica ve buna karşı alınacak tedbirler" gündemiyle toplanan Millî Güvenlik Kurulu bazı kararlar alarak hükümeti istifaya zorlamıştır. AED’in bir parti söylemi haline gelmesi ve sonrasında bu partinin iktidar ortağı olması, bu modelin uygulanmasına ilişkin beklentileri artırırken günlük siyasi tartışmaların içine düşmesine neden olmuştur.
Refah Partisi’nin 1998 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması ve Necmettin Erbakan’ın 2011 yılında vefat etmesi ile “Adil Ekonomik Düzen” siyasi alandaki popülerliğini giderek kaybetmiştir. Bu modelin oluşturulmasına katkı sağlayan akademisyenler bağımsız olarak bu çalışmalarını günümüzde de devam ettirmekte, birçok üniversitede “İslam ekonomisi ve finansı” adı altında lisans ve lisansüstü programlar yürütülmektedir.
Necmettin Erbakan’ın liderliğinde şekillenen ve nihai hedefi maddi kalkınma ile birlikte manevi kalkınma olan Millî Görüş hareketinin bu özelliği, onu diğerlerinden farklı bir konuma taşımış ve özgünlüğünü sağlamıştır. Millî Görüşe göre, geri kalmışlıktan ve yabancı pazarlara bağımlılıktan kurtulmak için yapılması gereken, maddi alanlarda kalkınmayı sağlayarak sanayileşmek, aynı zamanda da manevi gelişmeye ağırlık vermek, bunun için de bireylerin manevi ve fikri eğitimini gerçekleştirmektir.
Erbakan’a göre, “Adİl Ekonomİk Düzen; ekonomik düzenin her noktasında sömürüye müsaade etmeyen, herkese hakkını veren, herkese karşı eşit davranan ve herkese fırsat eşitliği veren, herkesin faydalı, yapıcı faaliyetlerini destekleyen, ekonomik faaliyetleri teşvik eden, ekonomik gelişmenin önündeki lüzumsuz ve haksız engelleri ortadan kaldıran bir ekonomik düzendir”. Millî Görüş'ün önerdiği düzende faiz olmayacak, haksız vergiler kalkacak, paranın değeri hak ölçüsü olarak kabul edilecek, sağlam paraya geçilecek, karşılıksız para basılmayacak, paranın değeri düşürülmeyecek ve krediler adil ölçüler içinde faydalı iş yapacak herkese verilecektir. (Necmettin Erbakan, 1991)