Bu yazı Fehmi Koru’nun 23.11.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/reform-mu-fitne-mi-iktidarin-gelecek-kaygisina-dair-girisimi-baslamadan-bitecek-galiba/
Bülent Arınç AK Parti’den ayrılmadı ama bakanlıktan ayrıldı. Verdiği beyanat bizim eskiden beri savunduğumuz görüşlerin ifadesidir. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin izni olmadan beyanat vermiştir. Aslında Erdoğan’ın söylediği de doğrudur. Müşavirler, şura üyeleri görüşlerini beyan ederler. Yetkili görüşleri değerlendirir, kararı o verir. Müşavirlerin söyledikleri başkanı bağlamaz. Görüşleri karar değildir. Görüşler, görüş sahiplerine aittir. Çok sesli bir düzende herkes her şeyi serbestçe söyler. Yetkilinin verdiği karar uygulanır. Görüşte muhalefet hakkı tavsiye olduğu için ibadettir, ama karara muhalefet, fiilen karara uymama isyandır ve en büyük günahtır.
Bu durumda Arınç’ın görüşlerini beyan etmesi ve Erdoğan’ın da “Görüşler bizi bağlamaz.” demesi doğrudur. Yanlış olan nedir? Erdoğan’ın “Karar mercii biziz. Görüşlerini açıklayan müşavir arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Elbette onların söylediklerini değerlendireceğim. Bana göre memleket için uygun neyse o kararı alıyorum. Ben şimdilik PKK yanlısı mahkûmların serbest bırakılması temennilerini uygun bulmuyorum. Elbette bir gün ülke kendi güvenliğini sağlama aldığı zaman bu arkadaşlarımızın milletimiz tarafından affedilmesi söz konusu olabilir. Onlar da tövbe ederlerse bu millet geçmişte yaptıklarını unutabilir.” demeliydi.
Muhterem Başkanımızın konuşmasında iki hata vardır. Biri mahkûmlara karşı cephe almasıdır. Yargıçlar idam kararını verdikleri zaman kalemlerini kırarlardı. Biz bu kararı isteyerek vermedik, üzülüyoruz ama şeriat böyle istiyor. Kararı isteyerek almadık, bu suçu işlemeselerdi de bu kararı almasaydık temennisini izhar ederlerdi. Cumhurbaşkanı; suçlu da olsa, hain de olsa bir vatandaşa cephe almaz. Yargı kararları uygulanır, o vatandaşın hukukunu korur.
Bütün bunlar kötü niyetten değil, istişare edilmeden alınan kararların sonucudur. İstişare aleni olarak herkesle yapılacak sonra karar bildirilecek ve uygulanacak. Erdoğan’ın hem parti başkanı hem Cumhurbaşkanı olması, müşavirleri istişare etmek için değil konuşmasınlar diye atamış olması yanlıştır, er geç patlar. Nitekim Cemil Çiçek ile Bülent Arınç patladı. Berat Albayrak kaçtı.
Gerek Bülent Arınç’a gerekse Cemil Çiçek’e AK Parti kurulmadan evvel Adil Düzen partisini kurmamızı önerdim, onlar AK Parti’yi kurdular. Bugünkü duruma geldiler. Bu iki arkadaşa yeniden öneriyorum. Bırakın bu müşavirlik makamınızı. 20 seneden fazla zamandır önerdiğim yere gelin, Adil Düzen partisini kuralım.