‘Geçmiş olsun İzmir, Allah korusun Türkiye’-17
Depremler yani sarsıntılar devam ediyor…
Sosyal sarsıntılar da zaten hep varlar…
Neden ve ne zamana kadar var olacaklar?
-HAK gelip batıl zail oluncaya kadar var.
***
İzmir depremi gerçekleştiğinden ve İstanbul’da bile hissedildiğinden beri, gazeteler her gün Ege ve/ya Marmara bölgelerindeki bir şehir merkezli veya Ege ve/ya Marmara denizlerindeki bir yerde gerçekleşen küçük depremleri yazıyorlar; yani her gün sarsıntı var…
Ömrünün yaklaşık yarısını İzmir’de depremden en çok etkilenen Bayraklı/ Bornova’da diğer yarısı da İstanbul’da yaşayan biri olarak sarsıntıları takip ediyorum…
Ama her vesileyle hep hatırlattığım üzere, hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî yani dört bir yanında her an çözümsüz olarak var olmaya devam eden “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki sarsıntıları da her gün malum genel ve özel sebeplerden dolayı takip ediyorum…
Sadece takip etmekle yetinmiyor; yarım yüzyıldır, başta Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız olmak üzere, Adil Düzen çalışanı arkadaşlarımızla, bu sarsıntılara ya da sorunlara çare ve çözümler üretiyoruz, “teşhİs” ve “tedavİ” merhaleleri ile birlikte…
***
Bir akademisyenin önemli bir hatırlatması ile devam edelim…
“AİLE OKULU! 30-35 yıl önce yazmış, sonra da zaman zaman tekraren yazıp teklif etmiştim: Aİle okulu kurulmalıdır. AİLE ile ilgili elzem derslerin okutulduğu bir okul. Şoförlük kurslarında nasıl ki dersler var ve sonunda bir EHLİYET veriliyor, sadece ehliyeti olanlar araba sürüyor. Aynen öyle; AİLE okulunun verdiği ehliyeti alan kıza talip olunmalı, bu ehliyete sahip oğlana kız verilmelidir; EHLİYET her iki tarafta da aranmalıdır. AİLE konusunda dayatılmak istenen yâd el felsefeden behemehâl vaz geçilmeli ve öze uygun bir anlayış esas alınmalıdır. Yoksa ailenin durumu çok kötü. Bu vebali bir daha hatırlatmış olayım. Selam...” Prof. Dr. Orhan ÇEKER
***
KUR’AN ayetleri ile devam edelim…
“Kendilerine: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiğinde: ‘Biz sadece ıslah edicileriz’ derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. Ve (yine) kendilerine: ‘İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin’ denildiğinde: ‘Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?’ derler. Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler. İman edenlerle karşılaştıkları zaman: ‘İman ettik’ derler. Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise, derler ki: ‘Şüphesiz, sizinle beraberiz. Biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz.’ (Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır. İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır. Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı dönmezler.”
(Bakara Suresi, 11-18. ayetler).
***
Depremler yani sarsıntılar devam ediyor…
Sosyal sarsıntılar da zaten hep varlar…
Summun, bukmun, umyun olanlar da varlar…
Yani sağırlar, dilsizler, körler de hep varlar…
Neden ve ne zamana kadar var olacaklar?
-HAK gelip batıl zail oluncaya kadar var.
HAK gelmedikçe de batıllar zail olmaz!