Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 965
Taha Suresi Tefsiri 17-24. Ayetler
19.05.2018
4201 Okunma, 2 Yorum

TAHA SÛRESİ - 3. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17) قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى (18) قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى (19) فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى (20) قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى (21) وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى (22) لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى (23) اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24)

 

***

 

وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17)

Va MAv TiLKa Bi YaMiNiKa YAv MUvSAy (Va MAV TiLKa Bi FaGİyLiKa YAv FuGaLVa)

“Ve yeminindeki bu nedir Ey Musa”

Allah Musa’ya önce kendisini tanıttı. Musa onu rab olarak kabul edecek midir? Önce Musa’nın kendisinin gerçekten rab olduğuna inanması gerekir. Demek ki tanımadığınız birileriyle görüşecekseniz, önce kendinizi tanıtacaksınız, sonra bunu kanıtlayacaksınız, ondan sonra söyleyeceklerinizi söyleyeceksiniz.

Peygamberlerin sünnetine yani yaptıklarına uyma durumunda olduğumuz gibi Allah’ın sünnetine yani yaptıklarına da uymak durumundayız.

İçtihadımızı yaparken uyacağımız deliller şöyle olmaktadır: 1) Kitap. 2) Peygamberlerin yaptıkları. 3) Allah’ın yaptıkları. 4) İbadetlerde yapılanlar.

O halde Allah’ın Musa ile olan görüşme şekli bizim de benzer şekilde görüşmemizi gerektirir.

Soru niçin sorulur? 1) Bilmediğini öğrenmek için sorarsınız. 2) Onun onu bilmediğini öğrenmek için sorarsınız. 3) Onun üzerinde düşünmesini sağlamak için sorarsınız. Burada Musa’nın dikkatini ona çekmek için sormaktadır.

Arapçada lafız olarak dişilik alameti taşımadığı halde dişi olan kelimeler vardır, 150 kadardır. Üretimi (doğurganlığı) ifade eder ve insanın çift uzvunu ifade eder. Değnek, elle taşındığı için ve sol ve sağ elle de taşınabilir, ikisi ile birlikte tutulabilir. Bu sebeple dişi kelimedir. İnsandaki çift uzuvlar da dişildir. Sorduğunuz şey bilinmektedir. Bundan dolayı dişi kelimesi getirilmektedir.

Lisede bana bir öğretmenim bir liste yapıyordu. 55 numaran nedir diye sordu. Numara ile kaydettiği için seni de kaydediyorum demedi de numaran nedir diye sordu.

Allah Musa’ya elindekinin değnek olduğunu biliyorum. O değnek üzerinde söyleyeceklerim var onun için soruyorum. Burada تِلْكَ kelimesini kullanmıştır.

بِيَمِينِكَdiyerek “Sağ elindeki nedir?” dedi, demek ki Musa onu sağ elinde tutuyordu. Solak değildir. Elindeki nedir demeyip sağ elindeki ne demiş olması değneğin kendisinden çok onunla yaptığı işleri hatırlatmak istemiştir. Yani bununla ne iş yaptın şeklinde bir soru tevcih etmiştir.

يَمِينSağ yandır. Doğuya dönüldüğünde sağ tarafta kalan yerdir. Sol tarafta kalan yere ise شِمَال şimal denir.

Kur’an’da  يمن71,ءمن 879 defa geçer. Toplam 950 (2*52*19) eder.

ي kolaylığı, م genelliği, ن parçayı ifade eder. مِنْ tebiz için gelir.

يَامُوسَىdiye ismen hitap edilmiştir. Baştan يَامُوسَى diye hitap etmişti. Neden tekrar etti? Elindeki değneğin ne sorusunda değneğin durumunu değil o değneğin Musa’nın elinde olmasına işaret ediyor. Bu, sen Ey Musa, sen ne iş yaparsın. Böylece Musa’ya verilecek göreve işaret etmektedir. O değnek başkalarının elinde değil senin elinde bir iş yapacaktır.

Bundan çıkaracağımız mana şudur. İşleri ancak ehliyetliler yapar. Araçlar ehliyetli kimselere verilir. Bu kuralı burada Ey Musa sözü ile anlıyoruz.

 

YORUM

Allah önce kendisini tanıtıyor. İnsanı kişi olarak tanımladığınız zaman bu kadar büyük güce sahip bu kadar büyük kâinatın, dört beş boyutlu uzayın halikı ve maliki olan kimsenin dünyadaki insanlarla ilgilenmesi ve onlara Kur’an’ı göndermesi peygamberler göndermesi anlamsız gelebilir. Ne var ki insansız, meleksiz, ruhsuz ve cinsiz bir kâinat ne işe yarayacaktır. Kâinatın değeri insan ve diğer şuurlu varlıkların varlığı ile kaimdir. Allah da kâinatı yaratmasa O’nun ilahlığı neye yarayacaktır. Demek ki Allah’ın insanlarla ilgilenmesi son derecede doğaldır. Çünkü onu bilen ve onu tanıyan muhatabı olan insandır.

Allah muhatabını çok büyük varlık olarak yaratmıştır. Önce fert fert çok küçük varlıklar olarak yaratmış, sonra bunların birleşmesinden insanlık diye bir varlık ortaya çıkmıştır. Şimdilik her gezegende yaşayan insanlar ayrı ayrı varlıklardır. İlerde tüm dünya insanları birlik kurup Tanrı’ya karşı muhatap olurlar. Hatta melek, cin ve ruhlarla da birlik sağlayabilirler.

O zaman bir yaratıcı bir de tüm yaratılanlar birlik içinde tek varlık olmuş olurlar. Böylece Allah kendisine uygun muhatabını bulmuş olur.  Allah’a doğru yol almak demek tüm kâinatın birliği içinde Tanrı’ya kul olma çabası demektir. Biz ne kadar küçük varlığız ama yaratıklar içinde en büyük değere sahibiz. Bunu unutan insan ne kadar hüsrandadır. Musa’yı yücelten Allah onun örneğinde tüm insanları yüceltmiştir. Hepimiz birer Musa’yız. Yeter ki yerimizi bilelim.

Başka değerlendirmemiz gereken bir husus vardır. Musa Mısır’da bir köledir. Ama bilgisi vardır. Sarayda yetişmiştir. Sonra Medyen’e gitti ve orada da eğitimini tamamladı. Hiçbir gücü ve serveti yoktur. Ne doları var ne de ordusu var. Ama Allah ona görev veriyor ve sonra dünyayı değiştirecektir. O güçlü imparatorluklar yıkılacak ve yerini onun getirdiği düzen alacaktır.

Bugün bu görevi siz bu seminerleri okuyanlar, siz Kur’an’ı uygulamak üzere ele alanlar yükleniyorsunuz. Musa kadar yüce göreviniz var. Kur’an düzeni getirme dışında bir düşünceniz kaygınız olmamalıdır. Sizden başka buna sahip çıkan kimsenin olmadığını biliyorsunuz her halde. Bu da ayrıca size olan Allah’ın ihsanıdır.

 

Öz Türkçe ile:

“Ve sağındaki nedir ey Musa?”

Kur’an kelimeleri ile:

“Ve yeminindeki nedir, ya Musa?”

 

Va MAv TiLKa BiYeMIyNiKa YAv MUvSAy

وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17)

***

 

قَالَ هِيَ عَصَايَ

QAvLa HiYa GaÖAYa (FaGaLa HiYa FaGaLaYa)

“O asamdır diye kavletti.”

عَصَا sopa demektir. İnsanların ilk kullandığı araçtı. هِيَ dişi zamiri gönderilmiştir. “Bu asamdır” diyor. “Bu asadır” demiyor. Çünkü sorulan soru onun ne olduğu değil onunla ne yapıldığıdır. Bu benim asamdır, başkalarının asası değildir.

Araçların kullanılmasında onun sahibi olmak ona alışmak demektir. Aynı fabrikadan çıkan araçların da farkları vardır. Farklı huyları oluşur. Onu kullananın ona alışkanlığı doğar. Daha iyi kullanır. Bir aracı çok kişi kullanırsa o araç çabuk yıpranır.

Bu değnek benim değneğimdir, onunla arkadaş gibiyiz, ben onsuz yapamaz durumdayım diyor.

عصوsopa demektir, Kur’an’da 12 defa geçmektedir. عصي isyan etme, karşı çıkmadır, 32 defa geçmektedir. Ayrı veya bir kelime olarak görebiliriz. İsyan etmek demek sopa kaldırmak demektir.

عetkinliği, صdayanıklılığı, و birliği, ي kolaylığı ifade eder.

أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا

aTaVakKaEu GaLaYHAv

“Ona tevekku ederim”

وكء arkalık, sırtın yaslandığı şeydir, Kur’an’da 11 defa geçer. وكل 71 defa geçer. Toplam 82 (2*41) eder.

وberaberliği, ك oluşu, ء de gücü ifade eder.

Ona dayanırım diyor. Canlılar içinde insanlar dik yaratılmışlardır. Bugün insandan başka dik yürüyen yoktur. Geçmişte olduğu iddia edilmiş ise de kesin olarak kanıtlanmış değildir. İnsan konuşan varlık olduğu için sürekli birbirine bakma durumundadır. Dudakların hareketi bugün okunabilmektedir. Ayrıca gözlerden çıkan ışık karşı gözlere mesaj götürmektedir.

İki ayak üzerinde durmak ve yürümek bazen zorlaşmaktadır. Kırlarda değnek sayesinde bu eksiklik giderilmektedir. Yaşlılar değneği kullanmaktadır. Musa önce bütün insanların yararlandığı yönünü ortaya koymaktadır.

وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي

Va EaHuşŞu BiHAv GaLAv ĞaNaMIy (Va EaFGaLu BiHAy FaLAy FaGaLIy)

“Ve onunla ganemimi heşş ederim.”

Mısır’da Nil toprakları üzerinde tarım yapılırdı, ayrıca hayvan beslenirdi.

Sümerler gelmeden önce Mezopotamyalılar hayvan beslemeyi bilmezlerdi. Sümerler de tarımı bilmezlerdi. İki halk bir araya gelince uygarlık doğdu.

Tarım köylüsü hayvancılıkla tarımı birleştirir ve yaşar. Hayvanların en büyük yararı onlarla uzun yolculuk yapabilmedir. Atlar yalnız yük taşırlar. Koyunlar da yalnız süt verirler. Deve ise hem yük taşır hem süt verir, bu sebeple deve çöl hayvanıdır.

 Musa ailesi ile yola çıkarken kendisine ait sürüsünü de yanına almıştır. Onunla yol alabilmektedir. Eşinin yanında da çobanlık yapmaktadır. Zaten hayvanlara su verirken eşi ile tanışmıştı. Babası eşine sürüden bir pay vermiş veya kendisi çalışması karşılığı sürüyü almıştır. Bu takdirde Musa ücret olarak kızını almıştır. Yani başlık parası ile hizmet etmiştir. Ayrıca hizmetinden dolayı koyun sürüsünü almıştır.

غَنَمِي demektedir. Demek ki kendi sürüsü vardır, eşinin sürüsü değildir.

Başka bir yorum: Kayınpederi Musa’ya sürüyü vermiş ve sermaye yapmıştır. Musa da ona etinden sütünden pay vermektedir. Fıkıhta karz veya mudarebe şirketi olarak çalışmıştır. Konan sermaye aynen iade edilir, eksilme varsa sürü sahibinindir. Çoban zamanını boşa harcamış olur. Artma varsa artanı paylaşırlar. Ayrıca her iki tarafın günlük masrafları öncelikle sağlanır.

غَنَمِي kelimesi ve أَنْ تَأْجُرَنِي(Kasas, 28/27)kelimeleri bize şirketi karzın hükümlerini öğretir.

غَنَم koyun sürüsü demektir.

Kur’an’da غنم 9, غني 73 defa geçmektedir. Toplam 82 (2*41) eder.

غdeğişmeyi, نbölünmeyi, مenginliği ifade eder.

Kur’an’da geviş getiren hayvanları sayarken sekiz çift denmektedir. Bunları sayarken إِبِل, بَقَر, ضَأْنve مَعْز’den bahseder. Biyolojide geviş getiren hayvanlar dört grupta toplanır. Deve, Sığır, Koyun ve Zürafa sekiz çift 16 eder. Bunların üzerinde durulmalıdır. Arapçada koyun شاة‘dır. غَنَم için koyun sürüsü diyorsak da mutlak sürü anlamı da çıkar.

هششdürtmek demektir, 1 defa geçer, هزز 5 defa geçer, sarsmak demektir. Toplam 6 (2*3) eder.

ه düzlüğü, ز zamanda düzgün diziyi, س mekânda düzgün diziyi, ش ise zamanda sıçramalı diziyi ifade eder.

Hayvanlar sopa dokununca ona göre hareket ederler, sağdan dokunursan sola giderler, soldan vurursan sağa giderler. Değişik dillerde farklı söyleme vardır. Hayvanlara hangi kelimeyi öğretirsen o kelimeye göre anlamaya başlarlar. Yani hayvanların da insanların dilini kısmen öğrenme kabiliyetleri vardır. Köpeklerde ve atlarda bu kabiliyet çok ileri gitmiştir. Hayvanlar birbirleri ile konuştukları gibi insanlarla da konuşurlar. İnsanlar bundan yararlanırlar.

Araplar çocuklarını sütannelerine verirler. Çocuk orada doğa ile karşı karşıya gelir. Dünyayı farklı bir şekilde algılar.

Bizim yüz lojmanlı işyeri apartmanları yanında her bir dönüm üzerinde kurulan dinleme evlerinde seralar olacak, kümesler olacak, ahırlar olacak, bahçeler olacak. Çocuklar oranın temiz havası içinde ve doğa ile birlikte büyüyecekler. Arıcılık ve ipek böceği de başka bir zevk oluşturmaktadır. Bu yazdıklarımızı değerlendirecek olanlar ileride üçüncü binyıl uygarlığının projelerini gerçekleştireceklerdir, inşallah…

Mülkiyetin değişik yönleri vardır. Taşınmaza sahip olma, araçlara sahip olma, sürüye sahip olma, meyvelere sahip olma,  taşınır mallara sahip olma. Musa’nın kıssası araçlara ve hayvanlara sahip olma hükümlerini getirmektedir. غَنَمِي denmektedir yani benim ganemim denmektedir.

وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى (18)

Va LiYa FIyHAv MaEAvRiBu EuHRAv (Va LiYa FIyHAv MaFAvGıLu FuGLAv)

“Ve onda benim başka mearıbım da vardır.”

Burada مَآرِبِيdemiyor, لِيَ diyor. مَآرِبِي deseydi marife olurdu. Hâlbuki diğer belli olmayan işlerim de vardır, bana aracı olur.

Değneğe dayanmaktadır. Hayvanları sürmektedir. Bunları yaptıktan sonra başka işlerde de onu kullanıyorum diyor. Başka işler nelerdir? Savunma aracıdır. Saldıran hayvanları onunla defedersin. Meyveleri ağaçtan dökme aracıdır.  İnsanoğlunun ilk kullandığı araç değnektir, sopadır. Sonra da taştan yapılmış aletleri kullanmıştır. Bugün geçmiş uygarlıkları onların bıraktıkları taş aletlerle biliyoruz. 

İnsanın dört ihtiyacı vardır; a) beslenmek, b) giyinmek, c) barınmak, d) dolaşmak (enerji). İnsanlar bunların hepsini yüzde 80-90’ını diğer canlılardan sağlarlar.

مَآرِبُ ve  أُخْرَى kelimeleri munsarif değildir. Bir kelimenin munsarif olmaması için 9 illetten ikisi bulunacaktır. Adl (Bir kelimenin vezninin başka bir vezne dönüşmüş olması), vasf, tenis, alemiyet ile marifelik, cem', fiil vezni, üç harften büyük ucme, terkib, Elif Nun ile bitme.

Kur’an’da geçen kelimelerde bu özelliklerden hangisinin olduğu tespit edilip Ruhu’l-Kuran’a ilave edilmelidir.

مَآرِبُ,  مَأْرِبَة’in cemidir. Tenis ve cem illeti ile munsarif değildir.

أُخْرَىise أُخَرَ’nın müfredidir. Ceme müfred gelmiştir. Vasıf ve manen cem olduğu için munsarif değildir.

أُخُر ense, أُخْرَى diğer(dişi), آخَر diğeri(erkek), آخِر son, آخِرَة sonraki hayat demektir. Arka, oradan da son anlamında ahir kelimesi türemiştir.

ءgücü, خyıkılmayı, sona ermeyi, رtekrarı ifade eder.

Ürbiye kalça demektir. Sonra bütün organlar için kullanılmıştır. Sonra da araç anlamında kullanılmıştır. Araba kelimesi buradan gelmektedir.

ء gücü, ر tekrarı, بgeçişi ifade eder.

Hadım olanlara irbesiz denmektedir, organsız anlamındadır.

Benim birçok işlerimi görmektedir diyor.

Araç kullananların eğitilmesi ve onu çalıştıracak durumda olması gerekir. Bu ayetin bize öğrettiği araç sorumluluğunun birine verilmesi gerektiğidir. Bakımını o yapmalıdır. Ayarlamaları o yapmalıdır. Herhangi bir aksaklık olduğu zaman da o sorumlu olmalıdır.

Bugünkü düzende avukatların, doktorların, bakımcıların ve öğretmenlerin çıkarları yaptıkları ile çelişmektedir. İyi doktor aç kalır, iyi avukat aç kalır, iyi bakıcı aç kalır, iyi öğretmen aç kalır.

Bu sebepledir ki Adil Düzende bunlara ücret harcadıkları zamana göre değil, yapılan işe göre pay verilmektedir. Avukat müvekkillerini mahkemeye gitmeden kurtarandır. Doktor insanı hastaneye gitmekten koruyandır. Bakımcı araçların bozulmasını engelleyendir. Öğretmen de öğrettiğinin kazancına ortak edilendir.

 Musa acemi birisi değildir. Sarayda büyümüş, Medyen’de yetişmiştir. Henüz peygamber değildir ama iyi bir müçtehittir yani bizim gibi âlimdir.

Kişi bir göreve alınırken imtihan edilmesi de burada fiilen gerçekleşmektedir. Musa Allah’la mülakat yapmaktadır. Başarırsa görevlendirilecektir.

Bizzat Allah görevlendirdiği için toplulukta da görevlendirme Allah’ın halifesi olan halkı temsil eden dayanışma sorumlularınca yapılacaktır ve ona güvence verilecektir.

 

YORUM

Kendisini tanıttıktan sonra şimdi Musa’yı görevlendirecektir. Ona yeterli imkânı sağlıyor ve görevlendiriyor. İşe basit değnekten başlıyor, elindeki nedir diyor. O da koyunlarımı güderim, ona dayanırım, buna benzer basit bir aracımdır diyor. Bunu ona söylettikten sonra, bundan sonraki ayette onun ne kadar büyük güç olduğunu gösterecektir. Aslında tüm gelişmeler basit değneklerden ibarettir. Onu kullanmayı bildikten sonra çok büyük işler başarılacaktır.

 Musa’nın başlattığı yazılı uygarlık sayesinde o sopalar bugün yılan olmuştur. İnsanlar bu sayede çeşitli başarılara ulaşmışlardır. Televizyonlar, bilgisayarlar hep onun benzerini yapmaktadır. Gelecekte daha ileri teknolojiye sahip olacağız Dört ve beş boyutlu uzaydan yararlanacağız.

Üçüncü binyıl uygarlığı dört şeye dayanacaktır; Kuran, Hesap, Fıkıh (Proje) ve Muhasebe. Bunun temelleri yarım asırlık çalışma ile atılmıştır. Sizler bunu devam ettireceksiniz ve Musa’nın yaptığı devrim benzeri devrim yapacaksınız.

 

Öz Türkçe ile:

“Bu benim değneğimdir, ona dayanırım, onunla sürümü dürterim ve benim onda başka işlerim de var dedi.”

Kur’an kelimeleri ile:

“Bu benim asamdır, ona tevekku ederim, onunla ganemimi heşş ederim ve onda benim uhra mearibim de var diye kavletti.”

 

QAvLa HiYa GaÖAyYa EaTaVakKaEu GaLaYHAv VA EaHuşŞu BiHAv Bi ĞaNaMIy Va LiYa FIyHAv MaEAvRiBu EuPRAy

قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى(18)

 

***

 

قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى(19)

QAvLa EaLQıHAv YAv MUvSAv (FaGaLa EaFGıLHAv Yav MuFGaLa)

“Onu ilka et, ya Musa diye kavletti.”

Ey Musadiye hitap edip kendisini tanıttı.

“Ey Musa” deyip muhatabın neye sahip olduğu imkânları anlattı.

“Ey Musa” deyip şimdi Musa’ya görevinin provasını yaptırıyor.

Görevlendiren, görevli ve şimdi de görev.

Her seferinde ayrı hitap etmektedir. Nasıl diplomasını alana üniversiteyi bitirdiği zaman ayrı diploma veriliyorsa, onun gibi her kademede yeniden adı zikredilerek görev veriliyor. Yani adının zikredilmesi bir kademenin atlanması anlamındadır. Sınıfını geçtin, artık görev alabilirsin demektir.

لَقَاة iki yerleşik bölge arasındaki buluşma yerinin adıdır. لِقَاء buluşmak, kavuşmak demektir. إِلْقَاء ise koymak, yerleştirmek anlamına gelir.

ل belirliliği, ق kuvveti, ي kolaylığı ifade eder. 

İlka, yere bırak demektir. Sopanın bırakılmasını emrediyor. Allah’ı ateş olarak görmüş, O’nunla konuşmuş, sonra da ılka et diyor.

Bir toplulukta birisine bir iş verecekseniz bir öneride bulunacaksınız.

-Önce kendinizi tanıtacak ve kendi görev imkânlarını anlatacaksınız.

-Sonra onun durumunu öğreneceksiniz.

-Ondan sonra ona görev vereceksiniz.

Genel olarak eğer karşı tarafın istediği zararlı değilse, sizin de gücünüz yetiyorsa, onu dinleyeceksiniz, ona uyacaksınız.

Bu ayette Musa’ya emir vardır. Açık mucize gösterilmiştir ve ona uyulması istenmiştir.

 

YORUM

Allah Kur’an’dan önce peygamberlere mucizeler vermiş ve halk mucizeleri ile onların peygamber olduğuna inanmıştır. Kur’an’dan sonra böyle mucizeler olmadığına biz inanmakta zorluk çekiyoruz. Oysa bunlar Allah için çok ehvendir. Beş boyutlu uzayda olanlara doğru yöneldiğinizde düşünebildiğiniz her şeyi orada bulabilirsiniz.

Bu kadar kısa ayette sayı mucizesi var mı, kontrol edelim.

(E:1,H1) Q:2, (M:1,V:1) (A:4), (Y:1,S:1), L:2

Önce harflerin toplamı 14 adettir. 4 boğaz 2 dudak olmak üzere 6’sı kameriyedir. 4’ü A harfidir. Kalan 4’ün 3’ü şemsidir. Burada kuralımıza uymayan bir harf vardır, o da يşemsi olmadığı halde سile beraber gelmiştir.

Y harfi diğer harflerin yerine geçen bir harftir. Kırgızlar Y’leri C olarak kullanırlar. Yok’a cok derler. Yakutlar ise Y yerine S harfi kullanırlar, onlar da “Yok” yerine “Sok” derler. Demek ki S ile Y arasında bir ilgi vardır ki tüm Y’leri S yapıyorlar. Bu kurala uymasa bile, ihtimaliyat hesabına göre bu düşülürse yine de ayet icazını çok büyük derecede korumaktadır.

 

Öz Türkçe ile:

“‘Onu yere bırak, Ey Musa’ dedi.” 

Kuran kelimeleri ile:

“Onu ilka et, Ya Musa diye kavl etti.”

 

QAvLa EaLQıHAv YAv MUvSAy

قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى (19)

 

***

 

فَأَلْقَاهَا

Fa EaLQAvHAv (Fa EaFGaLaHAv)

“Onu ilka etti”

Onu emri alır almaz hemen ilka etti.

Bizim kuralımız şudur. Sen kendine bir başkan seçmek zorundasın. İstediğini seçersin. İstediğini seçme özgürlüğünle kişiliğini koruyorsun. Onu değiştirebilirsin. Ama değiştirmediğin müddetçe onu dinleyeceksin. Ona uymakta tereddüt etmeyeceksin. Önce biatini sona erdireceksin, ondan sonra başka türlü davranabilirsin. Bu sayede topluluk oluşmakta ve birlik doğmaktadır.

فَ harfi hemen tereddütsüz itaat etti demektir.

فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ 

Fa EiÜAv XayYaTün (Fa EiZAy HiYa FaGLaTün)

“O dem o hayy’dır”

Burada şu sorulabilir. Allah Musa’ya neden değneği seçti, başka bir şeyi seçebilirdi. Mesela bir taşı seçebilirdi. Değneği seçti, çünkü değnekle gezmektedir. Firavunun karşısına onunla kolay çıkmaktadır.

Başka bir soru; neden yılan olmuştur da mesela kuzu olmamıştır. Çünkü Allah dünyayı yarışma yeri yapmıştır. Değneği yılana benzetip hareket ettirebiliyorlardı. Onlarda yarışacakları bir aracı seçmiştir. Kuzuyu koysaydı yarışma olmazdı.

O halde sosyal grupları öyle oluşturacağız ki yarışsınlar ama biri diğerini devreden dışarı çıkarmasın. Biz Kur’an’a göre insanlık anayasasında sosyal gruplar ancak en az beş, en çok yirmi olur diyoruz. Beşten az olursa onu sosyal grup saymıyoruz. Yirmiden fazla olduğunda yirmiden fazlasını grup halkından ayırıyoruz.

تَسْعَى (20)

TaSGAy (TaFGaLu)

“Sa’y eder”

Fiili muzari nekre isimlere sıfat olabilir. Sıla cümlesi getirilmesi gerekmez. Marife olsaydı الَّذِي gibi o zaman sıla cümlesi gelmeden cümlede sıfat olamazdı. Hal de olabilir. Zil hal (Sahibul hal) marife ise وَ harfi (hal vavı) getirilir.

Buradan öğreniyoruz ki Kur’an’dan önce peygamberlerin gösterdiği mucizeler beş boyutlu uzaydan aktarılmaktadır. İnsanın onu yapması mümkün değildir. Nasıl Kur’an’ı insanlar oluşturamıyorlarsa peygamberlerin mucizelerini de o peygamberlerden başkaları gösteremez.

 

YORUM

Sopa yılan olmuş ve hareket etmeye başlamıştır. Bıraktığı sopa kaybolmuş, yerine civardan başka bir yılan gelmiştir. Yani sopa yılana dönüşmemiş de sopa gitmiş yerine yılan gelmiştir. Bu mümkündür. Gizli bir el sopayı alıp götürmüş, yerine yılanı koymuş olabilir.

Böylece bir anda insan böyle düşünür ve yılanın ona saldıracağını hisseder.

İnsan beyninde iki karar şekli vardır. Biri refleks şeklindedir. Ruhun denetiminden geçmeden birden refleks halindeki kararlardır. Burada mantık aranmaz. Diğeri ise beyinde muhakemeden geçer, ruhun denetiminde karar haline gelir ve insan ondan sonra hareket eder. Buradaki insiyak dediğimiz ani kendiliğinden hareketlerdir.

Musa bununla karşı karşıya bırakılmış ve bu durumda yapacağı öğretilmiştir.

 

Öz Türkçe ile:

“Onu bıraktığında o canlanır bir yılan oldu.”

Kur’an kelimeleri ile:

“Onu ilka etti, sa’y eder bir hayya oldu.

 

Fa EaLQAyHAv Fa EiÜAv HıYa XayYaTun TaSGAy

فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى (20)

 

***

 

قَالَ  

QAvLa (FaGaLa)

“Kavl etti”

فَقَالَ demedi. Demek ki yılan sa’y etti bu arada Musa seyretti. Bu esnada Rabbi ile başka konuşmalar geçti, dolayısıyla وَ harfi de getirilmedi. Musa kavlettiklerini hazfetti de قَالَdedi.

Sopayı bırak emri kolay ve basit bir emirdir. Yılanı tekrar ele alma son derece zor bir olaydır. İnsanların eline yılanı vereceğinize daha kolay bir işle başlatacaksınız.

Namaz ayakta başlar, sonra daha zor olan rükûa gidilir, daha sonra en zor olan secdeye gidilir. En zor olan iki defa tekrar ettirilir. Ondan sonra dinlenme durumuna geçilir. Nasıl yorulduğunuz zaman dinleniyorsanız, işlerde de durum budur, sonunda dinleneceksiniz.

خُذْهَا

PüÜHAv (üFGuLHAv)

“Onu ahz et”

اَخْذelin avucuna bir şeyi alıp kavramadır. Onu elinle al diyor. Şimdi tereddüt gösterebilir. Almak istemeyebilir. Ve havf etme diyor.

وَلَا تَخَفْ

Va LAv TaPaF (Va LAv TaFGaL)

“Ve havf etme”

وَ harfi ile atfetmiştir. Bu sözü daha Musa ele almadan söylemektedir. Yani baştan güvence veriyor.  

Kamu görevlileri görev yaparken güvenceye sahiptirler. Onlar görevlerini yapmakta iken bir saldırıya uğrarlarsa af yoktur. Kamuya saldırıldığı için diyetle karşılanmaz, kısas yapılır. Bunun dışında görev şehidi olduğu için onların diyetlerini devlet iki misli öder.

“Korkma” ifadesi ile Allah teminat veriyor.

سَنُعِيدُهَا

Sa NuGIyDuHAv (Sa NuFGıLuHAv)

“Onu yakında iade edeceğiz”

Musa Firavuna gidecek, ona mucize gösterecek ve ondan İsrail oğullarını isteyecek. Burada Musa’ya mucizeyi nasıl göstereceğini öğretmektedir. Provasını yaptırmaktadır.

Üretimde temel kural budur, öğretimde temel kural budur; yaptırarak öğretme. 

Kur’an düzeninde uygulamadan öğretme yoktur. Çalışarak okuma ilkesi buradan gelmektedir. Çocuk 7 yaşına gelinceye kadar oynayarak eğitim alır. Bu husus Yusuf Suresi’nde anlatılmaktadır. Burada da yaptırarak eğitim yapılmaktadır. Çocuk 7 yaşında üretime başlar ve ölünceye kadar bir taraftan öğrenmeye devam eder, diğer taraftan çalışarak yaşar.

سِيرَتَهَا الْأُولَى (21)

SİyRaTaHa eLEUvLAy (FıGLaTaHay eLFuGLAv)

“Ula siyretine”

سير uzun yolculukta giyilen dış elbisedir. Yola çıkmak seyr etmek demektir. Siyret doğal hali demektir.

سير Kur’an’da 27, سيح ise 3 defa geçmektedir. Toplam 30 (2*3*5) eder.

سmekânda diziyi, ي kolaylığı, ر tekrarı ifade eder.

Duran hiçbir şey yoktur. Her şey dört boyutlu uzayda seyretmektedir. Burada bu ifade edilmiştir. Sopa olarak yol alan varlık birden yapısını değiştirmiştir, yılan olmuştur. Sonra tekrar sopaya dönecektir. İlk yolculuğuna devam edecektir.

Bizim uzayımız beş boyutlu uzay dört boyutlu uzayın kesitidir. Her bir parçacık kitleden oluşmuş parça değildir. Birer dört boyutlu uzayın çubuğudur. Biz o çubuğun üç boyutta kesitini yaşıyoruz. Zaman içinde her şey yolcudur, yürümektedir. Bu yürüyüş sirettir.

 

YORUM

Bugün insanlık sanayi inkılabını yapmıştır. Batı dünyası bunu başarmıştır. Diğer ülkeler ise henüz bu inkılabı başarmış değildir.

Batı da ancak işçilik sistemi durumunda yapmaktadır.

Sanayi inkılabının başarılabilmesi için iş yaparak eğitim almakla mümkündür. Sanayi demek makineleşmek demektir. Musa’nın asası sanayi dönemi makinaları örneğidir. Makina yapmak kadar makinayı kullanmak da önemlidir. Çocuklara hesap makineleri alınmalı ve onun üzerinde hesaplar öğretilmelidir. Sonra bilgisayara geçilmeli, sonra da üretim yaptırılmalıdır.

Batı bunları işçilik sitemi ile yapmaktadır.

Biz ise ortaklık sisteminde yapacağız.

Ar-ge çalışmasını yapan bir merkezimiz olacaktır. Burada projeler yapacağız, projenin üretme şekillerinin tezgâhların belirleyeceğiz. Ondan sonra benzer üretim yeri yapacak olanlar bize gelecekler. Orada Musa Peygamber gibi yaparak öğrenecekler. Sonra memleketlerine dönecekler ve orada üretim yapacak işletmelerini kuracaklardır.

Reşat Erol ve Süleyman Akdemir’e başvurup kooperatif kurmak isteyenler vardır. Av. Süleyman Akdemir’e soruyorum: Sen bunlarla ilgileniyorsun, sana avukatlık bedelini veriyorlar mı?  Adil Düzene göre işletme kuranlardan ücret almıyorum diyor. Bana geliyorlar, bazen günlerce meşgul ediyorlar. Ben onlara birini gönderin de Yalova’da Adil Düzen’i öğrensin diyorum, çalışarak ve yaparak öğrensin diyorum. Kimse yanaşmıyor! Bilmeden ve öğrenmeden Adil Düzen’e göre işletme kuracaklardır ama bunu yapmak ve başarmak mümkün olmaz. Gülen cemaatinin ve Millî Görüş mensuplarının hatası budur; öğrenmeden iş yapma...

Siz Adil Düzen çalışanlarına ısrarla söylüyorum; malınızla ve nefsinizle Adil Düzen çalışmalarına katılmadıkça Adil Düzeni öğrenemezsiniz ve yapamazsınız.

 

Öz Türkçe ile:

“‘Onu al ve korkma, onu eski durumuna yakında getireceğiz’ dedi.”

Kur’an kelimeleri ile: 

“Onu ahzet ve havf etme, onu ûlâ sîretine iade edeceğiz’ diye kavl etti.”

 

 

QAvLa PuÜHAv Va LAv TaPaF SaNUvGIyDuHAv SIyRaTaHay elEUvLAy

قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى (21)

 

***

 

وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ

VaWMuM YaDaKa EiLAy CaNAvXıKa (VaFGaL FaGLaKa EiLAv FaGAvLiKa)

“Ve yedini cenahına dammet”

ضمم dağın çevresidir. Bir şeyi diğer şeye eklemek anlamındadır.   

Burada “yedini cenahına koy” deniyor.

Başka ayette (Kasas, 28/32) şöyle diyor:

  اسْلُكْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ وَاضْمُمْ إِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ

“Yedini ceybine sülk et” diyor, arkasından “dammet” diyor.

Dammetmek koymaktır. Sülk etmek yapıştırmaktır.

Korktuğumuz veya heyecanlandığımız zaman sağ elimizi soldaki kalbimizin olduğu yere koyarız. Burada söylenen elini sol yanına koy demektir, elbisenin içine koy demektir. Beyaz ile gösterildi. Fiziki hiçbir etkisi olmazsa neden koltuk altına elbisenin içine koyacaktır. Eğer beyazlaşması koltuğun etkisi ile ise neden her zaman etki etmemektedir. Sirete bu da aykırıdır. Yani doğa kanununa aykırı bir olaydır.

Bununla beraber sopa yılan oluyor, koltuk altında el beyaz oluyor. Demek ki yine de kurallı oluyor.

Burada “rahbden dammet” diyor. Elini elbisenin içine koy ve kolunu rahbden dolayı sok demektir. Rahbden ileri gelmektedir. Korkutmak demektir. Ani saldırıdaki korkutma değildir. İlerde olacaklardan korkmak demektir.

تَخْرُجْ بَيْضَاءَ

TaPRuCu BaYWAvEa (TaFGaLu FaGLAvEa)

“Beyaz huruç eder”

بَيْضَاءَak demektir.

Doğada renk yoktur, ışık dalgası vardır. İnsan beyni ışık dalgalarının çok azını görür, farklı renkte görür. Bu farklılık ruhsaldır, fiziksel değildir. Kelimelerin manaları da böyledir. Sesleri fizikidir ama mana ruhidir. Esas üç renk vardır. Diğer renkler bu renklerin karışımı ile elde edilmektedir. Beyaz ise üç rengin dengeli şekilde karışımıdır. Siyah ise üç ana rengin bulunmamasıdır.

Işık dalgası cisme çarpar, dalganın değmesiyle geri yansır. Yeni dalga cismin rengini ifade der. Elde ortaya çıkan bir madde üç rengi de üreten madde olmaktadır. Dolayısıyla el beyazlaşmaktadır.

مِنْ غَيْرِ سُوءٍ  

MüN ĞaYRi SUvEin (Min FAGLı FuGLin)

“Suin gayrısından”

 غَارmağara demektir, gözden kaybolma demektir. غير ise başkalaşma demektir.

غdeğişimi, ي kolaylığı, ر tekrarı ifade eder.

سُوءٍمِنْ دُونِهِ ve ضِدِّهِ سُوءٍ مِنْifadelerinde diğer bütününü içine alır, غَيْرde ise üçüncü varlıklar da vardır.

Elin herhangi bir kötülüğe, sevete uğramadan beyaz çıkacaktır. Kötülük taşımayan bir beyazlık söz konusudur.

آيَةً أُخْرَى (22)

EAvYaTan EuPRay (EaFGıLaTan FuGLav)

“Uhra bir ayet olarak”

Ayetin asıl kökü ءويdir. Eve sığınma demektir. Yüksek yerlerde çadırlarını kurar orada bayrak asarlardı, oranın hükümdarı olduğunu gösterirdi. Sonra yol işaretlerine ayet denmiştir.

Başka bir ayet.

Mucize kişinin resul olduğunu gösterdiği için ayettir.

Kuran ayeti cümle grupları da birer ayettir.

Yılan ayrı, beyaz el ayrı ayetlerdir, diğer ayettir.

 

YORUM

İnsanlığın iki büyük peygamberinden biri Musa, diğeri Muhammed’dir. Bunlar yazılı hukukun uygulamacısıdır. Tevrat ve Kur’an şeriat kitabı olarak iki kitaptır. Hıristiyanlar da şimdiye kadar Tevrat ile hükmediyorlardı. Bundan sonra Kur’an’la hükmedeceklerdir, sanırım.

 Musa’ya iki mucizeden başka mucizeler de verilmiştir. Ancak bu iki mucize onun ilk mucizesidir ve büyük mucizelerdir.

 

Öz Türkçe ile:

“Ve elini kanadına sok. Bir kötülüğü olmaksızın diğer bir kanıt olmak üzere ak çıkacaktır.”

Kuran kelimeleri ile:  

“Ve yedini cenahına dammet. Suin gayrı aher ayet olarak beyaz huruç edecektir.”

 

VaUWMuM YaDaKa EiLAy CaNaXıKa TaPRuC BaYWAvEa MiN ĞaYRı SUvEin EAYaTan EuPRAy

وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى (22)

 

***

 

لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى(23)

LiNuRiYaKa Min EAvYAvTıNav eLKuBRAy (Li NuFGıLüKa MiN EaFGaKAtıNa eLFuGLAy)

“Sana kübra ayetlerimizden ira edelim diye.”

كُبْرَىأَكْبَر’in dişisidir, en büyük veya daha büyük demektir. Eğer nekre gelirse sonrasında مِنْ veya لِgelir, o zaman daha büyük anlamına gelir. Eğer harfi tarifle gelirse en büyük ortaya çıkar.

Burada en büyük ayet hangisidir, yılan mı yoksa beyaz el mi?

Müfret kullanıldığına göre onlardan birisidir.  İlk ayet en büyük ayet olmalıdır. Yahut kübra en yakın beyaz olmalıdır. Firavuna etki eden ve onu harekete getiren ayet yılan ayetidir.

Buradaki “sana gösterelim”den maksat sana öğretelim diye demektir. Bunları yap ki nasıl yapılacağını ve neler olacağını gör demektir.

Askeri eğitim de bunun için gereklidir. Düşmanla karşılaşıldığı zaman nasıl davranılacağı daha önce öğrenilmiş olacaktır. Adil Düzen Kur’an düzenidir. O düzende her şey değişecektir ve üçüncü binyıl başka bir uygarlık olacaktır.

 

YORUM

İki mucizenin ortak yanları vardır. İkisinin de el ile yapılmış olmasıdır. Eliyle koyduğu sopa yılan oluyor, sonra yılan olarak eline alıyor sopa oluyor. İkinci mucize elini koynuna koyuyor ve beyaz oluyor. Birinci işlemde elde bazı kötü izler bırakıyor. Bu izleri silmek için ikinci işlemi yapıyor.  Buradaki بَيْضَاءَ sağlam el olarak çıkar anlamı da vardır. Yani yılanı ele almasıyla elinde meydana gelen etkiden dolayı bozulmuş eli koynuna koymakla el de sağlığına kavuşmuş oluyor.

Kullanılan ilaçlarda yan etkiler vardır. Bu etkileri gidermek için de başka ilaçlar verilir. Elmanın kendisinde şeker vardır başka kötü etkiler edecek maddeler vardır. Bunu gidermek için Allah meyvelerin kabuklarına maddeler koymuştur. Dolayısıyla meyveler kabukları ile yenmelidir. Ekmek beyaz ekmek olmamalıdır, öğütülmüş normal buğday olmalıdır. Şeker de pancarı ile birlikte yenirse etkisi az olacaktır sanırım. Çünkü oraya şekerin etkisini gideren madde konmuştur. Yalova’da kuracağımız muayenehanede bunların hepsini deneme imkânını bulacağız inşallah. Bu sayede Kur’an tıbbı oluşacak, Kur’an eczanesi oluşacak.

 

Öz Türkçe ile:

“Kanıtlarımızdan en büyüğünü sana gösterelim diye.”

Kur’an kelimeleri ile:

“Kübra ayetlerimizden sana ira edelim diye.”  

 

Li NUvRiYaKa MiN EAvYAvTıNa eLKuBRAy

لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى (23)

 

***

 

اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24)

EiÜHaB EiLAy FıRGaVNa EinNaHUv OaĞAv (EÜHaB EiLAy FıGLaVNa EinNAHUv FaGLAy)

“Firavun’a zehab et, o tuğyan etmiştir.”

ذِهْب ara ara yağan yağmur, gidip gelen yağış demektir. Zehb kaybolmak veya gitmek anlamına gelir. Tedavül eden altın madenine de ذَهَب denmiştir.

ذişaret harfidir. ه uzağı gösterir, çıkış yerini gösterir, gitmek anlamındadır. Bir amaçla gitmek anlamındadır.

فرعون, فَرْع, ağaç dalıdır. Kişinin anne baba ve onların anne babalarına usul, çocukların ve onların çocuklarına da füru’ denir. Firavun soy anlamında hanedan demektir.

فَرْعağaç dalıdır, Kur’an’da 1 defa geçer. Firavun 74, فرج 9 defa geçer. Toplam 84 (22*3*7) eder.

Mısır yukarı ve aşağı Mısır gibi iki devlet ile sonunda birleşir ikisi bir devlet olmaz ama imparatorları tek olur. Bundan sonra imparatorlar iki dallı anlamında firavun adını almışlardır. Bir devlet büyüyünce halkla teması kesilir. Çevresini çıkarcılar alır. Onu tanrılaştırırlar. Onu güçlendirirler. Sonra halkla temasını keserler. Halkı sömürmeye başlarlar. Başındakilerin bu sömürüden haberi olmaz ama her türlü kötülüğün kaynağı o olmuş olur. Onu halkından ayırmak mümkün olmamış, ordusunun denizde boğulması ile Firavun ayakta kalabilmiştir.

طغي kaynayan kazandır, köpürüp taşarsa tuğyan olmuştur.

ط uyumluluğu, غ değişmeyi, ي kolaylığı gösterir.

Bir kimse yükselir ve kendisinden yüksek kimseyi görmez olursa onda sıkıntı basar. Sıkıntısını büyümekle gidereceğini sanır. Bu tür hükümdarlar durmadan saldırgan olurlar. Oysa bir başka kimsenin himayesine giren kişi kendisinden üstün olanlara teslim olur, alttakileri de teslim alır.

Oysa Adil Düzende başkanlardan üstün meclisler vardır. Başkanlar meclise tabi oldukları için tuğyan etmezler. Meclis kararlarını kendisinden üstün görür. Bir de yargı üstünlüğü vardır. Dolayısıyla böyle tuğyan durumu yoktur.

 

YORUM

Musa’ya görevi öğretildikten sonra, Firavuna git diyor, o tuğyan etmiştir.

Mısır Yusuf ile güçlendi. Dünyaya hükmeder oldu ama sonra Yusuf’un kabilesi İsrail oğullarını da ezmeye başladı. Allah Musa’yı gönderdi. Köleleri istemektedir.  Musa da bunları kurtarmaya gidiyor. Orada onlara yer bulamayacağını bildiği için onları alıp götürecektir.

İsrail oğulları Yusuf’la Mısır’a gitmişlerdir. Orada oluşmuşlardır. Sonra Musa tarafından çöllerde eğitilmişlerdir. Sonra Davut zamanında devlet kurmuşlardır. Bu devletleri yıkılmış, Babil’e sürülmüşlerdir. Sonra Medine’ye sürülmüşlerdir. Medine’den sürülmüş, Kudüs’e yerleştirilmişlerdir. Sonra Endülüs’ten sürülmüşler. Nihayet bugün Kudüs’te yerleşmişlerdir.

Bu hikâye uygarlıkları oluşturma görevi verilen bir kavmin hikâyesidir.

İnsanlık tarihi bunların üzerinden anlatılmaktadır.

Kur’an ise bir kavme değil tüm insanlığa gelmiştir. Araplara nazil olmuş, İranlılar ilk olarak onu yorumlamışlar, sonra Türklere geçmiştir.

Bundan sonra da tüm insanlık Kur’an uygulamasında katkıda bulunacaktır.

Sosyalizm ve kapitalizm beşeri uygarlıklardır.

Kur’an uygarlığı da beşeridir.

 

Öz Türkçe ile:

“Firavun’a git o taşkınlık yapmaktadır.”

Kur’an kelimeleri ile:

“Firavun’a zehab et. O tuğyan etti.”

 

iÜHaB EiLAy FiRGaVNa İnNAHUv OaĞAV

اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24)

 

İstanbul; 19 MAYIS 2018

SÜLEYMAN KARAGÜLLE

Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL

resatnurierol@gmail.com

www.akevler.org (0532) 246 68 92

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
20.05.2018
09:49


1967...1968...1969...AKEVLER 52 YILDIR ÇALIŞIYOR...2016...2017...2018

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 965

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 965. Hafta - 19 Mayıs 2018 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 965. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI, ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

İNGİLTERE ZİYARETİ VE ERDOĞAN NE YAPMALI?

***

Dolar oyunu ve yapılması gerekenler

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

SP neden kazanacak; Bilge Başkan açıklıyor…

‘Adil Düzen getireceğim’ diyen benden oy alacak

Kur’an Ayı Ramazan vesilesiyle diyoruz ki…

Kur’an düzenine geçince bütün sorunlar biter

Reşat Nuri EROL

 

***

 

TAH SÛRESİ - 3. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

طه(1) مَا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ لِتَشْقَى(2) إِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشَى(3) تَنزِيلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْأَرْضَ وَالسَّمَاوَاتِ الْعُلَا(4)الرَّحْمَانُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى(5) َهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرَى(6) وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى(7) اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ لَهُ الْأَسْمَاءُ الْحُسْنَى(8) وَهَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى(9) إِذْ رَأَى نَارًا فَقَالَ لِأَهْلِهِ امْكُثُوا إِنِّي آنَسْتُ نَارًا لَعَلِّي آتِيكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ أَوْ أَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى(10) فَلَمَّا أَتَاهَا نُودِي يَامُوسَى(11) إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِي الْمُقَدَّسِ طُوًى(12) وَأَنَا اخْتَرْتُكَ فَاسْتَمِعْ لِمَا يُوحَى(13) إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمْ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي(14) إِنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعَى(15) فَلَا يَصُدَّنَّكَ عَنْهَا مَنْ لَا يُؤْمِنُ بِهَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ فَتَرْدَى(16)

 

***

 

وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَامُوسَى (17) قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى (18) قَالَ أَلْقِهَا يَامُوسَى (19) فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى (20) قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى (21) وَاضْمُمْ يَدَكَ إِلَى جَنَاحِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ آيَةً أُخْرَى (22) لِنُرِيَكَ مِنْ آيَاتِنَا الْكُبْرَى (23) اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى (24)

 

***

 

sadık
24.05.2018
06:16


selam,bende farklı bir bakış açısından,nacizane katkı sağlamak isterim...

asa ; 

insanın bilgiyle yüklenmiş davranışı karakteri ,gemisini soktuğu rotasıdır..

düşüncesini süren tiyniyeti,dir.

her insanın bir tiyniyeti vardır. (insanlar tiyndir. insan ölünce gemisi burada kalır. tiyn gider)

sırati müstakiym üstündeki ,yaşam gemisini sürerken gemisini inşa ettiği bilgisidir......

saygı ve sevgilerimle





Tüm Seminerler
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1130
En'âm Suresi Tefsiri 77-79. Ayetler
21.08.2021 2765 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1129
En'âm Suresi Tefsiri 74-76. Ayetler
14.08.2021 2089 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1128
En'âm Suresi Tefsiri 72-73. Ayetler
7.08.2021 2060 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1127
En'âm Suresi Tefsiri 71. Ayet
31.07.2021 1647 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1126
En'âm Suresi Tefsiri 66-70. Ayetler
24.07.2021 1907 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1125
En'âm Suresi Tefsiri 61-65. Ayetler
17.07.2021 1934 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1124
En'âm Suresi Tefsiri 52-55. Ayetler
10.07.2021 1707 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1123
En'âm Suresi Tefsiri 45-51. Ayetler
3.07.2021 1549 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1122
En'âm Suresi Tefsiri 40-44. Ayetler
26.06.2021 1621 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1121
En'âm Suresi Tefsiri 35-39. Ayetler
19.06.2021 1946 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1120
En'âm Suresi Tefsiri 31-34. Ayetler
12.06.2021 1898 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1119
En'âm Suresi Tefsiri 26-30. Ayetler
5.06.2021 1539 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1118
En'âm Suresi Tefsiri 20-25. Ayetler
29.05.2021 1855 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1117
En'âm Suresi Tefsiri 13-19. Ayetler
22.05.2021 1678 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1116
En'âm Suresi Tefsiri 7-12. Ayetler
15.05.2021 1836 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1115
En'âm Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
8.05.2021 1814 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1114
Kasas Suresi Tefsiri 86-88. Ayetler
1.05.2021 1714 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1113
Kasas Suresi Tefsiri 83-85. Ayetler
24.04.2021 1929 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1112
Kasas Suresi Tefsiri 79-82. Ayetler
17.04.2021 1869 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1111
Kasas Suresi Tefsiri 76-78. Ayetler
10.04.2021 2132 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1110
Kasas Suresi Tefsiri 72-75. Ayetler
3.04.2021 1948 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1109
Kasas Suresi Tefsiri 68-71. Ayetler
27.03.2021 2511 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1108
Kasas Suresi Tefsiri 61-67. Ayetler
20.03.2021 2134 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1107
Kasas Suresi Tefsiri 57-60. Ayetler
13.03.2021 2304 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1106
Kasas Suresi Tefsiri 52-56. Ayetler
6.03.2021 2171 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1105
Kasas Suresi Tefsiri 47-51. Ayetler
27.02.2021 2213 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1104
Kasas Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
20.02.2021 2377 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1103
Kasas Suresi Tefsiri 38-42. Ayetler
13.02.2021 2480 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1102
Kasas Suresi Tefsiri 33-37. Ayetler
6.02.2021 2423 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1101
Kasas Suresi Tefsiri 29-32. Ayetler
30.01.2021 2610 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1100
Kasas Suresi Tefsiri 26-28. Ayetler
23.01.2021 4522 Okunma
4 Yorum 28.02.2021 11:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1099
Kasas Suresi Tefsiri 21-25. Ayetler
16.01.2021 2802 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1098
Kasas Suresi Tefsiri 16-20. Ayetler
9.01.2021 2465 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1097
Kasas Suresi Tefsiri 12-15. Ayetler
2.01.2021 3001 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1096
Kasas Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
26.12.2020 2924 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1095
Kasas Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
19.12.2020 2618 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1094
Neml Suresi Tefsiri 89-93. Ayetler
12.12.2020 3160 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1093
Neml Suresi Tefsiri 83-88. Ayetler
5.12.2020 3110 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1092
Neml Suresi Tefsiri 76-82. Ayetler
28.11.2020 3399 Okunma
1 Yorum 29.11.2020 17:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1091
Neml Suresi Tefsiri 67-75. Ayetler
21.11.2020 3797 Okunma
1 Yorum 26.11.2020 17:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1090
Neml Suresi Tefsiri 63-66. Ayetler
14.11.2020 2479 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1089
Neml Suresi Tefsiri 59-62. Ayetler
7.11.2020 2530 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1088
Neml Suresi Tefsiri 54-58. Ayetler
31.10.2020 3222 Okunma
1 Yorum 03.11.2020 17:20
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1087
Neml Suresi Tefsiri 45-53. Ayetler
24.10.2020 3103 Okunma
1 Yorum 24.10.2020 22:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1086
Neml Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
17.10.2020 2261 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1085
Neml Suresi Tefsiri 36-40. Ayetler
10.10.2020 2425 Okunma
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1084
Neml Suresi Tefsiri 27-35. Ayetler
3.10.2020 3237 Okunma
2 Yorum 11.10.2020 20:33
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1083
Neml Suresi Tefsiri 20-26. Ayetler
26.09.2020 6074 Okunma
5 Yorum 03.10.2020 19:37
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1082
Neml Suresi Tefsiri 15-19. Ayetler
19.09.2020 4570 Okunma
3 Yorum 03.10.2020 18:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1081
Neml Suresi Tefsiri 12-14. Ayetler
12.09.2020 3495 Okunma
2 Yorum 13.09.2020 15:00
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1080
Neml Suresi Tefsiri 7-11. Ayetler
5.09.2020 3004 Okunma
2 Yorum 06.09.2020 15:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1079
Neml Suresi Tefsiri 1-6. Ayetler
29.08.2020 3157 Okunma
2 Yorum 30.08.2020 20:43
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1078
Şuara Suresi Tefsiri 224-227. Ayetler
22.08.2020 4025 Okunma
3 Yorum 23.08.2020 21:17
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1077
Şuara Suresi Tefsiri 213-223. Ayetler
15.08.2020 3566 Okunma
4 Yorum 16.08.2020 18:26
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1076
Şuara Suresi Tefsiri 203-212. Ayetler
8.08.2020 3913 Okunma
6 Yorum 09.08.2020 19:55
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1075
Şuara Suresi Tefsiri 192-202. Ayetler
1.08.2020 3974 Okunma
5 Yorum 06.08.2020 19:32
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1074
Şuara Suresi Tefsiri 176-191. Ayetler
25.07.2020 4005 Okunma
3 Yorum 26.07.2020 16:16
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1073
Şuara Suresi Tefsiri 160-175. Ayetler
18.07.2020 3834 Okunma
3 Yorum 20.07.2020 11:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1072
Şuara Suresi Tefsiri 141-159. Ayetler
11.07.2020 2889 Okunma
2 Yorum 12.07.2020 15:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1071
Şuara Suresi Tefsiri 123-140. Ayetler
4.07.2020 3699 Okunma
3 Yorum 11.07.2020 03:35
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1070
Şuara Suresi Tefsiri 105-122. Ayetler
27.06.2020 3079 Okunma
2 Yorum 28.06.2020 18:12
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1069
Şuara Suresi Tefsiri 92-104. Ayetler
20.06.2020 4439 Okunma
4 Yorum 21.06.2020 19:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1068
Şuara Suresi Tefsiri 83-91. Ayetler
13.06.2020 3321 Okunma
1 Yorum 14.06.2020 16:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1067
Şuara Suresi Tefsiri 69-82. Ayetler
6.06.2020 4465 Okunma
3 Yorum 08.06.2020 14:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1066
Şuara Suresi Tefsiri 53-68. Ayetler
30.05.2020 4257 Okunma
3 Yorum 31.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1065
Şuara Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
23.05.2020 4228 Okunma
3 Yorum 29.05.2020 18:08
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1064
Şuara Suresi Tefsiri 34-44. Ayetler
16.05.2020 2982 Okunma
1 Yorum 17.05.2020 15:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1063
Şuara Suresi Tefsiri 23-33. Ayetler
9.05.2020 3047 Okunma
1 Yorum 10.05.2020 08:19
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1062
Şuara Suresi Tefsiri 10-22. Ayetler
2.05.2020 3184 Okunma
2 Yorum 13.05.2020 21:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1061
Şuara Suresi Tefsiri 1-9. Ayetler
25.04.2020 4437 Okunma
2 Yorum 14.05.2020 18:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1060
Furkan Suresi Tefsiri 73-77. Ayetler
18.04.2020 3646 Okunma
2 Yorum 15.05.2020 16:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1059
Furkan Suresi Tefsiri 68-72. Ayetler
11.04.2020 4613 Okunma
3 Yorum 16.05.2020 16:02
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1058
Furkan Suresi Tefsiri 60-67. Ayetler
4.04.2020 3478 Okunma
2 Yorum 18.05.2020 16:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1057
Furkan Suresi Tefsiri 53-59. Ayetler
28.03.2020 4544 Okunma
5 Yorum 19.05.2020 16:27
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1056
Furkan Suresi Tefsiri 45-52. Ayetler
21.03.2020 3762 Okunma
2 Yorum 20.05.2020 16:21
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1055
Furkan Suresi Tefsiri 41-44. Ayetler
14.03.2020 3829 Okunma
2 Yorum 21.05.2020 16:36
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1054
Furkan Suresi Tefsiri 35-40. Ayetler
7.03.2020 3909 Okunma
2 Yorum 22.05.2020 16:05
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1053
Furkan Suresi Tefsiri 30-34. Ayetler
29.02.2020 4148 Okunma
2 Yorum 23.05.2020 15:57
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1052
Furkan Suresi Tefsiri 21-29. Ayetler
22.02.2020 4571 Okunma
3 Yorum 24.05.2020 16:54
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1051
Furkan Suresi Tefsiri 17-20. Ayetler
15.02.2020 3616 Okunma
2 Yorum 30.05.2020 17:45
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1050
Furkan Suresi Tefsiri 10-16. Ayetler
8.02.2020 4451 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 11:38
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1049
Furkan Suresi Tefsiri 4-9. Ayetler
1.02.2020 3831 Okunma
1 Yorum 03.02.2020 07:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1048
Furkan Suresi Tefsiri 1-3. Ayetler
25.01.2020 3354 Okunma
1 Yorum 26.01.2020 06:07
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1047
Nur Suresi Tefsiri 62-64. Ayetler
18.01.2020 3795 Okunma
1 Yorum 25.01.2020 07:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1046
Nur Suresi Tefsiri 61. Ayet
11.01.2020 4014 Okunma
1 Yorum 13.01.2020 08:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1045
Nur Suresi Tefsiri 58-60. Ayetler
4.01.2020 3528 Okunma
1 Yorum 05.01.2020 08:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1044
Nur Suresi Tefsiri 53-57. Ayetler
28.12.2019 3585 Okunma
1 Yorum 30.12.2019 08:51
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1043
Nur Suresi Tefsiri 47-52. Ayetler
21.12.2019 3634 Okunma
1 Yorum 22.12.2019 23:13
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1042
Nur Suresi Tefsiri 43-46. Ayetler
14.12.2019 4016 Okunma
1 Yorum 17.12.2019 07:14
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1041
Nur Suresi Tefsiri 39-42. Ayetler
7.12.2019 4895 Okunma
2 Yorum 09.02.2020 00:42
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1040
Nur Suresi Tefsiri 35-38. Ayetler
30.11.2019 8396 Okunma
2 Yorum 03.12.2019 13:53
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1039
Nur Suresi Tefsiri 32-34. Ayetler
23.11.2019 4154 Okunma
1 Yorum 24.11.2019 08:09
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1038
Nur Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
16.11.2019 3241 Okunma
1 Yorum 19.11.2019 12:31
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1037
Nur Suresi Tefsiri 27-29. Ayetler
9.11.2019 3432 Okunma
1 Yorum 10.11.2019 05:24
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1036
Nur Suresi Tefsiri 23-26. Ayetler
2.11.2019 3082 Okunma
1 Yorum 03.11.2019 07:48
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1035
Nur Suresi Tefsiri 19-22. Ayetler
26.10.2019 3062 Okunma
1 Yorum 28.10.2019 13:15
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1034
Nur Suresi Tefsiri 12-18. Ayetler
19.10.2019 3424 Okunma
1 Yorum 20.10.2019 10:50
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1033
Nur Suresi Tefsiri 6-11. Ayetler
12.10.2019 5132 Okunma
2 Yorum 16.10.2019 14:52
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1032
Nur Suresi Tefsiri 1-5. Ayetler
5.10.2019 3765 Okunma
1 Yorum 06.10.2019 23:25
Süleyman Karagülle
Kuran Seminerleri 1031
Müminun Suresi Tefsiri 111-118. Ayetler
28.09.2019 3091 Okunma
1 Yorum 30.09.2019 10:50