‘AK Parti neden oy kaybetti?’ (A.O.A./Y.Akit)
Bugün 29 Haziran 2018 Cuma, 24 Haziran Seçimleri yapılalı beş gün oldu, değerlendirmeler devam ediyor, “AK Parti neden oy kaybetti?” başlıklı bir yazıyı okudum…
Seçimler sebebiyle ertelediğim o kadar önemli konu var ki; ama yine seçimleri yazmak durumundayım, çünkü birkaç ay sonra yine seçim var, Mart 2019 mahalli seçimleri var…
Dediğim gibi; daha önemli konularımız var ama onlara odaklanamıyoruz bile, ana sorunlarla ilgili “teşhis” bile yapılamıyor ki “tedavi” merhalesine geçilebilsin, asıl yapılması gereken “zalim düzeni” sona erdirecek “Adil Düzen” kuruluşuna sıra gelsin…
Evet… ‘Yandaş’ denen gazetelerden Yeni Akit’te, sürpriz denebilecek “AK Parti neden oy kaybetti?” başlıklı eleştirel yani bence sadece “teşhis” içerikli bir yazı okudum…
Yazar Ali Osman Aydın yazısına şöyle bir girizgâh yapmış: “Seçimler bitti. / Kaybedecek vakit yok, acilen muhasebe yapmak ve oyların neden düştüğünü cesaretle analiz etmemiz gerekiyor. / Çok yakında yerel yönetim seçimleri var. / Ama daha önemlisi parti sosyolojisinin dayandığı taban kayıyor. / Gençlik kayıyor. / Yetişkinler kayıyor. / Aile kurumu kayıyor… / Bu tabanı kaybetmek ya da küçültmek gelecek adına çok şeyi yitirmek anlamına geliyor. / Basra harap olduktan sonra, üzülmenin, “ah vah” etmenin anlamı olmayacak… / O yüzden kimileri hoşlanmayacak ama biz yine de taban kaymasına, oy kaybına neden olan faktörlerden birkaçını sayalım.” Sonra “NEDEN OY KAYBEDİLDİ?” deyip 4 sebep yazmış.
1. Eleştirisizlik: Öyle bir duruma gelindi ki, eleştiride bulunan herkes ve bizzat eleştirinin kendisi “haince bir iş” olarak görülmeye başlandı. Eleştiri yapanlar, memleket düşmanlarıyla işbirliği yapmış kimseler gibi yaftalandı... (..) İstişare toplantıları, gerçeklerin ortaya konmadığı, yalnızca idarecilerin duymak istediği şeylerin konuşulduğu, başkanların pohpohladığı mide bulandırıcı nefs arenalarına dönüştü.
2. Şımarıklık: (..) Politik konjonktür ve karar verici siyasilere olan yakınlık teşkilat içindeki nice insanı hiç olmayacak bir işe, müteahhitliğe cesaretlendirdi. Böylelikle kalabalık ve üretken! bir müteahhit sınıfı doğuverdi. / Erişilen mali kaynaklar, dünyanın baştan çıkarıcı nimetleri, siyasetin kazanımları, seçmenin hesap sormazlığı ve geçmişin unutulan yoksullukları bu insanları toplumdan da toplumun yaşadığı gerçeklikten de kopardı. (..) bu sınıf, servetine servet, iktidarına iktidar kattı. Din adeta bir sömürü malzemesi olarak kullanıldı. / Servetler arttıkça kibir, kibir arttıkça da gösteriş, riyakârlık arttı. Makam sahibinden oğluna, kızına, damadına ve hatta kimi zaman yakın akrabalara kadar göz alıcı bir saadet zinciri oluştu… Bazı yerlerde deyim yerindeyse yerel hanedanlar ortaya çıktı. Bu sınıfın çocuklarından bazıları sahip oldukları akıl almaz servetten dolayı şuurca Ak Parti misyonundan koparak, azılı muhalifler haline geldiler. / Netice olarak, siyasetten devşirilen servet, aşırı müreffeh bir yaşama dönüştü. Bu yaşam insanları şımarıklaştırırken Anadolu’daki AK Partili profilinden de kopardı. İktidarın çevresinde bir elit meydana geldi. Bu elit halk içine koruma aracı konvoylarıyla çıktı. Vatandaşı uluorta azarladı ve vatandaş için ulaşılmaz biri haline geldi. İnsanlar sokaklarda beş yüz dolarlık gözlüklerle seçim çalışması yapan, yüz elli bin dolarlık araçlarla mahalle çalışmalarına katılan ve beş sene önceki halini herkesin iyi bildiği teşkilatçılar görmeye başladılar. (..) AK Parti iktidarında bir anda ortaya çıkan zenginleşmeler, nüfuzlanmalar, söz sahibi olmalar, makam elde etmeler insanlarda “Amerikan Rüyası” etkisi uyandırdı. AK Parti ile aynı aidiyete sahip olmayan bazı fırsatçılar kolay yoldan ikbale ulaşmak için AK Parti saflarına sızmaya hatta oralarda yer işgal etmeye ve hatta el üstünde tutulmaya başladılar.
3. Kraldan çok Kralcılık: Basında AK Parti’yi savunan insanların profili giderek bozuldu. Troller, eyyamcılar, menfaatperestler, samimiyetsizler, nevzuhurlar, terbiyesizler vitrini kapladı. Parti bu kimseler eliyle öyle savunuldu ki bu kişilerin abartılı savunmalarını, öfkelerini, kibirlerini, üsttenci dillerini ve Erdoğan adına yaptıkları tehditleri görenler Ak Parti’den adeta soğudular. Çünkü Erdoğan, elinde sanki sihirli değnek varmış da sorunları bir dokunuşla çözecekmiş gibi tasvir edildi bu kişilerce. Bu kötü vitrin, bu mübalağalı savunma oy kaybettirdi. Benzer bir durum sokak çalışmalarında da yaşandı.” (4. sebep ile devam edecek…)