Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017
3840 Okunma, 0 Yorum

Bölüm – II

 

Tarihsel Yanılgılar

 

 

 

 

 

 

 

Gelenekçi söylemin iktidar tecrübesinde şekillenen iktisadi pratiği ve hayatın sekülerleşmesini hızlandıran politikaları, İslamcılığı sarsıcı eleştirilerle karşı karşıya bırakır. Şeriat pratiğinin yeni bir inşa ve restorasyon yerine, geleneksel aidiyeti ve sosyal denetimi öne çıkaran ahlaki düzenlemelerle kamufle edici yola sapması pragmatik bir tavır olarak öne çıkmaktadır. Ancak açıktır ki gelenekçi söylemin iktisadi alandaki pratikle ilgili krizleri, kültürel alandaki bazı tahdit ve projelerle savuşturulabilir nitelikte değildir.

Sadaka ekonomisine dayalı geleneksel İslam iktisat anlayışı ile modern gereksinimlere cevap vermenin mümkün olup olmadığı tartışılmalıdır. Neden bugün gerçek anlamda bir ekonomi anlayışının olmadığı, sınırsız insan ihtiyaçlarına rağmen, sınırlamaların etken olup olmadığı, bu sınırlamaların psiko-sosyal etkileri ve modern ekonomik uygulamalar karşısında “ezilen” toplumlar ortaya çıkmasının temel nedenlerinin ne olduğu ortaya konmalıdır.

İnsani gerekçeler kabul edilebilir olmakla birlikte, bu gerekçeler “ahlak” sebebiyle toplumun fakirleşme nedeni olmamalıdır. Eğer, sırf ahlaki gerekçelerle belli yasaklar ortaya konulmuş; bu yasaklar “iktisat” parametrelerini olumsuz etkiliyor ve insanların kazanımlarını engelliyor ise bunun “insani” olduğunu söylemek kolay olmaz. Bir yandan modern ekonomiler insanı hedef alarak daha kaliteli bir yaşam vaadinde bulunurken öte yandan fakirist bir anlayışla bütün kazanımlarını göz ardı etmesi istenen büyük bir toplum mevcuttur. Bu durum adalet kavramıyla bağdaşmamaktadır. Çünkü başkalarının sahip olduğu sınırsız ihtiyaçlar, herhangi bir dine inananlar için de geçerlidir. Gereksinimlerin nasıl karşılanacağı, temel ihtiyaçların hangi yöntemlerle elde edileceği ve çoğaltılacağı gibi prensiplerin gerçekçi bir şekilde düzenlenmesi ve uygulanması gerekir.

Tarihsel yanılgılara konu olan parametreleri tespit ederken gerçekte İslam İktisat Teorisi’nin temel taşlarını da tespit etmiş oluruz. Çünkü yanılgıya neden olan kavramlar, aynı zamanda iktisadın temel parametrelerini oluşturmaktadır. Zekât kavramı da bu yanılgıların içerisindedir. Ancak zekât, teorinin temel parametresi olması nedeniyle bunun dışında tutulmuştur ki zaten kendiliğinden ayrışmaktadır. 

Orijinal metnin ortaya koyduğu mülkiyet kuramını tartışırken önemli bir tespitte daha bulunmak gerekir. Özellikle geleneksel bakış açısına göre İslam’ın mülkiyet kavramına bakışının, kapitalizmin genel manada bireysel mülkiyeti tanıması, bireyin toprak ve servete sahip olmasına izin vermesi, sosyalizmin ise özel mülkiyeti tamamen ortadan kaldırarak toplumsal mülkiyeti benimsemesinden ayrı olarak, karma mülkiyeti kabul ettiği veya önerdiği zannedilebilir.

Bu anlayış kapitalizmin sınırsız özel mülkiyet anlayışı ile sosyalizmin sınırsız toplumsal mülkiyet anlayışına karşı geliştirilmiş ve tamamen bir refleks olarak ortaya atılmış bir anlayış olmalıdır. Çünkü referans metin ile desteklenebilecek bir yaklaşım değildir. Metin mülkiyet kuramını ilkesel olarak ayırır ve kaynakların nasıl dağıtılması gerektiğini açıkça belirler. Toplumsal mülkiyet olarak anlaşılabilecek bir kavram da yoktur.

Bundan başka, referans metin, üretim araçları üzerinde de özel mülkiyeti kabul etmez. Yani üretim araçları da bir kimse veya kimselere ait olamaz. Eğer üretimin kaynağı toprak ve doğal kaynaklar ise, ve bu üretim “emek” yoluyla gerçekleştirilmek zorunda ise, her ikisi de doğal olan bu girdiler üzerinde bir mülkiyet hakkı iddia edilemez. Buna karşılık, tıpkı toprak ve doğal kaynaklar üzerindeki yararlanma hakkı gibi, üretim araçları üzerinde de toplumsal yararlanma hakkını getirir.

Bu nedenle, İslam’ın karma mülkiyet anlayışını kabul ettiğini söylemek metin açısından imkânsız hâle gelir. Geleneksel uygulamalardan kaynaklanan yanılgıların metni bağlayıcı bir yanı yoktur. Geçmişin ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş olan mülkiyet kavramı ile günümüz dünyasını tanımlamak mümkün olmadığı gibi çoğalan ihtiyaçlar sebebiyle geçmişin kurgusu ile karşılanabilir de değildir.

Ne var ki derin bir kimliksel bunalım ile, sosyo-politik ve ekonomik krizin pençesinde yaşayan müslüman toplumların sorunlarına acil, pragmatik ve somut cevaplar üretme çabaları, problemin çözümü için yapısal, sosyal ve kültürel inşa talebine karşılık iktisadi çözüm önerileri de, felsefi temellere sahip sistematik bir teori olmaktan çok, ilgili toplumsal pratikleri dönüştürmeye yönelik tarihsel ve fıkhi argümanlarla ve yasaklarla meşrulaştırılmaya çalışılan pragmatik geçici yorumlardan öteye geçmez.  Geleneğin ekonomik alanda getirmiş olduğu sübjektif sınırlamalar, bireyin özgürlükleri üzerinde de etkendir. Gerçekte bu sınırlamalar, bireyi “ideal” bir çerçeveye yerleştirdiği iddiası ile ortaya atılmakta ve bireyin özgürlüklerini sadece tanımlanan kalıplar içerisinde kullanabileceğini varsayılmaktadır. Sosyalizmin bireyin özgürlüklerini tümüyle kısıtladığı, kapitalizmin ise sömürdüğü gerekçesiyle geleneğin sınırlı bir özgürlük alanı açma gayretine dayandığı söylenebilir.

Gerek ekonomi alanında olsun, gerekse özgürlükler ile ilgili olsun, geçmişteki uygulamaların günümüze ulaşan sonuçları sadece “inanç” temelinde şekillenen, rasyonellikten uzak yorumlardan ibarettir. İdealist yazarların veya din adamlarının geleneksel inançları süsleyerek topluma pazarlamasından başka bir şey ifade etmezler. Sübjektif sınırlamaların somut dayanağı “sosyal adalet” kavramıdır. Gelenek, sosyal adaletin tesis edilmesi ve etkin kılınabilmesi için bireyin bazı özgürlüklerinden vazgeçmesini ister. Gerçekte sosyal adalet kavramını tanımlayabilecek rasyonel, objektif bir kriter de yoktur.

Adalet kavramı, başlı başına sübjektif bir kavramdır. Her gün değişen dünyada rasyonel adalet mümkün değildir. Adalet ancak dengenin kurulabilmesi için bir araç olabilir ki bu da âdil bir toplum öngörüsü açısından son derece sıkıntılıdır. Eğer ortaya çıkan bir zarar veya ihlalin tam olarak giderilmesi mümkün değilse ve sadece tazmin veya hoşgörü çerçevesinde bir mutluluk tesis edilmesi öngörülüyor ise, burada adaletten söz edilemez. Bu mutlak manada zaten mümkün değildir. Çünkü bir eylemin geriye alınması veya olmamış hâle getirilmesi imkansızdır. Buna karşılık sosyal adaletten kastedilen şey, daha çok “dengeler”e dayanan bir kavram olarak karşımıza çıkar. Bu da servet dağılımının yardımlaşma yoluyla genelleştirilmesi çabalarına dayanır.

Serveti kontrol altına alma çabaları, çeşitli vergi uygulamları ile kendini göstermektedir. Tekelleymeyi önleme ve servetin sosyal yartımlaşma yoluyla yaygınlaştırılmasını sağlama amacında olduğu iddia edilse bile, gerçekte ne “yardımlaşma” yoluyla inşa edilebilecek bir ekonomik temel, ne de servetin sınırlandırılması veya kontrol altına alınmasını gerektirecek herhangi bir ilke orijinal metinde yer almaz. Tam aksine reel ve katılımcılık esasına dayalı, dengeli bölüşüm yoluyla servetin yaygınlaştırılması ve zenginliğin çoğaltılması gereğini ısrarla önerir. Elbette servet sınırlamasında etken olan “faiz” gibi rasyonel temellerden yoksun argümanları da göz ardı etmemek gerekir.

Buna rağmen geleneğin “yardımlaşma”ya dayalı sınırlandırma çabaları ile metnin öngördüğü “vergi” anlayışı arasında köklü çelişkiler oluşturmaktadır. Metin açısından vergi sadece üretimden alınabilecek bir şeydir; servet vergisi veya sermayeyi sınırlandırmaya yönelik herhangi bir vergi türü mümkün olamaz.[1]

Burada asıl sorun, ekonomi ile siyaset kurumunun net olarak birbirinden ayrılması gereğinin göz ardı edilmesi ile karşımıza çıkar. Devlet ekonomik süreçlerden ve tahsislerden vergi alarak bunları yine toplum için harcayacaktır.[2] İhtiyacı olana yardım etmek veya onun sorumluluğunu yüklenmek, ekonominin değil; devletin/toplumsal mekanizmaların sorumluğudur.

Galiba asıl sorun, şeraite ait iktisadi görüşün gerçekte İslam dışı sistemlerden farklılığına dayandığı varsayımında yatmaktadır. Bunun da nedeni inanç, ibadet, ahlak, hukuk, sosyal hayat ve genel dünya görüşü gibi ilkelerden ayrı ve bağımsız bir ekonomi anlayışının ele alınamayacağı algısına dayanır. Tabii günümüz dünyasında İslami prensipleri uygulayan bir topluluğun olmayışı, geçmişin dünyasından günümüze akıp gelen söylemleri idealize etmek ve somutlaştırmak açısından da olasılıkları ortadan kaldırmaktadır.

İnsansız ekonomi olmaz. Sosyal bir varlık olarak insanın bireysel davranışları veya inançları, ekonomik hayatı üzerinde de etkili olacaktır. Sorun bunun nasıl olacağı ile ilgilidir. Ahlak, merhamet gibi duygusal yaklaşımlar ile nasıl bir ekonomik anlayışın ortaya konulabileceği ve bu ekonominin kapitalizm karşısında varlığını nasıl sürdüreceği sorusu cevap beklemektedir. Üstelik duygusal ve ahlaki gerekçelerin orijinal metne dayandığını söylemek de imkansızdır.

Tarihsel süreçte, İslam idealinin çöküşü, kendisini yenileyemeyen ve daha çok İslam dışı uygulamalar karşısında yeterli ve gerekli dönüşümü gerçekleştiremeyen İslam (şeriat) anlayışından doğmuştur. İslam ideal olarak mükemmel olmalıdır; ama başkaları sürekli olarak ona müdahale etmekte ve onu yıkmak istemektedirler. Anlayış budur. Yani Müslüman toplumların bir şey yapmalarına gerek yoktur; çünkü zaten başkaları gelip müdahale etmektedir. Elbette bu çerçevede ideolojik, duygusal veya ütopik pek çok şey söylenebilir ve tartışılabilir. Zaten olup bitenler az veya çok bilinen şeylerdir. Ne yazık ki, böyle bir iddiaya veya gerekçeye dayanarak esas metni ötelemek veya iktisadi ve siyasi hayatın nasıl düzenleneceğine yönelik somut ve rasyonel bir değerlendirme yapmamak herhalde mantıklı ve gerçekçi değildir.

Geleneksel yanılgıları bir kenara bırakarak orijinal metnin öngörülerini yeniden ve gerçekçi bir yaklaşım ile yorumlamak ve bir alternatif olasılığını değerlendirmek zorunludur. Makro ve mikro dengelerin nasıl kurulacağı, bunların nasıl verimli hâle getirileceği, iktisadi süreç ve girdilerinden başlayarak hangi prensiplerin geçerli olacağı, insan varlığının bu süreçlerdeki rolünün ne olacağı, bireyin hangi koşullarda gelirden eşit ve dengeli bir şekilde pay alacağı gibi tamamen rasyonel iktisadi veriler üzerinde durmak ve somut çözümler üretmek gereklidir. Dengeli bir ekonominin varlığı, kurgulanabilir, planlanabilir, ölçülebilir ve yönetilebilir reel süreçlerin varlığına bağlıdır. Asıl mesele insan-doğa ilişkisinin insan hayatına olan etkilerinin nasıl verimli hâle getirileceği sorunudur ki bu geleneksel anlayış ile çözülebilecek bir sorun olmaktan çok uzaktır.

Elbette sadece itiraz etmek yeterli değildir. Açıkçası bir şeyi “değiller” ile açıklamak mümkün olmaz. Yanlışı veya hatayı tespit ederken aynı zamanda bu yanlışların hangi somut ve bilimsel yöntemlerle düzeltilebileceği ve daha iyisinin veya doğru olanın nasıl ortaya çıkabileceğini söylemek de gereklidir. Örneğin “kapitalizm kötüdür” denilebilir; bu doğru olabilir ama daha iyisi nedir? Sömürgecilerin sömürüsünden kurtulmak için hangi gerçekçi uygulamalara sahip olmak gerekir? Veya İslam iktisadını ortaya koyabilmek için sadece felsefi düzeyde tarihsel maddecilik, kapitalizm veya Marksizm karşıtlığına dayanan ideolojik varsayımlar yeterli olabilir mi? Aslına bakılırsa bu işin felsefi yönü çok tartışıldı, tutarlı olup olmadığı ayrı bir konudur ancak felsefi anlamda İslam dışı kabul edilen görüş ve uygulamalara yönelik söylenmesi gereken her şeyin söylendiği açıktır. Bütün sorular sorulmuş ve muhtemel cevaplar da üretilmiştir.

İdeolojik düzeyde felsefe yapmak veya başkalarının yanlışını tespit etmek yerine, uygulanabilir, somut öneriler ortaya koymak çok daha mantıklıdır. Başkaları yanlış yapıyor olabilirler; ama doğrunun ne olduğu, nasıl uygulanacağı ve sonuçlarının ne olacağı somut bir çerçevede ortaya konulabilmelidir.

 

[1] Sermaye : “insan * toprak”tan oluşur. Birinin yokluğunda diğeri de yoktur. Ne var ki toprak zaten vardır ve değersizdir. Toprak ancak emek ile üretildiği zaman bir anlam taşır. Ne var ki emek bireyin mutlak manada özel mülkiyetindedir ve asla bunun üzerinde bir hak iddia edilemez. Dolayısıyla vergi, emeğin mutlak karşılığının dışında değerlendirilmek zorundadır.

[2] “Devlet” kavramının yeniden tanımlanması zorunludur. Toplumsal mekanizmaların “devlet” algısı nedeniyle siyaset kurumunun emir ve yetkisine tahsis edilmiş olması, en azından metin açısından ciddi ve önemli bir çelişki teşkil eder. Vergiyi ödeyen ile vergiyi alan arasındaki rasyonel ilişkiden önce, vergiyi alan tarafın “devlet” olup olmadığı sorusu önemlidir ve tartışılmalıdır. Bize göre siyaset kurumu, toplumsal mekanizmalar içerisinde yer almaz. Vergiyi alan taraf, kurumsal mekanizmalardan bir tanesidir ve amacı da “sadaka” başlığı altında açıklandığı şekliyle sınırlıdır. Bu, siyaset kurumu olamaz.

 






Son Eklenen Makaleler
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 2749 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4144 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2539 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 2913 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2393 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 3920 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3463 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5464 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 3899 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3387 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3437 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6554 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 3888 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5066 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 2905 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3444 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 11962 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4248 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4062 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 3762 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6355 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6232 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4284 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6043 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4388 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4065 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4228 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 3840 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 4616 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 2
24.05.2017 3288 Okunma
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 1
24.05.2017 3838 Okunma
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7441 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
AKEVLER - 4
8.02.2013 5241 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 3
8.02.2013 6295 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 4729 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5135 Okunma
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6137 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 6667 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
ARASAT'TAN BIR ARSA
18.12.2012 4553 Okunma
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 11640 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7139 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26569 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7426 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9144 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
Ve MUKADDERAT...
14.10.2012 6026 Okunma
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7303 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5188 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 14732 Okunma
42 Yorum 18.09.2012 01:06
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6390 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 11783 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6126 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 6609 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 6609 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 11735 Okunma
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 6763 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7246 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5257 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 7733 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33702 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 13751 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 10954 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 12968 Okunma
34 Yorum 10.07.2012 22:30
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 4640 Okunma
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 6630 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5258 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5383 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4009 Okunma
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5240 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 6779 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 16553 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 5697 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8296 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12419 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 8947 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9317 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6542 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 13557 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11122 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5269 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6107 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9061 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4158 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 4955 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5243 Okunma
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 13925 Okunma
23 Yorum 23.03.2012 04:25
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5068 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5272 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 11879 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6169 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 6809 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 3776 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12376 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 6641 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10089 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12131 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4403 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4475 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4013 Okunma
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51246 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5049 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45