Abdest ve Kuran'a Dokunmak
Vakıa suresi 76-81:
وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ (76) إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ (77) فِي كِتَابٍ مَكْنُونٍ (78) لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ (79) تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ (80) أَفَبِهَذَا الْحَدِيثِ أَنْتُمْ مُدْهِنُونَ (81)
Ve kesinlikle o, eğer bilirseniz büyük bir yemindir.
Kesinlikle o mutlaka cömert bir Kuran’dır.
Özenle korunan, saklanan bir kitap içinde.
Ona ancak çok temizlenenlerden başkası dokunamaz, farkında olamaz.
Alemlerin rabbinden indirilmedir.
Şimdi bu söylemi mi küçümseyenler oldunuz?
Yukarıdaki ayetlerde, dikkat edildiğinde “Kuran’ın saklanan bir kitap içinde” olduğundan bahsedilmektedir. Yani bizim elimize aldığımız Mushaf, yazılı kitap aslında Kuran değildir. Kuran, o kitabın içinde yazılı olan metinin ifade ettiği anlamdır.
Sonraki ayette “Ona ancak çok temizlenenlerden başkası dokunamaz” denmektedir. “Ona” kelimesindeki “o” zamiri neyi ifade etmektedir? Dokunma kelimesi mss dir. Hem fiziksel teması hem de manevi teması ifade etmektedir. Bu kelime Kuran’da 61 kez geçmektedir.
“Ona” kelimesindeki “o” zamiri “Özenle saklanıp korunmuş Kitap” olarak alınırsa, o zaman “Özenle saklanıp korunmuş Kitab'a” fiziki anlamda temiz olanlardan başkası dokunamaz anlamı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda Kitab'a özenli, saygın davranmak ve onu iyi bir şekilde muhafaza etmek anlaşılmaktadır.
Eğer “ona” kelimesindeki “o” zamiri “ Cömert Kuran” olarak alındığında ise şu anlam ortaya çıkmaktadır: “Ona yani Cömert Kuran’a manevi anlamda temiz olanlardan başkası dokunamaz” anlamı ortaya çıkmaktadır.
Bu iki anlam da birlikte doğru olduğuna göre “Mushaf’a fiziki anlamda temiz olmadan dokunulmamalıdır” anlamı ortaya çıkmaktadır. Öte yandan ise manevi olarak kafası, gönlü, kalbi, fikirleri, istekleri temiz olmayanın ise Kuran’a yani Mushaf’ın içindeki manalara ulaşamayacağı anlamı ortaya çıkmaktadır.
Bu arada kısaca şundan da bahsetmek gerekir. Mushaf Allah’ın sözü değildir. Cebrail’in sözüdür. Cebrail Allah’tan aldığı kelime, manayı Arapçaya çevirip “söz” olarak Resulullah’a vahiy etmiştir. Bu “söz” yazılı metin olarak Mushaf şeklindeki kitaptır. Çoğu insan Mushaf’a yani Cebrail’in sözüne, temas edip ulaşabilir. Fakat Allah kalplerdeki yani beyin kortekslerindeki gözleri açmadıkça asla Kuran’a yani, kelimelere, manalarına temas edip ulaşamaz, anlayamaz.
Birçok hocanın, şeyhin Mushaf okuduğunu görürsünüz ve asla bundan bir şey anlamadıklarını da tespit edersiniz. İşte onlar Kuran’a, Allah’ın kelimelerine ulaşamamış olanlardır. Onlar ancak Cebrail’in kelimeden çevirdiği “sözlere, sesler” kadar ulaşabilmektelerdir. Kalp gözleri Allah’ın kelimelerine, manalarına ulaşmak için henüz açılmamıştır. Bu onların kalp- beyin merkezlerinin birçok kirlilik içermesindendir. Fizik olarak abdestli olabilirler fakat manevi olarak abdestsizdirler. Kafalarında hastalık veya pis, yanlış inanç veya niyetler vardır. Bunun en güzel örneğini Nur cemaati denen kümede görürsünüz. Küme dedim çünkü cemaat kelimesi Arapçada gerçekten gayrı akil topluluklar için kullanılır. Akıllı topluluklar için ise camia terimi kullanılır. Nur (aslı Nar-ı cehennemdir) cemaatinin Mushaf okuduğunu görebilirsiniz. Ama asla bundan hiçbir şey anlamazlar. Bu nedenle Risaleyi Nar denen uydurma, Kuran yerine koydukları ve daha iyi anladıklarını iddia ettikleri şeytani kitaplarını okumayı tercih ederler. Buna bir çok “Narcı” kişi ile yaptığım konuşmalardan şahidim.
Allah hepimizi maddi ve manevi olarak temizlerden eylesin.
Doğrusunu Allah bilir.