Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016
11184 Okunma, 4 Yorum

KUR’AN’DA BAŞKANLIK HUKUKU RESULLÜK ÖRNEĞİ İLE ANLATILMAKTADIR. BAŞKANLAR, İLMÎ DAYANIŞMA ORTAKLARINCA SIRALAMA USULÜ İLE ATANIRLAR. KUR’AN’DA BİAT SİSTEMİ VARDIR. (Kur’an, 9/111, 60/12, 48/10, 48/18)

Emrolunan biat etmektir; biat almak, biat edenler varsa alınır. (Kur’an, 60/12)

Herkes biat etmekle emrolunmuştur. Sadece sırasını tercih edebilir. Biat etmeyenler o topluluğu terk ederler. (Kur’an, 9/6)

Başkan namazı kıldırır. (Kur’an, 4/102)

Beş vakit namaz ve cuma namazları farzdır. Öyleyse iki çeşit imam var; vakit namazı imamı, cuma namazı imamı. (Kur’an, 62/11, 4/103)

İmam hakemdir, hâkim değildir. (Kur’an, 4/65)

İmam kendisi doğrudan iş yapmaz. (Kur’an, 18/28)

İmam sorumsuzdur. (Kur’an, 48/2)

İmamın yakın meclisi vardır. (Kur’an, 5/172, 56/11, 83/21, 83/28)

Onlar ilk sabıklardır. (Kur’an, 56/10,

Başkanların veziri vardır. (Kur’an, 56/186, 25/35)

Başkanın görevlisi vardır. Kendi halkından oluşur. (Kur’an, 4/59)

Başkan yargılanabilir. (Kur’an, 69/46)

Herkes kendi yaptığından sorumludur. (Kur’an, 52/21, 74/38)

Kimseye kimsenin yükü yüklenmez. (Kur’an, 6/164, 17/15, 25/18, 53/38)

Savaşta hukuk düzeni kalkar, askeri düzen gelir. (47/4)

Barışta suçluya ceza verilir ve cezanın aslı kısastır. (Kur’an, 2/19, 5/87, 7/57, 10/71)

Savaşta suçlu değil düşman öldürülür. (Kur’an, 8/57, 2/191, 9/91, 33/6)

Yukarıda BAŞKAN ve BAŞBAKAN ile ilgili ayetlerin bir kısmının sure ve ayet numaralarını verdim. Bunlardan manalar çıkarabilmemiz için Allah’ın müçtehitlere bildirdiği FIKIH USULÜNÜ bilmek ve kullanmak gerekir.

Bu konuda bir KUR’AN’dan bir de SÜNNET’ten misal vereceğim.

Karı koca şirk içinde iken Müslüman olsalar, onların yaptıkları nikâh geçerli midir, yoksa yeniden nikâh yapmak mı gerekir? Müçtehitler buna Tebbet Suresi’nin bir ayetiyle fetva vermişlerdir. Tebbet Suresi’nde “ve imraetehu (karısı)” diyor. O halde müşrik iken de karı-koca hükümleri geçerlidir. Buradaki bir kelimeden müşriklerin tüm akitlerinin de geçerli olduğu, mallarının kendilerine ait olduğu hükümleri çıkar. İşte, Kur’an böyle bir kelime ile bir kurumun düzenini kurar. Bunu anlamak İLİM VE RUSUH ile olur.

Başka bir örneği de Sünnet’ten verelim. Bir sail, hayızlı olan kadının ölüyü yıkayıp yıkayamayacağı sorusunu sormuş, bir türlü cevap alamamış. Bir gün hadis âlimlerine gitmiş, bakmış ki bütün hadisleri biliyorlar, değişik raviler üzerinde tartışıyorlar. Adan işte buldum demiş ve onlara sormuş. Onlar da birbirlerine bakmış, kimse cevap vermemiş. Orada bir fakih varmış, o cevap vermiş: Yıkayabilir demiş; çünkü Hazreti Ayşe hayızlı iken Hazreti Peygamberi yıkamıştı, diriyi yıkayan ölüyü hayda hay yıkayabilir demiştir. İşte, Fıkıh budur, Usulü Fıkıh budur. Biz böyle içtihat yapmazsak ne Kur’an’da ne de Sünnet’te bir delil bulamayız, bir mana anlayamayız.

Eğer teknik resim yapacaksanız, düzlem üzerinde nokta seçersiniz, o noktadan sağa ve yukarıya doğrular çizersiniz. Kur’an sana düzlem üzerinde bir nokta seç der. Hangi yerde seçeceğini söylemez, sana bırakır. Doğruları seç der. Biri X diğeri Y olsun der. Ama hangisinin X hangisini Y olacağını söylemez. Böylece şeriatta Kur’an’ın emirleri ile senim tercihlerin birleşir ve sonunda sonuç ortaya çıkar. Buna “İÇTİHAT” diyoruz.

BAŞKANLIK VE BAŞBAKANLIK sistemlerinde de bu tür tercihler vardır. BAŞKAN ASKER OLUR, sivil başbakan atayarak ülke yönetilir; yahut BAŞKAN ÂLİM OLUR, kendisine bir komutan atar. Kurumları o yönetir. Biz, BAŞKANIN İKİ BAŞBAKANI OLSUN diyoruz; başbakan ekonomik işlere baksın, genelkurmay başkanı da idari işlere baksın diyoruz. Ekonomide merkezi yönetim olmadığı için bakanlara karışmasın, başbakan da karışmasın. Askerlikte merkezi sistem esas olduğu için başkan orduyu fiilen yönetir.

Recep Tayyip Erdoğan’ın kızının nikâh şahitleri bu sistemi çok iyi temsil etmişlerdir.

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
22.05.2016
18:15

BAŞKANLIK, YARI BAŞKANLIK YA DA …?

27.08.2014; İzmir

 

تَسْلِيمً وَسَلِّمُوا عَلَيْهِ صَلُّوا آمَنُوا الَّذِينَ أَيُّهَا يَا النَّبِيِّ النَّبِيِّ عَلَى يُصَلُّونَ وَمَلَائِكَتَهُ اللَّهَ إِنَّAhzab;33/56

İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen).

1. innallâhe (inne allâhe) : muhakkak ki Allah

2. ve melâikete-hu : ve onun melekleri

3. yusallûne : salât ederler

4. alen nebiyyi (alâ en nebiyyi) : peygambere

5. yâ eyyuhâ : ey

6. ellezîne : onlar, o kimseler

7. âmenû : âmenû oldu, Allah'a ulaşmayı diledi

8. sallû : salat edin

9. aleyhi : ona

10. ve sellimû : ve selâm verin, salât edin

11. teslîmen : teslim olarak, selâm ederek

 

Cuma günleri, iç ezandan önce müezzinin okumasına alıştığımız ve daha önce bir makalemde de kısaca atıfta bulunduğum bu ayet, genellikle yukarıdaki gibi çevrilmektedir. O makalemde Allah, Melek ve Nebi kelimelerinin “SOSYOLOJİK” karşılıklarına dikkat çekmeye çalışmıştım. Sonunda da gücü yeten ve ilgisi olanlardan yardım talep etmiştim. (Tabii, zayıf olan hafızam beni yanıltmıyorsa…)

 

Yarın, Türkiye için yeni (en azından değişik, alışılmadık) bir dönemin başlangıcı olacak.Cumhurbaşkanının bundan böyle “BAŞKAN” gibi davranacağı söyleniyor. Bu vesile ile bu konuya tekraren dikkat çekmek istedim…

 

Allah” kelimesinin özel bir kelime olduğunu, herhangi bir türevi olmadığını ve sadece Allah’ın zatına mahsus/özel olduğunu; fakat ilginç bir şekilde kendisine mahsus/özel olan bu ismi, yine kendisi; (zira Kitabı oluşturan, gönderen odur) başka bir varlık için de kullanmaktadır. Öyle ayetler vardır ki, orada geçen Allah kelimesini, Allah’ın zati ismi olarak alırsanız, anlamsızlık oluşmaktadır. Oradaki Allahlafızlarını ancak “Topluluk, Kamu, Devlet” olarak alırsanız mantıklı bir cümle çıkmaktadır. Topluluğu da; önce “tüm topluluk”, ama hukuki olarak da onu tam ve yetkili olarak ilzam ve temsil eden kurum olarak “Meclis/Şura/parlamento/v.b.” şeklinde anlarız.

 

Melek” ise; (melik (YÖNETİCİ), malik (SAHİP) benzer anlamdadır) devleti, ülkeyi yöneten, yürüten; bugün adına “bürokrat” dediğimiz kimselerdir ve “bürokrasi” dediğimiz kurumdur. Yönetme, Yürütme, Yasama, Yetiştirme Kurumlarının en başından en alt tabakasına kadar, temsil etmeye “yetki almış olan” insanların tamamını kapsayan bir terimdir.

 

(En)NEBİ” ise; Başkan, Devlet Başkanı, Cumhur Başkanı demektir. Buradaki belirlilik takısı “ahd” için kabul edilirse bu anlam doğru olur. O zaman bu Nebi; bir tane ve tek Nebi olur ki, bu da yaşayan ve canlı olan ve o devlette en tepede olan; tüm halkın (Bu, meclisin, tüm milleti temsil etmesiyle böyledir), ve bürokrasinin kendisine “salat” ettiği kişidir ve “ellezine amenu olanların” da / ”iman etmiş olan (teşkilatlı) kimselerin” de ona “teslimen teslim (?)” etmeleri emredilmektedir.

 

Resul” ise; bu ayette yoktur. O, bugünkü uygulamada yürütmenin/hükümetin başıdır. Ona Başbakan denmektedir.

 

Bu ayet, yukarıda değindiğim gibi; Cuma günü, Cuma toplantısında, “BAŞKAN”ın minbere çıkıp, hitap edeceğini ve duyuran ve herkesi dinlemeye çağıran “iç ezandan” önce okunur ve herkese devletin yapısını hatırlatır.

 

Cuma Namazı, “siyasi” bir namazdır. Kuran’da bu “es Salat el Vusta/ORTA NAMAZ” olarak adlandırılır. (Gramer bilgime güvenmemekle birlikte, Salatın müzekker, Vusta’nın müennes (veya çoğul) olduğunu zannediyorum. Vusta değil de, “vasat” gelmesi gerekmez miydi? Dilciler analiz ederler…)

 

Orta Namaz”, ortada olan, orta yerde kılınan, ortalık namazı manasındadır.Günlük namazlar 6 vakittir, çift olduğundan dolayı ortası yoktur. Ayrıca 5 vakit kabul edilerek tek kabul edilse bile, devri/dairesel döngüde olduğu için, hepsi diğerlerinin ortasındadır, her hangi biri orta namaz değildir, ya da hepsi orta namazdır. Günlük Namazlar, Ocak/Aşiret mescitlerinde kılınır ama Cuma Namazı ise bunlara yaklaşık eşit mesafede ve onların ortasında bir yerde olan “Cuma Mescidinde” kılınır. Bu yer, Ocakların merkezi olan BUCAK’tır. Buradaki mescit kapalı bir mekan da olabilir, açık bir meydan da olabilir. Burada sadece Cuma Namazı kılınır, günlük namazlar kılınmaz. Diğer mescitlerde başka bir cemaat oluşturulmadığı gibi, münferit de olsa, Cuma Camisindeki namaz bitip, cemaat dağılmadan Öğle Namazı da kılınamaz. Başkana (Bucak Başkanına) biat; Cuma Namazına iştirak edip, onun “HUTBEDE” söylediği haftalık buyruk, yasak, dilek ve tavsiyelerini dinlemekle olur (semi’nâ ve ata’nâ denmiştir). “ÜÇ DEFA” peş peşe bunu yapmayan o başkana itaat etmemiş sayılır. Peygamber; “üç defa Cumaya gelmeyen bizden değildir” demiştir.

 

Bugün bütün bu manalar unutulmuş, Cuma ve Hutbe kavramları yozlaşmış, bunun sağladığı fonksiyonlar kaybolmuş, ücretli adamlar mimbere çıkıp, yarısı Arapça, yarısı Türkçe ama sosyal/siyasi organizasyonla alakasız dilek ve temenniler söylemekte, cemaat de uyuklamaktadır. Günlük namazlar bütün mü’minlere, Cuma ve kıyasla diğer bayram namazları ise, yalnızca “ellezine amenu” olanlara farz, emir ve zorunluluktur. Başkanın emir ve nehiylerini öncelikle onlar bilmek ve uygulamak zorundadırlar. Normal mü’minlere (kadınlar da dahil olarak) kıyasla vacip olabilir. Ayetin başındaki muhataplar “ellezine amenû” olanlardır… Bayram namazları da böyledir.

 

Orta Namazlar aslında ÜÇ(3)TÜR. Vusta çoğul da olabilir ve en az üç olur. Öyle olmasa bile; “KIYASLA” Ramazan ve Kurban Bayram Namazları Cuma Namazı gibi “VUSTA NAMAZ”dır. Ramazan Bayramı Namazı; “İL/ŞAAB” namazıdır ve İl (ortasında) merkezinde ve tek yerde (ilin meydanında ve Bucaklardan gelenlerle) kılınır ve başka yerde kılınmaz. Bu namaz da bitinceye kadar yine münferit veya cemaatle namaz kılınmaz. Bu namazın hutbesinde İl Başkanı/(seçilmiş)VALİ çıkıp, İl ile ilgili olan buyruk, yasak, geçmiş yılın muhasebesi ve gelecek yılın planlarını anlatır, namazı kıldırır. Bucak başkanlarına her yıl, diğer “ellezine amenû olanlara” ömürde en az bir kere vaciptir. Diğer müminlere sevaptır.

 

Kurban Bayramı Namazı ise; devlet merkezinde, ülkenin “ORTASINDA” kılınır.Hutbeye Devlet Başkanı/Nebi çıkar ve benzer şekilde, ülke çapında olmak üzere, geçmiş yılın muhasebesini, gelecek yılın planlarını ve tüm ülkeyi ilgilendiren icma/buyruk/yasakları anlatır, namazı kıldırır. Bu namazdan sonra katılanlara ziyafet verilir. Hacca gidenler için bu namaz Arafat’taki “vakfe”dir. Orada da ziyafet (kurban) vardır. İl başkanlarına her yıl farz, bucak başkanlarına ömürde bir kere vacip (veya farz-ı kifaye), ellezine amenu olanlara müstehaptır.

 

Bu üç  namaz siyasi yapılanmanın temelidir ve bizler bunlara yeniden anamlar vermeliyiz. Bu makalenin konusu bu olmamakla birlikte, kısaca değinmeden geçemedim. Usul böyledir. Madem ki “mü’min” ile “ellezine amenu” aynı değildir, aralarında fark vardır; öyleyse bunlara bağlı bütün hükümler değişir ve farklılaşır. Bu ikisi aynı derseniz her şey yerinde kalır, ama farklıdır derseniz her şeyi yeniden tarif etmeniz, sistemi en baştan ve yeniden kurmanız gerekir. Ayet ve hadislerde çok açık bir şekilde; “mümin” ve mislim” farklı tarif edildiği halde; Ebu Hanife, “ikisi aynıdır” demiştir, Zira onun zamanında bu farklılıkların kurumları oluşmamıştı.

 

Bu makalese esas dikkat çekmek istediğim konu ise, “melâiketihî” kelimesinin sonundaki “hî” zamiridir. “O”, “Onun” manasına gelen bu zamir, Allah’a gitmektedir. Buradaki kabulümüzle “devlete”, yani onu tam temsil ve ilzam eden “meclise” gitmektedir. Burada bana göre, değişik bir parlamenter sistem ön görülmektedir. Melikler/BÜROKRATLAR, meclisin bürokratları olacaktır. Onları meclis yetkilendirecek, meclis denetleyecek ve azledecek demektir. Türkiye Cumhuriyetinde bunu meclis değil, hükümet/yürütme yapmaktadır. Ben kamu yönetimi okumadığım için bilgim azdır ama mesela ABD’de bakanları meclis tayin etmekte ve azletmektedir ve bakan olanın milletvekilliği düşmektedir. Değişik ülkelerde de pek ala farklı uygulamalar da olabilir. Biz tekrar okuyup, tekrar düşünüp yeniden yapılandırmalıyız.

 

Halk tarafından doğrudan seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan da “Türk Tipi” bir başkanlık modeli. Üstadın da sık sık vurguladığı gibi, Türkiye’de meclisi güçlendirmek gerekmektedir. Çünkü teorik olarak ondan daha yetkili kurum yoktur. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” cümlesi bunu ifade eder ve meclisin tam ve tek yetkili olarak “milleti” temsil ettiği kabul edilir. Bunda nerdeyse insanlık icması vardır. Bu yetkiye ortak olmaya çalışan her türlü parelel/şirk/müşrik oluşum önlenilmelidir. Bu yetki paylaşılamaz, buna kimse ortak edilemez. Aksi halde bu tam bir (sosyal) şirk, müşriklik olur. Bu küfürden, kafirlikten de eşeddir.

 

Öyleyse çeviri şöyledir:

 

Meclis ve ONUN yetkilileri/yöneticileri/bürokratları BAŞKANA Salat ediyorlar (onun için toplanıyorlar), ey iman etmiş olan (iç ve dış güvenliği taahhüt etmiş, seçme ve seçilme yetkisine haiz olan) kimseler, siz de onu, “teslimen selamlayın (bu ibareyi açmak gerekiyor…)”. Bu ibareye, “Onunla tam barışıklık içinde olun” manası verilebilir ama pratik olarak bunun bir karşılığı olması gerekiyor.

 

Saygılarımla.

H.Kayahan

Hüseyin Kayahan
22.05.2016
18:16

YENİ (TÜRK TİPİ) BAŞKANLIK

İzmir;18.03.2015

Sayın CUMHURBAŞKANIMIZ ve diğer İLGİLİLERE AÇIK MEKTUP

 

Âl-i İmrân Sûresi, 26. Ayet:

 

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَنْ تَشَاءُ وَتَنْزِعُ الْمُلْكَ مِمَّنْ تَشَاءُ وَتُعِزُّ مَنْ تَشَاءُ وَتُذِلُّ مَنْ تَشَاءُ بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ

 

Kulillahümme malikel mülki tü'til mülke men teşaü ve tenziul mülke mimmen teşa'* ve tüızzü men teşaü ve tüzillü men teşa'* bi yedikel hayr* inneke ala külli şey'in kadır.

De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin."

 

27.08.2014 tarihinde, AHZAB suresinin 56. Ayetini irdelemiş ve bu ayetin yeni bir başkanlık sistemi öngördüğünü söylemiştim.

Bugün, bunu teyit eden yukarıdaki ayeti irdelemeye çalışacağım.

 

Sosyoloji/toplulukların yapısı düşünüldüğünde “Allah” lafzı; topluluğun bütününü, özel olarak da, onu temsil ve ilzam eden “meclisi” ifade eder.

 

“Mülk”, Türkçede kullana geldiğimiz “mülk-i erkan” ifadesinden de anlaşıldığı gibi, “yönetici sınıfı, yüksek bürokrasiyi” ifade eder.

 

Ayette bürokrat/yönetici ve makamların sahibinin meclis olduğu belirtilmekte; bunları dilediğine/dileyene “ita ettiğini/verdiğini”, dilediğinden de “tenzi’ ettiğini/soyup aldığını”, dilediğini “aziz kıldığını/yetkilendirdiğini”, dilediğini de “tenzil ettiğini/düşürdüğünü” ifade etmekte; “Hayrın/Vakıfların da yine “meclis eliyle” olduğunu söylemektedir.

 

Bugün bürokratlar yürütme tarafından atanmakta ve azledilmekte (hatta hiç azledilememekte); ya da biraz zorlaştırılarak, 3’lü kararname ile atanmaktadır. Dünyada da benzer olduğunu sanıyorum. Bazı ülkelerde sadece bakanlar meclis tarafından seçilmekte, diğer bürokratlara meclis karışmamaktadır.

 

Meclisler tüm topluluğu temsil ederler ve süreklidirler. Topluluk var olduğu sürece kayıtsız ve şartsız egemenlik milletin adına onundur. O kimseye karşı tasarruflarından sorumlu değildir, “la yüs’eldir”; onu sorgulayacak başka bir makam yoktur. Bu egemenliğini kendi seçtiği yöneticiler aracılığı ile kullanması kadar tabii başka bir şey yoktur.

 

Diğer ayetler de bu gözle taranmalı, içinden geçtiğimiz şu günlerde, “Türk Tipi”; daha doğrusu, Kurandan istidlal ederek yeni bir devlet yönetimini/yapılanmasını tarif etmemiz gerekir.

 

Her zamanki soru ile bitireyim: “Men ensarî ila ALLAH”. Hz. İsa bu çağırısı ile; “Allah İÇİN benim ensarım/yardımcılarım kimdir?” demiyor; “Allah’a benim ensarım/yardımcılarım kimdir?” diyor. “Li” ile değil, “İla” ile söylüyor…

 

Devlete, devlete giden yolda, bana yardımcı olabilecek kimse kimdir?

 

Saygılarımla.

Hüseyin Kayahan

Hüseyin Kayahan
22.05.2016
18:27

Kurban (DEVLET) Bayramınız kutlu olsun. Örneğin geçmiş yazıların birinde dedim ki;

madem ki günlük namazlar aşiret/ocak,

cuma namazı kabilenin/bucağın namazıdır;

öyleyse Ramazan Bayramı namazı İLİN,

KURBAN BAYRAMI NAMAZI da DEVLETİN NAMAZIDIR dedim.

Hz. Peygamber kıldırdığı Cumayı merkez bucağının başkanı, kıldırdığı Ramazan Bayramını Medine ilinin başkanı, kıldırdığı Kurban Bayramını Devlet Başkanı olarak kıldırmıştır. Veda Haccında ise İnsanlık başkanı olarak kıldırmıştır.

O zaman bu farklar bilinmiyordu, hepsi içiçeydi, şimdi tefrik ediyoruz.

Karagülle de geçen seminerde bu görüşüme iştirak etmiştir. Cuma namazı sadece "ellezine amenu" olanlara emirdir dolayısıyla onlara farzdır, diğerlerine kıyas ile farz olabilir, demiştim; bu görüşüme de iştirak etmiş görünüyor.

H.Kayahan

Hüseyin Kayahan
22.05.2016
18:44

Özetle;

bütün namazları bir başkan kıldırır.

Günlük namazları Ocak başkanı,

Haftalık namazları Bucak başkanı,

Ramazan Bayramı namazını İlin (merkez bucağının) başkanı,

Kurban Bayramı namazını Devlet (başkentin merkez bucağının) başkanı,

Hacdaki Kurban bayramı namazını da Mekke (merkez bucağının/Harem'in) başkanı kıldırır.

Farz namazların münferiden ifası istisnadır. Aslolan ilgili başkanın ardında kılmaktır.

Her birim için 3 defa o katılımı yapmamak onlardan ayrıldığına delildir. Peygamber cuma namazı için, "özürsüz 3 defa terk eden bizden değildir" demiştir.

"Mümin" ve "ellezine amenu" olanların bu namazlara katılımlarının hükümleri farklıdır (eski bir makalemde izah etmiştim).

Salat/Namaz (her kademedeki) topluluğun toplantısı olduğu için kamu hizmetlerinden sorumlu olmayan müslimler bu toplantılara/namazlara iştirakle yükümlü değildirler, katılırlarsa katılımları geçerli/makbuldür.

Saygılarımla.

H. Kayahan 





Çok Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40814 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Süleyman Karagülle
D E R G I !
29.04.2017 8938 Okunma
18 Yorum 16.05.2017 08:11
Süleyman Karagülle
Kesin Sonuç
7.06.2018 5867 Okunma
12 Yorum 12.06.2018 03:32
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 26892 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Süleyman Karagülle
İnsanlık anayasası - Sam Adian'a cevap
24.02.2016 12372 Okunma
10 Yorum 26.02.2016 00:34
Süleyman Karagülle
Ne değil, Nasıl
26.05.2018 4415 Okunma
10 Yorum 28.05.2018 13:30
Süleyman Karagülle
İstihare; “EVET/HAYIR” manası nedir?
26.02.2017 9935 Okunma
9 Yorum 04.08.2017 21:52
Süleyman Karagülle
Adil Düzen Partisi'nin kuruluş tartışması
6.08.2011 19070 Okunma
9 Yorum 06.02.2016 17:34
Süleyman Karagülle
Çözüm 100 lojmanlı işyerleri
30.03.2013 9377 Okunma
9 Yorum 13.04.2013 08:44
Süleyman Karagülle
Önemli değil
11.05.2019 5167 Okunma
9 Yorum 13.05.2019 08:00
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
28.03.2019 3800 Okunma
8 Yorum 29.03.2019 15:10
Süleyman Karagülle
İstişare
2.11.2013 9172 Okunma
8 Yorum 13.11.2013 11:10
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28211 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Süleyman Karagülle
Dershaneler
7.12.2013 9667 Okunma
8 Yorum 08.04.2014 09:25
Süleyman Karagülle
Milli Güvenlik Kurulu
5.06.2018 3871 Okunma
8 Yorum 05.06.2018 19:35
Süleyman Karagülle
İlkeler
12.03.2018 4817 Okunma
8 Yorum 18.03.2018 14:30
Süleyman Karagülle
Hatalarımız
10.03.2018 4186 Okunma
7 Yorum 11.03.2018 21:45
Süleyman Karagülle
Denge
23.04.2018 4377 Okunma
7 Yorum 25.04.2018 13:00
Süleyman Karagülle
Dolar ve Faiz Oyunu
3.06.2018 4146 Okunma
7 Yorum 04.06.2018 03:17
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin sözcüsü
8.03.2019 4924 Okunma
7 Yorum 09.03.2019 00:46
Süleyman Karagülle
Başarının sırrı
16.05.2019 4806 Okunma
7 Yorum 17.05.2019 22:22
Süleyman Karagülle
İleriyi Görmek
4.04.2019 4390 Okunma
6 Yorum 05.04.2019 21:43
Süleyman Karagülle
Çin Virüsü Dünyayı Kurtarabilir!
17.02.2020 4879 Okunma
6 Yorum 23.03.2020 09:49
Süleyman Karagülle
Seçim sonuçları
3.06.2018 4078 Okunma
6 Yorum 04.06.2018 12:33
Süleyman Karagülle
Huy
6.05.2018 4527 Okunma
6 Yorum 07.05.2018 15:06
Süleyman Karagülle
Hesaplar yanlış
3.04.2018 4646 Okunma
6 Yorum 03.04.2018 22:20
Süleyman Karagülle
Yapacaklarımız
10.03.2018 4078 Okunma
6 Yorum 12.03.2018 16:33
Süleyman Karagülle
Oyuna Oyun
31.07.2018 4557 Okunma
6 Yorum 01.08.2018 23:59
Süleyman Karagülle
Kaşıkçı hikayesi
1.11.2018 4142 Okunma
6 Yorum 01.11.2018 21:26
Süleyman Karagülle
Ekrem Şama’ya; Seninki Hiç Olmaz!
3.06.2017 5553 Okunma
6 Yorum 30.07.2017 00:29
Süleyman Karagülle
Darbeyi Kim Yaptı?
8.10.2016 10982 Okunma
6 Yorum 11.10.2016 13:15
Süleyman Karagülle
Vergisiz Ekonomi
27.05.2017 5803 Okunma
6 Yorum 31.05.2017 01:20
Süleyman Karagülle
Davet
25.04.2015 10638 Okunma
6 Yorum 27.04.2015 10:03
Süleyman Karagülle
İdam ve Öcalan
25.06.2016 11239 Okunma
6 Yorum 02.07.2016 12:02
Süleyman Karagülle
Akevler
14.07.2013 17321 Okunma
6 Yorum 22.07.2017 20:36
Süleyman Karagülle
Fıkha Göre Yeni Hükümet
14.06.2015 13467 Okunma
5 Yorum 28.06.2015 16:16
Süleyman Karagülle
Putin Müslüman Oldu
21.03.2015 12486 Okunma
5 Yorum 24.03.2015 11:50
Süleyman Karagülle
Çanlar kimin için çalıyor?
19.07.2014 8768 Okunma
5 Yorum 22.07.2014 09:12
Süleyman Karagülle
Niçin?
4.07.2018 4988 Okunma
5 Yorum 04.07.2018 22:58
Süleyman Karagülle
Kim yönetiyor?
30.06.2018 4480 Okunma
5 Yorum 01.07.2018 21:57
Süleyman Karagülle
Siyaset ve kurallar
5.04.2018 4844 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 08:13
Süleyman Karagülle
Gül Adil Düzen’e sahip çıkmalı
6.04.2018 4618 Okunma
5 Yorum 06.04.2018 23:39
Süleyman Karagülle
İstishab gerek
20.04.2018 4318 Okunma
5 Yorum 21.04.2018 11:30
Süleyman Karagülle
Kimse Anlamak mı İstemiyor, ya da Biz mi Anlatamıyoruz!
31.05.2020 3975 Okunma
5 Yorum 01.06.2020 12:20
Süleyman Karagülle
Avrupa Birliği
14.03.2019 4894 Okunma
5 Yorum 16.03.2019 22:33
Süleyman Karagülle
Ekseriyetin marifeti
7.05.2019 5101 Okunma
5 Yorum 08.05.2019 22:07
Süleyman Karagülle
Allah’tan başka melce yoktur
24.04.2019 5136 Okunma
4 Yorum 25.04.2019 19:00
Süleyman Karagülle
Anormal Türkiye
7.02.2019 4493 Okunma
4 Yorum 10.02.2019 10:37
Süleyman Karagülle
Sermaye’nin oyunu
7.11.2018 5258 Okunma
4 Yorum 08.11.2018 00:13
Süleyman Karagülle
Ne yapmamız gerekiyor?
6.08.2020 3525 Okunma
4 Yorum 08.08.2020 20:00
Süleyman Karagülle
Koronavirüs bahanesiyle intihara gidiliyor!
13.04.2020 3760 Okunma
4 Yorum 29.04.2020 02:01
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 2759 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Hesap Sorma
5.03.2018 3889 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 11:58
Süleyman Karagülle
Yenilik
6.03.2018 3626 Okunma
4 Yorum 07.03.2018 23:36
Süleyman Karagülle
VARSAYIM-2
2.05.2018 3880 Okunma
4 Yorum 02.05.2018 23:12
Süleyman Karagülle
Anketler
16.05.2018 3219 Okunma
4 Yorum 16.05.2018 23:37
Süleyman Karagülle
KİM KAZANACAK?
8.06.2018 3420 Okunma
4 Yorum 11.06.2018 00:24
Süleyman Karagülle
Seçim sonrası
21.06.2018 3289 Okunma
4 Yorum 21.06.2018 14:09
Süleyman Karagülle
Mümin Olmak; Mümin Kimdir?
3.06.2017 5118 Okunma
4 Yorum 05.06.2017 10:41
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sistemi
26.11.2016 9712 Okunma
4 Yorum 29.11.2016 07:17
Süleyman Karagülle
AK Parti'nin Medine Dönemi!
13.09.2014 7195 Okunma
4 Yorum 16.09.2014 08:43
Süleyman Karagülle
Başkanlık Sisteminin Delilleri
21.05.2016 11184 Okunma
4 Yorum 22.05.2016 18:44
Süleyman Karagülle
Türkiye Cumhuriyeti Devleti
20.09.2015 10943 Okunma
4 Yorum 23.09.2015 18:43
Süleyman Karagülle
Düşen Uçak ve Suriye Meselesi
29.11.2015 11418 Okunma
4 Yorum 08.12.2015 06:11
Süleyman Karagülle
Kur’an ve İki Lider; Putin ve Erdoğan
2.01.2016 9371 Okunma
4 Yorum 08.01.2016 15:13
Süleyman Karagülle
İran'da zelzele ve teklif
20.04.2013 9834 Okunma
4 Yorum 25.04.2013 18:26
Süleyman Karagülle
Aşiret / Ocak
14.04.2012 6981 Okunma
4 Yorum 20.04.2012 17:06
Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010 9889 Okunma
4 Yorum 07.06.2010 22:20
Süleyman Karagülle
Bundan sonra ne yapmalıyız?
17.03.2012 5483 Okunma
4 Yorum 19.03.2012 21:18
Süleyman Karagülle
REJİMLER
21.03.2012 2979 Okunma
4 Yorum 22.03.2012 20:21
Süleyman Karagülle
SÜRME YETKİSİ
1.04.2012 7205 Okunma
4 Yorum 05.04.2012 21:36
Süleyman Karagülle
AKİD VE AHD
2.04.2012 7396 Okunma
4 Yorum 06.04.2012 18:38
Süleyman Karagülle
100 Daire-2
7.04.2012 5243 Okunma
3 Yorum 08.04.2012 16:45
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA ORTAKLIĞI
11.03.2012 5650 Okunma
3 Yorum 11.03.2012 17:31
Süleyman Karagülle
AB Krizi
19.11.2011 4885 Okunma
3 Yorum 04.12.2011 22:57
Süleyman Karagülle
GİRİŞİM/Cİ (Bir Tartışma Konusu)
31.12.2011 8819 Okunma
3 Yorum 05.01.2012 13:32
Süleyman Karagülle
KÜRT SORUNUNU KİMLER ÇÖZER?
28.03.2012 6262 Okunma
3 Yorum 30.03.2012 13:30
Süleyman Karagülle
TARTIŞMA
25.04.2012 4704 Okunma
3 Yorum 02.05.2012 18:22
Süleyman Karagülle
İşsizlik sorunu
1.09.2012 4457 Okunma
3 Yorum 03.09.2012 13:18
Süleyman Karagülle
Suriye Sorunu ve Başkanlık
12.12.2015 6392 Okunma
3 Yorum 20.12.2015 07:10
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanı ve Yönetimde Uyum
28.11.2015 7084 Okunma
3 Yorum 01.12.2015 08:36
Süleyman Karagülle
Üçüncü Binyıl Uygarlığı
31.10.2015 10476 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:54
Süleyman Karagülle
PKK, Kürtler ve Yapılması Gereken
7.11.2015 9039 Okunma
3 Yorum 11.11.2015 11:52
Süleyman Karagülle
TAVSİYE: Allah’ın Emrine Uyuyoruz
12.09.2015 6647 Okunma
3 Yorum 22.09.2015 23:48
Süleyman Karagülle
Koalisyon ve Çözüm
4.07.2015 10165 Okunma
3 Yorum 24.07.2015 23:29
Süleyman Karagülle
Çağımızda Cihad
7.07.2015 10109 Okunma
3 Yorum 20.07.2015 09:31
Süleyman Karagülle
Yeniden Seçim
25.07.2015 11422 Okunma
3 Yorum 29.07.2015 03:01
Süleyman Karagülle
Ahmet Davutoğlu’nun Hatası
14.05.2016 12875 Okunma
3 Yorum 17.05.2016 07:37
Süleyman Karagülle
15 Temmuz 2016 Neden Yapıldı?
17.07.2016 12880 Okunma
3 Yorum 19.07.2016 19:47
Süleyman Karagülle
Tesviye mi Tasfiye mi?
1.09.2016 12939 Okunma
3 Yorum 22.09.2016 19:58
Süleyman Karagülle
AK Parti’ye Tuzak!
11.04.2015 10181 Okunma
3 Yorum 13.04.2015 12:32
Süleyman Karagülle
Cumhuriyet’in DNA’ları
14.03.2015 6597 Okunma
3 Yorum 18.03.2015 10:45
Süleyman Karagülle
Kuran'ı Doğru Anlamak
30.05.2015 12541 Okunma
3 Yorum 27.11.2016 18:52
Süleyman Karagülle
Korkunç Kriz ve Çaresi
16.05.2015 9937 Okunma
3 Yorum 22.05.2015 11:29
Süleyman Karagülle
Avrasya Ekonomik Birliği
3.01.2015 9773 Okunma
3 Yorum 14.01.2015 08:18
Süleyman Karagülle
Kur’an Ekonomisi
3.12.2016 10719 Okunma
3 Yorum 05.12.2016 13:19
Süleyman Karagülle
Kuran'a İman ve Uymamız Gereken Dört İlke
5.11.2016 9319 Okunma
3 Yorum 13.11.2016 13:12
Süleyman Karagülle
Kürtler
10.06.2017 3688 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 21:26
Süleyman Karagülle
Savaşa Doğru
25.03.2017 4649 Okunma
3 Yorum 25.03.2017 17:59
Süleyman Karagülle
Vikipedi Sorunu: Önce Yapmak… Sonra…
22.07.2017 4410 Okunma
3 Yorum 28.07.2017 11:03