Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016
5919 Okunma, 0 Yorum

http://www.egedesonsoz.com/yazar/baslik/9629

 

Klasik fıkıh; metodolojisi olan ve bir yöntem doğrultusunda ibadet, hukuk, ekonomi, sosyal ve ahlâkî “hükümler”i barından bir ilimdir. Pratiğe aktarılamayan konular dışında “yaşama ilişkin her ne var ise o konular fıkıh ilminin ilgi alanına girer. Fıkıh ilmi, söz konusu yaşama ilişkin konularda verilen ilmî hükümlerden oluşmuştur.

Fıkıh, “tümevarım” yöntemi ile yazılmıştır. Tümdengelim ile yazılmış bir fıkıh risalesi yoktur.

Tümdengelim yönteminin bilinmediği sanılmasın. Akaid ve Kelam (İnanç felsefeleri) ilimleri, tümdengelimle ele alınmış, tartışılmış ve yazılmıştır. Akaid ve Kelam ilimleri, artmayan - eksilmeyen “inanç-iman” esaslarını açıklar ve ispatlar.

Oysa fıkıh, her an yaşam sırasında ortaya çıkan sorunlara metodik yanıtlar veren bir ilimdir. Dolayısıyla fıkıh ilminde ancak tümevarım yöntemi kullanılabilir; canlanması da tümevarımla olacaktır.

Yeni fıkıh, sistem karşılaştırması anlamında “analoji” ile de yapılabilir. Çünkü analoji, doğru bilgiye ulaşmak ve yaşamı çoğaltmaya elverişli bir mantıksal formdur.

***

Modern Batı hukuku; fıkıhtan farklı olarak uzun felsefî tartışmalar sonunda kabul gören tümel önermelere dayanır. Tamamen teoriktir. Akit serbestliği yerine merkezî tek kanun sistemi benimsenmiştir.

Aydınlanma filozofları, hukuk gibi ekonomiyi de tümdengelim ile, tümel önermelerle açıklamaya çalışmışlardır.

Batı’da teori kuranların belirgin eksikliği “hükümler serisi” oluşturamamalarıdır. Dolayısı ile çok parlak tümel önermeler, zihinsel egzersizlerin ötesine geçememiştir.

Teoriler, hükümsüz kurulduğu için her şeyin hükmünü ticarî kapitalizm, sonra da finans kapitalizmi yazmıştır.

Tanrı’dan rol çalma çabasındaki finans kapitalistleri, güçlerinin zirvesinde iken bile halka fıkıhta olduğu gibi sözleşme özgürlüğü tanıyabilecek cesareti gösterememişlerdir.

İsviçre, ABD, Almanya gibi bazı devletlerde, az da olsa bireysel haklara ve sözleşme serbestliğine yer verilmiştir. Batı Uygarlığının gelebildiği en ile aşama da budur.

Asıl üzücü ve can yakıcı olanı ise fıkıh ilmini insanlık tarihine başarı ile sunan Müslümanların günümüzde fıkha en uzak kişiler olmasıdır!

***

Kur’an; fıkıh ilminin asli, birincil kaynağıdır. İkinci kaynağı da Hz.Muhammed’in örnek yaşamıdır[1]

Kur’an’a ve Hz.Muhammed’in örnek yaşamına göre fıkıh, “içtihat” ve “sözleşme serbestliği” ile yapılabilir. Bireysel haklara ve herkese tanınan kendi yaşamıyla ilgili akit-sözleşme yapma hakkı, birbirinden çok farklı yöntemlerin ve sözleşmelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Kur’an, merkezi ve tek kanunlu hukuk sistemini önermediğinden, her Mümine yapacağı her iş için sözleşme serbestliği tanımıştır. Bu çabalar sonunda İslâm’ın ilk döneminde çok sayıda Müçtehit (Fıkıh imamı) yetişmiştir.

Ancak, Kur’an’ın her Mümine tanıdığı sözleşme yapma özgürlüğünü her Mümin kullanamamıştır. Bu durumda halkın çoğu, sözleşme yapamadığından ilmine güvendikleri kişileri kendilerine “imam” seçmişler ve akitlerini onlara yaptırmışlardır.

***

Fıkıh ilminin ortaya çıkışı, insanlık tarihi açısından çok önemlidir. Kaynakları, yöntemi, konuların sınıflandırılması ile mükemmele yakın bir ilimdir.

Mükemmel değildir; çünkü fıkıhta sabit bir altın oran yoktur. Her değişime uyumlu, dinamik, yaşamla bitişik, hatta yaşamın az önünde olduğu bir ilimdir.

Fıkıh;“Bitti! Tamamlandı!” denemeyen tek ilimdir. Kişiden kişiye ayrı bir sözleşme yapılabileceği gibi beldenin, koşulların, zamanın… değişmesiyle de sözleşme değişebilir. Dolayısıyla fıkhın hükümleri de değişir. Onu değiştirenler de bütün yenilikleri ve koşulları dinamik bir şekilde izlemesi gereken müçtehitlerdir.

Ölen müçtehidin içtihatları, taklit edilemez! Halk, hayatta olan ve görüşlerini kendisine yakın bulduğu yeni bir müçtehidi bulup onun hazırladığı sözleşmelere göre yaşamını sürdürür.

Fıkıh ilminin en parlak günlerinde Müslümanların yaşadığı beldelerde müçtehitler arasında yönteme ve hükümlere ilişkin çok canlı tartışmalar olmuş, bunlara ilişkin yüzlerce, binlerce kitap yazılmıştır.

Fıkıh o kadar gelişmiş ki, müçtehitler bir süre sonra “yakın zaman”a, zirve günlerinde ise “orta vadede” olabilecek gelişmelere ilişkin “olası-farazî” sözleşmeler hazırlayabilmişlerdir.

Yaşam devam ettikçe, fıkıh da sürekli ve dinamik bir şekilde yenilenen bir ilim olduğundan, mükemmel olamamış ve bu ilim buraya kadardır denememiştir.

***

Ancak, tarihte her dinamik gelişmenin başına gelenler fıkhın da başına gelmiştir. Önce duraklama dönemine girilmiş, çok sayıda sözleşme yapan müçtehitler ölmüş, onların yerini daha az sayıda, daha az bilgili müçtehit almıştır. Bazen, yeri gelmiş yeni, orijinal sözleşme yapmak yerine, eski sözleşmeler arasından seçilerek bazıları çok sayıda kişi tarafından taklit edilmeye başlanmıştır. Zamanla, en çok taklit edilenler “mezhep”e dönüşmüştür. Bir süre sonra da Müminler akit serbestliği haklarını, çok sayıdaki statikleşmiş mezhepler aracılığı ile kullanmaya başlamışlardır.

Özellikle, Moğolların Müslüman beldeleri esaretleri altına almalarından sonra çok sayıdaki mezhep de az sayıya, yaklaşık 10’a inmiştir. İşler iyice kötüye gittiğinde de Avrupa’dan “kanunlar” tercüme edilmeye başlanmıştır ki, bu da her şeyin sonu olmuştur:

 

Kanun sisteminin benimsenmesiyle;

-Akit serbestliği yerini “tek kanuna” bırakmıştır.

-Bireyin hakları yerini kamunun hakları almıştır.

-Sivil Müçtehitlerin sözleşme yapma yetkileri alınmış, yasama yetkisi bir fazla oyla yasa yapan Parlamentolara devredilmiştir.

-Hatta, birçok İslâm devletinde yasama yetkisi parlamentoya da verilmemiş, daha da kötüsü tek kişiye, sultana, krala veya tek partiye verilmiştir. 

 

Günümüze gelince, fıkıh ilmi ile iştigal ettiğini iddia eden akademisyen, molla ve Diyanet personeli basit bir soruyu, yüzyıllar öncesinde yazılmış kitaplara bakarak “dinamik hayata” cevap vermeye çalışmaktalar.

Hakikaten bu durum, İslâm Dini’nin dönemini kapattığının ve Kur’an’ın da taş tabletlerden biri olduğunun ilanı olmalıdır!

Çağın ilimlerinden habersiz, yüksek matematikten, fen bilimlerden, ekonomiden… anlamayan nice maaşlı, maaşsız fetavacı zevat, gün boyu Allah adına komik kelamlar etmekteler ki vay halimize!

 

 

[1] Diğer kaynaklar ise kıyas, icma, örf, istihsan, istishap, önceki dinlere ait şeriatlar…  



 






Çok Okunan Makaleler
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 11623 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Harun Özdemir
Zina, fuhuş ve azgınlık
13.07.2012 10864 Okunma
13 Yorum 20.07.2012 23:07
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 10116 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Harun Özdemir
Beytü'l Hikme ve Nizamiye Medreselerinin etkileri
21.04.2016 8259 Okunma
1 Yorum 22.04.2016 09:08
Harun Özdemir
Biyolojik ata ve hukukî anne ve baba
4.07.2012 8008 Okunma
13 Yorum 06.07.2012 14:24
Harun Özdemir
Ahlâk-ı Hamîde mi dedin?!
29.04.2016 7438 Okunma
1 Yorum 30.04.2016 00:58
Harun Özdemir
Karagülle İslâmcı mı?
22.02.2016 7400 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 22:17
Harun Özdemir
Parlamento Dışı İslâmcı anayasa çalışmaları
18.02.2016 7239 Okunma
6 Yorum 20.02.2016 23:32
Harun Özdemir
Anayasaların öncüsü Hz.Muhammed'dir
23.01.2017 7220 Okunma
1 Yorum 26.01.2017 10:28
Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016 7204 Okunma
5 Yorum 17.03.2016 17:56
Harun Özdemir
Fetva ekonomisi
29.02.2016 7041 Okunma
1 Yorum 29.02.2016 20:58
Harun Özdemir
Mason olmanın dayanılmaz faydaları?!!!
1.01.2016 6991 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcılığın Sezai Karakoç aşaması
18.12.2015 6952 Okunma
Harun Özdemir
Müslümandan Burjuva olur mu?!
19.04.2016 6940 Okunma
1 Yorum 19.04.2016 22:36
Harun Özdemir
Her şey çok farklı olabilirdi
16.01.2016 6839 Okunma
2 Yorum 21.01.2016 14:57
Harun Özdemir
Bir ülkenin barış üretebilme kabiliyeti
2.01.2017 6486 Okunma
8 Yorum 07.01.2017 00:10
Harun Özdemir
İslâmcıların sanata bakışı üzerine
13.04.2016 6470 Okunma
Harun Özdemir
Kıskançlık öldürücüdür!
28.03.2016 6424 Okunma
Harun Özdemir
Alevî İslâmcılık mümkün mü?
22.12.2015 6278 Okunma
Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012 6188 Okunma
4 Yorum 15.07.2012 14:41
Harun Özdemir
ÖSYM Başkanı Sayın Prof.Dr. Ömer DEMİR'e açık mektup
21.03.2016 6184 Okunma
Harun Özdemir
Savruluyoruz!
14.06.2016 6061 Okunma
1 Yorum 15.06.2016 01:50
Harun Özdemir
Gizli Servis İslâmı Loca İslamını Yendi mi?!
11.01.2016 6014 Okunma
Harun Özdemir
Hilkatin Mebdei ve Adem
24.06.2012 5992 Okunma
5 Yorum 26.06.2012 04:29
Harun Özdemir
"... ve hadîdi inzâl ettik..."
30.06.2012 5981 Okunma
3 Yorum 08.07.2012 10:24
Harun Özdemir
Umarım oyun içinde oyun yoktur
4.12.2015 5965 Okunma
Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016 5919 Okunma
Harun Özdemir
Masonluk ve İslâmcılar
28.12.2015 5869 Okunma
Harun Özdemir
Egemenlik kimin
21.02.2017 5862 Okunma
5 Yorum 23.02.2017 00:29
Harun Özdemir
Sünnî İslâm ve Demokrasinin Geleceği
30.11.2015 5823 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların Anayasa rüyası!
9.02.2016 5816 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların gelecek beklentisi
8.01.2016 5793 Okunma
Harun Özdemir
İncire ve zeytine yemin olsun mu?!
14.06.2017 5765 Okunma
1 Yorum 14.06.2017 18:49
Harun Özdemir
Modernleşmeye Müslümanların etkisi oldu mu?
8.05.2016 5737 Okunma
Harun Özdemir
Tüketme Hakkı
30.06.2012 5644 Okunma
5 Yorum 08.07.2012 10:58
Harun Özdemir
Yeni bir Anaysa mı yoksa yeni bir Teşkilât-ı Esas
30.06.2012 5628 Okunma
3 Yorum 01.07.2012 11:03
Harun Özdemir
Bu terör değil; başka bir şey!
7.01.2017 5614 Okunma
1 Yorum 08.01.2017 01:12
Harun Özdemir
İlahiyat Fakülteleri kapatılmalı!
14.12.2015 5605 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an ve bedeni cezalar üzerine
6.06.2017 5583 Okunma
2 Yorum 08.06.2017 11:10
Harun Özdemir
Yeni İslam felsefesi mümkün mü
31.07.2012 5558 Okunma
9 Yorum 03.08.2012 09:08
Harun Özdemir
Kadına eziyet dini bir vecibe midir?!
23.03.2016 5552 Okunma
Harun Özdemir
Seçim sizin; hangi İslâm?!
9.03.2016 5541 Okunma
Harun Özdemir
Ulemanın "İlm-i siyaset" ile imtihanı
25.01.2016 5517 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an neden tahrif olmadı
31.01.2017 5504 Okunma
1 Yorum 31.01.2017 22:47
Harun Özdemir
Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş?!
13.03.2016 5494 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların ekonomiden ne anladıkladıklarına dair
26.02.2016 5473 Okunma
Harun Özdemir
Ahlâksız İslâmcılık Olur mu?!
7.12.2015 5447 Okunma
Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016 5440 Okunma
Harun Özdemir
Zor günlerdeyiz...
16.05.2017 5417 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 10:26
Harun Özdemir
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet GÖRMEZ'e...
21.01.2016 5400 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet ne kadar kalıcı?!
16.05.2016 5389 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi
14.02.2017 5357 Okunma
1 Yorum 15.02.2017 17:05
Harun Özdemir
Modern Kadın Müslüman mı?!
2.02.2016 5340 Okunma
Harun Özdemir
Atatürk Anayasası, ABD Anayasasına nasıl yenildi?!
16.02.2016 5317 Okunma
Harun Özdemir
Kılıçdaroğlu gıybeti ile sonuç almak
13.03.2017 5300 Okunma
2 Yorum 13.03.2017 21:07
Harun Özdemir
Laiklik mi demokrasi mi?!
3.05.2016 5287 Okunma
Harun Özdemir
Bilim bizim neyimize!
25.04.2016 5263 Okunma
Harun Özdemir
İslamcılık üzerine
9.07.2017 5177 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:20
Harun Özdemir
İki kadını şahit yapmak!
4.04.2016 5165 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ -2-
22.01.2017 5110 Okunma
1 Yorum 23.01.2017 21:39
Harun Özdemir
Avrupa'dan vazgeçebilir miyiz?!
20.03.2017 5098 Okunma
1 Yorum 20.03.2017 20:37
Harun Özdemir
Kur'an'ın şaşırttıkları!
8.04.2016 4957 Okunma
Harun Özdemir
Fransız kadın Müslüman olur mu?
7.02.2016 4954 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ
8.01.2017 4918 Okunma
Harun Özdemir
Fatih kaç yaşında cumhurbaşkanı oldu
12.04.2017 4886 Okunma
2 Yorum 12.04.2017 19:25
Harun Özdemir
Doğu gerçeği!
23.06.2016 4850 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın adı ne olmalı
9.08.2017 4804 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 12:53
Harun Özdemir
Anayasa değişikliğinde neler var
3.04.2017 4800 Okunma
1 Yorum 03.04.2017 23:10
Harun Özdemir
Neden böyleyiz?!
9.08.2016 4799 Okunma
Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012 4791 Okunma
3 Yorum 07.07.2012 01:50
Harun Özdemir
Darbenin devamı var mı?
24.07.2016 4739 Okunma
Harun Özdemir
İslamofobinin kaynağı
9.08.2017 4615 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 13:09
Harun Özdemir
Müslümanın Darwin'le imtihanı
6.02.2017 4492 Okunma
Harun Özdemir
Karanlık çağa doğru
9.08.2016 4480 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-2-
21.12.2016 4456 Okunma
Harun Özdemir
Devlet neden açık hedef?
5.06.2016 4449 Okunma
Harun Özdemir
Batı gerçeği!
20.06.2016 4323 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali -1-
19.12.2016 4214 Okunma
Harun Özdemir
Direnç eğitimi nedir?
27.06.2016 4145 Okunma
Harun Özdemir
Adalet yönetimin temelidir.
25.07.2016 4078 Okunma
Harun Özdemir
Yaşar Nuri İslâmcılığı
17.07.2016 4073 Okunma
Harun Özdemir
Kur’an’ı anlama çabaları
8.07.2016 4047 Okunma
Harun Özdemir
İsyan günlerinde zekât!
8.07.2016 4019 Okunma
Harun Özdemir
Milli Mücadelede Yahudiler
7.03.2017 3989 Okunma
Harun Özdemir
Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı
30.05.2016 3948 Okunma
Harun Özdemir
Alem-i İslâm'da özgürlük sorunu
28.05.2016 3937 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcı şehir olabilir mi?!
20.05.2016 3874 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye neden demokratikleşemez?!
7.01.2017 3822 Okunma
Harun Özdemir
Bu ne yaman çelişki!
8.06.2016 3806 Okunma
Harun Özdemir
Darbeler önlenebilir mi?
3.03.2017 3772 Okunma
Harun Özdemir
Köylü İslâm marjinal İslâm'a karşı
3.06.2016 3734 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-3- Son şansa zaman yok
27.12.2016 3705 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın özgürleşmesi mümkün mü?
16.01.2017 3621 Okunma
Harun Özdemir
Kim daha akıllı?!
10.02.2017 3548 Okunma
Harun Özdemir
Milli uzlaşma uluslararası kararlarla çelişirse
28.02.2017 3471 Okunma
Harun Özdemir
İzmir İslamı
18.10.2017 3091 Okunma
Harun Özdemir
Terörle bağlantılı seçmen sayısı
15.03.2017 3045 Okunma
Harun Özdemir
Askerlik neden önemsiz olsun ki
10.04.2017 2807 Okunma
Harun Özdemir
1'e karşı 27
27.03.2017 2683 Okunma
Harun Özdemir
Tarihselci İslam
8.11.2017 2625 Okunma


© 2024 - Akevler