Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016
5421 Okunma, 0 Yorum

http://www.egedesonsoz.com/yazar/baslik/9574

 

İslâmcılar 1876’da ilan edilen Kanûn-i Esâsî’de umduklarını bulamadılar. Namık Kemal, modern zamanlarda gündeme gelen “bireysel” hakların tamamının fıkha ve fetvalara dayandırılabileceğine inanıyordu.

O bu konuda haksız da sayılmazdı. Batı’da ancak bin yıl sonra gündeme gelen“bireysel haklar” konusunda, klasik fıkıh kaynaklarında fazlasıyla bilgi vardı.

Hayatın her alanına “ilmi usuller” ile yol gösterme iddiasındaki İslâm fıkhı, yönetimlerin baskısı altında “kamu hukuku” konusunda gelişememiş, özellikle siyasete ilişkin içtihatlar yapılamamıştı. Bundan dolayı fıkıh, sadece “bireysel” hakları açıklayabiliyordu; kamu hukukuna ilişkin içtihatlar ise soru işareti olarak ortada duruyordu.

Kanûn-i Esâsî’nin ilan edildikten bir süre sonra hepten ortadan kaldırılmayıp “askıya” alınması ve sonrasındaki gelişmelerde bireysel haklar konusu, muhalefetin en çok başvurduğu argüman oldu. Öyle ki; Mason Locaları, basın, aydınlar, ulema, Müslüman-Gayrimüslim cemaatler, medreseler, tarikatların önemli kısmı… II.Abdülhamit’i bireysel haklara karşı saygısız, zalim ve baskıcı olmakla suçlamaktaydı.

Nitekim, II.Abdülhamit devrilirken de sözü edilen oldukça geniş tabanlı muhalefeti bir araya getiren ortak nokta da yine “bireysel haklar” konusu oldu.

Namık Kemal’in başını çektiği bireysel haklar talebi, şeriat kaynaklı olsa da II.Abdülhamit’e göre “devleti yıkacak” çok tehlikeli taleplerdi. Padişaha göre, bireysel haklar anayasada yer alamayacağı gibi Batı’dan tercüme edilen kanunların yerini de alamazdı.

Batılı tüccarlar, Osmanlıda kendi ülkelerindeki rahatlığı arıyorlardı. Bu nedenle Osmanlıda kendi kanunlarının uygulanmasını istiyorlardı. Ahmed Cevdet Paşa ve ulemadan yaklaşık 15 kişi, Mecelle Derneği çatısı altında tercüme kanun yerine, İslâm fıkhını kanun sistemine göre yeniden yazmaktan yanaydılar.

1869’de Abdülaziz döneminde faaliyete başlayan  Mecelle Derneği, 1876’da II.Abdülhamit tarafından kapatıldı. Derneğin alternatif olsun diye hazırladığı Mecelle-i Ahkam-ı Adliye, medeni kanun olarak yürürlüğe girdi. Çok iddialı hazırlanan Mecelle’de kapitalizmin finans kapitalizmine dönüştüğü bir çağda “faiz” konusuna değinilmiyordu.

1908’de ilan edilmek zorunda kalınan II.Meşrutiyet’e kadar yaşananlar kitaplara sığacak cinsten değildi. Saraydan beslenen birkaç tarikat hariç, denebilir ki herkes, II.Abdülhamit’e karşıydı. Muhaliflerin amacı farklı da olsa, kimsenin bireysel haklara itirazı yoktu.

1908’de II.Meşrutiyet’in ilanı ile askıdaki Kanûn-i Esâsî tekrar yürürlüğe girdi. 1921 Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’na kadar geçen süre içinde, 1908’den sonra Kanûn-i Esâsî’de pek çok değişiklik yapıldı ama bireysel haklar açısından yaşananlar tam bir hayal kırıklığı oldu.

 

Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu konusuna gelince;

1921’de yürürlüğe giren Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu, üye sayısı 261’e kadar çıkan 1.Meclis tarafından hazırlandı. Üyelerin %20’sinden fazlası İslâmî ilmi, fikriyatı ve çevresi geniş etkili İslâmcılardan oluşmaktaydı. Geri kalanı asker, sosyalist, komünist, liberal, muhafazakar, Türkçü, Alevî, Bektaşî, Nakşi, Mevlevî, Kadirî…lerden oluşan demokratik ve katılımcı bir Meclis’ti.  

Yeni anayasa Kurtuluş Savaşı’nın devam ettiği bir ortamda 23+1 madde olarak hazırlanmıştı. Maddeler az ve kısaydı. Son derece anlaşılabilir hükümlerden oluşmaktaydı. Üzerinde anlaşılamayan maddelere ise yer verilmemişti. Bu nedenle yeni anayasa, Kanûn-i Esâsî’yi yürürlükten kaldırmıyordu. Böylece Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’ndaki eksiklikler, Kanûn-i Esâsî ile giderilecekti.  

 

1921 tarihli Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu;

-Sadece Müslümanlardan oluşan bir meclis tarafından ve savaş koşullarında hazırlanmıştı.

-En önemli ilkesi “egemenliğin kayıtsız şartsız milletin” olmasıydı.

-Anayasa milletin ve Meclis’in görüşlerini tam olarak yansıtıyordu. Milletvekilleri bir partinin üyesi ve baskısı altında değildi.

-Anlaşma sağlanamayan konulara yer verilmedi.

-Bütün yetkiler Büyük Millet Meclisi’nde toplandı. Hükümet de Meclis Hükümetiydi. Bakanların atanması ve görevden alınması yetkisi Meclis’e aitti.

-Devlet başkanı yoktu ama Meclis üyeleri arasından seçilen bir “Meclis Başkanı” vardı.

-Anayasa bireysel haklara ve özgürlüklere yer verilmemişti ama bireysel özgürlüklerin en geniş anlamda yaşanabileceği il, kaza ve özellikle “nahiye yönetimi” konusunda ayrıntılı hükümler içeriyordu...

 

1921 Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu, adından da anlaşılabileceği gibi “devletin idare şeklini” belirleyen bir metindi.

İslâmcıların katkısı ise ileri düzeydeydi.

Bugün bile Batılı hiçbir demokratik anayasa, Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu kadar net, anlaşılabilir ve özgürlükçü değildir.

Türkiye, Osmanlı’dan 2016’ya kadar Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu kadar milletin iradesini yansıtan ve rızasına uygun bir metin hazırlayamadı.

Bunu bilmekte yarar var!

Devlet başkanı kavramının yer almadığı anayasada en üst makam, Meclis Başkanı idi.

Mustafa Kemal Paşa ise milletvekillerinin seçtiği “Meclis Başkanı” idi.  

 

Anayasada yer aldığı kadarıyla Nahiye yönetimi;

a-Kendi içinde özerk,

b-Nahiye halkı tarafından seçilmiş üyelerden oluşan bir meclisi, meclisin seçtiği yönetimi, bir de müdürü vardı.

c-Nahiye müdürü ve yönetimi, nahiye meclisi tarafından seçilen,

d-Nahiye meclisi ve yönetiminin kazaî, iktisadî ve malî yetkileri özel kanunlarla düzenlenen özgün bir yerel yönetim birimidir.  

e-Nahiye bir veya birkaç köyden oluşabileceği gibi bir kasaba da bir nahiye olabilirdi.

 

Bireysel hakların ve kamu düzeninin her “Nahiye”de farklı olabileceği görüşü, Tevrat’ın ve Kur’an’ın merkeziyetçi ve despot idarelere karşı insanlığa sunduğu bir ikram olmalı.

Nahiye yönetimi, bugün dünyanın her ülkesinde iç savaş sorunu yaşayan bütün devletlerin örnek alabileceği bir yerel yönetim modelidir.

Namık Kemal’in anayasa tartışmalarının başladığı günlerde ısrarla anlatmaya çalıştığı, ulemanın ve umeranın ise yanlış veya tehlikeli bulduğu bireysel haklar ve bununla uyumlu merkezi, il, kaza ve nahiye yönetimleri, ülkenin bağımsızlığı ve bütünlüğü konusunu; anayasal düzen, demokrasi, liberal ekonomi, laiklik, insan hakları, kadın hakları… gibi daha nice hakları ve özgürlükleri Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti ile tanıştıran İslâmcıların ilkiydi.

İslamcılık bu ülkede bu konuları savunarak ortaya çıktı…

Şimdilerde nelerle meşgul…

Onu da gelecek yazılara bırakalım.

 

 






Çok Okunan Makaleler
Harun Özdemir
Evlenme hakkı üzerine
11.07.2012 11598 Okunma
30 Yorum 18.07.2012 19:12
Harun Özdemir
Zina, fuhuş ve azgınlık
13.07.2012 10845 Okunma
13 Yorum 20.07.2012 23:07
Harun Özdemir
Adem Tiflis'te insan oldu!
26.06.2012 10088 Okunma
17 Yorum 05.07.2012 21:40
Harun Özdemir
Beytü'l Hikme ve Nizamiye Medreselerinin etkileri
21.04.2016 8230 Okunma
1 Yorum 22.04.2016 09:08
Harun Özdemir
Biyolojik ata ve hukukî anne ve baba
4.07.2012 7993 Okunma
13 Yorum 06.07.2012 14:24
Harun Özdemir
Ahlâk-ı Hamîde mi dedin?!
29.04.2016 7408 Okunma
1 Yorum 30.04.2016 00:58
Harun Özdemir
Karagülle İslâmcı mı?
22.02.2016 7370 Okunma
1 Yorum 22.02.2016 22:17
Harun Özdemir
Parlamento Dışı İslâmcı anayasa çalışmaları
18.02.2016 7213 Okunma
6 Yorum 20.02.2016 23:32
Harun Özdemir
Anayasaların öncüsü Hz.Muhammed'dir
23.01.2017 7191 Okunma
1 Yorum 26.01.2017 10:28
Harun Özdemir
Ya yenilik ya da çürüme!
14.03.2016 7173 Okunma
5 Yorum 17.03.2016 17:56
Harun Özdemir
Fetva ekonomisi
29.02.2016 7015 Okunma
1 Yorum 29.02.2016 20:58
Harun Özdemir
Mason olmanın dayanılmaz faydaları?!!!
1.01.2016 6969 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcılığın Sezai Karakoç aşaması
18.12.2015 6926 Okunma
Harun Özdemir
Müslümandan Burjuva olur mu?!
19.04.2016 6913 Okunma
1 Yorum 19.04.2016 22:36
Harun Özdemir
Her şey çok farklı olabilirdi
16.01.2016 6817 Okunma
2 Yorum 21.01.2016 14:57
Harun Özdemir
Bir ülkenin barış üretebilme kabiliyeti
2.01.2017 6460 Okunma
8 Yorum 07.01.2017 00:10
Harun Özdemir
İslâmcıların sanata bakışı üzerine
13.04.2016 6451 Okunma
Harun Özdemir
Kıskançlık öldürücüdür!
28.03.2016 6399 Okunma
Harun Özdemir
Alevî İslâmcılık mümkün mü?
22.12.2015 6253 Okunma
Harun Özdemir
Şahitlik üzerine
15.07.2012 6171 Okunma
4 Yorum 15.07.2012 14:41
Harun Özdemir
ÖSYM Başkanı Sayın Prof.Dr. Ömer DEMİR'e açık mektup
21.03.2016 6164 Okunma
Harun Özdemir
Savruluyoruz!
14.06.2016 6032 Okunma
1 Yorum 15.06.2016 01:50
Harun Özdemir
Gizli Servis İslâmı Loca İslamını Yendi mi?!
11.01.2016 5992 Okunma
Harun Özdemir
Hilkatin Mebdei ve Adem
24.06.2012 5973 Okunma
5 Yorum 26.06.2012 04:29
Harun Özdemir
"... ve hadîdi inzâl ettik..."
30.06.2012 5968 Okunma
3 Yorum 08.07.2012 10:24
Harun Özdemir
Umarım oyun içinde oyun yoktur
4.12.2015 5949 Okunma
Harun Özdemir
Fıkıh Ekonomilerinin Teorisi
5.03.2016 5898 Okunma
Harun Özdemir
Masonluk ve İslâmcılar
28.12.2015 5842 Okunma
Harun Özdemir
Egemenlik kimin
21.02.2017 5834 Okunma
5 Yorum 23.02.2017 00:29
Harun Özdemir
Sünnî İslâm ve Demokrasinin Geleceği
30.11.2015 5809 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların Anayasa rüyası!
9.02.2016 5788 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların gelecek beklentisi
8.01.2016 5769 Okunma
Harun Özdemir
İncire ve zeytine yemin olsun mu?!
14.06.2017 5742 Okunma
1 Yorum 14.06.2017 18:49
Harun Özdemir
Modernleşmeye Müslümanların etkisi oldu mu?
8.05.2016 5718 Okunma
Harun Özdemir
Tüketme Hakkı
30.06.2012 5625 Okunma
5 Yorum 08.07.2012 10:58
Harun Özdemir
Yeni bir Anaysa mı yoksa yeni bir Teşkilât-ı Esas
30.06.2012 5615 Okunma
3 Yorum 01.07.2012 11:03
Harun Özdemir
İlahiyat Fakülteleri kapatılmalı!
14.12.2015 5589 Okunma
Harun Özdemir
Bu terör değil; başka bir şey!
7.01.2017 5586 Okunma
1 Yorum 08.01.2017 01:12
Harun Özdemir
Kur'an ve bedeni cezalar üzerine
6.06.2017 5556 Okunma
2 Yorum 08.06.2017 11:10
Harun Özdemir
Yeni İslam felsefesi mümkün mü
31.07.2012 5543 Okunma
9 Yorum 03.08.2012 09:08
Harun Özdemir
Kadına eziyet dini bir vecibe midir?!
23.03.2016 5530 Okunma
Harun Özdemir
Seçim sizin; hangi İslâm?!
9.03.2016 5515 Okunma
Harun Özdemir
Ulemanın "İlm-i siyaset" ile imtihanı
25.01.2016 5496 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an neden tahrif olmadı
31.01.2017 5474 Okunma
1 Yorum 31.01.2017 22:47
Harun Özdemir
Dinimiz işleri; dinleri işimiz mi olmuş?!
13.03.2016 5468 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcıların ekonomiden ne anladıkladıklarına dair
26.02.2016 5452 Okunma
Harun Özdemir
Ahlâksız İslâmcılık Olur mu?!
7.12.2015 5430 Okunma
Harun Özdemir
1921 Anayasasına İslâmcıların katkısı
13.02.2016 5421 Okunma
Harun Özdemir
Zor günlerdeyiz...
16.05.2017 5389 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 10:26
Harun Özdemir
Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet GÖRMEZ'e...
21.01.2016 5379 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet ne kadar kalıcı?!
16.05.2016 5365 Okunma
Harun Özdemir
Cumhuriyet'in kuruluş felsefesi
14.02.2017 5337 Okunma
1 Yorum 15.02.2017 17:05
Harun Özdemir
Modern Kadın Müslüman mı?!
2.02.2016 5317 Okunma
Harun Özdemir
Atatürk Anayasası, ABD Anayasasına nasıl yenildi?!
16.02.2016 5292 Okunma
Harun Özdemir
Kılıçdaroğlu gıybeti ile sonuç almak
13.03.2017 5271 Okunma
2 Yorum 13.03.2017 21:07
Harun Özdemir
Laiklik mi demokrasi mi?!
3.05.2016 5263 Okunma
Harun Özdemir
Bilim bizim neyimize!
25.04.2016 5242 Okunma
Harun Özdemir
İslamcılık üzerine
9.07.2017 5149 Okunma
1 Yorum 09.07.2017 09:20
Harun Özdemir
İki kadını şahit yapmak!
4.04.2016 5142 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ -2-
22.01.2017 5084 Okunma
1 Yorum 23.01.2017 21:39
Harun Özdemir
Avrupa'dan vazgeçebilir miyiz?!
20.03.2017 5072 Okunma
1 Yorum 20.03.2017 20:37
Harun Özdemir
Fransız kadın Müslüman olur mu?
7.02.2016 4937 Okunma
Harun Özdemir
Kur'an'ın şaşırttıkları!
8.04.2016 4936 Okunma
Harun Özdemir
Sayın Cengiz DEMİRCİ
8.01.2017 4896 Okunma
Harun Özdemir
Fatih kaç yaşında cumhurbaşkanı oldu
12.04.2017 4861 Okunma
2 Yorum 12.04.2017 19:25
Harun Özdemir
Doğu gerçeği!
23.06.2016 4813 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın adı ne olmalı
9.08.2017 4779 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 12:53
Harun Özdemir
Yeni Anayasanın kapsamı ve öngörüsü
3.07.2012 4778 Okunma
3 Yorum 07.07.2012 01:50
Harun Özdemir
Anayasa değişikliğinde neler var
3.04.2017 4776 Okunma
1 Yorum 03.04.2017 23:10
Harun Özdemir
Neden böyleyiz?!
9.08.2016 4774 Okunma
Harun Özdemir
Darbenin devamı var mı?
24.07.2016 4714 Okunma
Harun Özdemir
İslamofobinin kaynağı
9.08.2017 4587 Okunma
1 Yorum 09.08.2017 13:09
Harun Özdemir
Müslümanın Darwin'le imtihanı
6.02.2017 4473 Okunma
Harun Özdemir
Karanlık çağa doğru
9.08.2016 4454 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-2-
21.12.2016 4435 Okunma
Harun Özdemir
Devlet neden açık hedef?
5.06.2016 4428 Okunma
Harun Özdemir
Batı gerçeği!
20.06.2016 4300 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali -1-
19.12.2016 4193 Okunma
Harun Özdemir
Direnç eğitimi nedir?
27.06.2016 4122 Okunma
Harun Özdemir
Adalet yönetimin temelidir.
25.07.2016 4053 Okunma
Harun Özdemir
Yaşar Nuri İslâmcılığı
17.07.2016 4050 Okunma
Harun Özdemir
Kur’an’ı anlama çabaları
8.07.2016 4026 Okunma
Harun Özdemir
İsyan günlerinde zekât!
8.07.2016 3996 Okunma
Harun Özdemir
Milli Mücadelede Yahudiler
7.03.2017 3964 Okunma
Harun Özdemir
Marjinal İslâmcıların özgürlük arayışı
30.05.2016 3930 Okunma
Harun Özdemir
Alem-i İslâm'da özgürlük sorunu
28.05.2016 3917 Okunma
Harun Özdemir
İslâmcı şehir olabilir mi?!
20.05.2016 3851 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye neden demokratikleşemez?!
7.01.2017 3803 Okunma
Harun Özdemir
Bu ne yaman çelişki!
8.06.2016 3785 Okunma
Harun Özdemir
Darbeler önlenebilir mi?
3.03.2017 3748 Okunma
Harun Özdemir
Köylü İslâm marjinal İslâm'a karşı
3.06.2016 3715 Okunma
Harun Özdemir
Türkiye'nin Adil Düzen İhtimali-3- Son şansa zaman yok
27.12.2016 3685 Okunma
Harun Özdemir
Müslümanın özgürleşmesi mümkün mü?
16.01.2017 3601 Okunma
Harun Özdemir
Kim daha akıllı?!
10.02.2017 3524 Okunma
Harun Özdemir
Milli uzlaşma uluslararası kararlarla çelişirse
28.02.2017 3449 Okunma
Harun Özdemir
İzmir İslamı
18.10.2017 3071 Okunma
Harun Özdemir
Terörle bağlantılı seçmen sayısı
15.03.2017 3030 Okunma
Harun Özdemir
Askerlik neden önemsiz olsun ki
10.04.2017 2790 Okunma
Harun Özdemir
1'e karşı 27
27.03.2017 2664 Okunma
Harun Özdemir
Tarihselci İslam
8.11.2017 2613 Okunma