Seçim; ‘Emekliler Partisi’ en büyük parti gibi-3
“Seçim ve Emekliler” ile ilgili ilk yazımızın en sonunda ne demiştik?
“Seçim öncesi emekliler konusu da çok önemli; önemine binaen devam edeceğiz…”
Devam edelim ve o ilk yazımızın başında yazdıklarımızı hatırlatarak başlayalım…
“Ekonomi; ekmek, emeklİler, esnaf ve emek…” ana başlıklı yazılarımızla (6 köşe yazısı) -çok değil 4-5 ay önce de- bu köşede bu konuda bize göre önemli uyarılar yaptık…
29.09.2023 tarihli ikinci yazımızın başındaki kalan bölüm ile devam edelim…
“Konu buraya gelmişken ‘Adil Dünya Düzeni’ ile ‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ çalışmalarımızdan da söz etmemek olmaz; çünkü bu ikisi de olmadan insanlığın bir bütün olarak ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde sürmekte olan sorunları sona eremeyecektir…
‘Siyonist Vahşi Kapitalizmin faizci emperyalist sömürü sistemi’ bütün dünyadaki hükümranlığını sürdürdüğü yani ‘Adil Dünya Düzeni’ kurulmadığı sürece, maalesef ülkemizde ve diğer ülkelerdeki ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki sorunlar sona eremeyecektir.”
***
“Sosyal Güvenlik” ve elbette “emeklilik” konusu ile devam edeceğiz ama meselenin derinlemesine daha iyi anlaşılması için yine klasik uyarılarımdan birini yapmam gerekmekte…
Malum olduğu üzere ve durum artık istisnasız herkesin ayan beyan anlayacağı seviyelere kadar düştüğünden dolayı, kimi insanlar sadece “ekonomi” diyorlar ama sadece ekonomi değil, hayatımızın geri kalan diğer üç alanı da “sosyal tufan” seviyesinde…
Hayatımızın ‘dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî’ dört alanında da sorunlar var…
Biz yarım yüzyıl öncesinden beri yaptığımız ilmî ve amelî çalışmalarımızın ‘teşhis merhalesinde’ sorunların tamamına yıllar öncesinden itibaren ‘Sosyal Tufan’ dedik…
Bu sorunların ‘çare ve çözümlerini’ üretmek için çalışmalarımızın ‘tedavi merhalesine’ geçtiğimizde gereken yapıldı ve yazıldı; yüzyıldır çözümleri yazıyoruz…
Çare ve çözüm genel olarak ‘Adil Düzen’, özel olarak ‘Adil Ekonomik Düzen’… Ama ‘kör-sağır-dilsiz’ olanların ilgisizliği maalesef devam ediyor… Biz her şeye rağmen ‘uyarılarımıza’ devam edelim… Bunu konunun uzmanı olanlarla da yapalım…
***
“Sosyal Güvenlik” konusu özel ilgi, uzmanlık ve çalışma alanı olan bir mali müşavirin anlatmaya çalıştıkları ile konuyu derinlemesine kavramaya çalışalım. Takriben yarım yüzyıl önceki geçmişte “sosyal güvenlik” konusu insanların ilgi alanında değildi. O zaman sadece memurlar (Emekli Sandığı) yaşları epeyce ilerleyince emekli oluyorlardı.
Konunun uzmanı olan mali müşavir diyor ki;
“Küçük ve orta boy işletmelerin işini yapan biri olarak yasayı geçtim, adeta zorla Bağ-Kur’a kayıt ettirdiğim müşterilerimin önceleri şikayetlerinin çok sonraları hayır dualara dönüşmesi canlı örnektir. Sosyal Güvenlik sistemimizin içinden çıkılmaz bir soruna dönüşmesinin baş sorumluları eski ve yeni yöneticilerdir. Yerli yersiz yaptıkları eklemeler, çıkarmalar, sözde reformlarla, oy kaygısıyla halkı yanıltmalarıdır. Bu ülke aynı kalitedeki yöneticiler yüzünden ‘SÜPER EMEKLİ’ rezaleti yaşamıştır. İnsanlar emeklilikte rahat edelim amaçlı varlıklarını satmış, prim ödemiş, sonra çırak çıkarılmışlardır…
‘Kim kaç gün prim ödemiş, ne kadar çok prim ödemişse ona göre en uygun emekli maaşı alır’ genel adil, ahlaki, vicdani ve ekonomik kuralı hayata geçirilmeden bu ‘emeklilik meselesi’ hiç bitmeyecektir; nitekim her dönemde de maalesef bitmemektedir…
Mesela, kimi ‘yandaş’ denilen gazetelerde ve özellikle de son 10-15 yıldır özellikle ‘müjde’ başlıklı emeklilerle ilgili bir yazı veya haberin çıkmadığı tek bir gün yoktur. Nitekim bu günlerde de aynı medya benzer masa başı üretilmiş emekli haber ve yazılarıyla doludur.
Sonuç olarak kısaca EYT denilen, haksız bir tanımlama ile sorun edilen yasa 1999 yılında yani insanların sosyal güvenliğin önemini ve çağımız dünyasında daha da olmazsa olmaz olduğunu anlamaya başladığı bir dönemde çıkmıştır. Ondan sonra yaşananlar ortada…”
(“Seçim ve Emekliler” konusunun önemine binaen yazacaklarımızın devam var…)