Nurten Atıcı
GÖRELİM MEVLAM NEYLER
31.10.2015
4687 Okunma, 0 Yorum

SOSYAL DEVLET NE DEMEKTİR?                                                                                                         

Anayasamızın 2. maddesi der ki;

‘ Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.’

Sosyal Devlet, klasik liberal demokrasinin ekonomik ve sosyal temellerini değiştirmeden sosyal güvenliğin sağlanması, işsizliğin önlenmesi, emeğiyle yaşayanların korunması ve yaşam düzeylerinin yükseltilmesi yoluyla sosyal eşitsizlikleri giderme işlevini yüklenendir.

Günümüzde kapitalizmin ülkemize getirdiği sosyal dengesizlik ve sosyal adaletsizlik, emekçilerin haklarının yenilmesi veya yok sayılması sosyal devlete tezat getirmektedir. Sosyal devlet kavramı gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasında farklı anlamlara sahiptir. Gelişmiş ülkelerde devlet kapitalizmin getirilerini halka daha adaletli bir biçimde dağıtır. Gelişmemiş ülkelerde ise her alanda her türlü faaliyet gösteren bir devlet modeli vardır.  Yani halkın elinde yeterli sermaye bulunmadığı için devlet kendi eliyle yatırımlar yapar. Bu duruma ülkemizi örnek gösterebiliriz.

Sosyal devlet kavramı yeni çağdaş bir devlet ve toplum anlayışını da beraberinde getirir. Devlet vatandaşlarıyla daha çok ilgilenmek ve daha çok alanda faaliyet göstermelidir ve halkla devlet arasında karşılıklı bir ilişki olmalıdır. Devlet sosyal hakları halkına ve bu hakların getirilerini de halka vermek zorundadır kişilerde bu hakları savunmalı ve yeri geldiğinde haklarını arayarak almalıdırlar. Kısaca sosyal Devlet, hem halkın hem devletin birlikte sorumluluk altına girdiği bir kavramdır.

1924 Anayasası sosyal haklar bakımından yetersiz olsa da 1936 yılında çıkarılan “İş Kanunu” çalışma hayatını tanımlamış ve sınırlarını da çizmiştir. Bu konuda atılan ilk adımdır. Devlet kanunlarla tam bir sosyal devlet tanımı içermese de fiiliyatta sosyal hayatı yapılandırmaya çalışmıştır. Ama 1961 Anayasası ile ilk olarak bir sosyal devlet tanımı gerçekleşmiştir. 1961 Anayasasında ‘ Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’ tanımıyla Sosyal Devlet anlayışını yasalaştırmıştır.

 Devletin temel görevleri arasında yer alan şartlar anayasanın 5. maddesinde belirtilmiştir.

Anayasanın 5. maddesi der ki;

Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.’

Bugün bu tanımlara ne kadar dikkat edildiği son derece önemlidir. Sosyal devlet olarak kişilerin çalışma, ücret, sosyal güvenlik, konut, sağlık, eğitim hakları da korunmalıdır. Anayasanın 61. maddesine göre de özel olarak korunması gereken kişiler tanımlanmıştır. Buna göre;

‘ Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malül ve gazileri korur ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlar.

Devlet, sakatların korunmaları ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.

Yaşlılar, Devletçe korunur. Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.

Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır. Bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kurar veya kurdurur.

Ancak, küreselleşme sürecinde sosyal refah devletinin yeni koşullara uyum sağlayacak biçimde yenilenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Küresel değişimler, devletin sadece temin eden değil, kolaylaştıran ve düzenleyen unsur olarak değerlendirilmesi gereğini ortaya çıkararak devlete yeni ve farklı roller yüklemiştir.

Anayasada tanımlansa bile, bugün ülkemizde tam bir sosyal devlet kavramından bahsetmek mümkün değildir. Sosyal güvenlik reformu yapılmalı ve haklar yeniden gözden geçirilmelidir. Devlet tarafından açıkça koruma altına alınmayan kesimlerden bir örneği de ev hanımlarıdır.

Ek olarak Nasyonal Sosyalizmi Ülkeme getirmek isteyenlerden büyük bir endişe ile Allah güzel Ülkemi korusun diyorum Aminlerimle beraber.

 

Hikâye buya.  Zamanın birinde bir ülkenin padişahı ölmüş, çoluğu çocuğu olmadığı için, yerine kimi padişah edeceğiz diye şaşırıp kalmışlar. Sonra şehrin ileri gelenleri toplanıp, bir karara varmışlar. Karara göre ahaliyi toplayıp, padişahın eğitimli güvercinini salacaklar. Güvercin kimin omzuna konarsa, o padişah olacak. Neyse, ahali toplanmış, herkes heyecanla güvercin omzuna konsun diye dualar edip, adaklar adarken, şehre iki yabancı turist gelmiş. Tabii, onların da haberi olmuş durumdan... Şehrin meydanına doğru giderken, kendi aralarında konuşuyorlarmış. Yüzü güleç olan yabancı demiş ki; “Eğer güvercin benim omzuma konarsa, öyle adil olurum ki, toprakları zengin, insanları, kurdu, kuşu bile zengin ve mutlu olur. Duyan herkes bu şehirde yaşamaya can atar” demiş. Asık yüzlü olan adam ise; “Valla ben acımam arkadaş. İnsanların ne dirisine ne de ölüsüne acırım. Sırf eziyet olsun diye, ölülerini bile bacadan çıkarttırırım” demiş.
Olacak bu ya, güvercin gelip zalim adamın omzuna konmuş.
Neyse adam padişah olmuş, arkadaşını da vezir yapmış. Sözünü tutmuş, o şehrin halkına öyle zulüm yapmış ki, halkı canından bezdirmiş. Bir gün, beş on kişi toplanıp saraya gelmişler. Gelip vezirin huzuruna durmuşlar. “Vezirim, ne olur padişaha söyle, her türlü zulmüne katlanıyoruz, neyse de, bari izin versin de, ölülerimizi kapıdan çıkaralım. Valla cenazeyi bacadan çekmek çok zor oluyor.” Vezir gidip durumu padişaha anlatmış, o da “Arkadaşım, padişah olmak için o meydana giderken sen de, ben de nasıl bir padişah olacağımızı söyledik. Allah kalbimizi biliyordu, benim gibi birini hak etmeselerdi, güvercin senin omzuna konardı, sen padişah olurdun. Demek ki bu ahali beni hak etti ki, ben padişah oldum. Şikâyet etmeye hakları yok. Hak ettikleri şekilde yönetiliyorlar” demiş...

Görelim Mevlam neyler.

Selam ve Dua ile

 






Son Yorumlanan Makaleler
Nurten Atıcı
LÜTFEN ÖPME BENİ
7.10.2015 6279 Okunma
1 Yorum 08.10.2015 15:36
Nurten Atıcı
DAVA İÇİNDE DAVA
22.10.2015 4353 Okunma
Nurten Atıcı
GÖRELİM MEVLAM NEYLER
31.10.2015 4687 Okunma
Nurten Atıcı
ŞEKİL DEĞİŞTİREN DÖNEKLER
31.10.2015 4540 Okunma
Nurten Atıcı
KELEPÇELENİYORUZ
3.04.2016 4222 Okunma