“KUR’AN VE İLİM” 817. Hafta Seminer Notlarından-1
Bu haftadan itibaren farklı bir çalışma daha yapmayı düşünüyorum…
Vaktin ve meşgalelerin müsaadesi nisbetinde bunu yapmaya çalışacağım, inşaallah…
Hani Üstadımız başta olmak üzere, arkadaşlar bir yazarı ele alıp her hafta onun yazısı üzerine yorum ve değerlendirme yapıyor ya; ben de hafta boyunca Üstad ile yaptığımız “KUR’AN VE İLİM” çalışmasında bana göre öne çıkması ve yorumlanması gereken yerleri değerlendirmeyi düşünüyorum… Faydalı ve verimli olması niyazıyla; BİSMİLLAH…
İTALİK ve parantez içi kısımlar bendenizin, gerisi Üstadımızın…
“Sûre (Hûd Sûresi) Kâinatın ve insanın yaratılışını açıklamakla başladı. İnsanların uygarlaşmalarına işaret etti. Uygarlaşmanın oluşması için azabı geciktirdiğini beyan etti.
Bunun sebepleri vardır.
1) İnsanlar daha yeni uygarlığı öğrenmiş ve uygulayacak durumda değildirler. Onlara zaman kazandırmak için azab gecikmektedir.
2) Bugün muhalefet edenler ola ki zamanla o cepheden bu cepheye geçerler. Onların tövbelerine imkân vermek için azab geciktiriliyordu.
Bu âyetlerde ise uygarlaşmanın oluşması için insan ruhiyatında mevcut olan bir özellik anlatılacaktır, bu da değişme özelliğidir. İnsan daima ilerlemek ister. Bu da yeni uygarlığın sebebi olur…” (Sayfa 2)
Malumunuz olduğu üzere…
34 hafta YUNUS Sûresi üzerinde çalıştık…
4 haftadan beri HÛD Sûresi üzerinde çalışıyoruz…
Allah hem bu sûrenin hem de KUR’AN üzerindeki bu tarzda yapmakta olduğumuz çalışmalarımızın tamamına erdirsin… 817 hafta önce başladığımız çalışmalarımız istikrarlı bir şekilde devam ediyor, ELHAMDÜLİLLAH…
Üstadımızın bu bölümdeki görüş ve hatırlatmalarında önemli ve geniş hikmetler var. Uygarlık.. Yeni uygarlık.. Azap.. Azabın geciktirilmesi.. Bütün bunların sebepleri…
***
“Milletvekili olursunuz ve sevinirsiniz, sonra üç dönem engeli sebebiyle dışarıda kalırsınız, milletvekili olamazsınız ve üzülürsünüz. Oysa birileri hiç milletvekili olmadı, siz ise oldunuz, şimdi ne diye üzülmektesiniz...” (s.5)
2. sayfadan 5. sayfaya geçiverdik… Arada çok önemli ve de derin ilmî konular var, onları oradan mutlaka ve de yoğunlaşarak okumanızı tavsiye ederim… Güncel bir konu, AK Parti’deki 3 dönemzedeler; onlar meseleye bir de bu açıdan bakıversinler…
*
“Bugün insanlar Ay’a gittiler; Güneş’e bile gidecekler, hattâ üç boyutlu uzayı aşıp dört boyutlu uzayda seyredebilecekler. Ama herkes ölümlüdür. Kimse devamlı yaşama imkânına sahip değildir. Tabipler bile artık insanı yaşatmak için herhangi bir ümide sahip değildirler. İnsanı yaşatma şöyle dursun, insanı yaşatma gücüne sahip değildirler. Tedaviyi doktorlar değil yine insan vücudu kendisi yapıyor, tabip sadece şartları hazırlıyor...”
Ay’a, Güneş’e ve dört boyutlu uzaya seyahat… Kur’an Kâinat’ın haritası ise ve insan Kur’an’dan istifade ederek bu Kâinat’ta zihnen veya amelen yani teorik ve pratik olarak seyahat edebilecek… Nitekim ediyor… Bu çapta ilk yorumlar da bizlere nasip oluyor…
Önce Üstad ile kırk yıl önce fakülteden mezuniyet tezi için KUR’AN üzerinde yaptığımız çalışmayı hatırladım; ne günlerdi… Sonra o çalışma “KUR’AN VE SEYAHAT” ya da “KUR’AN VE TURİZM” ismiyle kitaplaştı… Ruhlar âleminden dünyaya seyahat… Dünya hayatı dönemindeki seyahatler… Dünyadan âhirete seyahat…
Bu konu çok derin. Şimdilik bu kadar! Bazı detaylar başka zaman, inşaallah…
Burada Dr. Lütfi ve Dr. Mete ile doktorlara önemli uyarı var! Aslında bunun bçyle olduğunu yıllar öncesinde Dr. Lütfi arkadaşımızdan öğrenmiştim; meğer doktorlar bir şey yapmazmış, sadece hasta kendi kendine iyileşinceye kadar hastayı oyalarlarmış! Asıl iyileştiren vücudu aynı zamanda hastane olarak yaratan Allah. “Şifa Allah’tan” sözü bunun en açık ifadesi. Ben Dr. Lütfi’den bunu öğrendim ya; ben de ona bir şey öğrettim! Ne öğrettim?
Hastalarına şunu demeyi öğrettim:
- “Merak etme, ecelin gelinceye kadar yaşayacaksın!”
Dr. Lütfi patenti bendenize ait olan bu sözü senelerdir hastalarına söyler olmuş…
*
“Örnek olarak, biz ne kadar uyarırsak uyaralım, onların yola gelmeyeceklerini biliriz ama biz yine de uyarılar yapmaya devam ederiz, tebliğe devem ederiz. Yeus oluruz ama kanut olmayız. 1960’larda CHP ile AP’nin bir olup Müslümanları ezmeye başlamaları bizi yeus etti. İki parti işbirliği hâlinde Müslümanlara saldırıyor, bunu askerlere yüklüyorlardı. Askerler emir kulu idiler, halkın iktidarına teslim idiler, onların yapacakları iş yoktu.
Biz kanut olmadık. Kooperatif kurduk. Cemaatler oluşturduk. Siyaset yaptık. Hiçbir ümidimiz yoktu. Ama biz görevimizi yapıyorduk. Bugünkü Türkiye, hattâ bütün dünya yeus ama kanut olmayan Müslümanların faaliyetleri mahsulüdür...” (s.5)
1960’larda yaşadığımız zulümler… 1967 Akevler’in kuruluşu… 1969 Millî Görüş Hareketi’nin başlaması… Aradan geçen yarım yüzyıl…
Ve bugünden itibaren gelecek yarım yüzyılda ve sonrasında yapmamız gerekenler…
ÜSTAD ne diyor?
Kooperatif kurduk... Cemaatler oluşturduk... Siyaset yaptık yani partiler kurduk... Hiçbir ümidimiz yoktu ama biz görevimizi yapıyorduk... ALLAH da verdikçe verdi…
Bugünkü TÜRKİYE… Bugünkü İSLÂM ÂLEMİ… Bugünkü İNSANLIK… Ve bugünden, bu haftadan, bu aydan, bu yıldan itibaren, son nefesimize kadar her birimizin fert olarak ve hepimizin topluluk olarak yapmamız gerekenler… Unutmayalım; ALLAH bizimle.
*
“Geçmişteki rahmete karşılık şimdi harekete geçmeli ve şükrünü eda etmeli iken ümidi kesip kenara çekilirler. Bizdeki eksiklikten dolayı Ak Parti iktidarı elden gidebilir.
Bu durumda bizim meyus olup kefur olmamız değil, 13 sene bize iktidarı bahşeden Allah’a hamd etmek ve ona göre borcumuzu ödemek durumundayız.
Türk milleti artık semt kooperatiflerini kurmalı ve şunları yapmalıdır: a) Ahşap ev atölyelerini oluşturmalıdır. b) Yüz villalık dinlenme sitelerini kurmalıdır. c) Yüz lojmanlı işyeri apartmanlarını yapmalıdır. d) Bin dil üniversitesi kurulmalıdır...” (s.5)
7 Haziran Seçimi arifesinde yazılmış önemli uyarılar, önemli hatırlatmalar…
Geçen 13 yıl ve 2023 iddiasındaki AK Parti’nin önündeki 8-10 yıl!
Biz ADİL KUR’AN DÜZENİ ÇALIŞANLARI olarak işimize bakalım…
Bizim için yol haritası belli; kooperatifleşmek, KOOPERTİFLEŞMEK...
Evet…
KO-PE-RA-TİF-LEŞ-MEK…
YOL HARİTASI VE YAPILMASI GEREKENLER:
-YÜZ MÜÇTEHİT YETİŞME PROJESİ…
-AHŞAP EVLER PROJESİ…
-YÜZ VİLLALIK DİNLENME SİTELERİ PROJESİ…
-YÜZ LOJMANLI İŞYERİ APARTMANLARI PROJESİ…
-BİN DİL ÜNİVERSİTESİ PROJESİ…
İlk yola çıktığımız yıllarda şiirler söyledik…
Yine öyle yapalım!
Yol O’nun, varlık O’nun, gerisi hep angarya…
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya…