Mizan ve Yerçekimi
Kuran’da wzn kökü (وزن) 23 kez geçmektedir. İsim olarak ağırlık, fiil olarak karşılıklı ağırlık yapmak, ağır basmak, ağır olmak demektir. Bu nedenle tartı (wezn), tartmak (wezin) anlamları da türetilmiştir. Mevazin ise tartılan şeydir. Mizan ise terazi diye çevrilmektedir. Aslında terazi wezn dir. Öyleyse mizan nedir?
Bilindiği gibi iki kollu tartının üç ana parçası vardır. Birinci tartılan şeyin konduğu tartılan kefe, diğeri tartan ağırlığın konduğu tartan kefe ve eşitliği ve eşitsizliği gösteren ayar yani balans kısmıdır. İki kollu terazi ile tartım yapıldığında uzayın herhangi bir gezegeninde aynı sonuçlar elde edilir. Çünkü sonuçta kütleler ölçülmüş olur.
İngilizce gravity kelimesinin kök anlamı ağırlık, tartmaktır. Bilimsel anlamda ise gravity kelimesi maddeye ağırlığını kazandıran etkileşimdir. Gravity kelimesinin Türkçe karşılığı ise kütle çekimidir. Kütle çekiminin yeryüzündeki adı ise yerçekimidir. Wzn kökünün anlamı ağırlıktır. Bu nedenle wzn kökünden türeyen mizan ismi alet olarak “ağırlık oluşturan” yani gravity, kütle çekimi demektir.
Kuranda ağırlık olarak çevrilen diğer bir kelime ise misqal dir. Misqal kelimesi ise seqal kelimesinden türemiştir ve kütle oluşturan anlamına gelmektedir. Ağırlığı değil kütleyi ifade etmektedir. Miskale zerretin ise Higgs bozonunu ifade etmektedir. Çünkü anlamı en küçük kütle oluşturan anlamına gelmektedir. Kuran’da yerdeki ve gökteki miskalden bahsedilmektedir.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için kütle ve ağırlık arasındaki farkı bilmek gerekir. Kütle ve ağırlık birbirlerinden farklı kavramlara ve özelliklere sahiptir. Ağırlık birimi Newton olan ve yer çekimi tarafından cisme etki eden kuvvet olarak tanımlanırken, kütlenin birimi kilogramdır ve maddenin miktarı veya enerjisi ile ilgili bir büyüklüktür. Günlük kullanımda madde miktarı olan kütle ve maddeye etki eden kuvvet olan ağırlık karıştırılabilmektedir. Örneğin, 1.0 kilogram kütleye sahip bir cisim Dünya yüzeyinde tam olarak 9.81 newtona karşılık gelmektedir. Cismin kütlesi ağırlığa çevrilirken yer çekimi kuvvetiyle çarpılır. Newton birim kuvvetken, kilogram kütlenin birimidir. Cismin kütlesi uzayda her yerde aynı çıkarken, ağırlığı Dünya yerine Mars'ta veya Ay’da ölçülürse yer çekimi düşük olduğundan dolayı daha düşük olacaktır.
WZN kökünün geçtiği ayetlerdeki şekline göre anlamaya çalışalım:
Enbiya 47.
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ (47)
Kıyamet günü standart ağırlık oluşturanlar (gravity) kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak biz yeteriz.[47]
Rahman 7:
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ (7)
O, göğü yükseltmiştir; kütle çekimini koymuştur.[7]
Rahman 8:
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ (8)
Kütle çekiminde taşmayın diye.
Rahman 9:
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ (9)
Tartmayı, tarı aletini standart yapın, kütle çekimini zarara uğratmayın.[9]
Araf 8:
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (8)
O gün tartı işi gerçektir. Kimin (sevap) tartılan kefesi kütlesel olarak büyük gelirse, işte onlar kurtulanlardır.[8]
Araf 9:
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِآيَاتِنَا يَظْلِمُونَ (9)
Her kimin de tartılan kefesi hafif gelirse onlar da ayetlerimize zulüm etmiş olmaları sebebiyle nefislerini hüsrana bırakmış kimselerdir.[9]
Müminun 102:
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (102)
Tartılan kefeleri kütlesel büyük gelenler, işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır [102].
Müminun 103:
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ (103)
Tartılan kefeleri hafif gelenler, işte onlar, kendilerine yazık edenlerdir, cehennemde temellidirler.[103]
Karia 6:
فَأَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ (6)
Kimin tartılan kefesi kütlesi büyük gelirse.[6]
Karia 8:
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ (8)
Tartılan kefesi hafif gelenler ise [8].
Hicr 19:
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْزُونٍ (19)
Yeri yaydık, oraya kıtalar yerleştirdik, orada tartılan her şeyden bitirdik.[19]
Enam 152
وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللَّهِ أَوْفُوا ذَلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (152)
Yetim malına, olgunluk çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve kütle çekimini standartla yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah’ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır.[152]
Araf 85:
وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (85)
Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik, onlara şöyle dedi: «Ey milletim! Allah’a kulluk edin, O’ndan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size bir belge geldi. Ölçü ve kütle çekimini standart yapın, insanların eşyasını eksik vermeyin, düzelttikten sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin; inanıyorsanız bilin ki, bunlar sizin için hayırlıdır.»[85]
Hud 84:
وَإِلَى مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا قَالَ يَاقَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ وَلَا تَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ إِنِّي أَرَاكُمْ بِخَيْرٍ وَإِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُحِيطٍ (84)
Medyen halkına kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Şöyle dedi: «Ey milletim! Allah’a kulluk edin; O’ndan başka tanrınız yoktur. Ölçü birimini ve kütle çekimini eksik tutmayın. Doğrusu ben sizi bolluk içinde görüyorum ve hakkınızda kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum.»[84]
Hud 85:
وَيَاقَوْمِ أَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (85)
«Ey milletim! Ölçü birimini ve kütle çekimi standart yapın; insanlara eşyalarını eksik vermeyin; yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.»[85]
Şura 17:
اللَّهُ الَّذِي أَنْزَلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ وَالْمِيزَانَ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ قَرِيبٌ (17)
Gerçekten Kitap’ı ve kütle çekimini indiren Allah’tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır.[17].
Hadid 25:
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ (25)
And olsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanlara standart ile hareket etmeleri için peygamberlere kitap ve kütle çekimini indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan demiri de indirdik. Bu, Allah’ın dinine ve peygamberlerine görmeksizin yardım edenleri meydana çıkarması içindir. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.[25]
Araf 8:
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (8)
Tartı o gün gerçektir. Tartılan kefesi kütlesi büyük gelenler, işte onlar kurtulanlardır.[8]
Kehf 105:
أُولَئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا (105)
Onlar, o kimselerdir ki, Rablerinin ayetlerini ve ona mülakat vermeyi inkar ettiler. Onların amelleri boşa gitmiştir. Artık Kıyamet günü onlar için bir tartım oluşturmayacağız.[105]
İsra 35:
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا (35)
Bir şeyi ölçtüğünüz zaman, ölçmeyi tam yerine getirin, doğru standart birimle tartın. Böyle yapmak, sonuç itibariyle daha güzel ve daha iyidir.[35]
Şuara 182:
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ (182)
Doğru olan standart birimle tartın.
Mutaffifun 3:
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ (3)
Ölçtüklerinde ve tarttıklarında hasara uğratırlar.
Doğrusunu Allah bilir.