Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014
17947 Okunma, 10 Yorum

Gavs Ve İkizler Burcu

Nedir bu gavs?

Gavs inancı Müslümanlığın yegâne kaynağı olan Kuran’da bulunmamaktadır. Hatta en büyük günah olan şirk sayılmaktadır.

Fakat tarihin bir döneminden sonra tasavvuf ehlinin sokuşturması ile İslam dininin içine girmiştir. Hatta öğle bir girmiştir ki Allah’tan yardım isteneceğine (dua) gavstan yardım istemek daha makbul olmuştur! Oysa Kuran’ı birazcık okuyan bile bunun en büyük günah olduğunu (şirk) hemen anlayabilir. Böyle bir inanca sahip insanın Müslüman olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Çünkü Müslüman demek Allah’a gönülden teslim olan demektir. Gavsa teslim olan ise olsa olsa putperestir.

Aslında gavs inancı nedir? Nereden İslam dinine şeytanca sokulmuştur? Üstelik bu şeytanlık yapılırken peygamberin şahsiyeti de kullanılmıştır. Kuran’ korunmuş olduğundan ona dokunamamışlardır. Bu durumda zehirlerini yutturmak için peygamber adına yalanlar uydurmuşlardır.

Bu soruların cevabını vermeden önce kısaca bazı alıntılarla gavs kavramının bu günkü anlamını ifade eden bazı bilgiler vermek istiyorum:


Gavs, tasavvufta büyük rütbelerden birisidir. Yardım eden. Evliya arasında kullara yardımla vazifelendirilen veli zat gavs inancıdır.

Gavs, Hz. Muhammed (sav) dar-ı bekaya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır.

Muhyiddin-i Arabi'ye göre gavs, medar kutbudur. İmam-ı Rabbani hazretlerine göre ise, medar kutbundan ayrı ve daha yüksek olup, ona yardım edicidir. Bu sebeble, medar kutbu birçok işlerinde ondan yardım bekler. Ebdal makamlarına getirilecek evliyayı seçmekte bunun rolü vardır.

Gavs-ı A’zam nedir?

Büyük gavs (yardımcı). Abdülkadir Geylani hazretlerinin lakabı.

Gavs-üs-Sakaleyn nedir?

İnsanlara ve cinlere yardım eden büyük veli Abdülkadir-i Geylani hazretlerinin lakabı. Abdülkadir-i Geylani hazretleri, tasavvufta Gavs derecesine ulaşmıştır. İnsanlara ve cinlere yardım etmesi ve imdatlarına yetişmesi sebebiyle Gavs-üs-sakaleyn ve Gavs-ül-a’zam lakablarıyla meşhur olmuştur.
Hz. Muhammed (sav) dar-ı bekâya irtihal edince, onu bu dünyada temsil eden de Allah ile irtibatları kavi büyük insanlardır. Onlar, mazhariyetleri ve misyonlarıyla, bir bakıma yeryüzünde âdetâ Kâbe konumundadırlar. Ehl-i tahkikin beyanına göre, bazen onlar Kâbe’nin etrafında, bazen de Kâbe onların etrafında döner. İşte böylesi kişilere Allah’ın matmah-ı nazarı anlamında “Kutub” adı verilir. Bu kişiler bulundukları mekânda, her zaman mevcudiyetlerini hissettiren, şeytanların uykularını kaçıran, bir kısım insanların vehimlerini izale eden, toprağın kuvve-i inbatiyesi gibi kudsi bir güce sahiptirler. Yine bunlar, hep tazarru ve naz u niyaz makamında bulunmaktadırlar. Allah böylelerinin bakışları ile kâinata bakar, merhamet veya gadap eder.

Kutub makamının bir adım ötesinde “gavsiyet” makamı yer alır. Bu makamı ihraz edenlerin en büyük özelliği, tasarruflarının öldükten sonra da devam etmesidir. Her gavs bir kutuptur, fakat her kutub bir gavs değildir. Öyleleri de vardır ki, bu her iki makamı bünyesinde cemetme bahtiyarlığına ermiştir. Zannediyorum “kutbu’l-irşad” işte bu iki makamı birden ihraz etmiş ve halkı irşada me’zun insanlara verilen isim olsa gerek..

Bu açıdan kutbu’l-irşada; hakikat-ı Ahmediyeyi tamamıyla temsil eden, dolayısıyla da hakikat-ı Muhammediye’ye namzet olan insan nazarıyla da bakılabilir. O, bütün insanlığın iç âlemi itibarıyla, yani kalbi, ruhu, vicdanı, hissi ve letaif-i maneviyesiyle mercii sayılan bir “menhel-i azbi’l-mevrûd; cennet kevserleri ölçüsünde tatlı su kaynağıdır.” Ve insanlığı sahil-i selamete çıkaracak bir rahmet ve ışıktır. Bu yönüyle ona, yeryüzünde tevhid güneşi denir. Herkes kendi istidadı veya elindeki kovasının büyüklüğü/küçüklüğü ölçüsünde ondan istifade edebilir. Öyleyse kutbu’l-irşad, misyonu, konumu ve zâtı itibarıyla diğer velilerden en az üç kademe daha ileridedir.

Başkalarının onları tanımasına veya sair velilerden ayırt etmesine yardımcı olacak belirgin özellikleri yoktur. “İnsanlar arasında, insanlardan bir insan olarak bulunurlar.” Ne var ki, hassas ruhlar, liyakatli kişiler bunları hemen sezer ve âdetâ bir mıknatısa kapılmış gibi, onların cazibelerine kapılıverirler. Bu özellikleri itibarıyla de onlar, etraflarına sürekli nur neşrederler. Hakkı aramak için yollara dökülenler de bunların cazibe-i kudsiyesi içine girer ve o dairede bütün bütün erir giderler.

Bütün bu değerlendirmeler nazara alındığında; bu kudsî me’hazlara sırt dönmekten daha öte bir talihsizlik olamaz denilebilir. Bana göre, bu kaynaklara müracaat etmeden yollara dökülenler, niyetleri ne kadar da samimi olursa olsun, çöllerde tek başlarına, rehbersiz yolculuk yapan insanlar gibidirler. Hatta bu kişilerin şahsî ibadet ve taatleri ne kadar çok da olsa, bu feyiz kaynaklarından yararlanmadıkları için, ileride dünyevî başka câzibe noktalarının câzibelerinden kurtulamayıp, yollarda kalabilirler. Hatta ibadet ü taatı bu denli çok olmayanlar, yüzleri bu ışık kaynaklarına dönük oldukları için, kayma ihtimalleri onlara göre daha azdır.

Ayrıca, bu tür insanların daire-i kudsiyeleri içinde bulunma, onlar gibi olma noktasında insana aşk, şevk ve ümit verir. Zira bunlar ideal insan olup, her Müslümanın hedefi olabilecek makamlarda bulunmaktadırlar. Bir diğer ifadeyle bunlar, bizim gibi sıradan insanlar için birer gaye-i hayaldirler. Zaten bu dünyada gaye-i hayali olmayan kişilerin, dört ayaklı behaimden farkı da yoktur. “İki günü müsavi olan, aldanmıştır” beyan-ı Nebevisi, herhalde bu hakikata işaret etmektedir.

Hasılı, kutbu’l-irşad, kâinatın mânâ, mahiyet ve muhtevasını anlatan, yeryüzünde Cenâb-ı Hakk’ın matmah-ı nazarı, kutb ve gavs makamının sahibi bir hakikat eridir (
M.Fethullah Gülen).

Tasavvufta kâinatın yönetiminden sorumlu olduğuna inanılan velîler örgütünün başı. Kutub ve kutbu'l-aktâb (kutublar kutbu) da denir. Manevî makamı esas alındığında daha çok kutup ya da kutbu'l-aktâb denildiği halde, özellikle kendisinden yardım istenilmesi durumunda "yardım eden" anlamında gavs ya da gavsu'l-âzam (en büyük gavs) olarak anılır. Ancak gavs ve kutub kelimeleri mücerret olarak kullanıldığında gavsu'l-âzam ve kutbu'l-aktâb anlaşılır. Gavslık makamına ibâdet ve riyâzetin çokluğu ile ulaşılmaz; doğrudan doğruya ALLAH'ın bağışı neticesinde elde edilir.

Mutasavvıflara göre gavs ya da gavsu'l-âzam (eşanlamda kutub ve kutbu'l-aktâb) hakikat-i MUHAMMEDiye (MUHAMMEDî hakikat)'ın mazharıdır. Bütün kâinatın kalbi mesabesindedir. Değirmen taşının milin (kutb) çevresinde dönmesi gibi kâinat da gavsın çevresinde döner. Kâinat içindeki bütün varlıklar hayat ruhlarını gavstan alırlar. Cebrâil onun nefs-i nâtıkası (ruhu, konuşması); Mikâil kuvvei câzibesi (çekme gücü) ve Azrâil kuvve-i dâfiası (itme gücü) hükmündedir. Kâinatta dilediği gibi tasarruf eder. Tasarrufu ilmine; ilmi, ALLAH'ın ilmine tabidir. Zâhiriyle âlemin zâhirini, bâtınıyla âlemin bâtınını idare eder.

Bazı mutasavvıflar gavslık (gavsiyet, kutbiyet) makamını ikiye ayırırlar. Birinci makam: İrşâd, ikinci makam: Vücud makamını oluşturur. İrşâd makamı, nübüvvetin bâtınını; vücud makamı da son nebi Hz. MUHAMMED'in bâtınını temsil eder. İrşâd makamı birden çok gavs tarafından temsil edilebilir, dolayısıyla aynı anda birçok gavs bulunabilir. Fakat vücud makamı ancak tek gavs tarafından işgal edilebilir; bu nedenle her yüzyılda ancak bir vücud gavsi vardır. Bu tarifte vücud gavsı, gavsu'l-âzam demektir. Gavsu'l-âzam'a ayrıca Abdullah, Abdu'l-Câmi adları da verilir.

Gavs'ın ya da gavsu'l-âzam'ın başkanlık ettiği veliler örgütüne ricâlu'l-gayb (gayb adamları, gayb erenleri) denir. Bunlar, Kur'an'ın, "Yeri döşedik ve oraya sabit dağlar (revâsi) yerleştirdik" (Kaf, 50/7) ayetinde andığı "dağlar" mesâbesindedir. Ricâlullah, merdân-ı huda, merdân-ı gayb, hükûmet-i sûfiye gibi adlarla da anılan ricâlu'l-gayb örgütünde gavs'ın altında İmaman (iki İmam) bulunur. Sağdaki imama, İmam-ı yemîn, soldaki imama; İmam-ı yesâr denir. İmam-ı yemîn, gavs'ın hükümlerinin, imamı yesâr gavs'ın hakîkatinin mazharıdır. Gavs öldüğü zaman yerine İmam-ı yesâr geçer. Üçler de denilen gavs ile imaman'ın altında yeryüzünün dört yönünü yöneten evtâd-ı erbaa (dört direk) bulunur. Daha aşağıda ise nüceba (necibler, sekiz ya da kırk veli) ve nükebâ (nakibler, denetçiler, on ya da üçyüz veli) yeralır.

Başka bir tasnife göre, ricâlu'l-gayb toplam dörtbin velîden oluşur. Bunlar halktan gizlidirler (mektûm). Bunlar içinde ahyâr (hayırlılar) adı verilen üçyüz velî, ilk üst grubu oluşturur. Ahyâr, işlerin yapılmasına ya da yapılmamasına karar veren ehl-i hal ve'l-akd velîler, komutan velîlerdir. Bunların üstünde kırk velîden oluşan ve abdâl, büdelâ denilen velîler; bunların üstünde de ebrâr (iyiler) denilen yedi velî yer alır. Örgütün en üst mertebelerini de dört velîden oluşan evtâd (direkler); üç velîden oluşan nükebâ (denetçiler) ve gavs (ya da gavsu'l-âzam) işgal ederler. Ricâlu'l-gayb, yardımlaşarak kâinatı idare ederler.

Mutasavvıfların gavs ve ricâlu'l gayb hakkındaki inançlarının Kur'an ve sünnet ile temellendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle İslâm bilginleri, özellikle hukukçular gavs ve ricâl inancını reddetmişlerdir. İbn Haldun Mukaddime'sinde bu inancın tasavvufa, imamlara ulûhiyet atfeden aşırı Şiî fırkalardan İsmailiye'den geçtiğini belirtir. Aynı inanç Osmanlılar döneminde de tartışılmış, aleyhte fetvalara konu olmuştur. Sözgelimi Şeyhülislam Sa'dî, gavs ve ricâl inancının küfür olduğu yolunda fetva vermiştir (Ahmed ÖZALP).

Evet Kuranda gavs kelimesine benzeyen yalnız bir kelime vardır. Bu kelime gavas (غوص) kelimesidir. Enbiya suresi 82. Ayette “yegusune” fiili olarak Süleyman peygamberin emrinde çalışan şeytanların yaptığı işi ifade eder. İkinci olarak Sad suresi 37. Ayette yine şeytanların sıfatı olarak “gavvasin” geçer. Gavas kelimesinin anlamı Arapça lügatlerde dalgıçlık, kaşiflik tir. Ne hikmetse gavas kelimesi her iki durumda da şeytanların özelliğidir.

Arapça ve diğer semitik dillerde (İbranice, Aramca, Ge’ez ) ise gavas, el-gavazaa kelimesi bir Zodyak olan ikizler (gemini) burcunu ifade etmektedir.

Bu burcun eski Arap ve İran dilindeki adı da “el gavzaa” dır. İki gavs anlamındadır. İkizler burcun veya takımyıldızın en eski adlandırması Sümerler ve Asurlulara aittir. Sümer ve sonraki Babil kaynaklarında ikizler takımyıldızı Meshlamtaea and Lugalirra olarak adlandırılmıştır. Meshlamtaea ölüler dünyasından gelen demektir. Solda yerleşir. Lugalirra ise güçlü, muazzam kral demektir. Sağda yerleşir. Her ikisi birlikte küçük tanrılar olarak kabul edilmiştir. İnsanlara ölüler dünyasından gelerek yardım ettiğine, ölümleri esnasında da yardım ettiğine inanılmıştır. Kendileri ölse de tanrısal yardım özellikleri devam etmektedir.

 İran ve Orta Asya merkezli, aslında Yunan kökenli bir imparatorluk olan Selevkos imparatorluğu döneminde büyük önem kazanmıştır. Buradan bütün Orta Asya’ya da yayılmıştır. Yunan putperest dinine de Mezopotamya dan geçmiştir.  İkizler burcu ve takımyıldızının Latincedeki ismi ikiz anlamındaki gemini dir. Bu ikiz kardeşlerin Eski Yunan mitolojisindeki isimleri Castor ve Pollux dur. Sembolü dır. Castor üstün kişi, Pollux çok tatlı demektir. Bu mitolojiye göre Pollux Zeusun oğludur. Castor ise ölümlü bir insandır. İkisi birlikte insanların yardımına koşar. Fakat Castor ölünce, Pollux babası Zeusa söyler ve ikisini birleştirir. Böylece ikisi de cennette yaşarlar. İkizler takımyıldızı olurlar. İnsanların yardımına koşmaya devam ederler. Kriz durumlarında onlardan yardım istenir ve saygı duyulur.

Anladığınız gibi gavs kavramı putperestliğin hiçte bilmediği bir kavram değildir. Daha önceki bir makalede Abdulkadir Geylani’nin hermetik yani putperest zümrüt tabletlerini tasavvuf fikri altında İslam dünyasına yutturmaya çalıştığını yazmıştım. Bu pislikte yine bu yaratığın necisliğidir.

 

Enam 64:

قُلِ اللَّهُ يُنَجِّيكُمْ مِنْهَا وَمِنْ كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ أَنْتُمْ تُشْرِكُونَ (64)

De ki Allah kurtarır sizi ondan ve her sıkıntıdan, sonra da siz yine müşriklik edersiniz[64].

Bütün putperest pisliklerden Allah’a sığınırım.

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
15.12.2014
23:17

TEŞEKKÜRLER...

Süleyman Karagülle
18.12.2014
11:05

Askerlikte ansıl rütbeler varsa,tasavvufda da rütbeler vardır. Askerlikte nasıl MUstafa Kenmal öldüğü halde hala baş konutan ise onlarda da tarıkat kurcuları vardır. Onların şeyhleri büyüterek, cemaatı ınaduırmağa çalışmalarında belki hata avrdır. Ama şirk kalbi değil fiilidir. Yoktur.

Onlar ameli salıh yapmkatadırlar. cennettedirler. Biz kedimize bakmalıyız başkaları ile uğraşmamalıyız.

Mete Firidin
18.12.2014
11:58

Gavs diyerek ölmüş adamdan medet beklemenin nesi şirk değil?

Eğer gavslar Allah ile aracı yani ilahcıklar ise hep beraber hristiyan olalım, Çünkü onlar da İsa yı gavs kabul ediyorlar.

İslam dünyası niye gazab ve bedbahlık içinde şimdi daha iyi anlıyorum. Ellerinde sapasağlam Kuran olduğu halde , onu rehber edineceklerine, sapıtmış atalarını kutsallaşıp rehber ediniyorlar. Sonuç malum!

Bülent Sungur
13.07.2015
00:26

Sayın Mete Firidin,

Makalelerinizi, ele aldığınız çok ilginç mevzuları merakla ve heyecanlan incelerken, ĞAVSİYYET aleyhindeki görüşlerinize tanık oldum. Maalesef, merhum Abdulkadir Geylani aleyhindeki o cümleniz beni çok üzdü...  Ancak, Sn. Karagülle'den size nasihat sadedinde itiraz gelmesine sevindim... 

Meselenin, ikizler burcuna bağlanmasını mümkün kılacak bir SEMİTİK delil bulunabilir mi emin değilim... Bu sözcüğün peşinden bu yönde bir araştırma yapmadım. Fakat, bu sözcüğün sizin sandığınız gibi ğayn+vav+sad kök harflerine dayandığı yanlıştır... Çünkü, bu sözcük ğayn+vav+peltek se harflerdinden oluşur... Bu köke istinat eden morfolojiyi Kurân'da 5 ayette görmek mümkündür... 

Kanaatimce, Ricali Ğayb denilen ve erenler/ermişler olan, biiznillah mutasarrıf KULLAR vardır... Ancak, bunun mahiyetinin elbette kitaplarda yazıldığı gibi/kadar olduğunu, yine kitabî kanaldan teyit mümkün değildir... Çünkü, bu îmanî/itikadî veya amelî bir konu değildir! Bu esrarengiz bir konudur! Böyle olunca, bu işin özünde ŞİRK bulunduğunu iddia etmekle, bu işe sonradan ŞİRK bulaştırmak arasındaki farka odaklanmak naçizane tavsiyemdir. Şahsen böyle yapmaktayım. 

Selam ve Saygılarımla,

Bülent Sungur

www.kuranizeka.com

Mete Firidin
13.07.2015
09:37
Bülent bey: Gavs inancının Sümer müşrikliğinden, Yunan müşrikliğine geçtiği, oradan da İslama geçirilmeye çalışıldığı ve bu konuda da baya başarılı olunduğu görülmektedir. Bunu tevil etmeye çalışmanız sizin ahiretiniz için elem vericidir.
Hadi bunu tevil ettiniz. Enam 64. ayetin nasıl tevil edeceksiniz?
Hüseyin Kayahan
13.07.2015
15:42
Karagülle'nin yaklaşımı doğrudur.

Rütbe, insanın temsil ettiği kişiyi ifade eder. Kendisine 100 kişi bağlanana "yüzbaşı", 1000 kişi bağlanana "binbaşı", 10000 kişi bağlanana "albay", vb. dediğimiz gibi, bu insanlar kendilerine bağlanan sayısınca rütbe alırlar. Bu rütbeler kendi aralarında geçerlidir ve o kişiye mensup olmayanlara bir değer ifade etmez. Askerlikte de öyle değil midir? Askeri rütbe, askeri mıntıkalarda ve askerler arasında geçerli bir rütbedir. Onun sivile bir direktifi olamaz. tarikatlarda da böyledir. O rütbeler kendi arlarında ve kendileri içindir, bizi ( o grupta olmayanları) bağlamaz ve bize bir şey de ifade etmez. Sadece biz takdir etmeliyiz ki; o kişi o kadar insanı etkilemiş ve yönlendirmektedir. Bunu da hiç zor kullanmadan, sevdirerek beceriyorlar.

Esas mesele de burada zaten. Biz kendimize bakmalıyız. Biz kaç kişiyi halkamıza katabiliyoruz ve söylediklerimizi yaptırabiliyoruz. "Halk cahil de onun için onların arkasından gidiyor" da denemez; zira batıda tarikatlara hep üst düzey entellektüeller katılmaktadır.

Mete hoca, sanki biraz kıskanıyorsunuz gibi geldi bana. Adamların yüzbinlerce takipcisi var ne de olsa, değil mi..? Sen de şöyle etkili ve takipcili bir "fan club" kursana...!

Saygılarımla.
H.Kayahan
Mete Firidin
13.07.2015
16:30

Şöyle diyelim:

Size Allah'tan başka veli edindikleriniz veli olsun. Bana yalnızca Allah.

Hüseyin Kayahan
13.07.2015
17:43

Akıl baliğ olduktan sonra babam velim olmaktan düşmüştü.

Av. Akdemir'de de hukuki bir vekaletim var, benim adıma mahkemelerde savunma beyan edebilir, aleyhime beyan da bulunamaz, bulunsa da geçerli değildir. Avukatın tasarrufları da velinin tasarrufları gibidir. Eminim sizinde vekalet verdikleriniz vardır.

"Mü'minlerin dununda Yahudileri veli ittihaz etmeyin" diye ayet yok mu? Demek ki velayet müessesesi vardır ama kimlerin kimlere veli olacağı ayrı bir mevzudur.

Saygılarımla

H.Kayahan

Tayibet Erzen
14.07.2015
09:55

Veli Türkçe'de 'dost, yardımcı' manalarında kullanılsa da Kuran'da bu manalarda kullanılmamaktadır. Kuran bu manaların karşılığı olarak halil(خَلِيلَ ) kelimesini kullanır. Kuran'da geçen veli ise 'koruyucu' manasındadır ve dayanışma ortağı olarak hukuki ve siyasi koruma sağlamaktadır.

Anladığım kadarıyla Mete Bey ve Hüseyin Bey 'veli' kelimesini farklı anlamlandırarak tartışıyorlar. 

Tayibet Erzen
14.07.2015
09:59

Veli Türkçe'de 'dost, yardımcı' manalarında kullanılsa da Kuran'da bu manalarda kullanılmamaktadır. Kuran bu manaların karşılığı olarak halil(خَلِيلَ ) kelimesini kullanır. Kuran'da geçen veli ise 'koruyucu' manasındadır ve dayanışma ortağı olarak hukuki ve siyasi koruma sağlamaktadır.

Anladığım kadarıyla Mete Bey ve Hüseyin Bey 'veli' kelimesini farklı anlamlandırarak tartışıyorlar. 





Çok Okunan Makaleler
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 113045 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 103186 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 102446 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 87508 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 84364 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 72479 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 70675 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 65460 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63079 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 52105 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 38659 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 37158 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 34637 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33234 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 32704 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 31497 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 30955 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30080 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 29357 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 28812 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 28157 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 27584 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 26189 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 26050 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 25783 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25186 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 25126 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 24647 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 24331 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 23786 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 23168 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 22765 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 22487 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 21746 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21166 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Yecüc ve Mecüc
27.02.2010 20531 Okunma
2 Yorum 10.06.2010 15:12
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20480 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 20474 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 19179 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Hz. İbrahim ve Lisan
23.04.2015 18938 Okunma
1 Yorum 24.04.2015 09:49
Mete Firidin
Hz. Adem'in Annesi
3.06.2017 18801 Okunma
1 Yorum 24.04.2021 16:56
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 18617 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18165 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 17947 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Kuran-ın Gelişmiş Bilimsel Etimolojik Meali
10.05.2018 17941 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:10
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 17744 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
Hz. Meryem Hermafrodit mi?
12.11.2014 17067 Okunma
2 Yorum 02.10.2021 23:06
Mete Firidin
Hacc Suresi 15. Ayet Ve Deist
23.10.2014 17054 Okunma
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16145 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Hz.İsa’nın Büyüdüğü Yer
8.07.2014 16142 Okunma
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 15915 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 15627 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Bakara 58. Ayet Ve Hititler
17.01.2011 15070 Okunma
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 14986 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 14856 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 14787 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
İnşallah ne demek?
6.06.2015 14527 Okunma
1 Yorum 14.07.2019 09:13
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14190 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Siyon Mekke mi?
4.03.2011 14080 Okunma
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14012 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 13916 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Hz. Musa’nın Kanatları
28.01.2012 13789 Okunma
2 Yorum 19.02.2012 08:24
Mete Firidin
Ayete Göre Kutuplarda Namaz
25.01.2015 13726 Okunma
3 Yorum 16.01.2019 16:40
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 13485 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Musa Peygamberi Evlat Edinen Firavun
13.04.2015 13479 Okunma
Mete Firidin
İki Doğu Ve İki Batı
19.03.2015 13471 Okunma
3 Yorum 22.03.2015 22:01
Mete Firidin
Kuran'dan Hz. İsa ve Meryem Hakkında
29.05.2017 13404 Okunma
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 13332 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Kıyamet Suresi 16. Ayet ve Hadisler
22.03.2015 13282 Okunma
1 Yorum 22.03.2015 21:54
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 13224 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13022 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Şeytan
3.07.2016 13022 Okunma
2 Yorum 04.07.2016 20:17
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 12678 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 12641 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 12560 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Nisa 15. Ayet ve Fuhuş
21.07.2015 12507 Okunma
3 Yorum 15.12.2018 16:41
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 12377 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Neden Buzağıya Taptılar ?
16.03.2011 12341 Okunma
1 Yorum 18.03.2011 09:21
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 12312 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 12260 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12136 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
Kur'an İncil ve Tevratı Onaylar mı?
11.07.2011 11878 Okunma
1 Yorum 23.07.2011 17:45
Mete Firidin
Hz. İsa'nın Doğduğu Mevsim
31.12.2014 11800 Okunma
1 Yorum 01.01.2015 11:03
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 11745 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
Kuran’da Kalp
29.05.2010 11666 Okunma
1 Yorum 19.02.2012 11:49
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11323 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 11269 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Musa Ve Firavun Zamanı
31.03.2015 11166 Okunma
Mete Firidin
Fecrin Beyaz ve Karanlık İpliği
29.06.2015 11159 Okunma
2 Yorum 02.07.2015 10:06
Mete Firidin
İrimu (İrem Şehri)
21.10.2012 11113 Okunma
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11085 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Ad Kavmi Atlantis Ay
7.03.2011 11027 Okunma
Mete Firidin
Nur Suresi 35. Ayet Yenilenmiş Makale
14.07.2012 10959 Okunma
2 Yorum 03.08.2012 18:57
Mete Firidin
Subhân'Allah
23.11.2014 10910 Okunma
2 Yorum 29.11.2014 17:01
Mete Firidin
Meryem Suresi 26. Ayet
23.02.2011 10848 Okunma
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 10692 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 10649 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Felek, Hunnes, Kunnes
6.03.2012 10630 Okunma
Mete Firidin
Küsküt
10.07.2016 10550 Okunma
2 Yorum 25.11.2017 15:40
Mete Firidin
Ebabil ve UFO
25.06.2013 10378 Okunma