Bu yazı Fehmi Koru’nun 02.12.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/ordu-satilmis-tartismasi-uzerine-ulkelerin-ve-ulkemizin-politika-rontgeni/
Bir topluluğa katıldığınız, hatta konuk olarak onların ülkesinde bulunduğunuz zaman o ülkenin dokunulmaz değerlerini öğrenirsiniz. O değerlere dokunduğunuz zaman orada yaşama hakkınız olmaz. Ülkeyi terk edersiniz, vatandaşlıktan ayrılırsınız, ondan sonra istediğinizi söylersiniz. İçinde iken o dokunulmazlara dokunmak yanlış bir harekettir. O ülkenin halkı ve yetkilileri gerekli yaptırımları yapmaya hak kazanırlar.
Dokunulmaz olanın başında, o ülkenin halkını temsil eden millet anlayışıdır. Mensup olduğun bir ulusu kötüleyemezsin, yanlışlarını düzeltmeye çalışırsın. Her toplulukta yanlışlıklar vardır. Yanlışlık kötülük demek değildir. Bilmeden de yanlış yapabilirsiniz, hatta bilerek de yanlış yapmak zorunda kalabilirsiniz. Yanlışlık istisnaidir. Doğrular da vardır. Yaşadığın topluluk doğruluğu hedef aldığı için, yanlış da yapsa o topluluk iyidir. Böyle değilse o topluluk içinde kalmayacaksınız. Hem onlarla yaşayacaksınız hem de onları kötü kabul edeceksiniz, bu ihanettir.
İkinci dokunulmaz kurum da başkanlarıdır. Devleti dolayısıyla milleti temsil eden devlet başkanıdır. Devlet başkanına saygısızlık millete saygısızlıktır. Devletin kendisine saygısızlıktır. Devlet başkanı ne kadar kötü olursa olsun, hatta hain bile olsa, devletin varlığı ve birliği ancak devlet başkanının saygınlığı ile devam eder. Yaptığı hataları “Bir hikmete mebnidir.” deyip iyiye yorumlamak gerekir. Bundan dolayıdır ki, kurucu devlet başkanımız Mustafa Kemal’e saygımız devam ediyor. Yaptığı inkılapları hep iyiye yorumluyoruz. İnkılaplardan zararlı olanı varsa onu düzeltiyoruz. Yapılanı kötü saymıyoruz, eksikliklerini gideriyoruz. Erdoğan parti başkanı olmakla yanlış yapıyor ama bunu içtihadından dolayı yapıyor. Ülkesi için böyle yapmayı uygun gördüğü için yapıyor. O halde bu yanlışlığı ona hatırlatırız, ama ona saygımızdan bir şeyi eksiltmeyiz.
Üçüncü dokunulmaz kurum da yargıdır. Bir toplulukta yargının adil karar vermesinden çok, halkın yargının adil karar vermesine inanması önemlidir. Onu eleştirdiğiniz zaman halk yargı kararlarına karşı saygısını yitirir ve yargının kararlarının infazına karşı çıkar, bu da anarşinin ve terörün kaynağı olur. Bir ülke içerisinde yaşıyorsanız yargı yanlış karar verse de ona saygılı olacaksınız. Yargı kararlarını saygı ile karşılamayan bir topluluk çetelerle yönetilmeye başlar. Yargı kararlarına saygılı olan topluluğun silaha sarılmasına gerek kalmaz. Yargının adil olmasından çok, halkın onu adil görmesi önemlidir. Eleştirme ülkeyi ateşe vermek demektir.
Dördüncü dokunulmaz kurum da ordudur. Ordu, yargı kararlarına uymayanları, yargı kararlarına getirmekle görevli bir kurumdur. Yani yargının silahlı gücüdür, bekçisidir. Ona saygısızlık devlete saygısızlıktır, devlet düşmanlığıdır. Evren’i ziyaret etmiştik, Erbakan’dan bahsederken “Çok kurnaz” dedi. “Ben onları hapse attım ama sonra mecliste gruplarının önünden geçerken beni karşıladılar ve son derece saygı gösterdiler.” dedi.
Biraz zaman sonra ona dedim ki “Siz Erbakan için kurnaz dediniz, Erbakan kurnaz değildir, Erbakan en az sizin kadar vatanseverdir.” dedim. “Öyledir” dedi. “İşte devletimizi düşündüğümüz için komutanların yaptığı her davranışı doğru kabul eder, bize kötülük yapsa da biz ona karşı gelmeyiz. Ordunun zayıflaması bizim yok olmamız demektir. Onun için saygılıyız.” dedim.
Bu siyasetimizden dolayıdır ki, bugün AK Parti iktidardadır ve ordu onun yanındadır. CHP iktidara gelsin onun da yanında olur. İktidarla çatışan ordu, ordu mu olur? Dün CHP iktidarda iken ordu onun yanındaydı, bugün AK Parti iktidarda ordu onun yanındadır. Yarın CHP iktidar olursa ordu onun yanında olacaktır. CHP milletvekilinin söylediği ağıza alınmayacak cümleyi basından öğrendiğim için, basının hiçbir şeyine inanmadığım için söylememiş kabul ediyorum. Kimse onun üzerinde durmamalıdır. Şüyuu vukuundan beter olan sözler ağıza alınmamalıdır.