Reform, yeni reformlar, yeni uygarlık ve … - 10
Ne diyorduk?
Devamı var; teşhis ve tedaviye kaldığımız yerden devam edeceğiz…
Önceki yani dokuzuncu yazımızın sonunda dediklerimizi hatırlayarak devam edelim.
Görülen ve anlaşılan odur ki; insanlığı büyük bir ekonomik kriz ya da tufan bekliyor...
Nuh Peygamber zamanında fiziki bir tufan olmuş, dünya yeniden şekillenmişti...
Bize göre; bugün sosyal bir tufan olacak ve dünya yeniden şekillenecektir...
Evet, sonuç olarak o zaman Hazreti Nuh Peygamber aleyhisselam kurtuluşu gemi inşasına bağlamıştır. Çok az kimse onu dinleyip gemiye binmiştir ve binenler kurtulmuştur. Diğerleri ise tufan dalgaları arasında boğulup gitmişlerdir.
Bizler de bugün sosyal tufana karşı koyabilmek için yüz lojmanlı işyeri apartmanlarını ve semt kooperatiflerini Kur’an’dan öğrendiklerimizle öneriyoruz; detayları defalarca yazdık.
Bunun için Türkiye’de çare ve çözüm olarak yapılacak iki şey görüyoruz:
Birincisi; altın bonosunu çıkarmak suretiyle karşılıksız faizli doların hükümranlığına son vermekten geçiyor. Şimdilik bunu çıkarmak tehlikeli görünüyor. AK Parti yönetimi bunun için buna yanaşmıyor. Sermaye’nin hışmından korkuyor. Biz ise ona; “Allah’tan kork, Sermaye’den korkma” diyoruz; ayrıca ecdat gibi “korkunun ecele faydası yoktur” diyoruz.
İkincisi ise; Anadolu’nun onu imar edecek girişimcilere sunmaktan geçiyor.
-Devlet araziyi ihya edeceklere koyuyor ve beşte birine ortak oluyor.
-Yerel yönetimler alt yapıyı getiriyor ve beşte birine ortak oluyor.
-Çalışanlar emeklerini koyuyor ve beşte birine ortak oluyorlar.
-Malzeme temin ve tedarik edenler de beşte birini alıyorlar.
-Müteahhit ve kooperatiflerin payları da beşte bir oluyor.
Kimse para karşılığı ortak olmuyor, nakit parayla katılmıyor, yapıların payları ile katılıyor ve o yapılardan elde edilen üründen kira paylarını alıyorlar.
Sonuç olarak işte bu çok basit olan düzeni hangi topluluk, hangi devlet önce kurarsa, geleceğin önderi o ülke, o devlet, o yönetim veya o sermaye olacaktır.
Türkiye işte bu önder ülke olabilir.
Tarihin ve Kur’an’ın bildirdiğine göre diyoruz ki; Sermaye’nin dünyaya hükümranlığı bu asırda sona erecektir. Ekonomik ve siyasi gelişmeler de hep bu varsayımı onaylamaktadır.
Tam istihdam sağlanıp “faizli işçilik sistemi” artık uygulanamaz hale gelince önce Sermaye ikiye bölündü. ABD’deki Cumhuriyetçiler finans sektörüne hâkimdi, Demokratlar İngiltere merkezli reel sektöre hâkimdi. Bankalar Rockefeller’in, işletmeler ise Rothshild’lerin denetimindeydi. Rockefeller’in bankaları Rothshild’lerin işletmelerine faizli krediler açıyordu, birlikte uyguladıkları bu sistem sayesinde tüm dünyaya hâkim olmuşlardı. Faizin doğurduğu krizleri ise cihan (dünya) savaşları çıkararak atlatıyorlardı.
1960’lardan sonra tam istihdam sağlandığı için “faizli işçilik sistemi” çalışmaz oldu.
Rothshild’ler Rockefeller’den artık kredi talep etmiyordu. Rockefeller yine cihan (dünya) savaşını çıkaralım, yakalım, yıkalım, benim bankalarıma alan açılsın diyordu.
Rothshild bunu kabul etmedi, araları bunun için açıldı.
Bu durum İngiltere ile Amerika’nın da arasını açtı.
Bugünkü çatışma sebebi budur, bunun devamıdır.
CIA Cumhuriyetçileri tuttu ve geri çekildi.
Sermaye, finans görevini Rockefeller, yatırım işlerini Rothshild’e vermişti ama şimdi sistem tıkandığı için yeni denemeler yapmakta ve her ikisini birleştirmek istemektedir.
Bu dönemde bunu başarmak için de Demokratları görevlendirmişe benziyor.
Yani şimdiye kadar uygulanan siyaseti Cumhuriyetçilerden aldı, bundan sonrasını Demokratlara yaptırmak istiyor; bundan dolayı eski siyasetin aksine Cumhuriyetçilerin yapacaklarını Demokratlar yapıyor, Demokratların yapacaklarını da Cumhuriyetçiler yapıyor...
(Devamı var; teşhis ve tedaviye kaldığımız yerden devam edeceğiz…)