Reform, yeni reformlar, yeni uygarlık ve … - 6
Önceki yazımı yazmayı bitirdikten sonra, günlük tefsir yazma merhalesine geçtim. O çalışmada tevafuk diyeceğim yerler denk geldi. Onların bir kısmını okuyalım…
“İnkılabı (ya da reformu) oluşmuş olan bir cemaatin gerçekleştireceğine işaret etmektedir. İktidar inkılaplar yapamaz, iktidar kendi kendini değiştiremez. Bu durumlarda iktidarların yapacakları inkılap yapanlara imkân sağlamaktır. Onların kendi oluşturacakları sitelerde inkılap yapmalarıdır. Semt siteleri oluştuğu zaman inkılap gerçekleşir. İktidar semt siteleri oluşturamaz, semt sitelerinin oluşturulmasına izin verir. İnkılaplar oluştuktan sonrada yeni düzende yine iktidarda kalabilir ama inkılabı o yapmış olmaz.
“Bugün bizim bu seminerlerde söylediklerimiz içinde yanlışlar vardır, eksikler çoktur ama doğrular da vardır. Eğer ciddiye alır bu söylenenleri değerlendirirlerse sorunları olmaz ama değerlendirmezlerse Kur’an’ın bildirdikleri gerçekleşecektir. Ne söylüyoruz? Faizli işçilik dönemi sona ermektedir, kredileşmeli ortaklık düzeni gelecektir, karşı gelenler mağlup olacaktır ve cehennemde haşr olacaklardır. İşte bu söz haktır.
“Tekzip ettiklerinden dolayı değil, karşı ameller olarak yaptıklarından dolayı değil, zulmettiklerinden dolayı düzenleri yıkılmıştır. Faizli işçilik düzeni bir zulüm düzenidir. Bunun için yıkılacak ve onun yerine faizsiz kredileşmeli ortaklık düzeni gelecektir. Gelecek olan bu düzen Adil Düzendir, Adil Ekonomik Düzendir, rahmet düzenidir.
“Bu zulüm belli ve bilinen bir zulüm yerine belirsiz ve herkesin katıldığı bir zulümdür. Zulüm düzeninde zalim olmayanlar da bu zulmü işlemektedirler. Zulmeden kişiler değil düzendir. Yaşlılıktan yani düzenin yaşlanmasından dolayı ortaya çıkan hastalıklardır. Korona virüsü gibi yaşlıya musallat olmuştur. Topluluğu alıp götürecek, yeni topluluğa yer açacaktır. Eskiler ölmeseydi şimdi yeryüzünde adım atacak yerimiz olmazdı. Onlar öldüler ki biz şimdi varız. Zalim devlet düzenleri de yıkılacak ve onların yerine yeni ve adaletle hükmeden devletler oluşacak. Bunu İbn Haldun ve onun gibi âlimler de bunu açıklamışlardır.
“Bugünkü krizlerin kaynağı da işte o zulümdür, o zulüm düzenidir. Doğu Anadolu’da doğan bir çocuk kendisine çalışacak yer bulamamaktadır, okuyacak okulu yoktur. Terör mafyası çeşitli oyunları ile onu yakalamış ve oltasına takmıştır. Bir balık düşünün ki kancada olan kurdu yediği zaman oltaya takılacak ama onu yemezse açlıktan ölecek. Onu yer ve biraz daha yaşarım der. İşte terör zalim bir düzende böylece kendisine asker bulur. Şimdi suçlu olan kimdir? O oltaya takılan genç mi, yoksa ona iş yeri sağlamayan, ona okuma imkânı vermeyen topluluk mu? İşte bu zalim düzen bunun için yıkılacak. Önerdiğimiz semt kooperatifleri kurulacak herkesin aşı, işi, eşi ve okulu olacak ve terörün beslendiği bataklık kurumuş olacaktır.
“Zulüm iki şekilde olur. Biri insanların çalışma ve yaşamlarına müdahale şeklinde olur. Haksızlık içinde olsa da eğer bu düzende ekonomik refah varsa, davranış özgürlüğü varsa zulüm yoktur. Olsa da halk kendisini bu zulme uydurabilir. Ali Fuat Başgil’in bir sözü vardır; “Kanun ne kadar kötü olursa olsun, adalet içinde uygulandığı takdirde zulüm olmaz. Ama asıl zulüm insanları söyletmeme zulmüdür.” İnsanlar hırsızlık yaptıkları için idam edilmemişlerdir, insanlar söylediklerinden dolayı darağacına gitmişlerdir, ateşe atılmışlardır. Bunun en meşhur örneği Peygamber İbrahim’in ateşe atılmasıdır. Asıl zulüm söyletmeme zulmüdür.
“Baştan beri belirttiğimiz bir husus vardır. Kötülükler var olan zalim düzen içinde işlenmektedir. Var olan düzen kötülüklere zorlamaktadır. Şeriat yani hukuk düzeni geldiği için şeriat düzeni içine etki etmeyen eski fiiller suçlama konusu olmayacaktır. Çünkü düzen gereği o suçlar işlenmiştir. Adil Düzende zulme uğrayanların hakları şeriat tarafından tazmin edilir. Şeriat düzeni olmadan önce olmuş olan zulüm ise tazmin edilmez. O zulme katlandıkları için o zulümde cezaları oluyor. Müminlere yapılan haksızlıklar da affedilmiştir. Onlara cennet bunun karşılığı olarak verilmiştir. Bu affın sebebi cihat yapanların kendi çıkarları üzerine cihat yapmamalarını sağlamaktır. Biz yeni düzen istiyoruz. Bizim için değil, herkes için istiyoruz. Eski haksızlıkları telefi etmek için değil, gelecekte haksızlığın yapılmamasını sağlamak için yeni düzen istiyoruz.” (Kur’an ve İlİm 1093’üncü hafta seminer notlarımızdan aktardım.)