‘Geçmiş olsun İzmir, Allah korusun Türkiye’-15
İzmir depremi vesilesiyle genel olarak “depremler” ve özel olarak da “İzmir’deki deprem” üzerinde duruyor, bu vesileyle bize göre önemli olan uyarılar yapıyorum…
Depremler, özellikle Türkiye gibi bir deprem ülkesinde yaşıyorsanız, dünya hayatımızın bir gerçeğidir; bu gerçeği olduğu gibi kabul etme durumundayız.
Depremleri durdurmak mümkün değildir. Hatta ne zaman deprem olacağı hakkında da bir bilgi yöntemimiz yoktur. Şimdilik deprem hakkında bildiğimiz deprem fay hatlarıdır. Buralarda yani bu fay hatlarının olduğu yerlerde daha çok deprem olur. Aslında bunun da ilmi bir dayanağı yoktur. Geçmişte olan depremlere bakarak tahmin ediyoruz, tahminler yapıyoruz. Bu fay hatları neden oluşmuş, bilinmiyor. İleride yeni fay hatlarının oluşmayacağını kimse garanti edemez. O halde depremle ilgili yapacaklarımızın en başta geleni iskânın fay hatları üzerinde değil de güvenli alanlarda yapılmasıdır. Ne var ki bu alanlar insanların yaşaması için daha çok elverişli olan topraklardır. Dolayısıyla buralarda sakin olma zorunluluğu da vardır...
Bizler, Akevler kooperatifleri ve çalışanları olarak, yarım yüzyıldan beri bu konuda da çare ve çözümler üretmiş bir topluluğuz; hâlen de bu çalışmalarımız özellikle Yalova ve İzmir’de uygulamalı olarak devam etmektedir...
Türkiye’de depreme karşı alınmakta olan tedbirler maalesef kötüye kullanılmaktadır. Müteahhitlere iş çıksın diye sağlam binalar yıkılıyor, yeni binalar da sağlam yapılmıyor. Bunu kimseyi suçlamak için hatırlatmıyoruz. Sermaye’nin ülkelerde ve ülkemizde dayattığı imar yasaları böyle oluşturulmuştur; böylece Sermaye’ye yeni otlama alanları açılmaktadır...
Sermaye’nin ve onun güdümünde hareket eden siyasilerin ve bürokratların bilinçli veya bilinçsiz olarak hem depremler hem de hayatımızın her alanında yaptıklarına son verme zamanı gelmiştir; çünkü bu böyle gitmez. Nitekim gitmiyor. Sermaye’nin güdümündeki dünya düzeni de devletlerin düzenleri de iflas etmiş durumda...
Depremlerle ilgili bu uyarıcı sarsıntılar vesile olsun da hem bu “fiziki deprem” hem de hayatımızın dinî-ilmî-iktisadî-idarî/siyasî yani her alanında her gün var olan tüm sarsıntılar yani “sosyal depremler” ile ilgili alınması gereken tedbirleri bir an önce alalım…
Bizim bu konuda da bir çözüm önerimiz vardır.
Arsaya göre proje değil, projeye göre arsa. On dönüm arazide yüz lojmanlı işyeri apartmanı yapılacak, binanın üç bodrum katı olacak, zemin katları ile birlikte iş yerleri olacak. Tek tip proje geliştirilecek, maliyeti ucuz ve sağlam proje üretilecek. İnşaatlarda en az yüzde beş maliyete etki eden proje giderleri de sıfırlanacak yahut daha sağlam bina yapmak için kullanılacak. İşyerleri aynı binada olduğu için deprem veya savaş başta olmak üzere her türlü afetler sebebiyle dışarıya çıkma imkânı bulunamasa bile, apartman içinde uzun zaman çalışma ve yaşama aksamadan devam edecek. Bina öyle yapılacaktır ki, depremde yıkılsa bile üst katları yıkılacak, alt katlar ve bodrum katları sağlam kalacak ve her binada tüm semt halkını aylarca barındırabilecek sığınaklar olacak. Bunun dışında kentlerin civarında kent sakinlerinin dinlenme evleri/siteleri olacak, ahşap evden yapılmış sitelerde savaş ve zelzele zamanlarında buraya taşınılacak, her türlü afetler sonrasında da hayat aksamadan devam edecek…
Deprem veya başka sebeplerle yıkılan bir kentin yeniden yapılıp yapılanması için de bizim “ortaklık sİstemİ” dediğimiz sistem içinde uygulanabilir sistemler vardır.
İktidar partisi yani AK Parti ve bütün muhalefet partileri ile birlikte tüm medyamız da artık aklını başına alarak bütün bu konuları ele almalı ve tartışarak öğrenmelidir. Bu tartışmalar sonunda ortaya çıkacak olan tedbirler sadece bir parti tarafından değil, bütün partiler tarafından birlikte ele alınmalı ve muasır medeniyetin fevkine yükselme yolculuğuna çıkılmalıdır...
Hepimiz öleceğiz. Depremlerde ölenler de ölmüşlerdir. Bunlar için ‘ah vah’ etmek bunlara hiçbir yarar sağlamaz ama bunların ölümüyle biz akıllanıp yukarıda anlattığımız tedbirleri alırsak, ölümleri faydaya vesile olacağından, onların yerleri dünya ve ahirette kendileri ve çocukları için yüce olacaktır. Ölenlere hayra vesile oldukları için rahmet, kalanlara da ders alarak sabredecekleri için yeni hayatlarında “ortaklık sistemine” hizmetleri duasıyla…