Bu yazı Fehmi Koru’nun 19.10.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/148511-2/
Virüsün verdiği zarar ikidir. Biri insanları öldürmektedir, bu hususta yayın çok ince rakamlar vermektedir. Ancak diğer ölümlerle karşılaşmalar daha yapılmamıştır. Örnek olarak yeryüzünde ve ülkelerde yıl içinde ölen sayısının nüfusa oranı ne kadar artmıştır? Bu hususta bir bilgi edinmiş değiliz. Hâlbuki biz 1990’lardan beri bir tanım yapıyoruz. Refahı nüfusun yılda ölen sayısına oranı ile tanımlıyoruz. Bu o yılın fiili ortalama ömrünü vermektedir. Hem dünyanın hem de ülkelerin hatta illerin, bucakların refah seviyesi bununla ölçülmelidir.
Bu hususta yeterli bilgiler dünya istatistiğinde mevcut olmalıdır, ne var ki gözlerini batıya dikmiş, kulaklarını oraya vermiş Türk aydını bizim söylediklerimizi duymamaktadır. Virüsün ölen insanların sayısından çok ekonomiye yaptığı darbe önemlidir. Dünyada üretim düşmüştür, düşmektedir. Türkiye’de Dolar kıymetleniyor. Bunun sonucu ihracat artıyor, ithalat azalıyor. Dünyada kriz olduğu için Türkiye’deki sanayi işletmeleri ihracata dayalı olarak artıyor. Türkiye’nin ekonomisi düzelmiş olmalıdır. Dolar ucuzlamaya başlamalıdır veya Dolar’ın pahalılığı Türkiye için zarar değil yarar olmalıdır. İşsizlik azalmalı, enflasyon düşmelidir. Tam tersi olmaktadır. Hem Dolar pahalanıyor hem işsizlik artıyor hem de enflasyon oluşuyor.
Biraz sonra dünyadaki ekonomik kriz Türkiye’ye de sıçrayacaktır. Türkiye tarım üretimini azaltmakta, sanayi üretimini çoğaltmaktadır. Batının elinde sonsuz denecek miktarda Dolar vardır. Vatandaşlarına borç veriyor ve onlar da Türkiye’den malları alıyorlar. Sonra da o Dolarları faiz karşılığı geri alıyor. Yani bizi çalıştırıyor, bize bir şey ödemiyor. Bizden mal alıyor ama bize mal satmıyor. 10 milyar insanı 100 milyon insan besleyemez ve bu durum devam etmez. Bizim yapacağımız iş gerek altın bono düzeni gerekse vergi ve kredi politikası ile özellikle tarım sektörünü harekete geçirmek dünyadan ülkemize irtica edecek herkese iş vermek olmalıdır. Herkes biliyor ki Türkiye’deki Suriyeliler ve Afganlılar bizim velinimetimizdir. Bunların sayısı 10 milyon değil 100 milyon hatta 200 milyon olsa Türkiye onlara rahatlıkla iş verme imkânına sahiptir. Türkiye’nin Avrupa sıklığına ulaşması için nüfusunun 500 milyon olması gerekir.
Türkiye’nin tek problemi var, o da Adil Düzen’e göre para, vergi ve kredi politikalarını uygulamamasıdır. Çözümün ne olduğunu söylemiş oluyoruz. Biz bunu Akevler.org’da yayınlıyoruz. Her cevabı da yayınlıyoruz. Hem de kontrol etmeden sadece sorumluluğu eleştirene bırakmak üzere her eleştiriyi yayınlıyoruz. Bizim dergimizin yazı işleri sorumlusu yoktur. Her yazan kendisi sorumludur. Ondan dolayıdır ki nüfus hürriyetini göndermeyenin yazısını yayınlamıyoruz. Söylediklerime ve Erbakan’ın söylediğine 50 senedir hiç cevap veren çıkmadı.