Bu yazı Fehmi Koru’nun 15.10.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/anayasa-mahkemesinin-itibarini-uyeleri-koruyamazsa-onlar-yuzunden-siyaset-de-kilitlenir/
Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı atamaktadır. Kararlar ekseriyet sistemi ile alınmaktadır. Yargı kararları kesin olmakla beraber, yargı kararlarını uygulayacak yönetim bulunmamaktadır. Bu şartlar altında mahkemelerin özel olarak anayasa mahkemesinin tarafsız olması düşünülemez. Hâkimleri hâkimlerin seçmesi de ülkeyi yargı devleti haline getirir. Yani hâkimler ülkeyi idare etmeye başlarlar. Oysa hâkimlerin görevi geçmişte cereyan etmiş olan olayların sonuçlarını değerlendirmekten ibarettir. Gelecek ile ilgili kararları hâkimler değil yöneticiler alır. Batı düzenlerinde her şey göstermelik ve sahtedir. Anayasanın kuruluşları da işleyişi de hep göstermeliktir. Sermaye ile yönetim arasında mevcut olan çatışma sonucu anayasa hâkimleri zor bela varlıklarını sürdürüyorlar. Bu düzen içerisinde Türkiye’de mahkemeler yine de çok adil bir şekilde kararlar almaya çalışıyorlar. Aleni baskı olmadıkça yargının işleyişinde hâkimler en az hata yapmaktadırlar.
Adil Düzen’de anayasa mahkemesi hâkimleri hakem olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev yapmış ilim adamlarından sıralama usulü ile meclisçe seçilirler. Anayasa konusu yargılama ise bu, hakemlerden taraflardan birisinin bir hakemi diğerinin ikinci hakemi seçmesi ve hakemlerin başhakem seçmesi ile oluşan bağımsız, tarafsız, etkin ve saygın mahkemeler tarafından yürütülür. Bu sisteme inanmamız kayıtsız şartsız bu hakemlerin vereceği kararlara uymamızla ilişkilidir.
Bu hakemlerin verdiği kararlar da yanlış olabilir, onların kararlarına da yine hakemler yolu ile itiraz edilir. Yani üst mahkeme yok yatay mahkeme var. Bunun ucu acıktır. Yani yüzüncü defa da olsa hakemler kararıyla hakemler nezdinde itiraz edilebilir. Ancak davaların uzayıp gitmemesi için her karar bekletilmeden uygulanır, yani karar bozulmaz. Yanlış karardan dolayı mağdur olanların mağduriyetleri giderilir. Karar davayı kazananın kaybetmesi şeklinde değil yanlış karardan dolayı haksızlığa uğrayan kimsenin haksızlığını topluluğun gidermesi ile olur.
Bugünkü yargı sisteminde hâkimler adil olamazlar. Adil olsalar bile halk onların adaletinden emin olmaz. Cumhurbaşkanlığı sistemi için bu kadar uğraşı verileceğine yargının bağımsızlığı için uğraşı verilseydi bugün Türkiye süper güç olurdu. Muhterem Cumhurbaşkanımızın elinde hala bu inkılabı yapacak güç vardır. Geçmişteki beraber yürümemizin hatırası olarak yeniden hatırlatıyorum: Gücünü gereksiz konularda harcamasın, gücünü şeriat düzeninin gelmesi için harcasın.