Bu yazı Fehmi Koru’nun 08.10.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/adalet-mulkun-temelidir-o-temeli-gozumuz-gibi-korumak-zorundayiz/
Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkan ve yerine 10’dan fazla devlet kuran Sermaye Türkiye’de de Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Mustafa Kemal ve arkadaşları ile dinsizleştirme şartı ile ulusal bir devletin kurulmasını Sermaye desteklemiştir. Türk ordusunu taşeron olarak kullanacak ve dünya Yahudi devletinin jandarması Türkiye olacaktı. Mustafa Kemal ve arkadaşları bunun bu siyasetine uyar görünmüşler ama gerçekte Türkiye devletini muasır medeniyetin üstüne çıkarmaya çalışmışlardır.
Türkiye devleti görünürde dinsizleştirilmeye çalışılıyor ama gerçekte Ziya Gökalp’in formüle ettiği 4 temele dayanıyordu. Türkçü idi, Batıcı idi, İslamcı idi ve devletçi idi. İslamcılığı gizliyordu. Saidi Nursi İstiklal Savaşı’nda Mustafa Kemal’in yanında olmuş sonra ise İslam’a karşı cephe aldığı için birbirlerinden ayrılmışlardı. Bununla beraber Saidi Nursi’ye büyük faaliyet imkânı tanınmıştı. Hapishanelerde ve sürgünlerde yaşayan Nursi, cemaat oluşturmada büyük imkân buluyordu. Sürgün gittiği yerlerde cemaat oluşturuyor, hapishanede ise çok yakın arkadaşlar ile karşılaşıyor ve çalışmalarına devam ediyordu. CHP yönetimi bunu biliyor ve buna karşı çıkmıyor, dolaylı da olsa destek vermiş oluyordu.
1960’ta İzmir’e gittiğim zaman gerek Süleyman Tunahan talebeleri gerekse Bediüzzaman şakirtleri gerekse diğer tarikatlar illegal çalışıyorlardı. Akevler bunları legal çalışmaya yönlendirmiştir. Bundan rahatsız olan Sermaye, değişik araçlar ile Akevler’e cephe almıştır. Ordu ise belli etmese de daima Akevler’in yanında olmuştur. Ben bir mühendis olduğum için bana karşı Yaşar Tunagür’ü getirmişlerdir. Diyanette görevli bir harita teknisyeni idi. O da Fethullah Gülen’i getirmiştir. Bunlar görünürde Akevler’e muhalif olmuşlarsa da gerçekte Akevler’e açık bir düşmanlık yapmamışlardır.
Gorbaçov’un Sovyetler’de inkılap yapması üzerine ABD eski Sovyetler içinde faaliyet gösterebilmek için Türkiye’den, özellikle Demirel’den yardım istemiştir. O da cemaati ve özellikle Gülen’i onların emrine vermiştir. Bu şekilde cemaat ABD’nin dolayısıyla CIA’nın denetimine iyice girmiştir. Cemaat eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde okullar kurmuş, başarılı sayılabilecek sonuçlar elde etmiştir. Bu denli İslam lehine olan gelişmelerden CIA rahatsız olmaya başlamış, sonunda cemaatin başı olan Gülen’i Amerika’ya almayı ve onun gözetiminde faaliyet göstermesini uygun bulmuştur. Demirel’den talep etmişler, ikna edememişlerdir. Gülen önce razı olmamış, daha sonra Bülent Ecevit araya girmiş, böylece Gülen Amerika’ya taşınmıştır.
Bundan sonra artık cemaati Gülen’in kendisi idare etmemiş, çevresinde oluşturduğu gruplarla CIA idare eder hale gelmiştir. Türkiye de bunu başlangıçta fark etmemiş, adeta desteklemiştir. Bu sayede İslamiyet’in dünyaya yayıldığı düşüncesi egemen olmuştur. Görünürde her zaman Millî Görüş’e karşı olan Gülen’i Millî Görüş destekler hale gelmiştir. İşler iyi gidiyor ve güzel işler yapıyor görünmüşlerdir.
Bu arada Rothshild ile Rockefeller’in arası açılmış Pentagon Rockefeller tarafı olmuştur. Gülen bu ayırımda Rothshild tarafı kalma hatasına düşmüştür. Bu hatasından dolayı 15 Temmuz düzenlenmiş ve dünyadaki etkisi çökertilmek istenmiştir. Alaattin Kaya ve benzeri gerçekte samimi olanlar hapishanelere düşmüşler, diğerleri ise 15 Temmuz’u yapanlar dâhil şimdi dünyanın değişik yerlerinde dolaşır hale gelmişlerdir.
Sermaye’nin dünyadaki hükümranlığı sona eriyor. Sermaye’yi AK Parti desteklemeye devam ederse AK Parti de silinir ama AK Parti Sermaye’yi bırakıp Adil Düzen’e sahip çıkarsa üçüncü binyıl uygarlığının kurucusu olabilir. Cemaatin suça karışmamış olanları ve suça karışıp da etkin pişman olanları ile yeniden birleşebilir ve barışabilir. Millî Görüş ile cemaatlerin birleşmesi demek Türkiye’nin dünyanın en etkin devleti haline gelmesi demek olur.
Türk ordusu içinde değişik dünya görüşüne sahip komutanlar bulunur, vardır. Bunların özelliği görüşleri farklı olsa da ordunun birliğini, bütünlüğünü bozmamalarıdır. Bundan dolayıdır ki Türkiye çok sıkıntılı günler geçirmesine rağmen gittikçe gelişerek varlığını sürdürebilmektedir. Bugün orduda milliyetçiler hâkimdir. Ne var ki bu milliyetçiler İslam’a karşı değillerdir. Bir başka deyişle İslamcı milliyetçilerdir. Bu bakımdan ordumuz güçlü bir şekilde varlığını sürdürmektedir. Irkçılık olarak hatalı bir siyaset içinde olabilirler. Türk ordusunun bu hatasını en kısa zamanda düzelteceğine inanıyorum. Cemaatler ile AK Partililerin uzlaşarak birleşmesini ordu da istemelidir.