Bu yazı Fehmi Koru’nun 18.08.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/bebekten-de-ders-alinir-turkiye-icin-dusmanca-davrananlari-dosta-donusturmekten-baska-cikar-yol-yok/
Yalova’dayım. Son derece rahat bir hayat yaşıyorum. Yakınlarım çalışıyor, yemek yapıyorlar, temizlik yapıyorlar. Bir eksiğim yok. İşlerin hepsi de çok iyi gidiyor. Allah her istediğimizi veriyor. Yine de sıkıntım var, neden bilmem. 92 yaşındayım, Yalova’yı terk etmeyi hayal ediyorum, İstanbul, İzmir, Ankara, Artvin her yerde yerim hazır. Nereye gitsem sıkıntısız kalma imkanım var. Bir yere sığamıyorum. Kah İran’a gidiyorum, kah Kırgızistan’a. Emekli maaşım bana yeterli.
On tane torunum var. Her biri yüksek tahsil yapmış. Hemen hepsi master yapmış, çoğu doktora yapmış. Eşleri de yüksek tahsilli. Aileleri varlıklı. Kendilerinin vasatın üzerinde gelirleri var. Hele Beyza’nın anne babası varlıklı ailelere mensuptur. Kendisi de Türkiye’nin en muteber üniversitesinde hoca. Ama Türkiye’de değil. Sıcakların ve virüsün esir ettiği bir yerde. Neden acaba? Ne işi var orada? Para kazanmak için desen, burada daha çok kazanabilir. İlim yapmak için desen, üniversitesi Türkiye üniversitelerinin yarı seviyesinde bile değil. Ne yapıyor orada? Arapça öğreniyor desen, hayır. Çünkü İngilizce konuşuyor.
İnsan yaşlandıkça kendisini yalnız hissetmeye başlıyor. Çevredekiler saygı gösterseler bile onu emekli ederler. Torunları ile, torunlarının çocukları ile beraber olmayı ister. Bugün o torunlar Türkiye’de bile değiller. Yaşlanmayacaklarını sanıyorlar. İstikballerini kendi aileleri yanında geçirmiyorlar.
Şair “Gurbet o kadar acı ki” diyor. Şimdi “Sıla o kadar acı ki” diye bu şiirleri çevirmek gerekir. Torunlar bizden kaçıyor. Çocukları bizi tanımıyor. “Beyza alışacak” diyorlar. Alışmayacak dedesi. Çünkü insanlık sevgi dünyası içinde değildir. Nefret dünyası içindedir. Herkes herkesten korkuyor ve nefret ediyor.
Torunları bulamayınca kimi bulursan onunla dost olmak istiyorsun. Sen iyilik ediyorsun. O nefret ediyor. Birine “Filan senin için kötü düşünüyor.” Demişler, o da cevap vermiş “Ona ben bir iyilik yapmadım ki kötü düşünsün”. Tam o dünyada yaşıyoruz. İnsan olarak insanı seviyor, ona iyilik ediyorsun o ise sana düşman kesiliyor. Çünkü hep onu sevenler sonra ona kazık atmışlar.
Bu nefret dünyasını sevgi dünyasına çevirmek için 50 senedir savaştayız. Şimdilik bir arpa boyu yol aldık. Bir gün sosyal tufan nefreti boğacak, sevgiyi getirecektir. Sağ kalanlara saadetler dilerim.